Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

İbni Rüşt

  • Okunma : 755

İbni Rüşt, Endülüslü Arap filozofu (Kurtuba 1126-Marakeş 1198). Bilim adamları, kadılar yetiştiren bir aileden olan, fıkıh, kelam, tıp, edebiyat öğrenimi gören İbni Rüşt (asıl adı Ebu Velit Bin Muhammet tir; Batı'da Averroes adıyla tanınır), İşbiliye'de kadılık yapıp, kendini felsefeye adadı. İbni Zühr ve İbni Tufeyl'le dostluk kurup, kelamda eşarilerin, fıkıhta malikilerin görüşlerini benimsedi. İslâm ve Yunan filozoflarının yapıtlarını inceleyip, akılcı felsefe çığırının izinde yürüdü.

Felsefe

Önce yeni eflatuncu akıma, sonra akılcı meşai okulunun düşüncelerine bağlanan İbni Rüşt, Aristoteles'in bilinen yapıtlarını İslâm'ın ana kurallarına göre yeniden yorumladı. Gazzali'nin görüşlerini yapıtlarında incelediyse de, inancı şaşmaz bir çözüm yolu olarak kabul etmeyip, inancı akıldan üstün tutan Gazzali'ye karşı çıktı, İbni Rüşt'e göre, felsefenin amacı bir bütün olarak insana sunulanı incelemek ve açıklamaktır. Akıl ilkeleriyle açıklanan yorumlardan yararlanılarak Tanrı'ya ulaşılabilir. Felsefe, varlık kavramı altında toplanan bütün nesneleri konu alan bir bilimdir; bilim olduğu için de gene geçerli tümellere dayanmalıdır.

Mantık

Mantık alanında Aristoteles'in bütün görüşlerini benimseyen, Aristoteles'in koyduğu kuralları kendi çağının verileriyle yorumlayan İbni Rüşt'e göre mantık, doğru düşünme, yanlıştan kurtulma, gerçek bilgiye ulaşma olanağı veren bir bilimdir. Mantığın kuralları aklın kurallarıdır. Mantığın temel amacı, kavramlar arasında en doğru ve en kesin bağları oluşturmak, aklın genel geçerlikli ilkeleri uyarınca davranmaktır.

Ruhbilim

İbni Rüşt'ün bu alanda incelediği konuların temeli "sudur" görüşüdür. Sudur görüşünün konusu, gök katlarının akılları (felekî akıllar) ile insan akıllarıdır (beşerî akıllar). Meşailerin görüşüne göre evren, Tanrı'dan sudur etmiştir; başlangıcı, merkezi ve ana kaynağı Tanrı'dır. Tanrı, evreni yöneten güçlere doğrudan karışmazsa da, bu güçler dolaylı yoldan (özellikle ilk akıl aracılığıyla) tanrının yönetimindedir.

Her biri ayrı bir aklı taşıyan dokuz gök katı (felek) vardır. Birbirinden fışkıran akıllar, basamak basamak kendilerinden bağımsız ve ayrı olan ilk akla ulaşırlar. Böylece akılların sayısı ona yükselir. Akıl bağımsız bir töz değil, ilk maddeye bağlı suretleri olmayan bir yetenek, zat'ın (öz) bir niteliği, bir güç, bir eylemdir. Hem etkileyen hem de etkilenen nefsin iki görevi vardır: Akla uygun biçimlenmeleri almak; akla uygun biçimlendirmeler yapmak.

İnsan akıllarının tek kaynaktan, yani ilk akıldan çıktığını öne süren İbni Rüşt, ilk aklın sonsuz ve ölümsüz olduğunu, bütün insanlığı içine alan bu akıl "ebedi" olduğuna göre insanlığın da ölümsüz olduğunu savunmuş, ölümden sonra yeniden dirilme olmadığını ileri sürmüştür. Günah, sevap yalnızca yaşadığımız dünyada vardır. Bedenin ölümünden sonra yeniden eski durumuna gelmesi, maddeyi yöneten yasalara ve maddenin özüne ilişkin kurallara ters düşer. Ölümden sonra, bedene ilişkin bütün aşağı varlıklar yok olur; geriye yalnızca, bütün insanlarda ortak olan etkin akıl kalır.

Ahlâk

Bu alanda yeni görüşler getirmeyen İbni Rüşt, Aristoteles ile kelamcıların görüşlerine de bağlı kalmayıp, yalnızca Kur'an'ın bazı kuramlarını benimsememişti.

Tanrı

Evreni yöneten Tanrı'dır; Tanrı sınırsız bir "iradedir; tümel bir akılla birleşmiş ve kaynaşmıştır. Tanrı ilk akla (akl-ı evvel), ilk akılsa varlıklara oluş, ortaya çıkış gücünü kazandırır. Tanrı, yalnızca iyi ("hayır") fışkıran bir yüce varlıktır. Kötülüklerin kökü Tanrı'ya dayanmaz; bu durum, Tanrı'nın evrende olup bitenlere karışmadığını gösteren en büyük kanıttır. Kötülük insanın eseridir.

Bilgi

Bilgiyi sağlayan temel ilke akıldır. Bilme eylemini gerçekleştiren, insan özündeki "nefis"tir (nefs). Nefis aklın taşıyıcısıdır; ona kesin biçimini kazandırır ve onunla kaynaşmıştır. Bu nedenle nefis, kendinden olan, kendine verilen herşeyi bilir, kavrar. Bilmenin üç temel ilkesi şöyle özetlenebilir: Her varlık kendi özünü kuran, kendini gerçekleştiren ilkeleri bilir; nefis, herşeyi bilme gücünü taşır; her varlık, kendi benzeri olanla, kendi niteliklerini taşıyanla bilinir.

Toplum

Toplum bütün insanlardan oluşan bir bütündür. İnsanlar için bir arada, barış içinde yaşama, yardımlaşma, işbölümü yapma kaçınılmaz bir zorunluluktur. İnsan yapısı tek başına yaşamaya elverişli değildir.

Siyaset

İbni Rüşt, bu alanda yeni görüşler ileri sürmüş olmakla birlikte, toplum anlayışı açısından Eflatun'un Devlet adlı yapıtından yararlanmış, kadın ile erkek arasında ayrım gözetmeyerek, kadınların, devlet görevlerine atanmalarını, erkeklere tanınan bütün haklardan yararlanmalarını savunmuştur.

İbni Rüşt, özellikle aristotelesçi ve yeni eflatuncu filozoflar ile meşai çığırına bağlı kalanları etkilemiş, Batı'da, uzun süre, en yetkili Aristoteles yorumcusu olarak tanınmış, birçok yapıtı Batı dillerine çevrilmiştir.

Başlıca yapıtları: Külliyat (Collige adıyla Latince'ye çevrildi), Kitab-ı Maad üt-Tabia (Metafizik Üstüne Kitap), Tahafut ut-Tahafut (Tutarsızlığın Tutarsızlığı; Gazali'ye karşı), FasI ül-Makal v'el Keşf an Menahic ül-Edille (Mantıkta Kanıtların Ortaya Konması ve Açıklanması), vb.