Sokullu Mehmed Paşa
(1505-1579), ünlü bir Osmanlı sadrazamıdır. Hıristiyan bir ailenin çocuğu olarak Bosna’ya (bugün Yugoslavya’da) bağlı Sokol kasabasında doğdu. 1519’da devşirme usulünce ailesinden alınarak Edirne’ye getirildi ve Müslüman olup Mehmed adını aldı. Edirne Sarayı’nda eğitim gördükten sonra İstanbul’a gönderildi. Topkapı Sarayı’nın Enderun bölümünde çeşitli görevlerde bulundu. 1541’de kapıcıbaşılığa yükseldi. 1546’da saray hizmetlerinde başarılı olanların dış göreve atanmaları yolundaki gelenek uyarınca kaptan-ı deryalığa getirildi. Bu görevde iken Trablusgarp seferine katıldı, İstanbul Tersanesi’ni genişletti ve yeniledi. 1549’da vezirliğe yükselerek Rumeli Beylerbeyliğine atandı.
Avusturya ile 1547’de imzalanan barış antlaşmasının bozulması üzerine Sokullu Mehmed Paşa 1551’de Erdel üzerine yapılacak seferin komutanlığına getirildi. 80 bin kişilik bir orduyla Erdel’e giren Sokullu Mehmed Paşa bazı önemli kaleleri aldı. Ama, Temeşvar kuşatmasında başarılı olamayarak geri çekildi. Temeşvar 1552’de, Macaristan serdarlığına atanan Kara Ahmed Paşa ile birlikte düzenlediği yeni bir seferle alınabildi. Sokullu Mehmed Paşa aynı yıl Rumeli Beylerbeyliğinden ayrılarak İstanbul’a döndü.
Kanuni Sultan Süleyman 1553’te Sokullu Mehmed Paşa’yı Rumeli askerinin başında Anadolu’ya gönderdi. Aynı yıl başlayan Nahcivan Seferi’nde Sokullu Mehmed Paşa’nın komutasındaki Rumeli askerleri büyük başarı gösterdiler. Sefer dönüşünde Sokullu Mehmed Paşa üçüncü vezirliğe yükselerek kubbealtı vezirleri arasına katıldı.
Sokullu Mehmed Paşa 1559’da Kanuni Sultan Süleyman’ın oğulları Selim ile Bayezid arasında ortaya çıkan anlaşmazlıkta babasının buyruklarını dinlemeyen Bayezid’e karşı Selim’in yanında yer aldı. İki kardeşin Konya Ovası’nda yaptıkları savaşa katılarak Selim’in galip gelmesinde önemli rol oynadı. Bayezid İran’a sığınmak zorunda kaldı ve orada öldürüldü (1561). Sokullu Mehmed Paşa da Kanuni Sultan Süleyman’ın hayatta kalan tek erkek çocuğu olarak veliahtlığa getirilen Selim’in
kızı İsmihan Gevher Sultan’la evlendi (1562). Semiz Ali Paşa’nın sadrazam olmasıyla ikinci vezirliğe yükselen Sokullu Mehmed Paşa onun 1565’te ölmesi üzerine sadrazamlığa getirildi.
Yaşı hayli ilerlemiş olan Kanuni Sultan Süleyman çok güvendiği Sokullu Mehmed Paşa’ya geniş yetkiler verdi. Bu arada Avusturya İmparatoru I. Ferdinand ölmüş (1564), yerine geçen oğlu II. Maximilian 1562’de imzalanan barış antlaşmasını çiğneyen girişimlerde bulunmuştu. Avusturya’ya karşı yeni bir seferin gereğine inanan Sokullu Mehmed Paşa yaşlı padişahı da buna inandırarak 1566’da Zigetvar Seferi’ni başlattı. Yolda hastalanan Kanuni Sultan Süleyman Zigetvar’ın alınmasından bir gün önce öldü. Sokullu Mehmed Paşa padişahın ölümünü Şehzade Selim gelinceye kadar askerlerden gizledi. Orduyu Belgrad’da karşılayan Selim burada padişah ilan edildi.
II. Selim, Sokullu Mehmed Paşa’yı babasının verdiği geniş yetkilerle sadrazamlıkta bıraktı ve devlet işlerine fazla karışmadı. Sokullu Mehmed Paşa 1568’de Avusturya ile sekiz yıl süreli bir barış antlaşması imzaladıktan sonra doğuya yöneldi. Amacı Osmanlı egemenliğini Asya’da ve doğu denizlerinde de güçlendirmekti. Portekiz’in Hint Okyanusu’nda gittikçe artan etkinliğine karşı Kızıldeniz, Umman Denizi ve Basra Körfezindeki Osmanlı gemilerinin sayısını artırdı. Bir yandan da Hindistan ve Endonezya’daki Müslüman hükümdarlarla dostluk ilişkisi kurmaya çalıştı. Ayrıca Don ve Volga ırmaklarını birleştirecek bir kanal açma girişiminde bulundu. Böylece Karadeniz ile Hazar Denizi arasındaki ulaşım sağlanabilecek, Kafkasya daha kolay denetim altına alınacak, Orta Asya’daki
Türk hanlıklarıyla ilişki kurulabilecekti. Ama bu proje Ruslar’ın saldırıları ve Kırım hanının gerekli yardımı yapmaması yüzünden gerçekleşemedi.
