Sivil Savunma
Savaş zamanında, silahlı kuvvetlerde görevi olmayan yurttaşları korumak için önlem alınması gereklidir. 20. yüzyıla ve savaş uçaklarının ortaya çıkışına kadar, savaşan ülkelerin yurttaşları genellikle ülkeleri işgal edilmedikçe savaştan zarar görmezlerdi. I. Dünya Savaşı’nda kasabaların ve kentlerin üzerinde ilk bombardıman uçakları belirdiğinde ise durum değişti ve sivil savunma önlemlerinin gerekli olduğu görüldü. Ama ilk sivil savunma önlemleri sınırlıydı. Halka hava saldırılarına karşı uyarıda bulunularak sığınaklara girmeleri bildirilir ve kısmi karartma uygulanırdı (karartma, düşman uçaklarının hedefini bulmasını güçleştirmek için geceleri yapı, cadde ve araçların bütün ışıklarının söndürülmesi ya da gizlenmesidir).
1939’da II. Dünya Savaşı çıktığında daha etkili savunma önlemleri alındı. Özel sivil savunma birlikleri oluşturuldu. Sivil savunmacılar hava saldırılarında halka yardım, kurtarma, ilkyardım ve bombardıman sonucu çıkan yangınların saptanması ve söndürülmesi konularında eğitildi. Çocuklar bombalanan kentlerden alınarak kırsal yörelere götürüldü. Kesin karartma zorunlu kılındı; zehirli gazlara karşı korunma için gaz maskeleri dağıtıldı; hükümetçe hazırlanan filmler ve ilanlar aracılığıyla
halka hava saldırısı sırasında ne yapılacağı öğretildi.
II. Dünya Savaşı’nda kullanılan bombalara karşı yeraltında, özel olarak yapılmış yeraltı sığınaklarında, metro istasyonlarında ve binaların bodrumlarında korunmak olanaklıydı. Ama daha sonra çıkan nükleer savaş tehdidi büyük bir sorun oluşturdu. Tek bir atom bombasının yıkıcı etkisi binlerce güçlü bombadan çok daha fazlaydı. Üstelik, böyle bir patlama yalnızca çok büyük sıcaklık ve şok dalgası yaymakla kalmaz, radyoaktif toz bulutları oluşturur, bu da rüzgârla taşınarak çok büyük bir alanda insanların ölümüne yol açabilirdi. Bir nükleer saldırıda kentler bütünüyle yok olabilirdi. Bu durumda II. Dünya Savaşı’nda başarıyla uygulanan sivil savunma önlemlerinin çok az yararı olacaktı. Kentlerin karartılması da bir saatte binlerce kilometre yol alabilen uzun menzilli güdümlü füzelere karşı yeterli bir savunma sağlayamıyordu.
Böyle bir sorunla karşılaşılınca, bazı hükümetler sivil savunmaya para harcamanın hiçbir yararı olmadığı kararma vardı. Örneğin İngiltere’de hükümeti ve çeşitli bölgesel karargâhları koruma planları bulunmasına karşın sivil savunma birlikleri 1968’de dağıtıldı. Öbür ülkelerde halkın korunması için daha geniş kapsamlı önlemler alınması yoluna gidildi; hava saldırısına karşı sığınaklar yapıldı.
İnsanlar bu sığınaklara girdikten sonra dışarıda güvenlik sağlanıncaya kadar günlerce ya da haftalarca buralarda yaşamak zorunda kalacağı için sığınaklarda temiz hava dolaşımının sağlanması, bol miktarda yiyecek, su ve yakıtın bulunması gerekmektedir.
Türkiye’de sivil savunma önlemlerinin gerekliliği ilk kez II. Dünya Savaşı’nda fark edildi ve savaşa girilmediği halde bazı kentlerde karartma uygulandı. 1958’de ise Sivil Müdafaa Kanunu çıkarılarak yasal düzenlemeler yapıldı. İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir Sivil Savunma Genel Müdürlüğü kurularak sivil savunma hizmetlerinin örgütlenmesi, planlanması, personelin eğitimi ve halkın sivil savunma konusunda bilgilendirilmesi bu kuruluşun yetki ve sorumluluğuna verildi.
Türkiye’de yasa uyarınca askerlikle ilgili bir görevi olmayan 15-65 yaşları arasındaki bütün yurttaşlar sivil savunma hizmetlerinde görevlendirilebilir. Sivil savunma görevlileri barış zamanı düzenlenen bütün eğitim ve uygulamalara katılmak zorundadır. Sivil savunma görevlileri, başka bazı ülkelerde de olduğu gibi yalnızca savaş zamanında değil deprem gibi doğal afetler sırasında da göreve çağırılır.