Karınca
Karıncalar örgütlü topluluklar halinde yaşayan ilginç böceklerdir. Yaklaşık 14 bin türünün bulunduğu sanılmaktadır. Yeryüzünün pek çok yerinde görülmekle birlikte, sıcak iklimlerde daha yaygındırlar. Bazı karınca türleri insanlar için tehlikeli ya da zararlı olabilir. Ama çoğunun insanlarla doğrudan bir alışverişi yoktur.
Karıncaların uzunluğu 2 mm ile 5 cm arasında değişir. Boyutları dışında bütün karıncalar birbirlerine çok benzer. Gövdenin baş ve göğüs bölümleri ince, boyuna benzer bir boğumla birleşir. Ama asıl dikkat çeken yerleri göğüs ile karın bölümleri arasında, iyice incelmiş bel bağlantısıdır. Başta bir çift uzun duyarga bulunur. Duyargalar yalnızca dokunma değil, koku alma işlevini de görür ve karıncanın kokuyu izleyerek yolunu bulmasına yardımcı olur. Duyargalar aynı zamanda karıncaların birbirini bulmasını ve aralarında iletişim kurmalarını sağlar.
Baş, duyargaların yanı sıra beyin, bir çift bileşik göz, güçlü çeneler ve ağzın da yer aldığı bölümdür. Çoğu karıncada bileşik gözlerle birlikte basit gözler de vardır. Çeneler dövüşürken, beslenirken ve yük taşırken kullanılır.
Bir karınca kolonisinde yaşayan karınca sayısı bir düzine kadar olabileceği gibi yüz binleri de aşabilir. Yuva tümüyle ya da kısmen toprağın altında, yüksekçe bir kümenin içinde ya da bir meşe palamudunun içindedir. Karıncaların davranışları ve yaşama biçimleri arasında büyük bir çeşitlilik görülür.
Karınca yuvalarının çoğu yerin altındadır. Yüksek yığınlar oluşturan türlerin bile yerin altında açtıkları çok sayıda yollar ve bölmeler vardır. Yığını oluşturan toprak, kazılan bölmelerden yollar boyunca taşınarak biriktirilmiştir. Bazı bölmeler kümeler halinde birbirine yapışmış küçük yumurtalarla doludur. Öbür bölmelerde bacaksız larvalar ya da ipek kozalar içinde pupalar bulunur. Bölmelere şöyle bir bakmak karıncanın doğumdan ölüme tüm yaşam çevrimini gözler önüne serer: Yumurta, yumurtadan çıkan larva, kozasını ören larvanın başkalaşma sürecinde dönüştüğü pupa ve pupadan gelişen erişkin karınca. Bazı yerlerde kuşyemi olarak kullanılan kozalar, karınca yumurtası adıyla da tanınır.
Her karınca kolonisinde ayrı bir bölmeye yerleşmiş bir ya da birkaç anakarınca vardır. Anakarınca üreme ve böylece koloniyi oluşturan bireylerin sayısını yükseltme görevini üstlenmiştir. Öbür karıncalardan daha iridir. İşçi karıncalar anakarıncaya bakar, temizler, besler ve onun yumurtladığı yumurtaları taşır. İşçi karıncalar kısır birer dişidir.
Bazen kolonide birçok kanatlı karınca ortaya çıkar. Bunlar yuvadan uçup, yeni kolonileri oluşturacak olan erkekler ve anakarıncalardır. Avrupa’da karıncaların yaz sonuna doğru durgun ve nemli bir günde sürü halinde uçtukları görülebilir. Bir bölgedeki aynı tür erkek ve anakarmcalar, aynı gün yuvalarından ayrılır; havada ya da yerde çiftleşirler.
Erkeklerin tamamına yakın bölümü çiftleşmeden hemen sonra ölür. Dişiler ise yere iner ve yeni bir koloni kurmak için uygun bir yer ararlar. Kendi türlerinden karıncaların yaşadığı bir yuvanın yakınına inmişlerse onlara katılabilirler. Bazı karınca türleri için kölonide birden çok anakarıncanın bulunması sorun yaratmaz. Orman karıncaları gibi geniş koloniler halinde yaşayan bazı türlerin 30 kadar anakarıncası olabilir.
