Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Kanada

  • Okunma : 331
Kanada Resim

Kanada, kapladığı alan bakımından SSCB’den sonra dünyanın ikinci büyük ülkesidir. Doğudan batıya ve kuzeyden güneye yaklaşık 5.000 km uzunluğunda olan Kanada, altı zaman dilimini kapsar; yani en doğusu ile en batısı arasında altı saat fark bulunur. Ayrıca üç okyanusta da kıyısı vardır. Bu geniş ülkede yaşayan 25 milyon Kanadah’nın büyük çoğunluğu, güneyde, ABD sınırı boyunca uzanan bölgede toplanmıştır. Ülkenin geri kalan topraklarının çoğunda nerdeyse kimse yaşamaz.

    Kanada 10 eyalet ve 2 bölgeden oluşur. Bunlar Alberta, İngiliz Kolumbiyası, Manitoba, New Brunswick, Newfoundland, Nova Scotia, Ontario, Prens Edward Adası, Quebec ve Saskatchewan eyaletleri ile Kuzeybatı Toprakları ve Yukon’dur.

Doğal Yapı

Kanada’da yaşamı etkileyen en önemli öğelerden biri ülkenin yüzey şeklidir. Bütün Kuzey Amerika kıtasının tabanında çok eski dönemde oluşmuş büyük bir granit kaya vardır. Kıta ters duran dev bir yemek tabağını andırır. Milyonlarca yıl sonra, sığ denizler, tabağın kıyılarının büyük bölümünü örttü. Minik deniz kabuklularının oluşturduğu kireçtaşı ve içinde aşınmış küçük kaya parçaları bulunan kumtaşı katmanları ortaya çıktı. Bu katmanlar, eski orman ve canlıların toprağın altına gömülü kalıntılarıyla karıştı ve yerkabuğunun hareketiyle kırılıp, büküldü. Bu katmanlar, zamanla basınç ve sıcaklığın etkisiyle sertleşti ve değişime uğradı. Böylece, kayalar oluştu. Kanada, kayaların geçirdiği değişimlere ve bu değişimlerin geçmişte hangi jeolojik zamanda gerçekleştiğine bağlı olarak beş bölgeye ayrılabilir.

    Bu bölgelerin en büyüğü Kanada Kalkanadır. Bu bölgede, 570 milyon yılı aşkın bir zaman önce, Prekambriyen Zaman’da oluşmuş kayalar, yüzeyde ya da yüzeye yakın konumda bulunur. Burada 4 milyar 300 milyon yıllık dünyanın en eski kayaları yer alır. Kalkan, Kuzey Buz Denizi kıyılarında Amundsen Körfezi’nden başlar, bütün Kuzeybatı Toprakları’nı, Ontario ve Quebec’in büyük bir bölümünü, Labrador’un tümünü kapsayarak Atlas Okyanusu’na ulaşır. Kanada topraklarının neredeyse yarısını kaplayan bu bölge, herdemyeşil (yaprak dökmeyen) ormanları, yuvarlak tepeleri ve sayısız gölleriyle çok güzeldir. Kuzeybatıda toprak, turbalıklar ve bodur çalılıklarla kaplıdır. Daha kuzeyde kalan bölgelerse çok soğuktur ve ağaçların yetişmesine elverişli değildir. Kanada Kalkam’nda zengin maden yatakları vardır.

    Kanada’nın Atlas Okyanusu kıyılarındaki eyaletler ve Quebec’in bir bölümü, çok eski tortul kayalıklardan oluşan ve Appalaşlar’ın da içinde olduğu dağlık bir bölgededir. Bu ağaçlarla kaplı yumuşak eğimli tepeler ve kıvrımlı vadiler, aynı zamanda, ABD’nin doğu bölgelerini de içine alan uzun zincirin bir parçasıdır. Appalaşlar’ın görece ılık geçen yaz ve yumuşak olan kış mevsimleri, bu bölgede iğneyapraklıların yanında, yaprakdöken ağaçların da yetişmesine olanak sağlar. Yaprağı, Kanada’nın ulusal simgesi olan akçaağaç ormanları da burada yetişir.

    Atlas Okyanusu kıyısındaki eyaletlerin batısında, Appalaş Dağları ile Kanada Kalkanı arasında uzanan verimli topraklara Büyük Göller-St. Lavvrence düzlükleri adı verilir. Burası Kanada’nın en güney bölgesidir. İlk göçmenler, yazları ılık, toprağı verimli, suyu ve yapı gereçleri bol olan bu bölgede yerleşmeyi seçmişti. Kanada Kalkanındaki madenlere ve ırmaklar yoluyla Atlas Okyanusu’na ulaşmak kolay olduğu için burası zamanla Kanada'nın en canlı bölgesi oldu. Ülkenin en büyük kentlerinin bulunduğu Güney Quebec’le Ontario arasında nüfusun yarısından çoğu yaşar.

    Kalkanla batıdaki dağlar arasında. Kuzey Buz Denizi’ne kadar uzanan geniş topraklara İç Ovalar denir. Kanadalılar’ın çoğu, tahıl yetiştirilen ve hayyancılık yapılan bu ağaçsız bölgeyi çayırlık olarak adlandırır. Manitoba, Saskatchewan ve Alberta eyaletleri bu bölgededir. Bölgedeki tortul kayaçlar yerkabuğu hareketlerinden hiç etkilenmemiştir ve bu nedenle de İç Ovalar hemen hemen dümdüzdür. Topraklarının verimliliği ve yağışların uygun olması yüzünden bu bölge ülke tarımının belkemiği durumundadır. Petrol, doğal gaz ve potas yatakları da bölgenin zenginliğine katkıda bulunur.

