AKORDEON
Akordeon küçük ve taşınabilir bir org türüdür. Üç temel bölümden oluşur: Körük, kamışlar ve tuşlar. Körük, pili biçiminde kıvrımları olan deriden bir torbaya benzer. İki yana doğru gerilerek açıldığında içi havayla dolar, sıkıştırıldığında ise emdiği havayı kamışlara doğru üfler. Kamış denen bu parçalar aslında değişik büyüklüklerde kesilmiş metal dilciklerdir. Körükten gelen havanın etkisiyle serbestçe titreşen bu dilciklerden her biri değişik perdeden ses verir. Akordeonun tuşları körüğün iki yanına, yukarıdan aşağıya doğru sıralanarak yerleştirilmiştir. Her tuş, bir ya da birkaç dilciğe hava üfleyen bir kapakçığın açılıp kapanmasını sağlar.
Piyano akordeonlarda, körüğün sağ yanında tıpkı piyano klavyesine benzeyen tuşlu bir klavye vardır. Akordeonu çalan kişi sağ eliyle bu tuşlara basarken sol koluyla da körüğü açıp kapar. Aynı zamanda, sol elinin parmaklarıyla körüğün sol yanındaki sıra sıra düğmelere basabilir. Böylece sağ el melodiyi çalarken, sol el ona eşlik eder.
Bazı akordeonlarda klavye yoktur, her iki yanda da düğmeler bulunur. Bu tip akordeonlarda aynı düğme körük açıkken başka, kapalıyken başka perdeden ses verir.
İlk akordeonu, Berlinli müzik aletleri yapımcısı Friedrich Buschmann 1822’de yaptı. Bu çalgı bugün özellikle Fransa ve İsviçre’de halk danslarına eşlik etmek için çok kullanılır. 1829’da İngiliz Sir Charles W heatstone’un yaptığı konçertina da akordeona çok benzeyen bir çalgıdır. Yalnız akordeondan farklı olarak körüğü ve kenarındaki çerçevesi altıgen biçimindedir; her iki yanında da düğmeler vardır. Bu çalgıyı en çok denizciler şarkı söylerken kullanır.