Pekin
Pekin ya da Pinyin yazılışıyla Beijing, Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkentidir. Kent, Moğolistan yaylalarına ve Mançurya’ya bağlanan anayolların yakınında, Kuzey Çin’in verimli ovalarının kuzey ucunda yer alır. Pekin, İÖ 12. yüzyıldan başlayarak değişik adlar altında önemini korumuştur. İS 1267’de Moğol Kağanı Kubilay Han, kenti imparatorluğun başkenti yaptı. Marko Polo 1275’te Pekin’e geldiğinde bu görkemli kente hayran kaldı. Moğollar bölgeden çıkarıldıktan sonra, Ming imparatorları başkentlerini Nanking’den (güneyin başkenti), Pekin’e (kuzeyin başkenti) taşıdılar.
Mançular 1644’te Ming hanedanına son verdiler. Mançu hanedanı ülkeyi, Çin Cumhuriyeti’nin
kurulduğu 1911 ’e kadar yönetti. Pekin 1928’e kadar başkent olarak kaldı. Bu tarihte Çin’in milliyetçi yönetimi kentin adını Peiping olarak değiştirdi ve başkenti Nanking’e taşıdı. Kent 1937-45 arasında Japonlar’ın yönetiminde kaldı. 1949’da milliyetçileri Tayvan’a süren komünist yönetim, kente yeniden Pekin adını vererek Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkenti ilan etti. Bütün bu değişikliklere karşın, kent Marko Polo zamanındaki büyüleyici güzelliğini korudu.
Pekin’de yazlar çok sıcak, kışlar sert geçer. Hava, Gobi Çölü’nden ovaları aşarak gelen kumlar yüzünden kuru ve tozludur. Bu nedenle çoğu zaman bisiklete binenler ve yayalar yüzlerine maske takarlar. Kubilay Han Pekin’i geniş bir alanda kurduğu için, birçok başka Çin kentinden farklı olarak Pekin’in geniş ana caddeleri vardır. Bu caddeler boyunca sıralanan ağaçların ardındaki dükkânların dış yüzleri renkli oyma ve kabartmalarla bezenmiştir. Otobüsler, troleybüsler, kamyonetler, az sayıda otomobil, at arabaları, katırlar ve yüz binlerce bisikletli caddeleri doldurur.
Pekin, kuzey-güney, doğu-batı doğrultusunda birbiriyle dikine kesişen yollarıyla dörtgenlere ayrılır. Kentin bütün iç ve dış duvarları, duvar kapıları, tapmaklar, saraylar ve pazaryerleri bu düzene göre yerleştirilmiştir.
Kent, her ikisi de duvarlarla çevrili, kuzeydeki Tatar Kenti ile güneydeki Çin Kenti’nden oluşur. Tatar Kenti kabaca kare biçimindedir. İçinde İmparatorluk Sarayı bulunan Yasak Kent burada yer alır. Eskiden sıradan Çinliler’in giremediği Yasak Kent, devrimden sonra herkese açık bir ulusal müze olmuştur. Avlular dizisiyle birbirine bağlanmış yapıların çatıları parlak sarı kiremitlerle, merdivenleri beyaz mermerle kaplıdır. Yasak Kent’in dışında, gezinti yerleri ve tapmaklarla çevrili bir dizi yapay göl bulunur. Buranın en ilginç yapıları arasında, kuzeyde Yazlık Saray, Cennet Tapınağı, Pekin Oteli ve tam ortada, dünyanın en büyük kent meydanı olan Tienanmen Meydanı sayılabilir. Modern Çin’in kurucusu Mao Çe-Tung’un anıtmezarı meydanın merkezindedir. Aralarında, 5.000 kişilik şölenlerin verilebildiği Büyük Halk Binası’nın da bulunduğu kamu binaları meydanın çevresinde yer alır.
Çinliler taş döşeli Tienanmen Meydanı’nda dolaşmaktan ve çeşitli uçurtmalar uçurmaktan hoşlanırlar. 1 milyonu aşkın Çinli her yıl 1 Ekim’de burada toplanarak ülkenin ulusal bayramını kutlar. Ekim 1949’da başa geçen komünist yönetim park yapımı, sağlık hizmetleri ve sanayinin geliştirilmesi gibi alanlarda sağladığı hizmetlerle Pekin’in gelişmesine katkıda bulunmuştur. Yasak Kent’i güneydeki Çin Kenti’nin kapısına bağlayan geniş ana cadde boyunca modern hükümet yapıları yer alır. Geniş ve işlek caddelerden, kentin gürültü ve kargaşasından uzakta, dar sokakların iki yanındaki avlulu ve birbirine yapışık geleneksel evlerde sakin bir yaşam sürülür. Son zamanlarda gittikçe gelişen konut yapımı, kente eklenen fabrikalar, banliyöler ve yeni parklarla Pekin daha da büyümüştür. Demiryolu araç ve gereçleri, makine parçaları, elektronik aletler, tarım makineleri ve kimyasal maddeler üretimi kentin başlıca sanayileridir. Pekin aynı zamanda, üniversiteleri ve bilimsel araştırma enstitüleriyle bir öğrenim merkezidir.
Nüfusu 9.926.000 (1988) olan Pekin, Şanghay’dan sonra Çin'in ikinci büyük kentidir.