Flüor Ve Flüorür
Yeşilimsi sarı renkte, keskin kokulu, boğucu bir gaz olan flüor ya da flor, periyotlar cetvelinin VII. grubunu oluşturan halojenler ailesinin ilk elementidir. Kimyada F simgesiyle gösterilir. Atom numarası 9, atom ağırlığı 18,9984’tür ve bütün elementler içinde en tepkinidir. Bu nedenle, neon, argon ve helyum gibi soy gazlar dışındaki bütün elementlerle kolayca tepkimeye girerek flüorür denen bileşikleri oluşturur.
Kimyasal tepkimelere böylesine yatkın olan flüorun doğada element halinde bulunması olanaksızdır. Buna karşılık flüorit ya da flüorspat (kalsiyum flüorür), apatit (kalsiyumfosfat flüorür) ve kriyolit (sodyum-alüminyum flüorür) gibi mineraller halinde doğada çok bol bulunur ve yerkabuğunun yaklaşık yüzde 6,7’sini oluşturur. Flüoru bileşiklerinden ayırarak element halinde elde etmenin tek yolu elektrolizdir. Bunun için, çözelti halindeki potasyum flüorür ve hidroflüorik asit karışımı bakır ya da çelikten yapılmış özel kaplarda elektrolizden geçirilir. Camı eritebilen flüor gazını depolamak için de gene özel çelik kaplar kullanılır. Flüor ayrıca vücut dokularına zarar verdiği, özellikle kemik bozukluklarına yol açtığı için bu son derece tehlikeli maddeyle çalışanların koruyucu giysiler giymeleri ve yüzlerine maske takmaları gerekir.
Erime noktası — 220°C, kaynama noktası — 188°C olan flüor gazı, özellikle uranyumun izotoplarına ayrılmasında yararlanılan uranyum heksaflüorür üretiminde ve bazı roket yakıtlarında kullanılır.
Flüor Bileşikleri
Flüor, bilinen en elektronegatif elementtir; yani atomunun en dış kabuğundaki elektron sayısını yediden sekize çıkararak daha kararlı bir yapıya kavuşabilmek için başka atom lardan elektron almaya son derece yatkındır. Flüor atomu kazandığı bu elektronları yitirmemek için çok güçlü bağlar kurar. Bu yüzden flüorürler kolay kolay kimyasal tepkimelere girmeyen, çok kararlı bileşiklerdir. Bu bileşiklerden bazıları, örneğin antimon, bor ve hidrojen flüorürler (hidroflüorik asit) sanayide katalizör olarak kullanılır. Bazı flüorürler de bira gibi mayalanmış içkilerin bozulmasını ve kerestelerin çürümesini önlemek amacıyla kullanılan mikrop öldürücü maddelerdir.
Element halindeki flüorun hidrokarbonlarla verdiği flüorlama tepkimeleriyle de önemli kimyasal bileşikler olan flüorokarbonlar elde edilir. Bu tepkimelerde hidrokarbonlardaki hidrojen atomlarının yerini flüor atomları alır ve son derece güçlü bir karbon-flüor bağı oluşur. Bu nedenle flüorkarbonların çoğu kimyasal tepkimelere girmeyen ve yüksek sıcaklıklara dayanabilen çok kararlı bileşiklerdir. Üstelik flüorkarbonlar da tıpkı hidrokarbonlar gibi uzun zincirler oluşturabilir. Örneğin tetraflüoroetilen moleküllerinin polimerleşmesiyle (bir zincirin halkaları gibi uç uca eklenmesiyle), “teflon” adı altında piyasaya sürülen politetraflüoroetilen elde edilir. Teflon kimyasal tepkimelere öylesine ilgisiz bir maddedir ki başka bileşikler bu maddenin moleküllerine yapışamaz bile. Bu yüzden, pişirilen yemeklerin kabın dibine yapışmaması için tava ve tencere gibi mutfak takımlarının içi ateşe de dayanıklı olan teflonla kaplanır. Ticari adı “freon” olan bazı flüorokarbonlar da sanayide çözücü ve soğutucu, aerosollerde de itici gaz olarak kullanılır. Bunlar da kolayca tepkimeye girmeyen, kararlı ve zehirsiz bileşiklerdir. Ama ozonla tepkimeye girerek atmosferdeki bu koruyucu katmanın yok olmasına yol açtıkları için birçok ülkede bu gazların kullanılması yasaklanmıştır.
Yapılan araştırmalar, içme suyuna katılan flüorürlerin çocuklarda diş çürümelerini büyük ölçüde önlediğini göstermiştir. Ne var ki, içme sularına bu amaçla az miktarda (yaklaşık milyonda bir oranında) sodyum flüorür katılmasını öngören flüorlama uygulaması birçok ülkede tartışma konusudur. Bazı uzmanlar, sağlığa zarar vermeyecek flüorür miktarının bilinmediğini öne sürerek bu uygulamaya karşı çıkarlar. Özellikle, su ve yiyeceklerdeki flüorür düzeyinin zaten yeterince yüksek olduğu varsayılan sanayi bölgelerinde bu uygulama kaygı vericidir. Aşırı miktarda flüorür diş minelerinde kalıcı beneklere ve vücutta başka zararlı etkilere yol açabilir. Öte yandan bu bileşiklerin diş çürümelerini önleyici etkisi nedeniyle flüorlama uygulamasını destekleyenler de vardır. Sulardaki flüorür düzeyinin düşük olduğu bölgelerde diş hekimleri çocuklara flüorür tabletleri verirler. Flüorürlü diş macunlarının bileşiminde de, dişlerin üzerinde koruyucu bir katman oluşturduğu saptanan kalay flüorür vardır.