Öğrenme
Öğrenme, bilgi, beceri kazanma ve yeteneklerin geliştirilmesi sürecidir. Öğrenmenin çeşitli biçimleri vardır. Okuma yazma ve matematik öğrenirken genellikle bir öğretmene gereksinim vardır. Oysa kendi kendine bisiklete binmeyi ya da bir müzik aleti çalmayı öğrenmek bundan çok farklıdır. Bu gibi
durumlarda kişinin büyük bir çabayla ve sürekli alıştırma yaparak öğrenmesi söz konusudur. Ne var ki, öğrendiklerimizin çoğu, pek çaba göstermeden ya da herhangi bir öğretim yöntemi uygulanmadan belleklerimize yerleşir. Yaşamımız boyunca edindiğimiz inançlar, davranışlar, kişisel alışkanlıklar ve genel bilgiler, yeni bir şey öğrendiğimizin farkına varmadan öğrenilir.
İnsanların öğrenme yetisi hayvanlardan çok üstündür. Yazılı ve sözlü olarak kullandığımız gelişkin diller aracılığıyla bilgi kuşaktan kuşağa aktarılır. Alışkanlık edinmenin temel ilkeleri insanlarda ve hayvanlarda aynıdır. Alışkanlık edinme konusundaki bilgilerimiz fare, güvercin, köpek ve şempanze gibi hayvanlar üzerinde yapılan deneyler sonucu elde edilmiştir.
Hayvanlarda araştırılan alışkanlık edinme türlerinden biri koşullanma'dır. Rus bilim adamı İvan Pavlov, köpeğine her yemek verişinden önce zil çalmakla, bir süre sonra köpeğin salt zil sesini duyunca ağzının sulandığını saptadı. Çünkü köpek, yemek ile zil sesi arasında bağlantı kurmayı öğrenmişti. ABD’li bilim adamları kafeste tuttukları aç bir fareyi, kafes içindeki bir kola her basışında yiyecek vererek ödüllendirdiler. Yiyecek ödülü kesildikten çok sonra da farenin kola basma alışkanlığını sürdürdüğünü saptadılar. Sağlam bir biçimde yerleşmiş olan alışkanlık, ödül düzenli verilmese bile, kolay kolay unutulmuyordu. Burada şaşırtıcı olan, artık düzensiz aralıklarla
yiyecek verilen hayvanın gene de tüm enerjisiyle kola basmayı sürdürmesiydi.
Psikologlar organik bir bozukluğu olmayan sinir ve ruh hastalarını iyileştirmek için koşullanma yönteminden yararlanarak, zararlı alışkanlıkların yerine iyilerini yerleştirmeye çalışırlar.
Öğrenme becerileri daha çok insanlarda incelenmiştir. Matematik kuramlarını öğrenmek zihinsel, daktiloda yazı yazmak ya da tenis oynamak hem zihinsel, hem fiziksel becerilerdir. Hepsi de alıştırma yaparak geliştirilir. Ne var ki, gelişme hızı beceri arttıkça yavaşlar. Bazen de gelişmenin büsbütün durduğu, hatta gerilediği dönemler olur. Sürekli çalışmaktansa, kısa dinlenme araları vererek çalışmak daha verimlidir. Örneğin, daktilo yazmasını öğrenirken, ara vererek yapılan 10’ar dakikalık altı çalışma, 60 dakikalık aralıksız çalışmadan daha iyi sonuç verir.
Adların, tarihlerin ve yabancı sözcüklerin ezberlenmesi bilgi edinmek'tir. Bu türden bilgiler edilgin değil, etkin öğrenme yöntemleriyle daha iyi akılda kalır. Örneğin, kitap okurken bir kez okuyup geçmek yerine, okuduğumuz konuyu eskiden bildiklerimizle karşılaştırır, okuma parçası biter bitmez temel düşünceyi ve olguları aklımızdan birkaç kez geçirirsek, daha kolay öğreniriz.
Belli bir psikolojik konumdayken bellekte yer eden şeyler, benzer koşullarda daha kolay anımsanır. Örneğin, insanlar sıkıldıkları zaman, geçmişte başlarından geçmiş tatsız olayları anımsamakla, sıkıntılarını iki katma çıkarırlar. Dalgıçların sualtında öğrendiklerini karada değil, gene sualtındayken daha kolay anımsadıklarının saptandığı bir deneyden hareketle, sınava hazırlananların çalışmalarını sınav koşullarına benzer bir ortamda yapmalarında yarar vardır.
Öğrenilen her şey beynin belli bir bölgesinde depolanır. Ne var ki, bu süreçle ilgili ayrıntılar henüz açıklığa kavuşmamıştır. Beynin belli bölümlerinin zedelenmesi halinde artık yeni şeyler öğrenilemez, ama çoğu zaman eskiden öğrenilmiş hemen her şey geri gelir. Bu türden bir kaza geçirmiş olanlar, söylediklerini ya da kendilerine söylenenleri durmadan unuttukları için doğru dürüst bir konuşma yürütemez, başladıkları bir cümlenin sonunu getiremezler. Gazetelerde ya da dergilerde daha önce okumuş oldukları yazıları anımsamadan ve içeriğini kavramadan tekrar tekrar okurlar.
Beyinsel bir rahatsızlık nedeniyle hastaneye kaldırılmış olan hastanın durmadan hemşireyi çağırarak neden hastanede bulunduğuna ilişkin açıklama istemesi buna örnektir. Beyni yıkıma uğramış olup da yeni bir şey öğrenemeyen kimseler yeni alışkanlıklar ve yeni beceriler edinebilir. Bu da beynin çeşitli bölümlerinin farklı görevler üstlendiğini gösterir.