Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Karikatür

  • Okunma : 315
Karikatür Resim

Karikatür, bir kişinin ya da bir olayın gülünç ve çarpıcı yanını yakalayıp öne çıkartarak, abartılmış çizgilerle gülmeceye dönüştürme sanatıdır. Kişileri konu alan karikatürlere portre karikatürü, olayları konu alanlara ise konulu karikatür denir. Portre karikatürleri yüzün göze çarpan, dikkati çeken yanlarını abartan çizimlerdir. İyi bir karikatürün aynı zamanda, konu edindiği kimsenin kişiliğini de yansıtması gerekir. Öğretmenini koca burunlu kepçe kulaklı çizen çocuk, her ne kadar karikatür yaptığını sansa da, öğretmeninin gerçekten dikkati çekecek kadar büyük bir burnu ve kepçe kulakları yoksa, bu çizim karikatür sayılmaz.

    Dilimize Fransızca’dan geçen karikatür sözcüğünün İtalyanca caricatura’dan geldiği, bu sözcüğün de doldurmak, yüklemek, abartmak, alay etmek anlamına gelen caricare’den türetildiği sanılmaktadır.

    Daha 16. yüzyılda İtalyan ressam kardeşler, Agostino Carracci (1557-1602) ve Annibale Carracci (1560-1609), arkadaşlarını köpek, domuz, katır, hatta testiye benzettikleri abartılı çizimleriyle herkesi güldürürlerdi. Karikatürü bir uzmanlık dalı durumuna getiren Carracci Kardeşler’dir. Caricatura sözcüğünü de ilk kez onların kullandığı sanılmaktadır. Karikatürün, insanın önemini vurgulayan Rönesans döneminin ürünü olduğu söylenebilir. Bu çağda Leonardo da Vinci ve Albrecht Dürer gibi ressamlar insan vücudunu abartılı çizgilerle betimleyen deneysel çalışmalara yöneldiler. İtalya’da, papayı ya da Reform hareketinin önderi Luther’i konu alan şeytansı karikatürler oldukça yaygındı.

    Bu karikatürler dönemin ünlü mimar ve heykelcilerinden Gian Lorenzo Bernini aracılığıyla Fransa’da, XIV. Louis’nin sarayında da tanındı. 17. yüzyıl İtalyan sanatçılarından Pier Ghezzi (1674-1755) geçimini portre karikatürleriyle sağlayacak kadar ustalaşmıştı.

    Sanayileşme ve orta sınıfın toplumda önemli bir yer kazanmasıyla birlikte özellikle İngiltere’de konulu karikatürlerde gelişme görüldü. Karikatür, İngiliz ressamı William Hogarth’ın oymabaskı çalışmalarıyla vurucu bir siyasal yergi aracı oldu.

    Hogarth’ı izleyen karikatür sanatçılarından Thomas Rowlandson (1756-1827), James Gillray (1757-1815) ve George Cruikshank (1792-1878), zamanın şapka modasından, önde gelen politikacıların sahtekârlığına kadar hemen hemen her konuya el attılar. Bu sanatçıların karikatürlerinin dergilerde yayımlanması, karikatürün siyasal önemini artırdı.

    Karikatürde en önemli gelişmelerden biri de Fransa’da oldu. Genç Fransız sanatçı Charles Philipon (1806-62) 1830’da çıkardığı La Caricature adlı siyasal mizah dergisiyle büyük bir başarı kazandı. Bundan iki yıl sonra da Le Charivari adlı yeni bir dergi yayımladı. Ülkenin önde gelen siyaset adamlarını büyük bir ustalıkla ve korkusuzca alaya alan Philipon, karikatürleri yüzünden siyasal çevrelerin tepkisini çekti. Dergilerin basımı yasaklandı. Karikatür ustası Honore Daumier’nin gene bu dergilerden birinde Fransa Kralı Louis-Philippe’i para çuvallarını yutan açgözlü bir dev olarak gösteren karikatürü, sanatçının altı ay hapis yatmasına neden oldu.

    Fransa’nın ardından İngiltere’de 1841’de Punch, 1868’de Vanity Fair yayımlandı. Bu dergilerde “Ape” (Maymun) takma adını kullanan Carlo Pellegrini, “Spy” (Casus) takma adını kullanan Leslie Ward ve Max Beerbohm toplumsal eleştiri getiren karikatürleriyle tanındılar.

    19. yüzyıl sonlarında Münih’te çıkan Simplicissimus adındaki gülmece dergisi çevresinde toplanan karikatür ustalarından İsveç kökenli Olaf Gulbransson, Alman Kari Arnold ve Eduard Thöny, Almanya dışında alaya alman Alman turist, asker ve profesör tipleriyle karikatür dünyasına yeni bir canlılık kazandırdılar.

    20. yüzyılda karikatür gazete ve dergilerin ayrılmaz bir parçası durumuna geldi. I. Dünya Savaşı’nın ardından dışavurumcu Alman ressam George Grosz, Alman toplumunun sorunlarını ele alan, savaşın saçmalığını eleştiren özgün karikatürleriyle tanındı. ABD’de karikatür ülkenin kendine özgü gülmece anlayışı içinde gelişti. David Levine yazar, sanatçı ve devlet adamlarını çizdiği portre karikatürleriyle ün kazandı.

    Karikatürün yeşerdiği İtalya’da sık sık uluslararası karikatür yarışmaları düzenlenir. Bunların en ünlüsü olan Altın Palmiye Bordighera’da yapılır. Dünyanın ilk karikatür müzesi de İtalya’da Tolentino’dadır. SSCB’de 1922’den beri yayımlanan Krokodil gülmece dergisinde savaş karşıtı ve bürokrasiyi eleştiren karikatürler yer alır.

