Düğün
Düğün, evliliğin şenlik ve şölenlerle kutlanmasıdır. Bekârlıktan evliliğe geçişte, dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde, o yörenin din, gelenek ve kültürüne uygun törenler düzenlenir. Düğün törenlerinde dinin ve dinsel simgelerin eski toplumlardan beri önemli bir yeri olmuştur. Eski Baltık dinlerinde kutsal sayılan ateş ve ekmek evlilik töreninin bir parçası olarak yeni evli çiftin evine götürülürdü. Musevilik, Budacılık, Hıristiyanlık gibi çağdaş dinlerde de evlilik, kökleri eski toplumların evlilik ayinlerine dayanan dinsel törenlerle kutlanır.
Yörenin ekonomik yapısı, toplumsal ilişkilerin kuruluş biçimi gibi dindışı öğeler de düğün törenlerinin düzenlenişinde önemlidir. Örneğin Afrika’da Uganda’nın Batorolar’ı arasında, danslar ve şölenlerle bir sonraki güne kadar süren düğün töreninin ardından, gelinin ailesine çeşitli armağanlar verilir. Bu armağanlar hem düğün şöleninin masraflarını, hem de gelinin aileden ayrılmasının getireceği ekonomik zararı karşılamaya yöneliktir. Ayrıca, gene Afrika’da Kongo’da büyük aileler biçiminde yaşayan topluluklarda düğünün gerçekleşebilmesi için ya damadın soyundan bir gelin alınması ya da gelinin karşı aileye geçmesinin bedeli olarak mal, hayvan ya da para biçiminde bir ödeme yapılması zorunludur.
Düğün törenleri her toplumun geleneklerine göre farklı biçimlerde düzenlenir. Hindular arasında düğün incelikle ve ayrıntılı olarak hazırlanır ve oldukça masraflıdır. Törenler kast düzenine, yerel özelliklere ya da ailenin geleneklerine göre önemli farklılıklar gösterir. Ama bazı geleneksel uygulamalar hemen hemen bütün düğün törenlerinde geçerlidir. Düğün günü, yıldız falına bakılarak saptanır. Gelinin ailesinin evine giden damat saygıdeğer bir konuk olarak karşılanır. Hazırlanan ateşe kavrulmuş tahıl atılır. Damat gelinin elini tutar ve birlikte bu ateşin çevresinde yedi adım atarlar. Bu adımlar gelin ve damat arasında kurulan birliğin güçlendirilmesine yöneliktir. Daha sonra, yeni evliler düğün alayı eşliğinde yeni evlerine götürülürler. Gelin kapıdan eşiğe dokunmadan geçer.
Tibet’te evlenecek çiftlerin birbirlerine uygun olup olmadıkları dinsel önderleri olan lamayla ve yıldız falına bakan müneccimle yapılan görüşmeler sonunda anlaşılır. Yapılan evlilik sözleşmesinin ardından damadın evinde bir düğün töreni düzenlenir. Tibet’te düğünün gerçekleşmesi için tapınağa gitmeye ya da bir devlet görevlisinin aracılığına gerek yoktur. Törenden sonra, gelin tarafı damadın evinin çatısına gelinin yeni evinde eşit haklara sahip olacağını belirten kutlama bayrakları diker.
Cavalılar düğünleri çok önemser ve bir dizi karmaşık törenle kutlarlar. Düğünden önce görüşmeler, armağan alışverişleri, resmi açıklamalar yapılır. Uğurlu bir düğün günü saptanır. Törenle birlikte gelinin değerini gösteren başlık parası ödenir. Aileler arasında armağan değiş tokuşu törenden sonra da sürer.
Günümüz batı toplumlarında da, gelinlerin beyaz gelinlik giydiği, çiftlerin Tanrı önünde birlikte yaşamaya söz vererek yüzük taktıkları dinsel törenler büyük ölçüde sürdürülmektedir. Düğünün ardından genellikle, çiftler evliliklerini kutlamak için aileleri ve dostlarıyla toplanarak eğlenirler.
Oldukça ender görülmekle birlikte, bazı topluluklarda düğün töreni ya da evlenmek için herhangi bir kutlama yapılmaz. Avustralya Yerlileri arasında, çiftler birlikte yaşamaya başladıklarında evli sayılırlar. Mikronezya’da evlenme biçimleri yöreden yöreye değişir. Batısında ayrıntılı ve resmi düğün törenleri düzenlenirken, orta kesimlerdeki adalarda evlilik için düğün ya da ayin yapılmaz. Çiftler aynı evi paylaşmaya başladıklarında ve toplumda çift olarak kabul edildiklerinde evlenmiş sayılırlar.
Türkiye'de Geleneksel Düğün Törenleri
Türkiye’de geleneksel düğün törenleri erkek evinin damına bir bayrak dikilmesiyle başlar. Genellikle perşembeye rastlatılan bu törenler onu izleyen pazar günü sona erer. Törenler bölgelere göre değişiklik gösterdiği gibi, köy ve kent düğünleri arasında da bazı farklılıklar vardır. Düğün öncesi düğün hamamı, kına gecesi, gelin alma gibi bir dizi etkinliğin yanı sıra türküler söylenir, davul zurnayla halaylar çekilir. Bunlardan kına gecesi gelin için, anasının babasının evinde geçireceği son gece olması bakımından önemlidir. Kadınlar arasında geçen bu gecede gelinlik giyen kızın el ve ayaklarına kına yakılır, konuklara yiyecekler sunulur, türküler söylenir, oyunlar oynanır. Asıl düğün töreni kadınlı erkekli kalabalık bir topluluğun gelini evinden alarak at sırtında damat evine götürmesiyle başlar. Gelin evin önünde attan indirilerek içeri alınırken başına bozuk para ya da damat varlıklıysa altın serpilir. Gelin eve girdikten sonra kadınların ve erkeklerin ayrı yerlerde eğlendiği düğün günü, gelin ile damat bir araya geldikten sonra okutulan mevlitle son bulur.
Günümüzde düğünlerin çok masraflı oluşu birçok ailenin bu tür kutlamalar için daha sade toplantılar düzenlemesine yol açmış, hatta bu masraftan tümüyle kurtulmak için kız kaçırma eylemleri doğal görülmeye başlanmıştır.