Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Takma Ad

  • Okunma : 393

Takma Ad, herhangi bir nedenle ya da amaçla asıl (gerçek) ad yerine kullanılan addır. Takma ad bir kişiye başkalarınca verildiği gibi, kişi kendi kendine de takma ad koyabilir. Osmanlıca’da bu anlamda “müstear ad” ya da “nam-ı müstear” sözü kullanılırdı. Şairlerin edebiyat dünyasında kullandıkları takma ada “mahlas” denirdi. Bir şair kendi kendine mahlas alabileceği gibi usta bir şair genç bir şaire mahlas verebilirdi. Sözgelimi “Fuzuli”, asıl adı Mehmed olan ünlü Divan şairimizin kendine uygun gördüğü, kullandığı mahlastır. Divan ve halk edebiyatımızda “mahlas” kullanmak gelenekleşmiştir.

    Takma ad daha çok sanatçılar tarafından kullanılır. Asıl adıyla ünlenmiş bir sanatçı para kazanmak amacıyla yarattığı sıradan bir ürüne kendi imzasını koymak istemeyebilir. Yazar ya da ressam, edebiyat ya da resim sanatı açısından bir iddiası olmayan bir ürününü takma bir adla ortaya çıkartabilir. Bir sanatçı yaratıcılık alanında denemek istediği değişik bir çalışmada, alacağı tepkileri ya da karşılaşacağı önyargıları hesaba katarak takma ad kullanabilir. Edebiyat dünyasının değişik alanlarında ürün veren bazı yazarlar da asıl uğraş alanları dışındaki çalışmalarını takma adla yayımlayabilirler. Örneğin şair olarak ün kazanmış bir sanatçı düzyazılarında takma ad kullanabilir. Ciddi yazılarıyla ünlü bir gazeteci gülmece alanında verdiği ürünleri takma adla yayımlayabilir. Sözgelişi, ünlü romancımız Refik Halit Karay gülmeceyle ilgili ürünlerini “Kirpi” takma adıyla yayımlamıştır. Ayrı türlerde kitap yazan yazarlar batı dünyasında da vardır. Sözgelişi, şair C. Day-Lewis’in yazdığı dedektif öykülerinde “Nicholas Blake” adını kullanmasını buna örnek olarak gösterebiliriz. Hemen hemen herkesin okuduğu Tom Sawyer’in Maceraları ( The Adventures o f Tom Sawyer; 1876) adlı kitabın yazan “Mark Twain” olarak bilinir ve Mark Twain edebiyat tarihine geçmiş bir yazardır. Oysa Mark Twain’in gerçek adı Samuel Langhorne Clemens’dir. Alis Harikalar Diyarında (Alice's Adventures in Wonderland; 1865) adlı ünlü yapıtın yazarı “Lewis Carroll” diye bilinir ama yazann gerçek adı Charles Lutwidge Dodgson’dur. Görevi gereği kendi adıyla yazı yazması sakıncalı olan kimseler de takma adla yazı yazabilirler.

    Takma ad konusunun batı edebiyatında oldukça ilginç bir serüveni vardır. 19. Yüzyılda yayıncı ve okuyucular kadın yazarları pek önemsemiyor, bu nedenle de kadın yazarlar takma ad olarak erkek adlan kullanıyorlardı. Ünlü roman yazan George Eliot’ın asıl adı Mary Anne Evans’tı. Charlotte, Emily ve Anne Bronte adlı üç kız kardeş başlangıçta gerçek adlarını gizleyerek Currer, Ellis ve Acton Bell takma adlarını kullandılar. Bizim edebiyatımızda da Peyami Safa, Nâzım Hikmet ve Attilâ İlhan takma ad kullanan yazarlardan bazılarıdır. Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı), Yaşar Kemal (Kemal Sadık Göğçeli), Cemal Süreya (Cemalettin Seber) ve Aziz Nesin (Mehmet Nusret) gibi yazarlarımız ün kazandıktan bu takma adlarıyla tanınırlar ve asıl adlarıyla hemen hemen hiç bilinmezler.

    Takma ad yalnızca sanat dünyasına özgü değildir. Tarihte ve günlük yaşantımızda da takma adlarla karşılaşabiliriz. Bir kişinin ruhsal ya da bedensel bir özelliği göz önünde tutularak o kişiye takma bir ad uygun görülebilir. Burada söz konusu olan, bu takma adın başkaları tarafından takılmış, uygun görülmüş olmasıdır. Böylesi takma adlara “lakap” dendiği gibi “san” ya da “unvan” da denir. Timur’a, bir ayağı aksak olduğu için “Timurlenk”, Atatürk’e “kurtarıcı gazi” anlamına gelen “Halâskâr Gazi”, İstanbul’u alan Osmanlı Padişahı II. Mehmed’e “fetheden” anlamına gelen “Fatih” lakapları verilmiştir.

    Günlük yaşamımızda da çevremizdeki kimselere özelliklerine göre fazladan adlar takıldığı, daha doğrusu takma adlar verildiğini biliriz. Aşırı derecede telaşlı birine “telaşe müdürü” ya da “telaşeci”, çok iyimser ve inanan birine “Hüsnü bey” diye takma ad veririz. Konuşurken belli bir sözcüğü fazla kullanan kimseye kullandığı bu sözcüğü takma ad olarak uygun görürüz.