Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Çocukluk Çağı

  • Okunma : 406
Çocukluk Çağı Resim

Çocukluk Çağı, bebekliğin sona erdiği yaklaşık 18. aydan, ergenlik döneminin başladığı 12-14 yaşlarına kadar süren bir evredir. Bebeklik dönemi sona erip çocukluk dönemi başlarken dört önemli değişiklik ortaya çıkar: Yürümeyi ve koşmayı öğrenen çocuk, böylece yetişkinlerin yardımına gereksinim duymadan çevresini keşfetmeye başlar. Konuşmayı ilerlettikçe, çevresindekilerle daha iyi iletişim kurar. Çevresindeki dünyaya ilişkin anımsadığı bilgiler ve simgeler aracılığıyla düşünerek bazı sorunları çözmeyi başarır. Yakınındaki insanları gözleyerek onları taklit eder.

    Çocukluk dönemi, 18 aylıktan başlayarak altı yaşına kadar süren ilk çocukluk ve yaklaşık altı yaşından başlayıp 12-14 yaşına kadar süren son çocukluk olmak üzere başlıca iki döneme ayrılabilir. Bu dönemlerde çocukların dil, düşünce, davranış, başka çocuklarla sürdürdükleri ilişkiler, kendilerini ve başkalarını algılamaları açısından değişiklikler gözlenir.

    İlk çocukluk döneminde, çocukların fiziksel gereksinimleri ve güvenlikleriyle yetişkinler ve daha büyük çocuklar ilgilenirler. Yetişkinler aynı zamanda çocukların birtakım beceri ve değerler kazanmalarına, aile ve toplum yaşamına hazırlayıcı bilgiler edinmelerine de yardımcı olurlar. Bu dönem boyunca çocuklara, giderek daha fazla bağımsızlık ve sorumluluk tanınır. Çocukluk dönemini, ergenlik dönemi izler. Bu dönem de bir öğrenme dönemi olup, insanı yetişkinliğe hazırlar. Ne var ki, dünyanın bazı yörelerinde 14 yaşına gelmiş bir çocuk yetişkin sayılır; çalışmaya başlar, evlenir ve çocuk sahibi olur.

Çocuğun Gelişimini Etkileyen Öğeler

Çocuk başlıca iki etki altında gelişir: Birincisi, çocuğa deneyim kazandıran, öğrenimini belirleyen fiziksel ve toplum sal çevredir. Fiziksel çevre bitkiler, hayvanlar, evler, sokaklar ve taşıtların yanı sıra kitaplar, televizyon, araç gereçler ve oyuncaklar gibi nesneleri kapsar. Toplumsal çevre ise, çocuğun içinde bulunduğu çevresine ilişkin bilgileri edinmesini sağlayan aile ve toplum un bireyleri ile katıldığı eğitsel, dinsel ya da eğlendirme amaçlı toplumsal örgütlenmelerdir.

    Çocuğun gelişimindeki ikinci etken ise biyolojiktir. Çocuklara ana babalarından kalıtım yoluyla bir dizi gen geçer. Vücudun ne zam an ve nasıl bir gelişim göstereceğini, insan vücudundaki her hücrede bulunan bu genler belirler. Çocuğun cinsiyetini, göz, saç ve deri rengini belirleyen de genlerdir.

Vücut Gelişimi

Çocuklar tam olarak büyüdüklerinde iki yaşındaki boylarının yaklaşık iki katma, ağırlıklarının ise dört katına ulaşırlar. Bu büyük değişiklik iki ile dokuz yaşları arasında yılda 5-8 cm ve 2-3 kg artışlarla yavaş yavaş gerçekleşir. Daha sonra, en erken 10 yaşında başlayan ve birkaç yıl süren hızlı bir büyümeyle erişkinlikteki boylarına ulaşırlar. Bu hızlı büyüme dönemi, kızlarda erkek çocuklardan iki yıl önce başlar.

    Çocukların boy ve ağırlıkları birbirinden değişiktir. Boy, kalıtım ve çevrenin çocuğun gelişimini nasıl etkilediğini gösterir. Boyu etkileyen biyolojik öğeler ırk, kalıtım ve cinsiyettir. Avrupalı ve Afrikalı çocukların Asyalı ve Güney Amerikalı çocuklardan daha uzun boylu olmalarına karşın, dünyanın en kısa boylu insanları olan Pigmeler de Afrika’da yaşar. Aynı toplum da yaşayan insanlar arasında bazı aileler ötekilerden daha uzundur. Ağırlık açısından kız ve erkek çocuklar arasında fazla fark olmam asına karşın, ortalamalara bakılacak olursa, erkekler kadınlardan daha uzun boyludur.

    Beslenme, sağlık ve mutluluk boy uzunluğunu belirleyen çevresel etkenler arasında yer alır. Bol ve iyi besin alan çocuklar alamayanlardan daha hızlı büyürler ve daha uzun boylu olurlar. Çocuklar iyi beslenseler bile, kızamık gibi bazı hastalıklar sırasında büyüme durur. Hastalık sona erdiğinde eskisinden daha hızlı büyüyerek aradaki farkı kapatabilirler. Ne var ki, çok sık hastalanan çocuklar bu farkı hiçbir zam an kapatamayabilir. Mutsuz olan ya da kötü davranılan bazı çocuklarda ise büyüm enin durduğuna rastlanmaktadır.

