Memlûklar
(1250-1517). Mısır ve Suriye’de egemenlik kurmuş bir hanedan olan Memlûklar Türk ve Çerkez asıllı kölelerdir. Bu yüzden Kölemenler olarak da anılan Memlûklar hanedanı Eyyubiler döneminde (1171-1252) orduda görev yapan Türk asıllı komutanların yönetimi ele geçirmeleriyle kurulmuştur. Aslında Abbasiler’den (750-1258) beri İslam devletlerinde Türk asıllı askerler vardı. Özellikle Mısır hemen her dönemde Türk komutanlarca yönetilmiş, bunlardan Ahmed bin Tolun Tolunoğulları (868-905), Muhammed bin Tuğç da İhşidi hanedanını (935-969) kurmuşlardı. Eyyubiler döneminde de ordu büyük ölçüde Türk ve Çerkez asıllı asker ve komutanlardan oluşuyordu.
Memlûklar’ın ilk aynı zamanda da tek kadın hükümdarı olan Şecerü’d-dür, Eyyubi Sultanı Salih Necmeddin Eyyub’un eşiydi. Türk asıllı bir cariye olan Şecerü’d-dür eşi 1249’da ölünce oğlu Turanşah’ın hükümdar olmasında rol oynadı. Turanşah IX. Louis’nin düzenlediği haçlı seferi yüzünden karışıklık içinde bulunan ülkede düzeni sağlayamadığı gibi ordu komutanları ve annesiyle de arası açıldı. Askerler 1250’de Turanşah’ı öldürdüler ve Şecerü’d-dür’ü hükümdar ilan ettiler. Şecerü’d-dür kısa bir süre sonra bir kadının hükümdar olmasının İslam dünyasında yarattığı tepki üzerine komutanlardan İzzeddin Aybek ile evlendi ve hükümdarlığı ona bıraktı. Memlûklar’da saltanat babadan oğula geçmediği için İzzeddin Aybek’in 1257’de öldürülmesinden sonra taht komutanlar arasında sık sık el değiştirdi. Ama güçlü ordusu ve İslam dünyasının da parçalanmış durumda olması yüzünden Memlûklar varlıklarını sürdürdüler. Kutuz’un (1259-60) Ayn Câlut’ta o tarihe kadar hiç yenilmemiş olan Moğol ordusunu bozguna uğratması Memlûklar’a İslam dünyasında büyük saygınlık kazandırdı.
En büyük hükümdarlarından biri olan Baybars döneminde (1260-77) Suriye bütünüyle Memlûk yönetimi altına girdi. İlhanlılar (İran Moğolları) ve onların denetimindeki Anadolu Selçuklular’ı geriletildi. Haçlılar’ın elindeki birçok yöre geri alındı. Baybars’ın siyasetini sürdüren Kalavun (1280-90) Türk asıllı olmakla birlikte Çerkez komutanların desteğiyle hükümdar olmuştu. Ondan sonra Çerkezler’in de yönetimdeki ağırlıkları artmaya başladı. Kalavun Memlûklar’da da saltanatın babadan oğula geçmesini amaçlayan düzenlemeler yaptı. Ama oğlu Nasıreddin Muhammed 1294-1309 arasında iki kez tahtından indirildikten sonra yönetime egemen olabildi.
14. yüzyılda saltanatın babadan oğula geçmesi iyice yerleştiği gibi Memlûklar Ortadoğu’nun en güçlü devleti durumuna geldiler. Batıda Libya’yı, güneyde Sudan’ı kapsayan, kuzeyde Çukurova’ya kadar uzanan Memlûk egemenliği için 15. yüzyılda en önemli rakip Osmanlı Devleti oldu. Bu arada yönetim de Türk Memlûklar’dan Çerkez Memlûklar’a geçti. Çerkez asıllı ilk hükümdar olan Berkuk (1382-99) iç çekişmelerle hayli yıprandıysa da sonunda güçlü bir yönetim kurmayı başardı. Ama Berkuk’tan sonraki hükümdarlar döneminde yeniden baş gösteren taht kavgaları devleti iyice yıprattı. Memlûklar 15. yüzyılın ikinci yarısında giderek güçlendiğini gördükleri Osmanlı Devleti’ne karşı bazen dostça çoğunlukla da düşmanca bir siyaset izlediler. Bunun için de iki devletin toprakları arasında kalan Karamanoğulları, Dulkadıroğullan gibi beylikleri kullandılar. Aynca 1486 ve 1488’de Osmanlı ordusunu iki kez yenmeyi de başardılar. Ama içteki çöküntü sürüyordu. Son güçlü hükümdar Kansu Gavri (1501-16) devleti toparlamaya, giderek artan Osmanlı tehlikesini de önlemeye çalıştıysa da pek başarılı olamadı. 1514’teki Çaldıran Savaşı’nı kazanarak Memlûklar’m İran’la bağlantısını kesen Yavuz Sultan Selim 1516’da Mısır seferini başlattı. Önce Halep yakınlarındaki Mercidabık’ta Memlûk ordusunu bozguna uğrattı. Kansu Gavri de savaş alanında öldü. Mısır’a doğru ilerleyişini sürdüren Yavuz Sultan Selim, Ocak 1517’de Kahire yakınlarındaki Ridaniye’de son direnişi de kırarak Kahire’ye girdi ve Memlûk egemenliğine son vererek Mısır’ı bir Osmanlı eyaleti durumuna getirdi.