    Kayalık Dağlar ile Büyük Okyanus arasında, yalçın dağlar, derin vadiler ve geniş yaylalardan oluşan Cordillera bölgesi yer alır. Kısa bir süre önce bazı jeologlar Kanada’nın bu bölümünün, milyarlarca yıl önce bir kıtadan koparak ülkenin batı kıyılarıyla çarpıştığını ve bölgedeki inişli çıkışlı görünümün bu nedenle oluştuğunu ileri sürmüştür. İngiliz Kolumbiyası’nın büyük bölümü ile Yukon, Cordillera’ dadır. Alaska sınırı yakınlarında Kanada'nın en yüksek noktası olan Logan Dağı 6.050 metre yüksekliğindedir. Kanada’nın en çok ve en az yağış olan yerleri İngiliz Kolumbiyası’ndadır. Batıdaki bu bölgede yaşayanlar ormancılık, madencilik, çiftçilik, hayvancılık ve balıkçılık yaparlar.

    Kanada'nın yüzölçümünün yüzde 7’si suyla kaplıdır; bu da dünyadaki tatlı suların yüzde 25’idir. Dünyanın en büyük tatlı su gölü olan Superior Gölü kıtanın ortalarından Atlas Okyanusu’na kadar uzanan 3.000 km uzunluğundaki suyolunun bir parçasıdır. Kanada, Superior, Huron, Erie ve Ontario gibi dört büyük gölünü ABD ile paylaşır. Büyük göllerden Michigan ise tümüyle ABD sınırları içindedir. Gölleri okyanusa bağlayan suyolu ve St. Lavvrence Irmağı bu iki ülke arasında paylaşılır.

    Kanada'da ters yönlere akan büyük ırmak sistemlerini ayıran iki büyük doğal sınır vardır. Kayalık Dağlar, Büyük Okyanus’a sularını boşaltan ırmak ve gölleri kıtanın öbür göl ve ırmaklarından ayırır. Daha az göze çarpan bir sınır da, kuzeye doğru akarak Kuzey Buz Denizi’ne ve Hudson Körfezi’ne dökülen ırmaklarla, güneyde Meksika Körfezi’ne ve Atlas Okyanusu’na dökülen ırmakları birbirinden ayıran topraklardır. Bu sınır, kabaca 49. enlemi izler.

    İngiliz Kolumbiyası’nda bulunan Fraser Irmağı eyaletin güney yarısını akaçlar. Kayalık Dağlar’ın doğusunda bulunan Kanada’nın en uzun ırmağı Mackenzie, kollarıyla birlikte çok geniş bir alanı akaçlayarak Kuzey Buz Denizi’ne dökülür. Daha güneyde, Saskatchewan Irmağı Kayalık Dağlar’daki kar sularını toplar, geniş çayırları geçerek Winnipeg Gölü’ne dökülür. Büyük Göller’i akaçlayan St. Lavvrence, Atlas Okyanusu’na dökülen en büyük ırmaktır.

İklim ve Yabanıl Yaşam

Newfoundland, Prens Edvvard Adası, Nova Scotia ve Nevv Brunsvvick gibi Atlas Okyanusu kıyısındaki eyaletler ile Ouebec’in güney bölümleri ve Ontario’da yazlar sıcak, kışlar ise dondurucu soğuk olur. Bu eyaletlerde, okyanusa yakın oldukları için, sıcaklık farklılıkları iç bölgelere göre daha azdır. Bütün bölgede yağış yıl içine eşit olarak dağılır. Kanada Kalkam’nda kışlar çok uzun ve aşırı soğuk, yazlar ise kısa ve ılıktır. İç Ovalar’da ise kara iklimi egemendir. Ama burada yaz ayları, sıcak ve kuru geçtiğinden, iklim tahıl üretimine çok elverişlidir. Yükseklik bakımından büyük farklılıkların olduğu Cordillera’da ise değişik iklimler görülür. Çoğu yerde kışlar soğuk ve karlı, yazlarsa ılık ya da sıcak geçer. Dağların batı yamaçları çok yağış alır. Vancouver ve Victoria kentlerinin de bulunduğu güney kıyılar, Kanada’nın en sıcak yöresidir. Kuzey Buz Denizi kıyıları ve buradaki adalar ise en soğuk bölgedir. Bu bölgede toprak bütün yıl boyunca donmuş olarak kalır. Burası Kuzey Kutup Dairesi içinde bulunduğu için altı ay gece, altı ay gündüz olur. Kışlar uzun, çok soğuk ve çoğunlukla karanlıktır. Yazlar kısa ve serin geçer; hava genellikle açıktır. Yazın buzlar yarım metre kadar çözülür.

    Kanada’nın üzerinde üç ayrı hava akımı bulunur. Büyük Okyanus’tan serin ve nemli hava, Kuzey Kutup Bölgesi’nden soğuk ve kuru hava, Meksika Körfezi ve Karayib Denizi’nden ise sıcak ve nemli hava akımları gelir.

