Sonat
Sonat, bir solo çalgı ya da çalgılar topluluğu için yapılmış, üç ya da daha çok bölümden oluşan bir bestedir. Piyano ve org gibi klavyeli bir çalgı için bestelenen sonatlar olduğu gibi, keman, viyolonsel, obua ya da flüt gibi çalgılar için bestelenmiş, eşliksiz ya da piyano eşlikli sonatlar da vardır. Biçimi ve yapısı daha sonra konçerto ve senfoni gibi yapıtlarda kullanıldığından, klasik müzikte sonatın önemli bir yeri olmuştur.
Sonat sözcüğü İtalyanca’da, bir çalgıyla seslendirilen ya da çalman anlamında kullanılan sonare sözcüğünden gelir. Bu terim İtalyanlar’ca 17. yüzyılın başlannda, ilk barok bestelerin yapılmaya başlandığı dönemde, çalgıyla çalman bir parçayı insan sesi için bestelenmiş vokal müzikten ayırmak için kullanılmıştır. Bu dönemde adlarını çalındıkları yerlerden alan iki tür sonat yaygınlaşmıştı: Kilise sonatı ve oda sonatı. Keman ya da klavyeli çalgılar için bestelenmiş ve yaylı çalgılar eşliğinde seslendirilen bu sonatların her ikisi de birkaç bölümden oluşuyordu. Daha ağır bir havası olması nedeniyle, kilise sonatı dinsel törenler için çoksesli müzikten daha uygun düşüyor ve genellikle orgla seslendiriliyordu. Henry Purcell, Johann Sebastian Bach ve Georg Friedrich Hândel bu çeşit sonatlar yazdılar. Oda sonatı ise dönemin modası olan dans ritimlerine dayanarak besteleniyor ve genellikle klavsen eşliğinde çalınıyordu. Bu iki üslubu birleştiren Arcangelo Corelli (1653-1713) oldu. Sonatlarını birbirini izleyen canlı ve ağır dört bölüm üzerine kurdu.
17. yüzyılın sonlannda, Alman besteci Johann Kuhnau (1660-1722) solo klavsen için sonatlar yazan ilk bestecidir. Sonat formunun gelişmesi için örnek olan bu sonatlar birkaç bölümden oluşuyordu. 18. yüzyılın sonlannda piyanonun bulunmasıyla, bugün bildiğimiz biçimde sonatlar bestelenmeye başlandı. Sonatın gelişmesinde Cari Philipp Emanuel Bach ve kardeşi Johann Christian Bach’ın bestelerinin rolü büyüktür.
Sonatın Yapısı
Klasik sonat çoğunlukla dört bölümden oluşur. Bölümler kendi aralarında, hız ve konu bakımından karşıtlık oluşturur. Sonat bölümlerinin alışılagelmiş düzeni, hızlı-yavaş-hızlı-hızlı'dır. Ne var ki, bu genel kalıptan uzaklaşan birçok sonat vardır.
Genellikle “allegro” olarak belirtilen birinci bölüm sonat formu ya da birinci bölüm formu olarak da adlandırılır ve belli bir yapıdadır. Sonat başlarken iki karşıt tema sunulur. Temalann tonalite bakımından da farklı olduğu bu girişe sergi adı verilir. Bunu izleyen gelişmemde temalar işlenerek geliştirilir. Daha sonra serginin tekrarı ile asıl tona ve temaya dönülür. Birinci bölüm çoğu zaman koda (İtalyanca’da “kuyruk”) adı verilen kısa bir melodiyle biter.
Birinci bölümden daha serbest bir yapısı olan ikinci bölüm yavaştır ve “andante” , “adagio” , “lento” , “largo” gibi adlar alır. Bu bölümde de genellikle iki karşıt tema sunulur. Bunu, “allegro” ya da “presto” olarak adlandırılan bir başka hızlı bölüm izler. Bazı sonatlar dans benzeri ek bir bölüm içerir. Bu, son bölümün önüne eklenir. Haydn ve Mozart’ın sonatlarında, hızlı tempolu, her ölçüde üç vuruş içeren bir menuet yer alır. Çoğu zaman farklı bir tonalite ya da hızda olan trio ise menueti bölerek araya girer. (Bu bölmeler başlangıçta üç ses partisi için yazıldığından trio adını taşır.) Beethoven’dan başlayarak, menuet ve trionun yerini giderek scherzo (skertso) ve trio aldı. Scherzo İtalyanca’da “şaka” anlamına gelir ve eski scherzolar çoğunlukla neşeli ezgilerdir. Gene de, hoyrat ya da hüzünlü olanları da vardır.
Final adı verilen son bölüm genellikle çok hızlıdır ve birçok klasik sonatta rondo biçimini alır; nakarat adı verilen bir tema ile epizot olarak nitelenen bir dizi figürden oluşur. Nakarat her epizottan sonra mutlaka tekrarlanır ve böylece sonat gittikçe hızlanan bir tempoyla biter. Bazen sonda gene bir koda bulunabilir.