Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Posta Hizmetleri

  • Okunma : 334

Posta Hizmetleri, mektupların ve paketlerin belirli bir para karşılığında bir yerden bir yere gönderilmesini kapsar. Genellikle önceden satın alman pulların fiyatı gönderilen mektup ya da paketin ağırlığına ve gideceği uzaklığa göre değişir.

    Başlangıçta posta hizmetlerinin bir parçası olarak kurulmuş olan postaneler, günümüzde topluma birçok değişik yoldan hizmet verir. Bazı ülkelerdeki bankacılık ve para yollama hizmetleri ile resmi ya da özel kurumlara yapılan çeşitli ödemeler bunların arasında sayılabilir. Etkili bir posta hizmetinin kurulması, özellikle ticaret merkezlerinden uzakta oturanlar için postayla sipariş vererek alışveriş yapma olanağını da yaratmıştır.

Eski Posta Sistemleri

Günlük yaşamın sıradan bir parçası durumunda olan posta hizmetlerinin ortaya çıkışı günümüzden 5.000 yıl kadar önceye dayanır. Eski Mısır’da başlayan posta hizmetleri 1.000 yıl kadar sonra Çin’de de oluşturuldu. İlk postanelerin de Çin’de kurulduğu sanılmaktadır. İÖ 6. yüzyılda Persler, yol boyunca dizili belli noktalarda mola vererek at değiştiren ulaklar aracılığıyla oldukça hızlı haber gönderebiliyorlardı. Eskiçağın en iyi posta sistemi ise Roma İmparatorluğu’nda kuruldu. Bu sistem daha sonra Bizans İmparatorluğu’nda ve çevresinde kurulan İslam devletlerinde de benimsendi. Ulaklı posta sistemlerinde, bugünkü anlamda “postane” denebilecek mola noktaları genellikle yol üzerindeki hanlarda bulunurdu.

    Pers ve Roma imparatorluklarında bir devlet hizmeti olarak haberleşme düzgün ve gelişmiş yolların yardımıyla sağlanıyordu. Ama bu mektupların tümü hükümet işleri ile ilgili resmi yazışmalardan oluşuyordu. Özel mektup göndermek isteyen kişi ve kuruluşlar kendi habercilerini bulmak zorundaydılar. Özel postaların kuruluşu ortaçağ sonlarına rastlar. Bu dönemde şirketler ve loncalar özel posta hizmetlerini başlattılar. Bu sırada uluslararası posta hatları da ortaya çıktı.

Modern Posta Hizmetleri

15. yüzyılın sonlarında hükümetler düzenli posta hizmetlerini başlattılar. İlk posta sistemleri Fransa’da 1477’de, İngiltere’de ise 1516’da başlatıldı. İkisi de doğrudan devlet hizmetinde olan ve halka açık olmayan bu kuruluşları 1627’de Fransa’da, 1635’te de İngiltere’de düzenli bir kamu hizmeti başlatan posta sistemlerinin kuruluşu izledi.

    Posta hizmetlerinin yavaş yavaş bir devlet tekeli niteliği kazanması ve bunun 17. yüzyıl sonlarında resmileştirilmesi özel posta kuruluşlarının giderek ortadan kalkmasına yol açtı. Ama, bu özel kuruluşlar ortadan kalktıkları tarihe kadar yeni hizmetler geliştirmeyi sürdürdüler. Bu kuruluşların başlattığı, zarfın üstüne mektubun postaya verildiği yeri ve tarihi gösteren bir damga basılması gibi yenilikler devlet postalarınca da benimsendi.

    18. yüzyılda öncelikle ana hatlarda posta arabaları kullanılmaya başladı. ABD’deki ilk posta arabası seferlerini, ünlü diplomat ve bilim adamı Benjamin Franklin (1706-90) posta müdür yardımcılığı yaptığı 1753’te başlatmıştı. Aynı yıllarda buharlı gemiler ve trenlerle mektup dağıtımı da başladı. Bugünkü anlamda posta hizmetlerinin kurulmasında Sir Rowland Hill (1795-1879) adlı bir İngiliz eğitimcinin büyük payı olmuştur. Hill, insanların birbirlerine daha çok mektup göndermeleri sağlanırsa posta hizmetleri için ödenen paranın büyük oranda düşeceğini gördü. Bu konudaki düşüncesini hükümete sundu ve sonunda uzaklık ne olursa olsun İngiltere’nin dört bir yanında posta için ödenen paranın aynı olması sağlandı. Hill aynı zamanda, mektubun üzerine yapıştırılan bir pul ile posta parasını gönderenin ödemesini sağlayan sistemi de başlattı.

