Sarkıt ve Dikit
Sarkıt ve Dikit, mağaralarda oluşan mineral çökellerinin iki farklı biçimidir. Sarkıtlar mağaraların tavanından ya da duvarlarından aşağı doğru sarkar. Buğday saplarına ya da ince mumlara benzeyen sarkıtların boyları 30 santimetreye kadar, hatta daha da uzun olabilir. Tabandan tavana doğru yükselen dikitler ise eski tür arı kovanlarına ya da bodur ağaç gövdelerine benzer. Uzunlukları 30 metrenin üstünde olan dikitler bulunmuştur. Bir sarkıt ile bir dikit rastlaşır ve birlikte büyürlerse bir sütun oluştururlar.
Mağaraların çoğu, kireçtaşının temel minerali olan kalsitten (kalsiyum karbonat) oluşur. Yağmur suyu atmosferden geçerken biraz karbon dioksit soğurur (emer) ve hafif asitli hale gelir; böylece, kireçtaşını çözündürme (eritme) özelliği kazanır. Bu su ve kireçtaşı çözeltisi mağara boşluğuna ulaştığında kireçtaşı yavaş yavaş, tane tane çökelmeye başlar; bu süreç bazen binlerce yıl sürer. Sarkıtlar suyun tavandan sızdığı noktada, dikitler ise tabana damladığı yerde oluşur. Kayaçların içerdiği katışkılar da suyla sürüklenip çatlaklardan aşağı sızar ve aslında beyaz olan kalsite farklı renkler kazandırabilir. En yaygın rastlanan katışkı maddesi demirdir; demir, sarkıt ve dikitlerin kırmızıya, sarıya, kahverengiye çalan renkler almasına neden olur.
Türkiye’de sarkıt ve dikitleriyle ünlü pek çok mağara vardır. Antalya’daki Damlataş Mağarası ile İçel’deki Narlıkuyu Mağarası en iyi bilinen örneklerdir.