Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Çevrebilim

  • Okunma : 363

Çevrebilim ya da ekoloji, bitki ve hayvanların doğal çevreleri ile ilişkilerini inceleyen bilim dalıdır. 20. yüzyılın sonlarına doğru çevre kirliliği, Dünya’yı zararlı güneş ışınlarından koruyan ozon tabakasının delinmesi, doğal kaynakların hızla yok edilmesi gibi sorunlar çevrebilime olan ilgiyi artırmıştır.

    Çevrebilimin ilgi alanına giren konulardan bir örnek verelim.

    Yeşil bitkiler yeryüzünün temel enerji kaynağı olan güneş ışığını soğurup kendi besinini üretebilir, gövde ve yapraklarını geliştirebilir. Bu enerji daha sonra bitkiyle beslenen hayvanlara, yani otçullara geçer. Otçullar bu enerjinin bir bölümünü kendi gereksinimleri için kullanır, kalanını yağ ve et olarak depo eder. Etçiller, yani etle beslenen hayvanlar otçulları yediğinde enerjinin bir bölümü onlara aktarılmış olur. Ölü hayvan ve bitki kalıntılarının bakteri ve mantarların etkisiyle çürüyerek toprağa karışmasıyla da “beslenme ağı” olarak tanımlanan çember tamamlanmış olur.

    Belirli bir doğal çevrede yaşayan tüm canlıların birbirleriyle ve çevreyle ilişkilerine “ekosistem” adı verilir. Çevrebilim uzmanları bitki ve hayvanların doğal çevrelerinde nasıl yaşadıklarını araştırırlar. Canlılar arasındaki ilişkiler, av-avcı ilişkisinde olduğu gibi öldürme-yeme ya da birlikte yaşadığı canlının enerjisinin bir bölümünü tüketen asalaklık ilişkisi biçiminde olabilir. Bazen de gergedan ve kurtkıyan kuşu örneğinde olduğu gibi aralarında karşılıklı “yardımlaşma” ilişkisi vardır. Kurtkıyan gergedanı tehlikelere karşı uyarır ve üzerindeki böcekleri temizler; bu yardımlarına karşılık da besinini gergedanın sırtından kolayca karşılamış olur.

    Çevrebilim uzmanları doğal bir çevredeki canlılar topluluğunun var olduktan sonra geliştiğini, daha sonra da yok olduğunu saptamışlardır. Ama doğal süreçler bozulmamışsa, yok olan bu topluluğun yerini yeni bir topluluk alır. Bu değişim sürecine “ekolojik ardıllık” adı verilir. Örneğin, balıklar ile su bitkilerinin yaşadığı küçük bir göl yavaş yavaş mil ve humus ile dolduktan sonra bataklık bitkilerini besleyebilecek duruma gelir. Yıllar sonra bu bataklık kurur; bu kez çalı ve ağaçlar büyümeye başlar; kuru topraklarda yaşayan canlılar görülür. Bu gelişimin her aşamasında doğal çevre farklıdır.

    Birbiri ardı sıra gelen doğal değişim süreçlerindeki iklim değişiklikleri hayvanları ve bitkileri etkiler. Fırtınaların, sellerin ya da kuraklığın yanı sıra insan etkinlikleri de canlılar topluluğunun yaşamını etkiler.

    Çevrebilim uzmanları canlılar topluluğunu belirli özelliklere göre “biyom” adı verilen gruplar içinde ele alırlar. Yeryüzünde ısı, yağış, bitki örtüsü gibi fiziksel özelliklerine göre sınıflandırılan yöreler şunlardır: Kuzey ve Güney kutuplarına yakın soğuk, ağaçsız tundralar; ekvatora yakın tropik yağmur ormanları; tropik savanlar; ılıman iklim otlakları; çöl; ılıman iklim ormanları; kuzey orm anları. Geniş alanları kapsayan okyanuslar da binlerce canlı topluluğunu barındırır.

Doğal Denge

Normal koşullar altında canlılar doğal bir çevrede doğar, ürer, beslenir ve başka canlılara yem olur. Bu çember ya da “doğa dengesi” , topluluğun dengeli bir biçimde yaşamasını sağlar. Bir hayvan türünün sayısı, yaşadığı doğal çevrenin besin kaynaklarıyla yetinemeyecek kadar artarsa, açlık, hastalık ya da yırtıcı hayvan sayısındaki yükselişle doğal denge yeniden sağlanır. Doğal denge hepimizi ilgilendirir. Çiftçiler iyi ürün almak için ne yapmaları gerektiğini, toprak aşınmasının önüne nasıl geçileceğini, topraktaki değerli mineralleri nasıl koruyacaklarını bilmek zorundadırlar. Ayrıca hayvan ve bitkilere dadanan zararlı böcek ve asalaklarla nasıl savaşacaklarını da öğrenmeleri gerekir. Ama zararlı böceklere karşı kullanılan zehirli sprey ve tozlar yararlı böcekleri de öldürebilir; öteki canlılara zarar verebilir. Bu nedenle, doğal topluluğun bir bölümünü yok ederken bütün doğal dengenin bozulmasını önleyecek önlemler alınmalıdır.

    Herhangi bir hayvan türünün aşırı artışı doğal dengeyi nasıl bozuyorsa, insan nüfusunun hızla artması ya da doğal kaynakların tükenmesi de doğal dengeyi aynı biçimde tehlikeye atar. Bu yüzden bilim adamları insan soyunun sürebilmesi için öncelikle besin kaynaklarını artırıcı yöntemler, yeni ve güvenli enerji kaynakları bulmaya çalışmalı; dünyamızın doğal kaynakları ile güzelliklerinin korunmasına katkıda bulunmalıdırlar.