    Batıdaki dağlarda ve Kanada Kalkanı’nda bulunan geniş yerleşilmemiş alanlar, yüzyıllar boyunca çok değişik yabanıl hayvanların yurdu olmuştur. Bugün yeryüzündeki boz ayı, dağ koyunu, rengeyiği, kurt ve volverin gibi hayvanların çoğu Kanada’da bulunur. Bir geyik türü olan sığın, kara ayı, kunduz, mink, misk sıçanı, tilki gibi eti ya da kürkü değerli olan daha birçok hayvan ve çok sayıda kuş büyük ormanlarda yaşar. Atlas Okyanusu’ndaki Labrador Akıntısı’nın soğuk suları küçük deniz canlılarıyla doludur ve sayısız balığı Grand Sığlığı’na çeker. Bu sığlık Nevvfoundland açıklarında balıkların beslendiği ve çoğaldığı bir bölgedir. Bu bölgede en çok ringa, morina ve yassıbalıklara rastlanır. Benzer biçimde, soğuk sular Büyük Okyanus kıyılarında yaşayan sombalığı ve ringa gibi birçok balığa besin taşır. Her iki okyanusta da balinalar büyük ölçüde azalmıştır, hatta bazı türler yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bazı hayvanların, özellikle de bazı kuş türlerinin tükendiğini, bazı türlerin de tükenme tehlikesiyle yüz yüze bulunduğunu gören KanadalIlar yabanıl yaşamın korunması konusunda duyarlıdır.

Halk

Kuzey Amerika’ya ilk gelenler, bir zamanlar Sibirya ile Alaska arasında bulunan dar bir toprak şeritten geçmişlerdi. Kanada’nın Yerli nüfusunun ataları olan bu insanlar doğuya ve güneye doğru yayıldılar. Sonra gelen göçmenler Kuzey Kutup Bölgesi’nin kıyılarını izlediler. Kanada ve Alaska’daki Eskimolar, bu sonraki göçmenlerin soyundandır. Kanada’ da, Yerliler ile Eskimolar’a “Yerli halk” denir. Bunların sayıları yaklaşık 600 bindir.

    Avrupalılar, Kuzey Amerika’ya 16. yüzyılda gelmeye başladı. Kanada’da ilk sürekli yerleşimi 17. yüzyılda Fransızlar kurdu. Ülkenin denetimi, 18. yüzyılın sonlarından başlayarak İngilizler’in eline geçti. İngiltere’den çok sayıda insan, daha iyi bir yaşam kurmak amacıyla Kanada’ya göç etti. 15 milyonun üzerinde Kanadalı İngilizce, 6 milyon KanadalI da Fransızca konuşmaktadır (1981). 19. yüzyılın sonlarında kıtayı bir uçtan bir uca geçen demiryolunun tamamlanmasından sonra, Batı Kanada’nın yerleşime açılması ve her iki dünya savaşını izleyen göçler sonucu, Doğu ve Güney Avrupa’dan çok sayıda insan bu ülkeye yerleşti. Parasız ya da çok ucuza toprak edinme olanağı, özellikle inşaat sanayisinde sürekli iş bulma umudu insanları Kanada’ya çekti. Bugün Kanada’da anadili İtalyanca olan 500 binin üstünde insan yaşar. Bundan başka 500 bin Almanca, 500 bin Ukrayna ya da başka Slav dillerini konuşan insan vardır. Hong Kong, Güneydoğu Asya ve Hindistan’dan son yıllarda gelen göçmenlerle, Kanada’da konuşulan diller listesine birçok Asya dili de eklendi.

    Kanada’nın İngilizce ve Fransızca olarak iki resmi dili vardır ve etnik grupların çocuklarının okullarda ya da başka kurumlarda ana dillerini ve geleneklerini öğrenmelerine olanak sağlanmaktadır.

    Kanadalılar spora düşkündür. Kışın en yaygın sporlar buz pateni, kayak buz üstünde altı düzleştirilmiş taşlarla oynanan curling'dir. Kanada dünyanın en iyi profesyonel buz hokeyi takımlarından birine sahiptir. En önemlisi Quebec’de düzenlenen kış karnavalları da oldukça yaygındır. Yazın ise en gözde spor beyzboldur. Amerikan futboluna benzeyen Kanada futbolu da yaz aylarında oynanır. Kentlerde yaşayanların yazın oynadıkları başlıca spor golftür. Federal hükümetin düzenlediği, içinde kamp alanları ve çeşitli olanaklar bulunan 28 ulusal park vardır.

Tarım, Hayvancılık, Ormancılık ve Balıkçılık

Kanada topraklarının yüzde 7’sinden azında tarım yapılmasına ve 500 binden az Kanadalı’nın toprakla uğraşmasına karşın, tarım ürünleri ve bu ürünlerin işlenmesiyle elde edilen üretim, toplam üretiminin altıda birini oluşturur. Tarım büyük çiftliklerde, makinelerden yararlanarak, doğal ve kimyasal gübrelerin yaygın olarak kullanılmasıyla yapılır. Nüfus ülke büyüklüğüne oranla oldukça azdır ve tarımsal üretim ülkenin tüketebileceğinden çok fazladır. Bu nedenle Kanada tarım ürünleri satışında dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olmuştur. Örneğin buğday satan ülkeler arasında dünyada İkincidir.