Eğer anakarınca kendi türünden karıncaların yaşadığı bir yuvanın yakınına inmemişse kendi yuvasını yapmaya girişir. Önce uygun bir yer bulup kanatlarından kurtulur ve hazırladığı bir bölmeye kapanır. Sonra yumurtalarının olgunlaşmasını bekler. Yaklaşık 10 gün sonra yumurtlamaya başlar ve bu süre boyunca hiçbir şey yemez. Yumurtalar çatlayıp içlerinden tükürüğüyle besleyeceği larvalar çıkana kadar beklemesini sürdürür. Ara sıra yumurtalarından bazılarını yer, bazılarını ezerek yeni yumurtadan çıkmış larvalarını besler. Yeterli olgunluğa erişen larvalar kozalarını yapar. Pupa evresinden geçerek erişkin biçimini alan karıncalar kozadan kendi başlarına çıkamaz. Bu nedenle anakarınca zamanı geldiğinde kozaları yırtarak erişkinleri serbest bırakır. Bu kozalardan çıkan karıncaların hepsi işçidir. Tüm karıncalar bu yaşam çevrimini izleyerek yeni kuşakları ortaya çıkarır. Ama birçok türün larvası başkalaşmaya uğradığı pupa evresinde koza örmez. İşçiler çevreye dağılarak anakarıncaya yiyecek getirirler Artık yumurtaların ve larvaların bakımını da işçiler üstlendiğinden anakarınca yumurtlamaktan başka bir iş yapmaz. İşçiler yuvaya yeni bölmeler ekler ve böylece yeni bir karınca kolonisi gelişmeye başlar. Karınca kolonileri üzerinde sayısız araştırma yapılmış, birçoğu bulundukları yerlerden alınarak daha kolay izlenebilecekleri özel kaplara konmuştur.
Bal Seven Karıncalar
Birçok karınca türü yaprakbitlerinin bal denen tatlı sindirim artıklarıyla beslenir. Bu maddenin gerçek balla ilgisi yoktur. Ama yalnız bitki özsuyuyla beslenen bir yaprakbitinin sindirim artıkları yüksek oranda şekerli madde içerir. Karınca, yaprakbitinin karnını dürtükleyerek daha çok bal almaya çalışır ve çıkan sıvıyı emer.
ABD’nin ve Meksika’nın çöllerinde bazı karıncalar, gövdelerinde öylesine çok bal depolar ki, bir bezelye tanesi gibi şişer ve yuvarlaklaşır. Bal karıncaları adıyla tanınan bu türler besinin bol olduğu aylar yaprakbitlerinden, kabuklubitlerden ve çiçeklerden balını alıp yuvaya dönerek, pupa evresinden yeni çıkmış gençleri besler. Genç karıncanın esnek derisi aşırı beslenme nedeniyle davul gibi şişer. Çatlama noktasına yaklaşan karıncalar yuvanın tavanına ayaklarıyla yapışıp aşağı sarkarlar. Artık bu karıncalar, bazen aylar boyunca tepede asılı duran ve acıkan öbür karıncaları kustukları tatlı sıvıyla besleyen birer canlı şerbet fıçısıdır.
Çok sayıda karıncanın bal sevdiği ve birçoğunun da bu balı özel yöntemlerle elde ettiği bilinmektedir. Örneğin bazı karınca türleri bal bulma işini rastlantıya bırakmaz. Bunlar yaprakbitlerini ve yumurtalarını yuvalarına taşıyıp kış boyunca bakar, bahar geldiğinde götürüp beslenebilecekleri bitkilerin üzerine bırakırlar. Özsuyunu emdikleri bitki ölürse, karıncalar onları başka bir bitkiye taşır. Eğer bir uğurböceği yaprakbitlerinin bulunduğu bitkiye gelirse, karıncalar hemen yaprakbitlerinin yerini değiştirir. Çünkü bir uğurböceği saatte 30 kadar yaprakbitini yiyebilir. Bazı karıncalar koruma amacıyla yaprakbitlerinin üzerini çamur ya da kâğıt benzeri bir maddeyle örter. Çoğu karınca, balın yanı sıra, tohum, leş ve meyve yer.
