Zooloji
Zooloji ya da hayvanbilim, biyolojinin hayvanları inceleyen dalıdır ve bu alanda çalışan bilim adamlarına zoolog denir. Zoologlar hayvanların vücut yapısını, davranışlarını, gelişmelerini, üremelerini ve canlı cansız çevreyle olan ilişkilerini araştırırlar.
Hayvanların bilimsel adlan için temel alınan dil Latince’dir. Bu adlar alışık olmayanlara çok uzun ve yazılıp okunması güç gelebilir. Ama dili ve ülkesi ne olursa olsun bütün zoologlar aynı adları kullandıklarından bu adların anlamını hemen bilebilirler. Günümüze kadar tanımlanmış 1 milyon dolayında hayvan türünden birçoğunun yalnız bilimsel adı vardır.
Hayvanların Sınıflandırılması
Her hayvanın bilimsel adı iki (bazı durumlarda üç) parçadan oluşur. Bunlardan önde yer alanı hayvanın en yakın akrabalık ilişkisini gösteren cins adı, arkada yer alanı ise tür adıdır. İki ad kullanma ilkesini ilk kez öne süren kişi İsveçli ünlü bilim adamı Carolus Linnaeus’tur.
Bu sisteme göre örneğin evcil kedinin bilimsel adı Felis catus’tur. Felis, puma ile kedigillerden birçok küçük yapılı yabanıl hayvanın da cins adıdır. Ardından gelen catus adı ise yalnız, bu cins içindeki evcil kedi türü için kullanılır.
Birbirine çok benzeyen cinsler aynı familya altında, benzer familyalar aynı takım altında ve benzer takımlar aynı sınıf altında toplanır. Felis catus kedigillerin (Felidae familyası) üyesidir. Kedigillerin bütün üyeleri ise benzer familyalarla birlikte etçil memeliler arasında sınıflandırılır. Etçiller takımının bilimsel adı Carrıivora’dır. Memeliler ise havanın oksijeniyle soluyan, kıllı ve sıcakkanlı hayvanlar sınıfıdır. Bilimsel adı Mammalia olan bu sınıfın üyelerinde yeni doğan yavrular annelerinden süt emerek beslenir. En benzer özellikler gösteren sınıflar aynı filum altında toplanır. Felis catus omurgalıları içeren kordalılar (Chordata) filumuna girer. Filumlar hayvanlar âleminin temel bölümleridir. Bir türü ilk kez tanımlayan zoologun adı bu türün bilimsel adına eklenir.
Hayvanlar âlemi geleneksel olarak omurgalılar ve omurgasızlar olarak ikiye ayrılır. Omurgalılar omurgasızlardan daha üstün yapılıdır. Balıklar, amfibyumlar, sürüngenler, kuşlar ve insanın da yer aldığı memeliler omurgalıların üyeleridir.
Başka bir sınıflandırmaya göre omurgalılar ve omurgasızlar üç altâleme ayrılır: Tekhücreli hayvanlar (Protozoa), süngerler (Parazoa) ve çokhücreli hayvanlar (Metazoa).
Aşağıda bu altâlemlerin başlıca bölümleri yer almaktadır.
Tekhücreli Hayvanlar. Bu grupta sınıflandırılan canlılar tek bir hücreden ya da her bir hücresi beslenme, sindirim, solunum, boşaltım ve üreme gibi bütün yaşamsal etkinliklerini kendi başına yürütebilen hücre kümelerinden oluşur. Hemen hepsi yalnız mikroskop altında görülebilecek ölçüde küçüktür. Dünyanın her yerinde, denizde, tatlı sularda ve karada bulunurlar. İçlerinden delikliler (Foraminifera) denizlerde yaşar ve öldüklerinde kabukları dibe çökerek tebeşir kütlelerini oluşturur. Birçoğu hayvanların ve bitkilerin içinde yaşayan asalaklardır. Örneğin insanlarda sıtmaya bu canlıların dört türü yol açar.
Süngerler. Süngerler yaşama biçimi ve yapıları bakımından bütün öbür hayvanlardan çok farklıdır. Çoğu denizde, kayalara ve öbür yüzeylere tutunarak yaşar. Gövdeleri bir çeşit iskeletle desteklenmiştir. Yaygın olarak tanınan doğal banyo süngeri de bir sünger hayvanının lifli iskeletidir.
Knitliler ya da Selentereler. Denizanaları, mercanlar ve denizşakayıkları bu grupta yer alır. Hepsi suda, çoğu denizde yaşar. Tipik olarak vücutlarının dışa açılan tek deliği, mideyle bağlantılı, yakıcı kapsüllerle donanmış dokunaçların çevrelediği bir ağızdır. Sindirilmemiş besin artıkları da bu delikten dışarı atılır. Mercanların iskeleti tropik denizlerde yükselen birçok mercanadasını ve mercan resifini oluşturur.
Yassısolucanlar. Gövdeleri bölütsüzdür. Sindirim sistemleri ya yoktur ya da dışarıya tek delikle açılan dallanmış bir keseden oluşur. Üreme sistemleri çok karmaşıktır. Büyük bölümü hem erkek, hem de dişi üreme organlarını taşıyan erdişi hayvanlardır. Tenya gibi konaklarından sindirilmiş maddeleri alan asalak yassısolucanlarda sindirim sistemi tümüyle yok olmuştur.
Yuvarlaksolucanlar. Gövdeleri yuvarlak ve bölütsüzdür. Ağız, sindirim kanalı ve anüsü içeren, tam olarak gelişmiş sindirim sistemleri vardır. Çoğu asalak, öbürleri denizde, tatlı sularda ve karada yaşar. Asalak türlerinden kancalıkurtlar insanların bağırsaklarına girerek kanlarını emer.