    Doğu Avrupa ülkelerinde tirajı 100 binleri aşan karikatür ve gülmece dergilerinde güncel yaşama, siyasete, geleneklerin eleştirisine ve bürokrasinin anlamsızlığına ilişkin karikatürlere rastlanır.

    Orta ve Güney Amerika ülkelerinde karikatürün başlıca konusu sömürü ve baskıya başkaldırıdır. Bu ülkelerde karikatür siyasal bir mücadele aracı olarak işlev görür. Arkasında 20 bin yapıt bırakmış olan Meksikalı Jose Guadalupe Posada (1851-1913) bu geleneğin öncüsüdür. Posada, Meksika halkının sorunlarını karikatürlerinde dile getirdi.

    Ülkemizde gülmece geleneği ve karikatüre ilişkin bilgileri TÜRK KARİKATÜRÜ maddesinde bulabilirsiniz.

Çizgi Roman

Gazete, dergi ve kitaplarda “Fatoş” , “Tenten” , “Red Kit” , “Avanak Avni” ve “Conan” gibi severek okunan, çizimlerle anlatılan öykülere çizgi roman denir. Çizgi romanda kişileri olduğu gibi yansıtan gerçekçi çizgiler kullanıldığı gibi, abartılı ve karikatürleştirilmiş çizgiler de kullanılır. Bu bakımdan çizgi roman, karikatür sanatıyla iç içe, ama ondan bağımsız olarak gelişmiştir. Çizgi romanlar gerçek olayları ya da gerçekdışı öyküleri konu alabilir. Gazete ve dergilerde birkaç karede anlatılan öykülerden başka, bölümler halinde yayımlanan çizgi romanlar da vardır. Düş ürünü bu öyküler masala benzer. Kahramanları yaşlanmaz, ölmez ve hiç değişmez. Bazen doğaüstü güçleri vardır. Uçabilen, bir anda yok olabilen, güç durumlardan kolayca kurtulan üstün yetenekli kişilerden başka, konuşup gülen hayvan ve bitkiler, doğaüstü yaratıklar da çizgi roman kahramanları arasındadır.

    Çizimlerin yanı sıra, karelerin ya da konuşma balonlarının içine yerleştirilen yazılar da anlatıma katkıda bulunur. Yazılarda öykü kahramanlarının sözleri, duygu ve düşünceleri yer alır.

    Çizgi ve resimle bir olay anlatma yöntemi çok eskilere dayanır. Bununla birlikte bugün bildiğimiz anlamda karikatür ve çizgi romanın ortaya çıkışı baskı tekniklerinin gelişmeye başladığı, gazete, dergi ve kitap basımının hız kazandığı 18. yüzyıla rastlar.

    19. yüzyılın ikinci yarısında yayımlanmaya başlanan çocuk dergileri de çizgi romanın gelişmesinde önemli rol oynadı. Avrupa’nın birçok ülkesinde çeşitli çizgi roman kahramanları yaratıldı. Ne var ki, bugün bildiğimiz biçimiyle çizgi roman ilk kez ABD’de yayımlandı. 1897’de Rudolph Dirks’in yarattığı The Captain and the Kids (“Kaptan ile Çocuklar”) konuşma balonları yardımıyla yazıların çizim içine alındığı ilk çizgi roman dizişiydi. Bu dizi sonradan ülkemizde Kaptan ve Edi ile Büdü adıyla yayımlandı.

    20. yüzyılda çizgi roman, gazete ve dergilerde yaygın bir biçimde kullanıldı. Ülkemizde Güngörmüşler adıyla tanınan ABD’li George McManus’un yarattığı Bringing Up Father (“Babayı Yetiştirirken”) ilk kez 1913’te yayımlandı. Aslında bir roman kahramanı olan Tarzan 1929’da çizgi roman olarak yayımlandı ve serüven türündeki çizgi romanın ilk örneği oldu. Chic Young’ın Fatoş (Blondie), Al Capp’ın Hoş Memo (LiT Abner) adlı dizileri 1930’larm en sevilen çizgi romanlarıydı. Bu dizilerden Fatoş, yaratıcısı öldükten sonra da yeni çizerler tarafından sürdürüldü. Olağanüstü güçlere sahip Süpermen (“Süpermen”) 1930’ların sonunda çizgi romanın bir dergi türü olarak kabul görmesine yol açtı.

    II. Dünya Savaşı’nın ardından daha çok toplumsal eleştiriye yönelik, gülmece ve karikatür ağırlıklı çizgi romanlar ortaya çıktı. ABD’de Charles M. Schulz’un yarattığı, düşünen, sevimli köpek “Snoopy”nin yer aldığı Peanuts (“Yerfıstıkları”) dizisi ilk kez 1950’de yayımlandı. Herge takma adıyla Georges Remi’nin kahramanı Tenten (Tintin) 1929’da Belçika’da, Morris takma adıyla Maurice de
Bavere’nin Red Kit (Lucky Luke) 1946’da, Rene Goscinny’nin yazıp Albert Uderzo’nun çizdiği Asteriks (Asterix) 1959’da Fransa’da yayımlandı. 1950’lerde çocukların yanı sıra yetişkinler için de çizgi romanlar yayımlanmaya başlandı. 1952’de ABD’de çıkan MAD dergisi çizgi romanı alaya alan yeni bir gülmece anlayışının örneğiydi. Daha sonraki yıllarda çizgi roman büyük bir hızla gelişti. 1961’de Paris’te Çizgi Roman Sevenler Derneği kuruldu. 1965’te İtalya’nın Bordighera kentinde ilk uluslararası çizgi roman kongresi toplandı.

Karikatür Resimleri