    Buğday, yulaf, mısır gibi tahıllar dışında Kanada’da kolza, keten, tütün, patates, meyve ve sebze yetiştirilir. Sığır, koyun, domuz beslenir; bunlardan et ve süt ürünleri elde edilir. Büyük Göller Yöresi ve St. Lavvrence vadisinde tütün, hayvancılık ve sebze üretimi önde gelir. Ontario ve Erie gölleri arasında üzüm bağları ve meyve bahçeleri vardır. Manitoba, Saskatchevvan ve Alberta eyaletlerinin geniş düzlükleri tahıl üretiminde ülkenin en önemli bölgeleridir.

    Kanada’da 15. yüzyıldan beri ticaret amacıyla balıkçılık yapılmaktadır. Deniz ürünlerinin zenginliği nedeniyle Kanada’nın Büyük Okyanus kıyıları çok sayıda balıkçı gemisini bu kıyılara çeker. Uluslararası anlaşmalar Kanada’ya kendi 200 millik sınırlarının dışında da balıkçılığı denetleme yetkisi vermiştir. Öbür ülkelerle arasında rekabet olmasına karşın, balıkçılık Kanada’da bugün de çok önemlidir.

    Kanada, dışarıya sattığı ürünlerin beşte birini ormanlarından elde eder. Kanada Kalkanı’nda toprakların önemli bir bölümünü kaplayan Boreal Ormanı, toplam ülke ormanlarının yüzde 80’ini oluşturur. Buradan elde edilen odun, çoğunlukla kâğıt hamuru ve kâğıt üretiminde kullanılır. Ontario ve Quebec ormanlarının sert odunlu ağaçlarından mobilya yapımında yararlanılır. İngiliz Kolumbiyası’nda Büyük Okyanus’tan gelen nemli rüzgârlarla büyüyen köknar ve ladinler görkemli boyutlara erişir. Toplam ormanların yüzde 3’ünü oluşturan bu ormanlardan, toplam kereste üretiminin yaklaşık yarısı karşılanır.

Madencilik

Dünyanın önde gelen mineral kaynaklarına sahip olan Kanada mineral satışında dünya birincisidir. Bu mineralleri arama çabasıyla yürütülen çalışmalar sırasında ülkenin en uzak köşelerine kadar ulaşan kara ve demiryolları yapıldı ve bu bölgelerde yerleşim birimleri kuruldu. Kanada’da elde edilen mineraller, metaller, ametaller ve yakıtlar olarak üç gruba ayrılabilir. Demir, bakır, nikel, çinko, altın, gümüş ve uranyum gibi metaller, Kanada’nın başka ülkelere sattığı mineralin değer olarak yüzde 30’unu oluşturur. Alçıtaşı, kum ve çakıl gibi ametaller, yapılarda kullanılır. Kömürden elektrik üretiminde yararlanılırsa da bu maden elverişsiz yerlerde bulunduğu için ülke ekonomisi açısından büyük önem taşımaz. Potas kimyasal gübre üretiminde kullanılır ve Kanada dünya potas gereksiniminin yüzde 40’ını sağlar. Asbestin önemi, sağlığa zararlı olduğu anlaşıldığından beri azalmıştır. Ham petrol ve doğal gaz Kanada’nın önemli dış ticaret ürünlerindendir.

    Kanada’da batıdaki kuyulardan çıkarılan petrol ve gaz, doğuda bulunan rafinerilere ve ABD pazarına petrol boruhatlarıyla taşınır. Alaska’nın petrol ve doğal gazını, Kanada üzerinden ABD’ye ulaştıracak yeni bir boruhattı da yapılmaktadır. Kuzey Kutup Bölgesindeki araştırmalar burada çok büyük gaz ve petrol yataklarının bulunduğunu göstermiştir, ama bunların çıkarılması ve pazarlanması çok pahalıdır.

Sanayi

Kanada maden, orman, yapı gereçleri ve gerek sanayide, gerek ucuz elektrik üretiminde yararlandığı tatlı su kaynakları bakımından çok zengindir. Bu kaynaklar ülkeye gelişmiş ve çeşitlenmiş bir sanayi kurabilme olanağını sağlamıştır. Sanayinin en yoğun olduğu bölge Ontario ve Quebec eyaletlerindeki Büyük Göller-St. Lawrence düzlükleridir. İş ve ticaret etkinlikleri gene bu bölgedeki iki kentte yoğunlaşmıştır. Bunlar 3 milyonun üzerindeki nüfusuyla Kanada’nın en büyük kenti olan Toronto ve nüfusu 2.850.000 dolaylarındaki Montreal’dir.

Ulaşım

Kanada gibi geniş bir ülkede ulaşım büyük önem taşır. Kanada-Pasifik Demiryolu’nun 1885’te tamamlanmasıyla ülkenin doğusu ile batısı ilk kez gerçek anlamıyla birleşmiş oldu.

    Karmaşık bir karayolu sistemi Kanada’nın kentlerini birbirine bağlar. Yaklaşık 8.000 km uzunluğundaki Trans-Kanada Karayolu, Nevvfoundland’deki St. John’s ile İngiliz Kolumbiyası’ndaki Vancouver arasında uzanır.

    İki büyük ve çok sayıda küçük havayolu şirketi Kanada içinde ve dışında insan ve yük taşımacılığı yapar. Kanada’da pek çok göl ve ırmak olmasına karşın, ülke içinde tek önemli suyolu St. Lawrence üzerindedir. Okyanustan gelen gemiler bu suyolundan yararlanarak, kıtanın ortalarında bulunan Minnesota’nın Duluth limanına kadar ilerleyebilir.

