Şamandıra
Sürücüler nasıl yollarda trafik işaretlerine, trafik ışıklarına ve özel uyarılara gereksinim duyuyorlarsa, denizcilerin de benzeri işaretlere gereksinimleri vardır. Bu işaretlerin çoğu şamandıralardır.
Gemilere yol gösteren ya da tehlike uyarısında bulunan şamandıralar denizde belirli yerlere demirlenmiş yüzer cisimlerdir. İlk şamandıralar büyük kütükler ya da ahşap fıçılardan oluşuyordu. Daha 1066’da Almanya’daki Weser Irmağı’nda seyreden gemilere şamandıralar yol gösteriyordu. İngiltere’de ise şamandıralardan 16. yüzyılda yararlanılmaya başlandı ve ilk ışıklı şamandıralar 1880’de Thames Irmağı’nın ağzına, 1881’de de New York limanının çıkışma yerleştirildi.
Şamandıralar genellikle çelikten yapılır, ama camyünü (fiberglas) ve plastik kullanımı da giderek yaygınlaşmaktadır. Çelikten yapılmış standart büyüklükteki bir ışıklı şamandıranın ağırlığı en az 5 tondur, yüksekliği ise 5 metre ya da daha fazladır.
Işıklı şamandıralarda, ışık kaynağı olarak şamandıraya doldurulmuş propan gazından ya da benzeri başka gazlardan yararlanılabilir; bu gazların alevi, “gömlek” denen özel bir kılıf yardımıyla akkor parlaklığındaki bir ışık haline getirilir. Işıklı şamandıralarda, silindirlere sıkıştırılarak doldurulmuş asetilen gazı da kullanılır; bu silindirler şamandıranın içindeki özel bölmelere yerleştirilir. Öte yandan, akümülatörlerle çalıştırılan elektrik lambalı şamandıralar da vardır.
Şamandıra Türleri
Çeşitli biçimlerde yapılmış şamandıralar vardır. Palamar şamandırası denen ve açıktaki gemilerin bağlanmasında kullanılan şamandıralar koni ya da silindir biçiminde olabilir. Gönder şamandırası denenler ise daha çok işaret amacıyla kullanılır; bunlar suyun içinde hemen hemen dik olarak duran kaim direkler biçimindedir. Kampanalı şamandıralarda denizin hareketiyle sallanarak çalan bir çan vardır; çanın çalınmasında bazen sıkıştınlmış havayla çalışan bir tokmaktan da yararlanılır. Düdüklü şamandıralar da kampanalılara benzer, ama bunlarda çan yerine düdük bulunur. Bir dalga gelip şamandırayı kaldırınca, şamandıranın içine hava dolar; dalga geçince şamandıra alçalır ve içindeki hava sıkışarak düdüğün çalmasını sağlar. Sisli havalarda bazen deniz çok sakin olur, bu yüzden de düdüklü ya da kampanalı şamandıralar çalışmaz. Oysa sisli havalarda denizcilerin mutlaka uyan işaretlerine gereksinimleri vardır. Bu nedenle günümüzde elektrikle çalışan düdüklü şamandıralar yapılmıştır.
Otomatik kampana, düdük ve ışığı olan şamandıralar yaklaşık 6 metre yüksekliğindedir ve ağırlıklan 10 tonun üzerindedir. Bunlarda, düdük donanımının ve safra tankının bulunduğu bir sualtı kesimi de vardır; şamandıraların “kuyruk” denen bu bölümleri de oldukça uzundur. Bu tür büyük ve ağır şamandıraların denize bırakılması ya da denizden çıkarılmasında özel vinçli mavnalar kullanılır.
Şamandıra Kuralları
Dar ya da sığ sularda çarpışmaları önlemek, gemilerin boğazlarda ve kanallarda doğru hatlar üzerinde seyretmelerini sağlamak amacıyla, ortak bir işaret şamandıraları sisteminden yararlanılır. Ne var ki, 19. yüzyılın
sonlarında ışıklı şamandıraların ortaya çıkmasıyla birlikte, şamandıraların nasıl kullanılacağı konusunda hep bir anlaşmazlık olmuştur. Özellikle, bazı ülkelerde seyir hattının iskele (sol) yanını göstermek için kırmızı ışık kullanılırken, başka ülkelerde kırmızı ışık geminin sancak (sağ) yanını göstermekte kullanılmıştır. Türkiye’de geçerli olan sisteme göre iskele yönü kırmızı, sancak yönü ise yeşil ışıkla gösterilir.
Kanallarda seyir güvenliğini sağlamak için iki değişik sistemden yararlanılır. Bunlardan biri lateral sistem denen borda işareti uygulamasıdır. Kanaldaki akıntının yönü, geminin gidiş yönü olarak kabul edilir ve kanalın iskele ve sancak yanları buna uygun renkteki ışıklı şamandıralarla donatılır.
