Toprak Kazanımı
Toprak Kazanımı, kullanılamaz durum daki toprakları yararlı ve üretken alanlara dönüştürmek için yapılan çalışmalardır. Toprak kazanımı çalışmaları 5.000 yıldan fazla bir süredir yapılmaktadır. Bu çalışmalar başlangıçta kurak yerlere su getirmeyi ve bataklıkları kurutmayı kapsıyordu. Eski Babil'deki sulama sistemlerinde, çölü verimli tarım alanlarına dönüştürmek için büyük ırmakların taşkın suları kullanılıyordu. Bu uygulama daha sonra Mısır, Hindistan ve Çin’e de yayıldı. Çinliler denetimi güç Sarı Irmak çevresindeki taşkın önleme ve sulama çalışmalarını günümüzde de sürdürmektedir. Bu çalışmalar sonucu kurulan modern bir kanal sistemiyle 26.000 km2’lik alan yararlı duruma getirilmiştir.
Hollandalılar çağlar boyunca yaptıkları toprak kazanımı çalışmalarıyla denizden geniş alanlar kazandılar. Zuiderzee, IJssel Denizi ve Delta projeleri bu çalışmaların en büyük boyutlu olanlarıdır. Hong Kong’da, kurulacak yeni yapılara gerekli olan alanı sağlamak amacıyla uygulanan bir toprak kazanımı projesinde de bir dağ bütünüyle ortadan kaldırılmıştır. Avrupa’nın en büyük bataklık alanı olan, Rusya’daki Pripet Bataklıklarında yapılan toprak kazanımı çalışmaları sonunda verimli tarım alanları ve ormanlar oluşturulmuştur.
Akaçlama ve sulama sistemlerinin kurulması birbirine benzer mühendislik çalışmalarını gerektirir. Bunlar arasında baraj, bent, akaçlama kanalı, kanal, gölet ve pompa istasyonu yapılması sayılabilir. Büyük çöl alanları sulanarak verimli tarım alanlarına dönüştürülmektedir. Toprak kazanım çalışmalarının uzun yıllardır devlet eliyle yürütüldüğü ABD’de, California’daki Imperial Vadi projesi gibi çok büyük projeler vardır.
Toprak kazanımı özellikle doğayı koruma çalışmaları için önemlidir. Günümüzde toprak kazanımı alanında, sulamaya ek olarak iki önemli çalışma daha yapılmaktadır. Bunlardan biri gübrelerin ve modern tarım yöntemlerinin kullanımı, İkincisi de inşaat ve madencilik gibi sanayi etkinlikleri nedeniyle zarar görmüş olan toprakların iyileştirilmesi çalışmalarıdır. Çorak topraklarda tek sorun susuzluk değildir. Toprağın kimyasal özellikleri de büyük önem taşır. Örneğin California’da toprağın tuz oranının yüksek oluşu önemli bir sorundur. Güney Avustralya’da Melbourne’un yakınlarındaki bir çöl alanında bir zamanlar yalnızca çalılar yetişiyordu. Toprağın kimyasal çözümlemesi, toprakta az miktarda bulunması gereken, ama varlığı yaşamsal önem taşıyan çinko ve bakırın bu bölge toprağında hiç bulunmadığını ortaya çıkardı. Kimyasal gübrelemeyle bu maddelerin toprağa katılmasından sonra bu çöl günümüzde iyi bir otlağa dönüşmüştür. Toprağın yüzey katmanlarının yok olduğu yerlerde bu toprak kazanımı çalışmalarının hiçbiri başarıya ulaşamaz. Açık maden ocakları, taş ocakları ve çakıl çıkarmak için yapılan kazılar toprağın verimli üst katmanlarını bozup yok eder. Bazen de toprağın yüzeyi sanayi atıklarının ve yapıların altında gömülü kalır. Sanayinin havada ve sularda yol açtığı kirlenme, kirlilik kaynağından çok uzaklarda bile bitki örtüsünü yok ederek toprağı çölleştirebilir.
İngiltere’de, kötü kullanımla bozulmuş olan toprakları iyileştirmek amacıyla yapılan çalışmalara hükümet desteği sağlanmaktadır. Günümüzde yapıların çevrelerinin düzenlenmesi yapım çalışmalarının bir parçası olarak görülür. İngiltere’de ve bazı başka ülkelerdeki yasalara göre, maden ocağı işleten şirketler işlerini bitirdikten sonra ocağın bulunduğu yeri eski durumuna getirmek zorundadır.
Bazı sanayi atıkları artık kullanılmayan maden ocaklarının tünellerine doldurulur. Böylece hem toprak yüzeyindeki atık yığınları azalır, hem de boş tünellerin zamanla çökerek toprağın yüzeyinde çöküntüler oluşturması önlenir. Bazı yerlerde atık yığınları sıkıştırılarak belirli büyüklükte, kenarları eğimli tepeler oluşturulur ve üzerine çim ekilir. Böylece hem çirkin görünüm ortadan kaldırılmış, hem de atıkların belli yerlere depolanması sağlanmış olur. Almanya’da toprak kazanımı amacıyla yapılan benzer bir uygulamada atık yığınlarının bir yanı, üzerine çeşitli bitki ve ağaçlar ekilerek düzenlenirken yığının öbür yanma atıkların yığılması sürdürülmektedir.
Avustralya’nın doğu kıyısındaki büyük bir boksit madeninde cevheri çıkarmak için önce üzerinde bulunan çok büyük miktardaki kumun kaldırılması gerekmektedir. Cevher çıkarıldıktan sonra, daha önce kazılıp alınmış olan kumlar kum tepelerinin eski görünümü hemen hemen aynen oluşturulacak biçimde, eski yerlerine yığılarak bölgenin doğal görünümü önceki durumuna getirilir.
Toprak kazanımı çalışmaları belirli bir yöreyi, belirli bir amaç için yeniden düzenleme olanağı da verir. Örneğin çakıl ocakları su ile doldurularak su sporları parkı haline getirilebilir. Atık yığınları düzenlenip üzerine çeşitli bitkiler ekilerek sanayi bölgelerinde yeşil alanlar ve dinlenme yerleri oluşturulabilir. Terk edilmiş taş ocakları gibi kullanılmayan alanlarda yabanıl yaşamı koruma alanları kurulabilir.
Bütün toprak kazanımı çalışmaları sürekli bir bakımı gerektirir. Sulama sistemlerinde çatlaklara ve çamur birikimine karşı sürekli denetim gerekir. Tarım alanlarında verimliliğin sürekli olması için gübreleme sürdürülmelidir. Çöp ve sanayi atıklarının yığıldığı yerlerde, toprakta ve suda biriken zehirli atıkların miktarı sürekli olarak denetlenmelidir. Yığılan toprak zamanla sıkışıp hacmi küçüldüğü için kazanılmış topraklar genellikle çökme eğilimindedir. Bu nedenle kazanılmış topraklardaki her tür yapı düzenli olarak denetlenmeli ve gerektiğinde onarılmalıdır. Görüldüğü gibi toprak kazanımı çalışmaları bitmeyen bir süreçtir.