Eğitim ve Güzel Sanatlar

Kanada 1867’de bağımsızlığını kazandığında, yasama yetkisi federal hükümet ve eyalet yönetimleri arasında bölünmüştü. Eğitim, Yukon ve Kuzeybatı Toprakları’nda federal yönetimin, öbür bölgelerde ise eyalet yönetimlerinin sorumluluğundadır. Her eyaletin kendi eğitim sistemi vardır. Okula gitmenin zorunlu olduğu yaşlar eyaletten eyalete değişir. Genellikle 6 yaşında başlayan zorunlu eğitim çağı 14, 15 ya da 16 yaşlara kadar uzanır. Eğitimin ilkokul, lise ve yüksekokul ya da üniversite olarak üç düzeyde yürütüldüğü Kanada’da 65 üniversite ve 196 yüksekokul vardır.

    Ülkede İngilizce ve Fransızca olarak, günlük, haftalık ya da aylık 1.300’den fazla dergi ve 1.250’yi aşkın gazete yayımlanır. Ayrıca, azınlıkların dillerinde basılan 200’e yakın yayın vardır.

    Federal hükümet 1957’de, güzel sanatları özendirmek için bir kurul oluşturdu. Bu kurulun çalışmaları gösteri sanatlarının gelişmesine katkıda bulundu. Kurulun yanı sıra özel kişi ve kuruluşların parasal desteğiyle çok sayıda tiyatro, konser salonu ve kültür merkezi yapıldı. Ontario eyaletindeki Stratford Shakespeare Tiyatrosu ve Shaw Festival Tiyatrosu ülkenin en önemli gösteri merkezlerindendir. Montreal, Toronto, Vancouver ve Hamilton senfoni orkestraları ile Ottavva’daki Ulusal Sanat Merkezi Orkestrası uluslararası düzeyde ünlüdür. Ayrıca Kanada bale toplulukları da özgünlükleri ve yetkin gösteri düzeyleriyle dünyaca tanınmaktadır.

    Kanada resim sanatı ve edebiyatı ilk başlarda Avrupa’dan etkilendi. Resimde modern akım James Wilson Morrice’le başladı. 20. yüzyılın başlarında Yediler Grubu adıyla bilinen ve ilk üyeleri Lawren Harris, A. Y. Jackson, J. E. H. Macdonald ve Tom Thomson olan bir grup ressam özgün Kanada resminin gelişmesinde öncülük etti.

Anayasa ve Yönetim

Kanada parlamenter sistemle yönetilen federal bir devlettir. Ottowa’daki Kanada Parlamentosu savunma, dış politika, ticaret, maliye, bankacılık ye ceza hukuku gibi bütün ülkeyi ilgilendiren konularda yasa yapar. Ayrıca, 10 eyaletin her birinde kendilerini ilgilendiren konulardaki yasaları düzenleyen yasama organları vardır. İngiltere kral ya da kraliçesi simgesel olarak devlet başkanı sayılır ve Kanada başbakanının önerisiyle atanan bir genel valice temsil edilir. Kanada Parlamentosu, Senato ve Avam Kamarası olarak iki meclisten oluşur.

    Avam Kamarası’nın 295 üyesi beş yıl için seçilir. Genel vali, genel seçimlerde en çok oyu alan partinin önderini başbakan olarak seçer ve hükümeti kurmasını ister.

    Senato’nun, başbakanın önerisiyle genel vali tarafından atanan 104 üyesi vardır. Yasa tasarılarının yasalaşabilmesi için her iki mecliste de onaylanması gerekir. Meclislerden geçen yasalar genel valinin de onayıyla yasalaşır.

    İngiltere kral ya da kraliçesi eyaletlerde, gene başbakanın önerisiyle genel valinin atadığı bir vali vekilince temsil edilir. Bütün eyaletlerde seçimle gelen bir meclis vardır. Eyalet yönetimleri eğitim, çalışma koşulları, mülkiyet yasaları ve sağlık gibi konulardan sorumludur. Her eyalette, ayrıca yerel işlerle ilgilenmek üzere seçilen belediye meclisleri de bulunur.

    Yukon ve Kuzeybatı Toprakları, Avam Kamarası’nda temsil edilir. Her ikisi de bir ölçüde özerktir.

    Kanada’da mahkemeler bağımsızdır ve gerek federal, gerek yerel yasalar tek bir mahkeme sistemi tarafından uygulanır.

Tarih

Leif Eriksson’un öncülüğündeki Vikingler’in Kanada’ya İS 1000 dolaylarında geldiği sanılıyor. Avrupalılar’ın Kanada’yı keşfi ve orada yerleşmeleri ise ancak 15. yüzyılın sonlarına doğru başladı. İngiltere Kralı VII. Henry’ nin hizmetinde çalışan İtalyan John Cabot 1497’de gemisiyle Kuzey Amerika kıyılarında Newfoundland ya da Cape Breton Adası açıklarına geldi. Cabot’tan önce Basklı ve Portekizli balıkçıların bölgeye geldiğini gösteren bazı buluntulara rastlanmıştır. Bu denizlerde zengin balık yataklarının bulunması birçok Avrupalı’yı bu kıyılara çekti.

