Mersin
Keskin kokulu, derimsi yapraklar taşıyan mersinler yaz kış yeşil kalabilen çalı ya da ağaççıklardır. Bu ağaçlardan bir yaprak koparıp ışığa tutacak olursanız yaprağın yüzeyinin saydam noktacıklarla kaplı olduğunu görürsünüz. İşte bu noktacıklar yapraklara keskin koku veren uçucu yağın toplandığı yağ kesecikleridir.
Mersingiller (Myrtaceae) familyasında yer alan bu bitkilerin özellikle tropik yörelerde yetişen 16 kadar türü vardır. Bunların içinde adi mersin (Myrtus communis) Akdeniz Bölgesi’ne özgü tek türdür. Adi mersin 3-4,5 metre arasında boylanabilen bol yapraklı bir çalıdır; yazın açan hoş kokulu çiçekleri daha sonra morumsu siyah, etli meyvelere dönüşür. Halk arasında meyvelerinden ishal kesici, antiseptik ve iştah açıcı ilaç olarak yararlanılır; yapraklarından çıkarılan uçucu yağ (mersin esansı) ise gıda ve parfüm sanayisinde koku verici olarak kullanılır. Türkiye’de de Akdeniz ve Ege bölgelerindeki dağlarda yabani olarak yetişen bu bitki, Avrupa’ya çok eskiçağlarda yayılmıştır. Eski Roma’da, aşk tanrıçası Venüs’ün simgesi olarak kabul edildiğinden kentin her yerinde, özellikle de tapınakların çevresinde yaygın olarak mersin ağacı yetiştiriliyordu. Gene aynı dönemlerde Romalı kadınlar mersin esansı katılmış sularla yıkanıyorlardı. Mersinlerin içinde değişik iklim koşullarına karşı en dayanıklı tür olan adi mersin bugün de dünyanın pek çok yerinde süs bitkisi olarak yetiştirilmektedir.
“Guava” denen Şili kökenli bir mersin türünün (Myrtus ugni) beyaz çiçekleri ise döllendikten sonra kırmızı meyvelere döner; bu meyveler yetiştiği yörelerde yemiş olarak tüketilir.