Peter İliç Çaykovski
(1840-1893). 19. yüzyılın en büyük Rus bestecilerinden olan Peter İliç Çaykovski, anlatım gücü ve yapıtlarındaki duygu yoğunluğuyla dikkati çeken bir sanatçıdır. Yapıtları arasında senfoniler, bale müzikleri, uvertürler, operalar, oda müziği, konçertolar, vokal müzik ve şarkılar bulunmaktadır.
Peter İliç Çaykovski Rusya’da, Votkinsk kasabasında doğdu. Babası, o yöredeki devlet madenlerinde işletme sorumlusuydu. Yedi yaşında piyano çalmaya başlayan Çaykovski, kısa zamanda yeteneğini ortaya koyduysa da, aşırı duyarlı bir çocuk olduğu için ailesi müzikle uğraşmasına izin vermedi.
Daha sonra St. Petersburg’daki (bugünkü Leningrad) Hukuk Okulu’nun hazırlık bölümüne yazıldı. Çaykovski annesine çok bağlı, içine kapanık bir çocuktu. 1854’te annesi koleradan ölünce ağır bir ruhsal sarsıntı geçirdi; yaşamının sonuna kadar bu olayın etkisinden kurtulamadı. O yıllarda izlediği operalar müzik yaşamında etkili oldu.
Çaykovski eğitimini tamamladıktan sonra St. Petersburg’da, Adalet Bakanlığı’nda görev aldı. Oysa, müziğe olan ilgisi iyice alevlenmişti. Bu nedenle 23 yaşında görevinden ayrılarak St. Petersburg Konservatuvarı’na girdi. 1865’te öğretmeni Anton Rubinstein’ın yardımıyla Moskova Konservatuvarrnda armoni dersleri vermeye başladı. Aynı yıllarda ilk senfonisi olan Opus 13 Sol Minör Birinci Senfoniyi (1866; Kış Hülyaları) besteleyen Çaykovski, tutkulu ve yoğun bir çalışma döneminden sonra ruhsal bir bunalım geçirdi. 1868’de Rusya’daki ulusal müzik akımının öncülerinden besteci Mili Balakirev’in önerisi üzerine Romeo ve Jülyet fantezi uvertürünü yazdı. Bu yapıt günümüzde de çok sevilen besteleri arasındadır. İlk opera yapıtı olan Voyvoda ise 1869’da sahnelendi.
Çaykovski, Opus 36 Fa Minör Dördüncü Senfoni (1877) ile ünlü operası Yevgeni Onegin9i (1877-78), geçirdiği ağır bir bunalım döneminde besteledi. Aynı dönemde eski öğrencilerinden biriyle evlendi. Besteciyi intihara sürükleyen, eşinin de akıl hastanesine düşmesine neden olan bu bunalımlı evlilik altı hafta sürdü. O sırada Çaykovski’nin müziğine hayranlık duyan Nadejda von Meck adında varlıklı, dul bir hanım sanatçıya para desteği sağladı. Çaykovski’nin öğretmenliği bırakıp, kendini bütünüyle müziğe vermesini sağlayan bu anlaşma 1890’a kadar sürdü. Bundan sonra da Çaykovski bestelerinden para kazanmaya başladı.
1880’lerde turnelere çıkarak kendi bestelerinin çalındığı konserleri yönetti. Çaykovski, İngiltere ve ABD turneleri dışında vaktini, Moskova yakınlarındaki çiftlik evinde çalışarak geçirdi.
Çaykovski en çok sevilen bestelerini 1877’den sonra yazdı. Kuğu Gölü (1877), Uyuyan Güzel (1890) ve Fındıkkıran (1892) baleleri; Maça Kızı (1890) operası; Re Majör Keman Konçertosu (1878); Do Majör Yaylı Çalgılar Serenadı (1880) ve' 1812 Uvertürü (1880) başyapıtlar olarak bugün de değerlerini korumaktadırlar. En ünlü konçertosu Si Bemol Minör Birinci Piyano Konçertosu’dur (1874-75).
Çaykovski’nin yazdığı yedi senfoniden yalnızca altı tanesi numaralanmıştır. Patetik adıyla da bilinen Si Minör Altıncı Senfoni (1893) Çaykovski’nin en etkileyici yapıtlarından biridir. Sanatçının çok önem verdiği bu yapıt, Ekim 1893’te St. Petersburg’daki ilk çalmışında beklediği ilgiyi görmedi. Melodilerindeki zenginlik ve orkestra düzenlemelerindeki ustalığının yanı sıra, derin bir duyarlığa sahip olan Çaykovski, özgün bir müzik yaratmayı başarmıştır.
Sanatçının St. Petersburg’daki kolera salgını sırasında, bilerek kaynatılmamış su içtiği için öldüğü söylentisi yaygınlık kazandıysa da, 20. yüzyılın ikinci yarısında yapılan araştırmalar sonucunda, birtakım tatsız olayların gelişmesini önlemek amacıyla zehir içerek yaşamına son verdiği kanısı güçlenmiştir.