Sokrat ya da Sokrates
Sokrat ya da Sokrates (yaklaşık İÖ 470-399), Eski Yunanlı büyük bir düşünürdür. Asker olarak çeşitli savaşlara katılmış ve yiğitliğiyle öne çıkmış olmasının dışında, yaşamının ilk yıllarına ilişkin bilgiler çok azdır. Sokrat Atina’da doğdu. Atina o dönemde önemli bir edebiyat ve sanat merkeziydi. Zamanının bütün ünlü yazarlarını ve devlet adamlarını tanıyan Sokrat’ın ünde gözü yoktu. Tek amacı insanlara bilgece ve mutlu yaşamanın yolunu göstermek, onları bilgelikle dürüstlüğün servet ve ünden daha değerli olduğuna inandırmaktı, “kendini tanı” ilkesinden hareket eden Sokrat için felsefenin temeli insanı tanımaktı.
Öğretisini hiçbir zaman yazıya dökmemekle birlikte, Sokrat’ın gençler arasında birçok öğrencisi vardı. Her rastladığı yerde onlarla konuşuyor ve doğru yolu seçmeleri için onları yeniden düşünmeye yöneltiyordu. Sonradan yazar olan bu gençlerden bazıları Sokrat’ın düşüncelerini kâğıda geçirdi. En ünlü öğrencisi olan Platon, Sokrat’ın gençlerle karşılıklı konuşmalarını yazıya dönüştürdü. “Sokratik diyaloglar” olarak bilinen bu yazılarda Sokrat gençlerle birtakım sorunları tartışır. İçlerinden birine belli bir konudaki görüşünü sorar ve konuyu açmak için birtakım sorular yöneltir. Çoğunlukla soru sorulan kişinin o konuyu daha önce derinlemesine düşünmediği ve belirttiği görüşün sağlam bir temele dayanmadığı ortaya çıkar. Bunun üzerine yeni sorular sorarak hep birlikte gerçek yanıtı bulmaya çalışırlar. Soru sorarak gerçeğe ulaşma yöntemine “sokratik” ya da “diyalektik” yöntem denir.
Anlatıldığına göre, bir gün Delfi kâhinlerine “Yunanistan’daki en bilge kişi kimdir?” diye sorarlar. Kâhinin yanıtı “Sokrat” olur. Sokrat buna çok şaşırır. Çünkü soru sormasının nedeni bilmediği şeyleri öğrenmek içindir. Bu nedenle bilge gözüyle bakılan kişilerle konuşur. Çok geçmeden onların kendilerine bilge süsü verdiklerini, gerçekte hiçbir şey bilmediklerini anlar. Sonunda da, kendi bilgisizliğini bildiği için, en bilge kişinin kendisi olduğu sonucuna varır.
Ne var ki, düşmanları Sokrat’ı Atinalı gençlere yanlış şeyler öğreterek onları doğru yoldan saptırmakla ve tanrılara karşı saygısız davranmakla suçlar, onu dava ederler. Sokrat da karşılık olarak, bildiği yolda yürüyeceğini, yaptıklarının doğru olduğunu ve cezalandırılmaktan çok ödüllendirilmesi gerektiğini söyler. Bu sözler mahkeme üyelerini kızdırır ve Sokrat ölüm cezasına çarptırılır. Yasalara göre baldıran zehri içerek yaşamına son vermesi gerekmektedir. Hapishanede öleceği günü beklerken dostlarıyla konuşmalarını eskisi gibi sürdüren Sokrat’a bir dostu kaçmasını önerirse de, Sokrat yaşadığı sürece karşı çıkmadığı Atina yasalarına uymazsa kendi kendisiyle çelişkiye düşeceğini söyleyerek bu öneriyi kabul etmez.