İlginç Karınca Çeşitleri
Dünyanın hemen her yerinde bulunan karınca türlerinden biri olan firavun karıncası (Monomorum pharaonis) evlerde de yaşayan sarımsı ya da kırmızımsı küçük bir karıncadır. Firavun karıncası olarak adlandırılmasının nedeni, bir örneğinin ilk kez Mısır’da tanımlanmış olmasına dayanır. Uzunluğu 3 mm dolayında, duyargaları bükük, gözleri iridir. Bitkisel besinlerden çok hayvansal yağ içeren besinleri yeğler.
Çoğu Güney Amerika’da yaşayan yaprakkesen karıncalar ya da bahçıvan karıncalar (Atta cinsi) yaprak parçalarını yuvalarına taşıyıp çiğneyerek çürümeye bırakır ve bu yığınların üzerinde üreyen mantarları yer.
Afrika’da yaşayan göçmen karıncalar (Dorylus cinsi) çok büyük sürüler halinde göç eder ve bitki, hayvan ayrımı gözetmeden önlerine çıkan her canlıyı silip süpürürler. Kurbanları arasında kaçmayı başaramayan yaralı bir antilop, timsah, hatta bir aslan bile bulunabilir. Amerika’da yaşayan göçmen karıncalar (Ecıton cinsi) da benzer davranışlarıyla ünlüdür. Meksika’da insanlar bu karıncaların geldiğini görünce evlerinden kaçarlar. Karıncalar evlerdeki bütün böcekleri, örümcekleri, sıçanları, fareleri ve öbür küçük hayvanları yer. İnsanlar daha sonra bu hayvanlardan arınmış evlerine geri dönerler.
Buğday karıncaları ya da hasat karıncalarının Amerika’da yaşayan (Pogorıomyrmex cinsi) ve Akdeniz ülkelerinde yaygın (Messor cinsi) birçok türü vardır. Bu karıncalar çenelerini kullanıp genişçe bir alanın otunu temizler ve yuvalarına uzanan, birkaç santimetre genişliğinde, uzunluğu 30 metreye erişebilen, gene ottan arınmış yollar açarlar. Tohumlar bu yollardan yuvaya taşınır. Yuvadaki işçiler getirilen tohumların kabuğunu çıkararak dışarı atarlar. Yuvada filiz veren tohumları da dışarı çıkardıklarından bazen yuvanın çevresinde bir bitki çemberi oluşur.
Amazon karıncaları (Polyergus cinsi) köleci karınca adıyla tanınan bir grup karınca arasında yer alır. Kırmızı renkli, iri ve kıvrıkçenelidirler. Amazon işçilerinin tümü de “askerdir. Besin toplayamaz ve yavrulara bakamazlar. Bu karıncalar bazı küçük yapılı kara karınca türlerinin yuvalarına saldırır, koza ve larvalarını çalarlar. Yağmalama sırasında direnen karıncaları da öldürürler. Yuvalarına
taşıdıkları kozalardan çıkan karıncalar Amazon karıncalarının bütün işlerini üstlenir, kendi yuvaları çok yakında olsa bile, Amazon kolonisinde kalırlar. Amazon anakarıncası çiftleştikten sonra, yavrularına bakamadığından bir kara karınca kolonisine yerleşmek zorundadır. Orada kalmak için bazı işçileri ve koloninin anakarıncasını öldürür. Kara karıncalardan çok daha güçlü olduğundan, koloninin yeni anakarıncası olmayı başarır.
Karıncalar evlerin istenmeyen konuklarıdır. Göçmen karıncalar yaşadıkları yörelerde zaman zaman büyük tehlike oluşturur. Gene tropik bölgelerde birçok tür, tarla ürünlerine zarar verir. Ama bazı karıncalar çok yararlıdır. Örneğin Avrasya’da yaşayan at karıncası ya da kırmızı orman karıncası (Formica rufa) ağaçlara zararlı birçok böceği öldürerek ormanların sağlıklı gelişimine yardımcı olur. İsviçre gibi bazı Avrupa ülkelerinde bu karınca kolonileri özel olarak yetiştirilip, ormanların çeşitli kesimlerine yerleştirilir.