Uygulanan öbür şamandıra sistemi ise kardinal sistem denen pusula yön noktaları uygulamasıdır. Bu sistemde seyir için tehlikeli olan yerler, pusulanın dörtte birlik bölümlerine yerleştirilen bir ya da birkaç şamandıra ya da fenerle işaretlenir. Kardinal sistem özellikle borda işaretlerinin fark edilemediği açık denizlerde ve az sayıda doğal kanalın bulunduğu derin sularda yararlıdır.
Şamandıra sistemlerinin ortaklaştırılması doğrultusunda çeşili girişimler yapılmıştır; buna karşın 1970’lerde dünyada hâlâ 30’dan fazla farklı sistem bulunuyordu. Milletler Cemiyeti 1936’da ortak bir şamandıra sisteminin uygulanmasına karar verdi, ama 1939’da II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi üzerine sistemin tam olarak yürürlüğe konması olanaklı olmadı. Gene de bazı ülkelerde uygulanmakta olan bu sistem hem lateral, hem de kardinal sistemleri içerir. Enkazlar ise yeşil ışıkla belirtilir.
Modern Sistemler
Son dönemlerde, çeşitli kurallardan oluşan iki ayrı sistem geliştirilmiştir. Bunlardan birinde, kanalların iskele yanı kırmızı işaretle belirtilir; kardinal ve lateral işaretlerin her ikisi de kullanılır. Öbür sistemde ise kanalın sancak yanı kırmızı işaretle gösterilir ve yalnızca lateral işaretler kullanılır. Birinciye A Sistemi, İkinciye ise B Sistemi denir.
A Sistemi’nin kuralları 1977’de Hükümetlerarası İstişari Denizcilik Teşkilatı tarafından hazırlanmıştır. Bu sistem daha çok Avrupa, Afrika, Hint Okyanusu, Avustralya ile bazı Asya ülkelerinde uygulanır. B Sistemi ise daha çok Kuzey ve Güney Amerika ile Asya’nın bazı yerlerinde geçerlidir.
A Sistemi’nde her çeşit deniz işareti birlikte kullanılabilir. Gündüz ve gece boyunca lateral işaretlerle kanalın iskele ve sancak yanları kırmızı ve yeşil renklerle gösterilir. Enkazların belirtilmesinde yeşil renk kullanılmaz. Kardinal işaretlerle de bölgedeki en derin su kesimleri gösterilir. Kardinal işaretler sarı ve siyahtır; geceleri ise hızlı çakan beyaz ışık kullanılır.
Şamandıralar, deniz dibinin kum ya da çamur oluşuna göre, esen rüzgârların yönü ve şiddeti göz önünde tutularak, tek ya da daha çok demirle dibe demirlenir. Bazı şamandıralarda beton ağırlıklardan da yararlanılır. Şamandıra demiri zamanla dibe iyice gömülür.
Şamandıralar çok yararlı olmakla birlikte, denizcilik kitaplarında denizcilere şamandıralara çok güvenmemeleri tavsiye edilir. Şamandıraların yeri kuvvetli akıntıların etkisiyle değişmiş olabilir, aynca gemi çarpması ya da başka herhangi bir nedenle fenerleri de kırılmış olabilir. Bu nedenle denizcilerin haritalarını
çok iyi incelemeleri ve geminin rahatlıkla geçip geçemeyeceğini anlamak için kanalın derinliğini ölçmeleri gerekir.
1960’ların sonunda İngiltere, Fransa ve ABD’de Büyük Otomatik Seyir Şamandırası (İngilizce kısaltması LANBY) denen dev bir şamandıra türü uygulamaya kondu. Deniz fenerlerinin yerini alan bu şamandıraları çalıştırmak için görevlilere de gerek yoktur. LANBY’lerin çapı yaklaşık 12 metre, ağırlıklan 80 tonun üzerinde, fenerlerinin suyun üstündeki yüksekliği ise 12 metredir. Işığı 20 km uzaktan görülebilen şamandıra feneri dizel jeneratörle çalıştırılır. Bazı LANBY’lerde güçlü sis sinyalleri, bazılarında da radyobiykınlar
vardır.
LANBY’ler tamamen otomatik olarak çalışır, ama gene de karadan denetlenir. Tüm aletlerin çalışması sürekli olarak izlenir ve herhangi bir bölümünde bozukluk olduğunda aygıttaki radyo otomatik olarak durumu kıyı görevlilerine bildirir. Normal koşullarda LANBY’ler 12 ay bakım gerektirmeden görev yapabilir.
Palamar şamandıraları limanlarda yer kazanmayı sağlar ve gemilerin açıkta demir atma sorununu çözer. Palamar şamandıraları zincirlerin yardımıyla dibe demirlenir.