    1534’te, Kral I. François Fransız denizci Jacques Cartier’yi Çin’e ulaşacak bir geçit bulmakla görevlendirdi. Cartier, ilk seferinde Nevvfoundland’e ve St. Lawrence Körfezi’ne gitti. İkinci yolculuğunda, çoktandır aranan Kuzeybatı Geçidi’ni bulduğu düşüncesiyle, St. Lawrence Irmağı boyunca ilerledi ve bugün Montreal’in bulunduğu bölgeye kadar geldi. Cartier tüm bu toprakları Fransa’ya kattı.

    Bu arada, İngiliz kâşifler de Kuzeybatı Geçidi’ni bulmaya çalışıyorlardı. Kuzeye ilerleyen Martin Frobisher, 1876-77’de Baffin Adası’na ulaştı. Sir Humphrey Gilbert de 1583’te Newfoundland’i İngiliz topraklarına kattı; Henry Hudson 1610’da Hudson Körfezi’ne girdi ve buraya kendi adını verdi.

İlk Fransız Yerleşimleri

Kanada’da ilk kez 1605’te Port Royal’de bir koloni kuruldu. Bu kalıcı yerleşimin başlangıcıydı. Bu bölge bugün Nova Scotia olarak anılır. Üç yıl sonra Quebec’te de küçük bir yerleşim birimi kuruldu. Burası, kısa sürede Port Royal kolonisini gölgede bıraktı ve Yeni Fransa denen bölgenin merkezi oldu. 1613’te Port Royal, Virginia kolonisinden gelen İngiliz birliklerince neredeyse tümden yok edildi.

    1627’de Kanada’yı denetlemek üzere Yeni Fransa Kumpanyası kuruldu. Kumpanya asker ve sömürgecilerden oluşan, gerekli donanıma sahip bir filo kurdu. Ne var ki, İngilizler, Ouebec’e Fransızlar’dan önce vararak, Fransız donanmasını ele geçirdi; Quebec İngilizler’e teslim oldu, böylece Kanada üç yıl İngiltere’nin denetiminde kaldı. 1632’de yapılan bir anlaşma ile bölge Fransa’ya geri verildi. Ama, Fransızlar koloni kurmakta başarılı olamadılar. 1641’de, yani Quebec’in kuruluşundan 32 yıl sonra, Yeni Fransa’da yalnızca 240 kişi yerleşmişti.

    Fransızlar yeni keşiflerde bulunmakta, koloni kurmaktan daha başarılı oldular. 17. yüzyılın sonuna gelmeden, Büyük Göller’in batısındaki çayırlıklarda ve güneyde Mississippi Irmağı boyunca ilerleyerek Meksika Körfezi’ne ulaşmışlardı. Bu ilk kâşifler, Yerliler ile ilişki kurmaya çalışan papazlar ve misyonerlerdi.

    Yerleşim bölgeleri, St. Lawrence’den yukarıya doğru yayılmaya başladı. 1634’te TroisRivieres kuruldu. 1642’de bir grup din adamı ve kolonici Ville Marie de Montreal kolonisini kurdu.

    1670’te kurulan Hudson Körfezi Kumpanyası, Hudson ve James körfezlerine akan ırmak ağızlarında ticaret bölgeleri oluşturdu. Bu bölgelerde, mal ve yiyecek getiren, karşılığında Yerliler’in kıyıya taşıdıkları kürkleri alan gemilerin gereksinmeleri karşılandı.

    Bu gelişmelere karşın, 1660’larda koloni nüfusu ancak 3.000 kişiye ulaşabilmişti. 1663’te, Kral XIV. Louis, Yeni Fransa Kumpanyasının ayrıcalıklarını kaldırdı ve bölgeyi eyalet yaparak krallığa bağladı. 1665’te kalabalık bir grup, sığırları ve atlarıyla yerleşmek üzere Kanada’ya geldi. Bu gruba düzenli askeri birlikler eşlik ediyordu. İlk yönetici Jean Baptiste Talon, bölgeye yeni koloniciler getirdi.

Kanada Üzerindeki Mücadele

İspanya Veraset Savaşı (1701-13) Amerika kıtasına da sıçradı. Bu kıtadaki savaşta Fransa, İngiltere’ye karşı topraklarını korumayı başardıysa da Avrupa’da yenildi. 1713’de imzalanan Utrecht Antlaşması ile Hudson Körfezi’ni, Acadia (daha sonraki adı Nova Scotia) ve Newfoundland’i İngiltere’ye bıraktı. Fransa bu tarihten 1760’a kadar Kanada’yı denetiminde tutmaya çalıştıysa da başarısız oldu. İngiltere ile Fransa bir yandan Avrupa’da savaşırken, öbür yandan da Kanada topraklarını ve buradaki kürk ticaretini ele geçirmek için mücadele ettiler.

    Sonunda, Avrupa’daki Yedi Yıl Savaşı (1756-63) Amerika’daki kolonilere de yansıdı. Fransa direnmesine karşın yavaş yavaş geriledi. 1759’da Abraham Ovası’nda İngilizler’e yenildi; 1760’ta da Montreal düştü. 1763’te imzalanan Paris Antlaşması ile Yeni Fransa, İngiliz toprakları arasına katıldı; burada İngiltere’ye bağlı Ouebec kolonisi kuruldu. İngilizler Kanadalılar’ın kendi dinlerini, yasalarını ve dillerini korumalarına izin verecekleri konusunda güvence verdiler.

