Hava yastıklı tekne
Hava yastıklı tekne, Alt bölümünde bulunan şişirilmiş bir hava yastığının üstünde kayarak denize değmeden ilerleyen tekne. Hava yastıklı teknenin (ya da hovercraft), hız üstünlüğü gemilerle karşılaştırıldığında daha iyi anlaşılır. Sözgelimi, dünyanın en büyük hava yastıklı teknelerinden biri olan İngiliz yapımı 190 tonluk SR-N4 saatte 150 km hız yapabilir. Normal seferlerdeyse, saatte 90 km yapar. İyi bir yolcu gemisinin yapabileceği en yüksek hızsa, saatte 65 km'dir.
Söz konusu hız üstünlüğünün birçok nedeni vardır. Birincisi, alışılmış gemilerde, teknenin su içinde kalan kesimi, içinden geçtiği suyun ağdalılığının doğal sonucu olarak, suyu da sürükler ve böylece doğan direnç, makinelerin gücünün büyük bölümünü yutar. İkincisi, hareket halindeki bir geminin burnunda ve arkasında, dalgalar oluşur. Dalga oluşturma süreci, gücün bir bölümünün boşa harcanmasına neden olur. Bu güç yitimi, düşük hızlarda, suyun direnci yanında önemsiz kalır; ama hız arttıkça, önemli bir sorun haline gelebilir. Bu iki sorunun dışında, akıntı gibi, tekneye ve üstünde yer alan yapılara etki eden rüzgâr gibi doğal etmenlerin de, zaman zaman yavaşlatıcı etkileri vardır.
İlk iki etmen göz önüne alındığında, gemi büyüyüp hızlandıkça, boşa harcanan enerjinin de artacağı görülür. Bu yüzden, askerî alanda ya da araştırma alanında olduğu gibi özel amaçlar söz konusu değilse, gemiyi hızlandırmak için yapılan harcamalar, bunun sağlayacağı üstünlükten çok daha büyük olabilir.
Hava yastıklı tekneler suya batmadıklarından, bu sorunların hiç birine yol açmazlar. Düşük hızlarda dalga yaparlarsa da, normal seyir sırasında dalga ortadan kalkar. Bu yüzden, hava yastıklı tekne, karşıdan esen rüzgârdan etkilenmesine karşın, hem kendi büyüklüğündeki, hem de çok daha büyük gemilerden daha hızlı gidebilir.
Hava yastıklı teknenin çalışma ilkesi şöyledir: Aracın gövdesi, yüksek kenarlı, tersine dönmüş bir çay tepsisine benzer. Böyle bir cisim suyun üstüne dikkatle yerleştirilirse, kenarları aşağı dönük durduğundan, altında bir miktar hava sıkışıp kalır. Ama bu durumdaki tepsiyi suyun üstünde ilerletmek istersek, hava dışarı kaçar ve tepsi batar (batmasa bile suyun içine batan kesim, sürtünme sonucu dalgalara yol açar).
Hava yastıklı teknelerin öncü tasarımcıları, iki önemli sorunla karşılaşmışlardı; bunlardan birincisi, aracın sudan yükselmesini nasıl sağlayacakları, İkincisi de, hava yastığını hep aynı noktada nasıl durduracaklarıydı. İlk sorun, yastık bölümüne atmosfer basıncından biraz daha yüksek basınçlı hava basılarak, İkincisi de, yastığın kenarı boyunca hava püskürtücüleri yerleştirilerek çözüldü: Püskürtücüler, yastığın kenarlarından kaçan havayı azaltıyordu. Sonradan, aracın kenarı boyunca bükülebilen bir etek eklenerek, sistem dahai da geliştirildi.
Ağırlığı 100 tondan çok olan bir hava yastıklı tekneyi yerden 30 cm yükseğe kaldırmak için, 0,03 barlık bir basıncın yeterli olduğu hesaplanmıştır. Bu, sözgelimi otomobil lastiklerini şişirmek için gereken basınçtan çok daha azdır.