ALBATROS
Albatroslar iri gövdelerinden beklenmeyecek kadar zarif uçuşlarıyla tanınan deniz kuşlarıdır. Bir familya oluşturan bu kuşların dokuz türü güney yarıküredeki okyanuslarda, dört türü de Büyük Okyannus'un kuzeyinde yaşar. Yer yer boz, kahverengi ve kara tüyleri olmakla birlikte hepsinde egemen renk beyazdır. En tanınmış türlerden biri olan gezgin albatrosun (Diomedea exulans) göz alıcı beyazlığı yalnızca kanatlanndaki ve kuyruğundaki kara tüylerle lekelenir. Uçları iyice kara olan dar kanatlarının uzunluğu bir uçtan öbür uca 3,5 metreyi bulur. Bu kanat açıklığı başka hiçbir kuşta yoktur; en iri akbabalardan biri olan And kondorunda bile kanat açıklığı çoğu kez 3 metreyi geçmez. Gezgin albatros güney yarıkürede yaşar ve uçsuz bucaksız güney denizlerinde yolculuk yapan gemicilerin günlerce bu kuştan başka canlı görmedikleri çok olur.
Albatroslar yaşamlarının büyük bölümünü havada süzülerek geçirir. Yıllarca bu kuşların böylece kanat çırpmadan uçarken uyudukları sanılmıştı. Oysa albatroslar hem uyumak, hem de balık ve kalamarları avlamak için su yüzeyine konar, karaya ise ancak yuva kurmak için çıkarlar. Bu amaçla ıssız adaları seçer ve pek çoğu bir araya toplanarak geniş koloniler oluşturur. Türlerden çoğu üreme mevsiminde ot ve topraklan yığarak yuva hazırlarken, bazılan yumurtasını yerdeki oyuklara bırakır. Dişilerden her biri beyaz renkli tek bir yumurta yumurtlar ve bu yumurtanın üstünde dişi ve erkek albatros sırayla kuluçkaya yatar. Bazı albatrosların birbirlerini çiftleşmeye çağırmak için yaptıklan hareketler ilginç bir dans gösterisini andınr. Erkek ve dişi önce birbirlerine doğru paytak paytak yürüyüp selamlaşır gibi başlarını eğer, sonra kasıla kasıla dolaşırken arada bir kocaman kanatlarını açıp gagalarını tokuştururlar. Bu törensel gösteri boyunca ortalığı çınlatan garip çığlıklar atarlar.
Albatroslar uzun süre gemilerin tepesinde süzülerek yiyecek artıklarının ve çöplerin denize atılmasını beklerler. Eskiden denizciler tuzlanmış domuz etlerini yem olarak kullanıp, yakaladıkları albatrosları öldürürlerdi. Bu kuşları öldürmenin uğursuzluk getireceğine ilişkin yaygın inanca ve anlatılan öykülere karşın pek çok albatros bu yolla öldürüldü. Fransız şair Baudelaire de “Albatros” adlı şiirinde gemicilerin yakaladıkları bir albatrosa eziyet edişlerini anlatır.