Sokullu Mehmed Paşa Akdeniz’deki Haçlı egemenliğine karşı İspanyollar’ın eline geçen Tunus’u geri alarak Kuzey Afrika’yı denetleyebilecek bir üs elde etmek istiyordu. Uzun vadede ise Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayacak bir kanal açarak Osmanlı donanmasına hızla hareket etme olanağı sağlamayı, Hint Okyanusu’ndaki Portekiz egemenliğine son vermeyi amaçlıyordu. Ama Piyale Paşa, Lala Mustafa Paşa gibi karşıtlarının etkisiyle Divan-ı Hümayun 1570’te Venedik’in elindeki Kıbrıs’a
karşı bir sefer yapılmasını kararlaştırdı. Sokullu Mehmed Paşa bu karara Venedik’le var olan barışın bozulmasının Haçlılar’ı birleştireceği ve uzun sürecek bir savaşa yol açacağı gerekçesiyle karşı çıkmıştı. Böylesi bir savaşın Osmanlı Devleti’ne yarar getirmeyeceğini ve uzun vadeli projelerin gerçekleşmesini engelleyeceğini düşünüyordu. Ama Divan-ı Hümayun’un kararına uyarak Kıbrıs
Seferi’nin başarıya ulaşması için sonuna kadar çalıştı. Seferin komutanlığına getirilen Lala Mustafa Paşa Ağustos 1571’de Kıbrıs’ın fethini tamamladı. Buna karşılık Venedik’in başvurusu üzerine papanın çağrısıyla oluşturulan Haçlı donanması 7 Ekim 1571’de İnebahtı’da Osmanlı donanmasını ağır bir yenilgiye uğrattı. Sokullu Mehmed Paşa’nın, bu olaydan sonra Osmanlı Devleti’nin barış isteyeceğinden emin olan Venedik elçisine söylediği “Biz sizden Kıbrıs’ı alarak bir kolunuzu kestik, siz ise bizim donanmamızı yenmekle yalnızca sakalımızı kestiniz; unutmayın ki, kol bir daha yerine gelmez, ama sakal eskisinden de gür çıkar” sözleri ünlüdür. Sokullu Mehmed Paşa’nın hemen yeni bir donanma hazırlanması buyruğuna karşılık bunun kolay bir iş olmadığını söyleyen kaptan-ı derya Kılıç Ali Paşa’ya verdiği “Paşa, paşa bu devlet öyle bir devlettir ki, isterse gemilerini gümüşten, halatlarını ipekten, yelkenlerini de atlastan yapar” yolundaki yanıtı da tarihe geçmiştir. Gerçekten de bir kış içinde yenilenen donanma baharla birlikte Akdeniz’e açılarak Haçlılar’a ağır kayıplar verdirdi. İspanya ile anlaşmazlığa düşerek Haçlı ittifakından ayrılan Venedik papanın desteğini de yitirince Osmanlı Devleti’nden barış istemek zorunda kaldı. Sokullu Mehmed Paşa’nın önerdiği koşullarla imzalanan antlaşmanın ardından Osmanlı ordusu ve donanması ortak bir harekâtla Tunus’u İspanyollar’dan geri aldı (1574).
Sokullu Mehmed Paşa, 1574’te ölen II. Selim’in yerine geçen III. Murad döneminde de sadrazamlığını sürdürdü. Ama artık eski gücü yoktu. Padişah da Sokullu Mehmed Paşa’nın karşıtlarıyla işbirliği içindeydi. Sokullu Mehmed Paşa’ya yakınlığıyla tanınanlar birer birer İstanbul’dan uzaklaştırılıyor, Divan-ı Hümayun’daki etkisi de gitgide azalıyordu. Bütün bu gelişmelere karşın Sokullu Mehmed Paşa gene de bazı siyasal ve askeri başarılar elde etti. 1577’de boşalan Lehistan (Polonya) tahtına Erdel Voyvodası Stefan Batory’nin seçilmesini sağlayarak Avusturya’nın oyununu bozdu. 1578’de Fas’ta Portekiz ordusu yenilgiye uğratılarak bölgedeki Osmanlı egemenliği pekiştirildi. Ama Divan-ı Hümayun’un 1578’de İran’a sefer açılması kararını engelleyemedi. Böylece 1590’a kadar sürecek yeni bir Osmanlı-İran Savaşı başladı. Sarayda ise Sokullu Mehmed Paşa’ya karşı olanlar etkinliklerini iyice artırmışlar, hatta sudan bir nedenle amcasının oğlu Budin Beylerbeyi Mustafa Paşa’yı idam ettirmişlerdi. Sokullu Mehmed Paşa sadrazamlık gücü tükenmiş bir durumda iken, 1579’da konağında topladığı bir ikindi divanı sırasında, tımarı azaltıldığı için şikâyete geldiğini söyleyen bir Boşnak tarafından hançerlenerek öldürüldü.
Sokullu Mehmed Paşa 14 yıl süren sadrazamlığı boyunca usta bir siyasetçi olarak öne çıkmış, birçok siyasal ve askeri başarının elde edilmesinde birinci derecede rol oynamıştır. 60 yıllık devlet hizmeti sırasında hiçbir görevinden alınmamış, daima bir üst göreve atanmış olması da ayrı bir özelliğidir. Sokullu Mehmed Paşa’nın iki tanesi İstanbul’da, öbürleri Lüleburgaz (Kırklareli), Havsa
(Edirne) ve Payas’ta (Hatay) bulunan beş külliyesi, imparatorluğun hemen her yanına dağılmış birçok hayır eseri vardır.