Darı
Kocadarı, kumdarı, cindarı, süpürgedarısı gibi çeşitli tahıl bitkilerini adlandırmak için kullanılan darı sözcüğü “tane” anlamına gelen eski Türkçe tarığ sözcüğünden türemiştir. Asya Türkleri bütün tahıllara tarığ derlerdi. Mutlu bir olayı başkaları için de dilerken kullanılan “dansı başına” deyimi o çağlardan kalma eski bir Türk geleneğine dayanır. Kutlamalarda bereket simgesi olarak buğday, arpa, mısır, pirinç gibi tahıl taneleri saçılır, başına bu tanelerden düşenlerin de aynı şansı bölüşeceğine inanılırdı. Zamanla darı sözcüğünün kapsamı daraldı ve yalnızca bir grup tahıl için kullanılır oldu. Ama bugün bile Türkiye’nin bazı yörelerinde eskiden kalma bir alışkanlıkla mısıra da darı denir.
Çeşitli darı türleri yaklaşık 4.000 yıldır Afrika ve Asya’da, ortaçağ sonlarına kadar da Avrupa’da insanların temel besin maddelerinden biri olmuştur. Bugün bu tahıl yurdumuzda, Avrupa’nın batısında ve ABD’de daha çok yem bitkisi olarak ekilirse de, Afrika ile Asya’nın sıcak ve kurak ülkelerinde insan beslenmesindeki önemini hâlâ korumaktadır. Bunun nedeni darının öbür tahıllar kadar yağış istemeyen ve en verimsiz topraklarda bile gelişebilen bir sıcak iklim bitkisi olmasıdır. Örneğin kurağa çok dayanıklı olduğu için ekim alanı Sahra Çölü’nün çevresi ne kadar yayılan hintdarısı (Pennisetum glaucum) özellikle Hindistan ve Afrika’nın en önemli tarım bitkileri arasında yer alır. Darının bir başka üstünlüğü de öbür tahıllardan daha uzun süre depolanabilmesidir. Gene Hindistan ve Afrika’da tarımı yapılan ragidarısı (Eleusine coracana) Yerliler’in derme çatma tahıl ambarlarında hiç bozulmadan sekiz yıl kadar saklanabilir. Kuraklık nedeniyle bazen yıllarca ürün alınamayan ülkeler için bu önemli bir yaşam güvencesidir.
Bütün darı türlerinin çiçekleri dik ya da eğik, sık ya da seyrek salkımlar biçimindedir. Dolayısıyla tohumları (taneleri) buğday ya da arpada olduğu gibi bir eksenin çevresinde düzenli olarak dizilmiş başaklar oluşturmaz. Çok küçük olan darı tanelerinin verimi ve besin değeri de öbür tahılların çoğundan daha düşüktür. Bu taneler ya haşlanıp lapa olarak yenir ya da öğütülerek unundan pide gibi yassı ekmek yapılır. Ayrıca bütün türlerin sapları ve taneleri hayvan yemi olarak kullanılır.
Yurdumuzda da tarımı yapılan en önemli darı türleri kocadan, kum dan ve çındandır. Kocadarının (Sorghum vulgare) yüksekliği bazı yörelerde ancak yarım metreyi bulduğu halde, iklime ve bitkinin çeşidine bağlı olarak ince uzun gövdesi bazen 2,5 metreye, hatta 4,5 metreye kadar boylanabilir. Afrika’nın en önemli tahıllarından biri olan, ayrıca ABD’de, Hindistan, Pakistan ve Çin’de büyük çapta tarımı yapılan kocadarının birçok çeşidi geliştirilmiştir. Bunlardan bazıları tohumları için yetiştirilir; ekmeklik un elde edilen ve hayvanlara yem olarak verilen bu tohumlar bazı tropik ülkelerde bir çeşit alkollü içki yapmak için de kullanılır. Şekerdarısı denen bir kocadan çeşidinin sapları tıpkı şekerkamışı gibi ezilerek içindeki tatlı özsudan şeker ve pekmez yapılır. Gene bir kocadan çeşidi olan süpürgedansmın tohumları alındıktan sonra kurutulan sert saplı çiçek salkımlarından da süpürge yapılır.
En çok SSCB, Çin ve Hindistan’da üretilen kum dan (Panicum miliaceum) yarım metre ile 1,5 metre arasında boylanır. Çiçek salkımları kocadarmınki gibi sık ve toplu değil, dağınık ve seyrektir. Ekildikten 60-80 gün sonra tohumları olgunlaşan kumdan bütün darı türleri içinde en hızlı gelişenidir.
Cindarının tohumları (Setaria italica) yalnız öbür darı türlerininkinden değil bütün tahıllarınkinden daha küçüktür. Çin’de ve öbür Asya ülkelerinde lapa ya da ekmek yapılarak yenen bu tohumlar başka ülkelerde büyükbaş hayvanlara ve kümes hayvanlarına yem olarak verilir. Bu yüzden cindarmın yurdumuzdaki yaygın bir adı da kuşdarısıdır. Asya’nın güneyinde ve doğusunda, Afganistan, İran ve SSCB’de geniş çapta üretilen cindarmın ve öbür darı türlerinin tarımı Türkiye’nin özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yoğunlaşmıştır.