Soyu Azalan Türler
Karasinekler ve papatyalar gibi çok bol bulunan bazı hayvan ve bitkiler hiç olmazsa günümüzde, yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya değildir. Ama sayıları son derece azalmış birçok hayvan ve bitki türü vardır. Bu canlılar soyu azalan ya da soyu tükenme tehlikesi gösteren türler olarak bilinir.
Yaşamın başladığı günden bu yana her zaman soyu azalan türler olmuştur. Bu, evrimin doğal bir yönüdür. Bazen ender bulunan türler yeniden çoğalarak yok olmaktan kurtulurken bazı türler de yeryüzünden tümüyle silinmiştir. Eskiden beri az bulunduğu bilinen bazı bitki ve hayvanlar ise yok olmanın eşiğindedir.
Günümüzün sorunu gittikçe daha çok türün var olma savaşı vermesi ve yok olmasıdır. Bu durum temel olarak bizim suçumuzdur. İnsanlar çoğaldıkça ve yeteneklerini doğal dengeleri gözetmeden kullandıkça yok olan hayvan ve bitki sayısı artmıştır.
Temiz hava, toprak ve su çoğu canlının temel gereksinimlerini oluşturur. Ama çöplerimiz, fabrika atıklarımız, motorlu taşıtlarımızla çevremizi kirletiyoruz. Bitki ve hayvanların da yaşayacak yere gereksinimleri vardır. Ama hızla artan nüfusumuzun yarattığı baskıyla doğal alanları yollara, tarlalara, fabrikalara ve kentlere dönüştürüyoruz. Geliştirdiğimiz güçlü makineler, yol açtığımız yangınlar ormanları, bataklıkları ve öbür doğal ortamları barındırdıkları canlı varlıklarla birlikte yok etmektedir.
Bazı hayvan ve bitkiler de yalnız “anı” değeri için, “süs” ya da “spor” olsun diye kırıma uğratılmaktadır. İnsanlar hâlâ ender bulunan memelilerin postlarından yapılmış kürkleri giymekte, doğada pek az kalmış çiçek ve kelebekleri koleksiyon tutkusuyla toplamaktadırlar.
Sayılarla Soyu Azalan Türler
Biyologların belirlemelerine göre her 10 türden birinin soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu da en azından 1 milyon hayvan ve bitki türünün tükenmek üzere olduğunu gösterir. Birçoğu öylesine az üremektedir ki, onları kurtarmak olanaksızdır. Yeryüzünde her gün en azından bir türün yok olduğu, birçoğunun ise yok olmanın eşiğine geldiği sanılmaktadır.
Doğada hayvan ve bitkiler ayrı ayrı değil, karşılıklı ilişkiler içinde yaşar. Bir ağaç türünün azalması besin ve
barınak olarak ondan yararlanan tüm canlıların da yaşamını tehdit eder.
Balina, gergedan ve timsah gibi 2.000’i aşkın iri yapılı hayvan türünün soyu azalmaktadır. Ama soyu azalan küçük yapılı türlerin sayısı çok daha kabarıktır. Üstelik tüm bu canlıları saptamaya yetecek ne zaman, ne de uzman vardır. Bazı bitki ve hayvan türleri bilim adamları tarafından tanımlanıp adlandırılmadan azalmakta ya da yok olmaktadır.
Soyu tükenen birçok canlı türünün, eğer yeterli zaman ve olanak bulunsaydı, yaşamsal önemdeki gereksinimlerimizi karşılayabileceğini bilmek, içine düştüğümüz acıklı durumu belki de en çarpıcı biçimde ortaya koymaktadır.
Soyu Azalan Türlere İlişkin Bilgilerin Derlenmesi
1948’de kurulan ve merkezi İsviçre’de bulunan Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği soyu azalan türler hakkında bilgi toplamakta ve listeler düzenlemektedir. Red Data Book (“Kırmızı Veri Kitabı”) adı verilen bu ayrıntılı listeler memeliler, kuşlar, amfibyumlar, sürüngenler, omurgasızlar ve bitkilerden oluşur. Listelerdeki canlılar, hemen etkin önlem alınmazsa soyu tükenmek üzere olanlardan, aşırı avlanma nedeniyle giderek soyu azalan türlere kadar değişen gruplar halinde sınıflandırılmaktadır.
Uluslararası Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği’nin ender bulunan bitki ve hayvanlar ile mercan resifleri, bataklıklar ve yağmur ormanları gibi değişik yaşama ortamlarına ilişkin çeşitli yayınları da vardır.
Soyu Azalan Bitkiler
Yeryüzünün en iri çiçeklerini veren Rafflesia arnoldii aynı zamanda en az bulunan bitkilerden biridir. Malezya’da yetişen bu bitki içinde yaşadığı yağmur ormanlarının önce kereste, sonra da tarla açma, hayvan otlatma ve ev yapma amacıyla büyük ölçüde yok edilmesi nedeniyle iyice azalmıştır. Dönenceler arasında uzanan öbür ormanlar insanların yıkıcı etkisi altında kalmakla birlikte, henüz yeryüzünün en zengin bitki ve hayvan yaşamını barındırmayı sürdürmektedirler.
