Çatı
Bir yapının çatısı, o yapı içinde yaşayanları yağmur ve güneşten korur ve çatının biçimi çoğu zaman bulunduğu bölgenin iklimini yansıtır. Kuru iklimli bölgelerde çatılar düzdür. Teras çatı denen bu tür çatılar, güneşin etkisinin az olduğu zamanlarda, oturma alanı olarak da kullanılır. Yağışlı bölgelerde, yağmur suyunun çatı üzerinden kolayca akıp gitmesi için çatılara eğim verilir. Kar yağışının çok olduğu yerlerde, yağan karın çatı üzerinde yığılıp kalarak çatıyı çökertmemesi için, çok dik eğimli çatılar yapılır.
İlk insanlar mağaralar yerine, yaptıkları taş barınaklarda yaşamaya başladıkları zaman, bu barınakların çatılarını, üzerini otlarla kapladıkları ağaç dallarından yaptılar. Bu çatılar, su geçirmez bir maddeyle kaplı, ahşap bir iskeletten oluşan ve günümüzde hâlâ kullanılan çatıların başlangıcıdır.
İlk ahşap kulübelerde ise taş yapılardan farklı olarak duvar yoktu. Yalnızca çatıdan oluşan bu ahşap kulübeler şöyle yapılırdı:
Yere dikilen bir direğin iki yanına, direğin tepesinden yere kadar çapraz biçimde uzanarak bir üçgen oluşturan iki direk bağlanırdı. Birkaç m etre ilerde ve aynı doğru çizgi üzerinde gene üç direkle benzer bir yapı kurulur ve bu iki üçgenin üst köşeleri bir başka ağaç direkle birleştirilirdi. (Günüm üzün çatılarında bu direğe mahya aşığı ya da çatı omurgası denir.) Yapıyı sağlamlaştırmak için, üçgenin yan kenarlarını oluşturan çapraz direklerin orta noktaları, mahya aşığına ve yere paralel olarak yerleştirilen bir direkle (aşık ya da çatı aşığı) birleştirilirdi. Mahya aşığı ile aşığı birleştirerek, yere kadar uzanan, aralıklarla dizilmiş daha ince direklerle (mertek) yapının iskeleti tamamlanırdı. Bu ahşap iskeletin üzeri, birbirine sıkıca bağlanmış tahıl sapı ya da kamış demetleriyle kaplanırdı. Su geçirmesinin önünü almak için genellikle bu saz örtünün üzerine kireç sürülürdü. Bu ilkel kulübeler, günümüzdeki eğimli çatıların ilk örnekleridir.
Saman, kamış, saz gibi malzemeyle kaplı çatılar günümüzde de birçok ülkede kırsal alanda görülür. Bu tür çatılarda kullanılan saman, kamış gibi bitki saplarının içindeki boşluklar çok iyi bir ısı ve ses yalıtımı sağlar. Sıcak, soğuk ve ses geçirmez. İyi yapılmış bir ot çatının dışardan bir kıvılcımla alev alması söz konusu değildir. Bu tür çatılarda yanma genellikle içerden başlar. Norveç, Hollanda, İrlanda, İngiltere gibi Avrupa ülkelerinde de görülen bu. ot çatıların yapım yöntemi her ülkede birbirinden farklıdır. Ayrıca birçok yapı ustasının özgün yöntemleri vardır.
Çatının yere kadar uzandığı duvarsız kulübelerde yaşayan insanlar zamanla bunun elverişsizliğini gördüler ve yeni yöntemler geliştirdiler. Bu yeni yöntemde ev yaparken önce karşılıklı duvarlar yapılır ve bunların arasına belirli aralıklarla gergi denen büyük kirişler konulur. Eskiden kulübe yapımına başlanırken kurulan ahşap üçgen yapı, bu kirişler üzerine oturtulur. Çatı makası denen bu ahşap üçgenler üzerine, eski kulübelerde olduğu gibi mahya aşığı, aşıklar ve mertekler konularak çatının iskeleti tamamlanır.
Ortaçağda çatıların ahşap iskeleti, içerden yapılan bir tavanla gizlenmez ve özenle süslenirdi. Yüksekliğin etkisini artırmak için, payandalı çatılar yapıldı. Bu tür çatılarda gergilerin yerine, her iki duvarda ucu duvardan dışarı uzanan kısa kirişler vardır ve aşıklar bu kirişler üzerinde yükselen payandalara tutturulur. Bu çatıların en ünlüsü, 14. yüzyılın sonunda Londra’da yapılmış olan Westminster Hall’ün çatısıdır.
Eğimli çatılarda kullanılan su geçirmez çatı kaplamaları, kiremit ve arduvazın yanı sı£a, çinko, bakır, kurşun gibi metallerden yapılmış levhalar, amyant çimento karışımı levhalar ve cam olabilir. Kiremitler çatının eğimiyle akan suyu alta geçirmeden birbiri üzerinden akacak biçimde üst üste bindirilerek dizilir. Metal çatı kaplamaları, metal levhalar birbirine kenetlenerek yapılır. Düz çatılarda ise, bitümlü (bir tür zift) keçelerin üzerine su geçirmez levhalar kaplanır. Bu tür çatılarda da suyun akması için çok hafif bir eğim vardır.
Fabrika çatıları gibi büyük alanları örten çatılarda, ahşap yerine çelik makaslar yapılır. Kaplama olarak da ucuz ve dayanıklı bir malzeme olan oluklu levhalar kullanılır. Az eğimli çatılarda kurşun, çinko, bakır gibi aşınma ve paslanmaya dayanıklı malzemeler kullanılır. Geniş, düz çatılar betonarme olarak yapılır ve su geçirmeyen bir maddeyle kaplanır.