Polo
Polo, at üzerinde oynanan eski bir top oyunudur. Orta Asya kökenli olduğu sanılan bu oyunun İran’da yaşayan Persler’ce İÖ 6. yüzyılda oynandığı bilinmektedir. Polo adı, Keşmir’de konuşulan bir Hint lehçesinde top anlamına gelen pulu sözcüğünden kaynaklanır.
Polo Persler’de seçkin süvari birliklerinin eğitiminin bir parçasını oluşturuyordu. Daha sonra İran’dan Afganistan, Tibet, Çin, Japonya ve Hindistan’a geçti. Batı dünyasına, 1860’larda İngiliz Hindistanı’nda polo takımları ve kulüpleri kuran İngilizler’ce tanıtıldı. Günümüzde polo ABD, İngiltere, Arjantin, Şili ve Meksika’da yaygın olarak oynanmaktadır.
Polo, açık havada, 275 metre uzunluğunda, 146 metre genişliğinde bir çim alanda oynanır. Alanın bitiş çizgilerinin gerisinde, atların durup dönebilmesine yetecek genişlikte yer bırakılmıştır. Kale direklerinin açıklığı 7,3 metredir. Topun kolay yuvarlanması için çim kısa biçilir. Oyuncular, ucunda 20-25 cm uzunluğunda tahtadan yapılmış silindir biçiminde bir tokmak bulunan 120 santimetrelik esnek bambu sopalar kullanırlar. Uzun saplı bir çekiç görünümünde olan sopanın sapında bileğe takılan bir kayış bulunur. Oyunun kurallarına göre polo sopası yalnızca sağ elle tutulabilir. Söğüt ya da bambu kökünden yapılan topun çapı yaklaşık 8 cm, ağırlığı da 113-150 gr kadardır.
Polo maçı her biri 7-7,5 dakika süren dört, altı ya da sekiz devreden oluşur ve dörder kişilik iki takım arasında oynanır. Her oyuncunun görevi farklıdır. 1 numaralı oyuncu forvettir (hücum oyuncusu); 2 numara oyun kurucudur, atakları başlatır; 3 ve 4 numaralar ise bek, yani savunma oyuncusudur, görevleri karşı takım oyuncularını engellemektedir. Her oyuncu oyundaki becerisine göre —2 ile 4-10 gol değeri arasında derecelendirilir. Oyunu, atlı iki alan hakemi ile saha dışındaki bir başhakem yönetir. En çok gol atan takım maçı kazanır. Devreler arasında atlar değiştirilirken küçük bir mola vardır, bir mola da oyunun tam yarısında verilir. Özel yetiştirilen polo atlan genellikle bir günde iki devreden fazla oynatılmaz.
Polo oyuncusu karşı takımın bir oyuncusuyla aynı hizada dörtnala giderken topu çelebilir, ama rakibine bir açıyla yaklaşamaz. Topa en son vurmuş olan ve topu izleyen oyuncunun önünden geçilmez. Bu tehlikeli bir faul olduğu gibi, karşı takıma da bir serbest vuruş hakkı kazandırır. Her golden sonra takımlar kale değiştirir.
Dörtnala giderken topa vurmak için iyi zamanlama gereklidir. Atını dörtnala koşturmak, durdurup döndürmek ve yeniden tam hıza ulaşmak için polo oyuncusu iyi bir binici olmak zorundadır.