Doğal ortamında neredeyse bulunmayacak ölçüde yok olan afrikamenekşesi (Saintpaulia iorıantha), biraz değişikliğe uğratılmış çeşitleriyle evlerin en gözde süs bitkileri arasına girmiştir. Bilim dünyasının çok geç farkına vardığı bambu sikası (Ceratozamia hildae) yalnız Meksika’daki iki küçük bölgede yetişiyordu. Böyleşine ender bulunan bir türün özenle korunması gerekirken insanlar bu bitkileri kökleyip koleksiyonculara satmaya başladılar. Öte yandan görünüşünden ötürü canlı kaya (Ariocarpus cinsi) denen kaktüsler gibi Meksika çöllerinde yaşayan birçok bitki türü de tehlikeli ölçüde azaldı. Bu ilginç bitkiler son derece yavaş büyümeleri nedeniyle doğada çoğalamamakta, toplandıkça sayıları azalmaktadır.
Avrupa’da doğal ortamlarından koparılan birçok orkide türünün de soyu tükenme tehlikesi göstermektedir. Kır çiçeklerini koparmak yerine oldukları yerde bırakmak bu bitkilerden çok daha fazla insanın zevk almasını
sağlar. Anadolu’dan dış ülkelere süs bitkisi olarak satılan kardelenler (Galanthus cinsi) aşırı söküm sonucu önemli ölçüde azalmıştır. Bu güzel çiçeklerden gelecek kuşaklara yalnız fotoğraflarının kalması istenmiyorsa etkili önlemlerin alınması zorunludur.
Soyu Azalan Hayvanlar
Gergedan gibi iri hayvanların sayılarını belirlemek görece kolaydır. Örneğin Afrika’da yaşayan beyaz gergedanın kuzeyde yaşayan alttürü (Ceratotherium simum cottoni) son derece azalmıştır. Zaire’deki Garamba Ulusal Parkı’nda sayıları yaklaşık 10 dolayında kalan bu hayvanların belki birkaçı da yakın çevrede bulunmaktadır. Gene hızla tükenen türlerden Sumatra gergedanının (Didermocerus sumatrensis) toplam sayısı 500’ün altına inmiştir. Kanat açıklığı 3 metreyi aşan California kondoru (Gymnogyps californianus) ise artık yabanıl ortamdan tümüyle silinmiştir.
Bazı doğal yaşamı koruma uzmanları yok olmanın eşiğine gelen türlerin hayvanat bahçelerinde ya da gerekiyorsa laboratuvarlarda bakılıp üretilmesini savunmaktadırlar.
Avustralya’da soyu azalan birçok tür yaşamaktadır. Bunların büyük bölümü yeryüzünün başka hiçbir yerinde bulunmayan keselilerden oluşur. Örneğin birçok keselifare türünün soyu tükenmek üzeredir. Soyu tükendiği sanılan bir keselifare türünün (Antechinus apicalis) ise 1967’de Batı Avustralya’daki Albany yakınlarında hâlâ yaşadığı anlaşılmıştır.
Avustralya hayvanları uzun dönemler boyunca yeryüzünün öbür bölgelerinden yalıtılmış olarak yaşadıklarından çok büyük sorunlarla karşı karşıyadır. İlk Avrupalı göçmenlerle birlikte gelen kedi, tilki, köpek gibi etçillerle rekabet edemeyen bu hayvanlar önemli ölçüde yok olmuştur. Değişik amaçlarla daha önce bulunmadıkları yerlere götürülen hayvanların birçoğu da benzer biçimde doğal dengeleri bozarak zararlı olabilmektedir.
Memelilerin en irisi olan balinalar ile en küçüklerinden yarasalar soyu azalan türler arasında yer alır. Orangutanlar, Papua Yeni Gine’de yaşayan en iri kelebekler, Hawaii’deki ağaç salyangozları, üremek için Afrika’dan Türkiye’nin tek bir yöresine gelen kel aynaklar iyice azalmış ya da yok olma noktasına gelmiştir. Daha binlercesinin eklenebileceği bu liste her gün uzamaktadır.
Soyu Azalan Türleri Kurtarma Çabaları
Ender hayvan ve bitkilere nasıl yardım edilebileceği DOĞAYI KORUMA sayfasında anlatılmıştır. Bunlar arasında yaşama ortamlarını korumak, doğal koruma alanları oluşturmak ve hayvanların öldürülmesini engellemek sayılabilir. Doğal yaşamı koruma grupları ve devletler soyu azalmakta olan türlere ilişkin listeleri halka duyurmakta, çıkarılan yasalara dayanarak bu hayvanları yaşadıkları bölgelerle birlikte korumaya çalışmaktadırlar. Ayrıca soyu tükenen türlerin ölü ya da canlı olarak uluslararası ticaretini yasaklayan anlaşmayı 100’e yakın ülke imzalayarak ender hayvanların yakalanıp satılmasını önemli ölçüde engellemiştir.