Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Sir Anthony Van Dyck

  • Okunma : 357
Sir Anthony Van Dyck Resim

(1599-1641). Dünyanın en büyük portre ressamlarından sayılan Anthony Van Dyck, Rubens’ten sonra 17. yüzyılın en usta Flaman sanatçısı olarak tanınır. Dinsel, tarihsel ve mitolojik konulu bazı tablolarının dışında, yapıtlarının çoğunu soyluların göz alıcı giysiler ve mücevherlerle bezeli portreleri oluşturur.

    Zengin bir ipek tüccarının 12 çocuğundan biri olan Van Dyck, Anvers’te (Flamanca’da Antwerpen, bugün Belçika’da) doğdu. Daha 10 yaşındayken, Anvers’te yaşayan bir ressamın yanına çırak olarak girdi. 18 yaşında Anvers Ressamlar Loncası’na kabul edildi. Yeteneğini kısa zamanda kanıtlayan Van Dyck bir süre Rubens’in yanında çalıştı. Bir söylentiye göre Rubens genç sanatçıya o kadar güvenirdi ki, büyük boyutlu tablolarının bazı bölümlerini ona yaptırırdı. Van Dyck, Rubens’le çalıştığı birkaç yıl boyunca ondan pek çok şey öğrendi, üslubundan önemli ölçüde etkilendi.

    1620’de Arundel kontunun çağrısı üzerine İngiltere’ye gitti. Orada kaldığı birkaç ay içinde soyluların portrelerini yaptı. Daha sonra İtalya’ya giden sanatçı orada yaklaşık beş yıl kaldı. Cenova, Torino, Milano ve Mantova kentlerini gezdi. Gezileri sırasında Rönesans ustalarının yapıtlarını inceledi. En çok da Venedik Okulu’nun en büyük ressamı Tiziano’nun yapıtlarından etkilendi. O dönemde İtalyan soylularının gösterişli ipek giysiler ve mücevherler içinde çok sayıda portresini yaptı. Soyluların kişiliklerini ve görkemli yaşamını büyük bir ustalıkla yansıttığı portreleriyle İtalya’da kısa sürede ün kazandı.

    Van Dyck 1627’de Anvers’e döndüğünde Rubens’in dostu ve aynı zamanda da en büyük rakibi durumuna geldi. Soylulardan ve zenginlerden art arda siparişler almaya başladı. O dönemde portre resminin yanı sıra tarihsel ve dinsel konulu resimler de yaptı. 1632’de Kral I. Charles’ın çağrısı üzerine yeniden İngiltere’ye gitti. Orada yıllık 200 sterlin tutarında maaşla saray ressamlığına getirildi ve “sir” unvanıyla onurlandırıldı. Başta kral ve ailesi olmak üzere birçok İngiliz soylusunun portresini yaptı. 1638’de tamamladığı Kral I. Charles At Sırtında adlı tablosu o dönemin en güzel çalışmalarından biriydi. Van Dyck resimleri sayesinde hatırı sayılır bir servet edindiyse de, savurganlığı ve lükse düşkünlüğü nedeniyle sürekli borç içinde yaşadı. 1640’ta Rubens’in ölümü üzerine Anvers’e gitti. Rubens’in yarım kalan tablolarını tamamlaması için kendisine yapılan öneriyi kabul etmeyerek İngiltere’ye geri döndü. 42 yaşında Londra’da öldü ve St. Paul Katedrali’ ne gömüldü.

    Van Dyck renk seçimindeki ustalığı, fırça vuruşlarındaki kıvraklığı, ayrıntıları, giysileri ve eşyaları betimlemedeki başarısıyla benzersiz yeteneğini kanıtlamış büyük bir ressamdı.

    Bugün tabloları dünyanın önde gelen galeri ve müzelerinde sergilenmektedir. Sanatçının başlıca yapıtları arasında Kendi Portresi (1621), Hz. İsa’nın Çarmıha Gerilmesi (1630), I. Charles ve Kraliçe Henrietta Maria Çocuklarıyla Birlikte (1638’de tamamlandı), Tassisli Marie-Louise’in Portresi (yaklaşık 1630) ve Lady d’Aubigny (1638) sayılabilir.

Sir Anthony Van Dyck Resimleri