İngiliz Yönetimi

Bölgenin ele geçirilmesinden sonra, çoğunluğu Amerikan kolonilerinden gelen İngilizler ülkeye yerleşmeye başladı. Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında Kanadalılar İngiltere’ye bağlı kaldı. İngiltere’ye bağlı kalan Amerikan kolonicilerinin birçoğu da savaştan sonra kuzeye giderek Ontario Gölü kıyılarına ve Nova Scotia’ya yerleşti. Bu göçler İngiliz kültürünün etkisini güçlendirdi ve daha da yayılmasına yol açtı. Bu sırada Fransız ve İngiliz kökenliler arasındaki ilişkiler giderek gerginleşti. 1791’de İngiliz Parlamentosu’nda Kanada Yasası’nın kabul edilmesiyle Kanada, İngilizler’in çoğunlukta olduğu Yukarı Kanada (daha sonra Ontario) ve Fransızlar’ın çoğunlukta olduğu Aşağı Kanada (daha sonra Quebec) olarak iki eyalete ayrıldı. Her eyaletin, seçimle gelen kendi meclisi vardı.

    1812’de ABD ile İngiltere arasındaki savaş sırasında, Kanada savaş alanının bir parçasıydı. Bu savaşın Fransız ve İngiliz kökenli Kanadalılar’ı birleştirme gibi bir yararı oldu. Ayrıca savaş, ABD’ye karşı bugün bile belli bir düzeyde var olan eleştirel bakış açısının doğmasına yol açtı. Bu arada meclislerin iyi çalışmamasının neden olduğu hoşnutsuzluk küçük ayaklanmalara neden oluyordu. Bunun üzerine İngiltere durumu değerlendirmek için Lord Durham ’ı Kanada’ya gönderdi. Lord Durham hazırladığı raporda, Yukarı ve Aşağı Kanada’nın birleştirilmesini ve ülkeye içişlerinde özerklik verilmesini önerdi. 1841’de İngiliz Parlamentosu, iki eyaleti bir yönetim altında birleştiren Birlik Yasası’m kabul etti. İçişlerinden sorumlu hükümet ise bundan yedi yıl sonra kuruldu.

    Bu dönem bir gelişme ve bolluk dönemi oldu. Dış ülkelere buğday ve kereste satıldı, yollar ve kanallar açıldı, kürk ticareti giderek gelişti. 1816’da ilk buharlı gemi Ontario Gölü’nde suya indirildi. 1835’te Quebec’e ilk demiryolu döşendi.

    Bu arada, ABD ile Kanada arasında sınır sorunları ve Kanada’nın, Amerikan İç Savaşı’ndaki tutumu gibi konularda bazı anlaşmazlıklar çıktı. Temel sorunlar 1871’de Washington’da yapılan bir toplantıda tartışıldı ve iki ülke arasında anlaşmaya varıldı.

Kanada Dominyonu'nun Kuruluşu

Askeri ve ekonomik nedenlerle İngilizler’in çoğunlukta olduğu Kuzey Amerika eyaletleri tek bir ülke olarak birleşmeyi gerekli gördü. Bir yönetim altında birleşmek, dış saldırılara karşı daha güçlü olmayı ve ülkenin zengin kaynaklarından daha iyi bir biçimde yararlanmayı sağlayacaktı. Eyalet yöneticileri sonunda federal bir birlik oluşturmayı kabul etti. Kanada Dominyonu 1867’de İngiliz Kuzey Amerika Yasası ile gerçekleşti. Yeni ülke iki Ouebec, Ontario, Nova Scotia ve New Brunswick eyaletlerinin birleşmesiyle oluştu.

    1869’da Hudson Körfezi Kumpanyası Ontario’nun batısında kalan ve Rupert Toprakları diye bilinen bölge ile batıda Kuzeybatı Toprakları üzerindeki haklarından vazgeçti. Yeni toprakların yerleşime açılmaya başlaması Metisler diye adlandırılan melezlerin ayaklanmasına neden oldu. Ayaklanma bastırıldıktan sonra, 1870’te Manitoba eyaleti kuruldu. Sonraki yıl İngiliz Kolumbiyası 1873’te de Prens Edward Adası dominyona katıldı.

    Daha sonra gelenler, Superior Gölü’nün batısına, Güney Manitoba’daki bereketli topraklara doğru ilerledi. Onların peşi sıra döşenen demiryoluyla, Winnipeg’e ilk tren 1886’da ulaştı. 1905’te Saskatchewan ve Alberta eyaletleri kuruldu. Bundan önce, 1896’da Yukon’un bir kolu olan Klondike Irmağı’nda altın bulunmasıyla, Kuzeybatı Topraklarına hızlı bir göç başlamıştı. 1898’de Yukon ayrı bir bölge olarak Kuzeybatı Topraklarından ayrıldı. Newfoundland ise 1949’a kadar bağımsız bir koloni olarak kaldı.

    1867’den 1896’ya kadar ülke, çoğunlukla hep Muhafazakâr Parti’nin yönetiminde kaldı. John Macdonald, 1891’de ölünceye kadar partinin değişmez önderi oldu. Macdonald yönetimi sırasında ilk kez doğuyla batıyı bağlayan Kanada Pasifik Demiryolu 1885’te yapıldı ve ticareti koruyucu bir siyaset izlendi.

    1896’da Liberaller seçimi kazandı. Fransız Kanadalıları’ndan Sir Wilfrid Laurier, 191l’e kadar ülkeyi yönetti. Batıyı yerleşime açmak ve yıllık buğday üretimini artırmak için binlerce göçmen batıya yerleştirildi.