    Kısa süre içinde başka ülkeler de posta hizmetlerinde İngiliz sistemini örnek almaya başladılar. Daha sonra gazetelere ve eğitimin gelişmesinde büyük önemi olan basılı gereçlere de düşük fiyat uygulanmasına başlandı.

  Posta hizmetlerindeki reformlar ile demiryollarındaki büyüme aynı zamana rastlar. Trenlerdeki özel vagonlarla taşınmaya başlanan mektuplar 640 km uzaklıktaki bir yere bile, postaya verildiğinden bir gün sonra ulaşabiliyordu. ABD’de 1860’ta hizmete başlayan atlı posta sistemi Pony Express, telgrafın kullanılmasına kadar görevini sürdürdü. Pony Express’in binicileri arasında ünlü Buffalo Bill de vardı.

    20. yüzyılda başlayan havayoluyla posta taşımacılığında kısa süre içinde hızlı bir gelişme görüldü. İlk uluslararası uçak postası 1919’da Paris ile Londra arasında gerçekleştirildi ve giderek dünya çapında yaygınlık kazandı. II. Dünya Savaşı sırasında askeri yazışmaları hızlandırmak amacıyla İngiltere’de başlatılan telsiz telgraf uygulaması, 1952’de Evrensel Posta Birliği (UPU) tarafından da kabul edildi. 1874’te uluslararası anlaşmalar temelinde kurulan bu birlik ülkeler arasındaki posta alışverişinde standartlaşma sağlamaya çalışır. Merkezi İsviçre’nin Bern kentinde olan UPU 1948’den beri çalışmalarını Birleşmiş Milletler’e bağlı bir uzmanlık kuruluşu olarak yürütmektedir.

Posta Hizmetleri ve Teknoloji

Etkili bir posta hizmeti için tek tek mektup ve kolilerin elden geldiğince bir araya getirilerek topluca gönderilmesi gerekir. Bu süreç, mektupların caddelerde bulunan posta kutularından ve postanelerden toplanmasıyla başlar. Toplanan mektuplar yerel sınıflandırma merkezlerinde, aynı yere gidecekler bir araya konularak sınıflandırılır. Pullar genellikle bir makinenin yardımıyla damgalanır. Gidecekleri yere göre gruplandırılan mektuplar, daha sonra ara sınıflandırma merkezlerine gönderilir. Burada çeşitli yerlerden gelen ve aynı yöne gidecek olan mektuplar bir araya toplanır. Son aşama, mektupların gidecekleri yerlerin sınıflandırma merkezlerine gönderilmesidir. Mektuplar bu merkezlerde yaya dağıtıcılar ya da genellikle küçük motorlu araçlar aracılığıyla dağıtılmak üzere kişisel adreslere göre sınıflandırılır. Mektup dağıtımı çoğunlukla kapıda teslim ya da özel posta kutusuna bırakma yoluyla gerçekleştirilir; ama postanelerde bulunan ve belli bir para karşılığı kiralanan özel posta kutuları da yaygın olarak kullanılmaktadır.

    Günümüzdeki dağıtımı daha hızlı ve kolay bir hale getirmek için de pek çok yenilik geliştirilmiştir. Posta kodu da bu yeniliklerden biridir. Türkiye’de 1985’te başlatılan uygulamaya göre beş rakamlı posta kodları kullanılır. İlk iki rakam gönderinin gideceği ilin trafik numarası, son üçü ise posta dağıtım yerine verilen numaradır. İstanbul’da kullanılan ilk iki numaralar suriçi ve surdışı bölümler
için 34, Beyoğlu için 80, Anadolu yakası için ise 81 olarak belirlenmiştir.

    Paketler ve koliler ile ilgili işlemler, bunların biçim ve boyutlarının çeşitli olması nedeniyle çok daha güçtür. Damgalanmaları ve sınıflandırılmaları genellikle elle yapılır. Ayrıca taşıyıcı kayışların, kaldırıcı ve yükleyici makinelerin kullanılması işlemleri hızlandırmaktadır.