Derisidikenliler. Bu grup üyelerinin iskeleti, genellikle dikenli bir derinin hemen altında yer alan sert, kireçli levhacıklardan oluşur. Gövde yapıları yıldız biçiminde, beşli ışınsal simetri gösterir. “Tüp ayak” denen borular hareket etmelerini sağlar. Denizkestanesi, denizyıldızı ve denizhıyarı en tanınmış derisidikenlilerdir.
Halkalısolucanlar. Bu grup üyelerinin gövdesi uzundur ve art arda dizili bölütlerden oluşur. İskeletleri yoktur. Çoğunun her bölütünde bulunan dikenler sülüklerde görülmez. Vücut boşlukları iyi gelişmiştir. Sinir kordonu omurgalılardaki gibi sırtta değil altta uzanır. Denizde, tatlı sularda ve karada yaşarlar. Tanınmış üyeleri arasında yersolucanları ve sülükler sayılabilir.
Eklembacaklılar. Bu grup yengeçleri, ıstakozları, kırkayakları, çıyanları, akrepleri, örümcekleri ve böcekleri içerir. Tür sayıları öbür grupların toplam tür sayısını aşar. Gövdeleri bölütlüdür ve dış iskeletle desteklenmiştir. Çeneleri bir çiftten çok, eklemli bacakları en azından üç çifttir.
Yumuşakçalar. Genellikle sert ve kireçli bir kabukla korunmuş yumuşak gövdeli hayvanlardır. Bazıları iri ve kaslı “ayak” denen bir uzantı sayesinde hareket eder. Ahtapotlar ise yüzgeçlerini kullanarak ya da sifonlarından su püskürterek yüzer. Yumuşakçalar midye, istiridye, tarak gibi birçok kıyı hayvanının yanı sıra salyangozları, sümüklüböcekleri, ahtapot ve kalamar gibi kafadanbacaklıları içeren geniş bir omurgasızlar grubudur.
Kordalılar. Omurgalıları ve basit yapılı birkaç küçük grubu kapsar. Kordalıların vücudu, yaşamlarının hiç olmazsa bir evresinde sırtipi (notokord) denen bir çeşit iskeletle desteklenmiştir. Ayrıca sırtlarında omurgasızlardan farklı olarak içi boş bir sinir kordonu uzanır. Balıklar, kurbağalar, yılanlar, kelerler, timsahlar, kuşlar ve memeliler bu grubun üyeleridir. Hayvanlar âlemine ilişkin bir tabloyu HAYVAN sayfasında bulabilirsiniz.
Zoologların Çalışma Alanları
Zoologlar sürekli olarak hayvanlara ilişkin yeni bilgiler edinmeye çalışırlar. Bu bilgiler zararlı hayvanların ve hastalıkların denetlenmesine, çiftlik hayvanı soylarının ıslah edilmesine, balıkçılıkla ilgili sorunların çözülmesine yardımcı olur.
Böcek, fare ve tavşan gibi zararlı hayvanlar her yıl milyonlarca ton ürünün yok olmasına yol açar. Bazı böcekler bitkilerle beslenirken çeşitli bitki hastalıklarının yayılmasına neden olur. Tahıl gibi depolanmış ürünlere üşüşen birçok zararlı hayvan vardır. Zehirli kimyasal maddeler bu zararlıları öldürmekle birlikte toprağı ve suyu kirletmekte, yararlı hayvanları da yok etmektedir. Zoologlar zararlıların yaşamını inceleyerek daha güvenilir mücadele yöntemleri geliştirmeye çalışırlar. Bunlar arasında, zararlıların üremesini engelleme ve zararlılarla beslenen canlılardan yararlanma gibi yöntemler belirtilebilir.
Asalaklarla mücadele zoolojinin önemli bir çalışma alanıdır. İnsanlara ve evcil hayvanlara dadanan bu zararlılar ölümle de sonuçlanabilen çeşitli hastalıklardan sorumludur. Asalak solucanlar gibi bazıları konaklarının içinde yaşar. Sivrisinek, pire ve bit gibileri kan emerek beslenir. Bu hayvanlar kan emerken sıtma, uyku hastalığı, sarıhumma gibi hastalıkları bulaştırır.
Zooloji besin üretimini artırmaya da yardımcı olur. Özel olarak geliştirilmiş, zararlı hayvanlara ve hastalıklara dirençli, verimi yüksek tohumlar kıtlık çekilen ülkelerde başarıyla kullanılmaktadır. Özel besinler kesimlik hayvanların hızla gelişmesini sağlar. Balık üretimi (tarla balıkçılığı) doğal besin kaynaklarından yararlanma ve bu kaynakları özenle kullanma yolunda atılmış önemli bir adımdır. Bazı zoologlar için anatomi temel ilgi alanıdır.
Bu uzmanlar hayvanların yapısını ve organlarını incelerler. Bazıları ise çalışmalarını kalıtım ve genetik konularında yoğunlaştırırlar. Bazı zoologların çalışma alanı geçmiş çağlardan kalan hayvan fosilleriyle sınırlıdır. Bu bilim dalı paleontoloji adıyla tanınır. Hayvanların yaşadıkları çevreyle olan ilişkilerini inceleyen zoologlar da vardır. Bu bilim dalına ise çevrebilim ya da ekoloji denir. Hayvan hastalıklarının incelenmesi patoloji, böceklerin incelenmesi entomoloji, kuşların incelenmesi ornitoloji denen bilim dallarının ilgi alanına girer.