    20. yüzyılın başları hızlı büyüme yılları oldu. Yeni demiryolları yapıldı ve maden yatakları bulundu. 1911’de Laurier başkanlığındaki Liberal hükümet düştü ve yerine Robert Laird Borden yönetimindeki Muhafazakârlar geldi.

İki Dünya Savaşı

1914’te I. Dünya Savaşı çıkınca Kanada İngiltere’nin yanında yer aldı.

    Savaşı sona erdiren Versay (Versailles) Antlaşması’m imzalayan ülkelerden biri olan Kanada daha sonra Milletler Cemiyeti üyesi oldu.

    Kanada, bağımsız yönetim hakkını yavaş yavaş kazandı. I. Dünya Savaşı’na kadar içişlerinde özerk olan Kanada, dış ilişkiler konusunda İngiltere’ye bağımlıydı. Kanada her alanda kendi kendini yönetmeye 1926’da başladı. Bu durumun İngiliz Parlamentosu’nda resmen kabul edilmesi ancak 1931’de gerçekleşti. Bu tarihten sonra Kanada, İngiliz Uluslar Topluluğu’nun bağımsız bir üyesi oldu. Bu konuda son adım, Kanada Yüksek Mahkemesinin yasal işlerde en yüksek yargı organı olduğunun onaylanmasıyla 1949’da tamamlandı. 1982’de İngiliz Parlamentosu, Kanada Yasası’yla Kanada’nın İngiltere’den bağımsızlığını tanıdı.

    1920’ler Kanada’nın hızlı büyüme yıllarıydı. Bu sırada Quebec’te gelişen Fransız ulusçuluk hareketi, ülkenin yönetiminde Fransız asıllı Kanadalılar’ın daha fazla söz hakkı olmasını savundu. Sanayideki İngiliz egemenliğine karşı Fransızlar’ın kendi yaşama ve çalışma koşullarını belirlemede söz sahibi olması için mücadele etti.

    1929 Dünya Bunalımı sırasında, birçok kişi işsiz kaldı. Bunalımın en şiddetli olduğu dönemde Kanada’da 1.500.000 işsiz vardı ve kırsal bölgelerde açlık önemli bir sorun oldu.

    1939 Eylül’ünde Kanada, Almanya’ya savaş ilan etti. İngiltere’ye gemiler ve askeri birlikler gönderdi. İngiliz Uluslar Topluluğu’na üye ülkelerin havacıları Kanada’da eğitildi. 1941 Ağustos’unda ABD ile Kanada, savunma konusunda işbirliği yapmaya başladı. Aralıkta Pearl Harbor baskınından birkaç saat sonra Kanada, Japonya’ya savaş ilan etti. Kanada birlikleri Avrupa’da çeşitli cephelerde ve Büyük Okyanus’ta savaştı. II. Dünya Savaşı’nın Kanada açısından en önemli sonucu, ekonomisinin hızla gelişmesi, Müttefikler’e gönderdiği hammadde, gıda ve sanayi ürünleriyle ülkenin zenginleşmesidir.

Savaş Sonrası

Kanada, 1945’te San Fransisco’da toplanan Birleşmiş Milletler Konferansı’nda kurucu üyeler arasında yer aldı. 1949’da NATO’ya (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne) girdi.

    Kanada ekonomisi 1945-57 arasında sürekli bir büyüme gösterdi. Toplumsal refah programlarına daha fazla kaynak ayrıldı ve devletin eğitime verdiği destek arttı. Ülkeye gelen göçmen sayısında da büyük artış oldu. 1945- 56 arasında 1 milyonun üzerinde göçmen Kanada’ya yerleşti.

    1957-61 arasında ise Kanada ekonomisi bir durgunluk dönemine girdi. Bu durgunluk özellikle tarım bölgelerini etkiledi. 1959’da St. Lawrence Suyolu’nun açılmasıyla, gemiler iç bölgelere kadar ulaşabildi. Bu durum Toronto ile Montreal çevresinin yararına olurken, Atlas Okyanusu kıyısındaki liman kentleri zarar gördü.

    1957’de 22 yıllık Liberal Parti yönetimi yerini John Diefenbaker önderliğindeki M uhafazakârlara bıraktı. Lester Pearson önderliğindeki Liberaller, 1963’te yeniden iktidara geldi. Bu dönemde en önemli iç sorun Kanada Birliği’nin korunması oldu. Fransızca konuşulan Quebec’te ayrılıkçı bir grup güçlendi. Fransız kökenli Kanadalılar hükümetin kendilerine adaletli davranmadığı düşüncesindeydiler. Ayrılıkçılar Pierre Trudeau’nun 1968’ de başbakan olmasından sonra da çalışmalarını sürdürdüler. 1976’da Rene Levesque’nin ayrılıkçı partisi Quebec’te yönetime geldi. Ne var ki, 1984’te Quebec, bu partiye, dolayısıyla da ayrılıkçılara karşı oy kullandı. Aynı yıl yapılan seçimlerle, Quebec’ten Birleşik Kanada yanlısı muhafazakâr Brian Mulroney başbakan oldu. 1988’de ABD ile ticaretin serbestleştirilmesi tartışmaları nedeniyle yapılan erken seçimde Mulroney ve ekibi yeniden seçildi. 1 Ocak 1989’dan başlayarak ABD ile Kanada arasındaki tüm ticari kısıtlamalar ve gümrükler kaldırıldı.

Kanada Resimleri