    Posta hizmetlerinde ve mektup taşımacılığında genellikle çağa uygun yöntemlerden yararlanılır, tik zamanlarda kullanılan posta trenleri hiç durmuyordu. Mektuplar yol boyunca destekler üzerine yerleştirilmiş posta çantalarının trene çekilmesiyle toplanıyordu. Dağıtım ise mektup torbalarının gerekli yerlerde trenden fırlatılmasıyla gerçekleştiriliyordu. Son zamanlarda hızlı trenlerin devreye girmesi ve taşımacılığın gelişmesiyle yol boyundaki büyük kasabalarda durarak mektupların boşaltma ve yükleme işleminin elle yapılması çok daha güvenli ve kolay duruma gelmiştir. Birçok büyük kentte mektup taşımacılığı trafik sıkışıklığı yüzünden yeraltı yoluyla yapılmaktadır. Paris ve New York’ta
basınçlı hava tüpleri kullanılmaktadır. Londra’da 1927’den beri, ana sınıflandırma merkezleri ile bağlantılı bir biçimde çalışan otomatik yeraltı posta trenleri hizmet vermektedir.

Türkiye'de Posta Hizmetleri

Osmanlı İmparatorluğu’nda yabancı devletlerin elde ettiği kapitülasyonlar, bu devletlerin ülkenin posta hizmetlerine el atmasını kolaylaştırmıştı. 16. yüzyılın ilk yarısında çalışmaya başlayan yabancı postalar 20. yüzyılın ilk yarısına kadar ülkenin iç ve dış haberleşmesinde önemli bir rol oynamayı sürdürdü. II. Abdülhamid, yönetimine karşı olan Jön Türk yayınlarının yabancı posta örgütleri yoluyla ülkeye girdiğini bildiği için bu postaları denetlemeye çalıştıysa da başaramadı. Yabancı posta örgütlerinin ülkeden bütünüyle çıkarılması ve yabancı postanelerin kapatılması ancak 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşmasıyla gerçekleşebildi.

    Osmanlı İmparatorluğu’nda resmi posta hizmetleri II. Mahmud (1785-1839) dönemine kadar, dünyadaki posta sistemlerinin çoğunda olduğu gibi yalnızca resmi devlet haberleşmelerini kapsıyordu ve ulaklar aracılığıyla yürütülüyordu. Osmanlı ulaklarına “posta tatarı” , ulakların mola verip at değiştirdiği noktalara ise “menzilhane” adı verilirdi. Ülkede pek çok yenilikçi girişimi başlatan II. Mahmud, 1832’de çıkardığı bir fermanla, hiçbir ayrım yapılmaksızın bütün halkın yararlanabileceği bir posta sistemi kurulmasını istedi. 1834’te Üsküdar-İzmit arasında bir posta yolu yapıldı ve arabalarla posta taşımacılığı başladı.

    Kasım 1839’da Gülhane’de ilan edilen Tanzimat Fermamı’ndan bir yıl sonra Posta Nezareti kuruldu. Birkaç yıl içinde İstanbul’un başka yerlerinde ve çeşitli eyaletlerde yeni postaneler açıldı.

    1861-65 arasında posta bakanlığı yapan gazeteci Agâh Efendi, 1840’ta İngiltere’de uygulamaya konan posta pulu kullanımını Türkiye’de de gerçekleştirmek istiyordu. 13 Ocak 1863’te posta pulunun kullanılmaya başlanmasıyla birlikte posta hizmetleri kolaylaştı ve hızlandı.

    1871’de, 1855’te genel müdürlük olarak kurulmuş olan telgraf işletmesiyle birleştirilen Posta Nezareti, Posta ve Telgraf Nezareti adını aldı. II. Meşrutiyet’in ardından 1909’da bir genel müdürlüğe dönüştürüldü. 1911’de telefonun da iletişim alanına girmesi üzerine Posta, Telgraf ve Telefon Nezareti adıyla yeniden bakanlık oldu.

    1918’de, posta hizmetleri artık daha çok deniz ve demiryollarıyla sürdürüldüğü için posta tatarlarının görevine son verildi. Ertesi yıl bakanlık yeniden genel müdürlük yapıldı ve saltanatın kaldırıldığı 1922’ye kadar çalışmalarını sürdürdü.

    1920’de Ankara’da bir posta müdürlüğü kuruldu. Saltanatın kaldırılmasından sonra İstanbul’daki genel müdürlükle birleştirilen bu işletme 1953’te Türkiye Cumhuriyeti Posta, Telgraf ve Telefon İşletmesi adını aldı. Kısaca PTT olarak bilinen bu genel müdürlük günümüzde Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı bir kamu iktisadi kuruluşu olarak çalışmalarını sürdürmektedir.