Canute
(995-1035) ya da Knud 1017’de, daha 22 yaşındayken tüm Ingiltere’nin kralı oldu. Babası Danimarka Kralı Svend’di. Bir Viking olan Svend, 1013’te oğluyla birlikte İngiltere’yi işgal etti, ama sonraki yıl ölünce Canute geri çekilmek zorunda kaldı. Güçlü bir Danimarka donanmasıyla İngiltere’ ye yeniden saldırdı ve zayıf bir Anglosakson kralı olan II. Ethelred ile oğlu Edmund Ironside’ın ölümünden sonra İngiltere tahtına geçti. Daha sonra Ethelred’in dul eşi Normandiyalı Emma ile evlendi.
Canute’un İngiltere’yi dört ayrı düklük (Northumbria, Mercia, Doğu Anglia ve Wessex) olarak yönetme girişimi kısa ömürlü oldu. Northumbria dükünün zamansız ölümü üzerine İskoçlar kuzey sınırlarını zorlamaya başladılarsa da, Canute bir kuzey seferi düzenleyerek yeniden egemenlik sağladı. Mercia dükü bir cinayete kurban gitti, Doğu Anglia dükü ise Canute’un oğlu Hardicanute’ un velisi olarak Danimarka’ya gönderildi. Canute’un yakın adamlarından Kont Godwin’in başkaldırışı da Wessex’de krallık yönetimini zayıflattı.
Bütün bu sorunlara karşın, Canute bazı eski Anglosakson yasalarına bağlı kalarak, ülkeye daha fazla ticaret olanağı sağlayan, genelde barışçı ve akılcı bir siyaset izledi. Canute, aynı zamanda, Danimarka’nın Baltık Denizi çevresindeki topraklarının büyük bir bölümünün, bir süre de Norveç’in bir bölümünün kralı oldu. Ama İngiltere’yi, imparatorluğun bir parçası olarak değil de, ayrı bir krallık olarak yönetti. Kiliseyi destekleyen Canute 1026’da Rom a’ya uzun bir hac yolculuğu yaptı. Tarihe, kıvrak bir zekâsı olan aydın ve bilge bir yönetici olarak geçti.