Dilin Gelişimi

İlk Çocukluk. Bu dönem de çocukların konuşmasında köklü değişiklikler olur. 18 aylık bir çocuk 30 kadar sözcük bilir ve “su”, “gel” gibi tek tek sözcüklerle konuşabilir. Bu beceri çocuğun nesneleri, hareketleri ve insanları tanım lam ada simge olarak sözcük kullanmayı öğrendiğini gösterir. Daha sonra, yaklaşık bir ay içinde sözcük dağarcığı birdenbire aşağı yukarı 70 sözcüğü bulur ve “Anne gel” gibi iki sözcükten oluşan cümleler kurmaya başlar. Altı yaşlarında ilk çocukluk dönemi sona erdiğinde ise yaklaşık 8 ile 14 bin arasında sözcük bilir ve uzun, düzgün cümleler kurabilir.

    Çocuğun ilk sözcük ve cümleleri çevresindeki görünen dünya ile ilgilidir. Dört yaşına gelen bir çocuk, görebildikleri kadar, görem edikleri ya da geçmiş ve gelecek ile ilgili olarak da konuşmaya başlar. Hiç olmamış olaylarla ilgili düşler ve öyküler anlatır.

    Son Çocukluk. Çocuk büyüdükçe karmaşık düşünceleri dile getirmeye ve istediğini anlatmak için hangi sözcükleri seçeceğini düşünmeye başlar. Değişik insanlara göre konuşmasını ayarlamakta da ustalaşır. Yetişkinlerle saygılı ve resmi bir dille, arkadaşlarıyla senlibenli konuşmayı öğrenir. Bebeklerle de “bebek diliyle” konuşur. Dilin inceliklerini kavrar; bilmece ve sözcük oyunlarından hoşlanır, şiir ve öykü yazmaya başlayabilir. Bazı çocuklar arkadaşlarıyla birlikte geliştirdikleri gizli ve şifreli bir dil kullanır.

Beceri ve Düşüncelerin Gelişmesi

Çocukluk dönemi boyunca çocuklar dünyayı ve kendilerini tanım ayı öğrendikleri gibi, başarılı birer yetişkin olmak için gerekli becerileri de öğrenirler. Kültürel farklılıklar yüzünden, çocukların yetiştirilmesi bir toplum ­ dan ötekine farklılık gösterir. İlk çocukluk dönemindeki öğrenme süreci çocukları sonraki eğitime hazırlar.

    İlk Çocukluk. Küçük çocuklar çok hareketlidir, içinde yaşadıkları fiziksel ve toplum sal dünyayı büyük bir keyifle keşfederler. Gözlem, taklit, deney ve oyun yoluyla keşiflerini sürdürürken, kendilerini de tanır ve neler yapabileceklerini öğrenirler. Çocuklar çok küçükken, ana babaları ya da bakıcıları onları korum alıdır, çünkü çocuklar bir köpeğin ısırabileceğim ya da ateşin yaktığını henüz bilmezler.

    Bebek küçücükken bakar, dinler, dokunur, tadar ve hareket eder; bütün bunları düşünmeden, içgüdüsel olarak yapar. Büyüdükçe simgelerle düşünmeye başlar. Bundan sonra, her şeyin nasıl ve niçin olduğunu araştıran sorular gelir. İlk çocukluk dönem inde henüz geleceğe ilişkin tasarıları yoktur. Zor bir sorunu çözmeye kalkan küçük bir çocuğun kısa zam anda kafası karışabilir. Küçük bir çocuk nesnelerin yalnızca nasıl göründüğünü düşünür; örneğin hareket eden her şeyin canlı olduğunu sanabilir.

    İlk çocukluk dönem inde çocuk tanıdığı insanlar, yerler ve olaylarla ilgili beklentiler ve görüşler oluşturmaya başlar. Fabrikalarda ve dükkânlarda neler olduğu, oyunların nasıl oynanacağı, yağmurun neden yağdığı ya da evlerinden yakınlarındaki bir yere nasıl gidileceğine ilişkin çeşitli düşünceler geliştirir. Ne var ki, küçük çocuğun düşünceleri eksik ya da yanlış olabilir; örneğin buğdayın fabrikada yetiştiği ya da nesnelerin aşağı düştüğü gibi yukarı da çıkabileceği ya da televizyonun içinde küçük insanların bulunduğunu sanabilir.

    Son Çocukluk. Günümüzde, dünyanın birçok ülkesinde 6-12 yaşlar arasındaki çocuklar için ilköğrenim zorunludur. Çocuklar bu dönem de, büyüdüklerinde gerekli olacak bilgi ve becerileri öğrenirler. Öte yandan, bazı toplumlarda avcılık, çobanlık, dokum acılık, metal işçiliği ya da çocuk bakıcılığı gibi ustalık gerektiren işlerde çalışan büyüklerin yanında oynayarak ve çalışarak bu becerileri edinirler. Son çocukluk dönem i, genellikle çocukların doğrudan deneyerek öğrendikleri ve kendi kendilerine sorunlarını çözmenin yollarını aradıkları bir dönemdir. Ne var ki, gençler düşünme yoluyla sorunlarını çözme becerisini ancak ergenlik dönem ine geldiklerinde kazanabilirler.

Toplumsal Gelişme

İlk Çocukluk. Bebeklik süresince çocuklar bakımlarını üstlenen yetişkinler ile yakın bir ilişki içinde olurlar ve onların yanındayken kendilerini güven içinde hissederler. Bu bakıcılar çoğunlukla çocuğun ailesinden biridir. Çocuğun tanıdığı ve sevdiği bu kişi ya da kişiler yakınında bulunur, ona duygusal açıdan destek olurlarsa, çocuk başkalarıyla dostluk kurmaya ve dünyayı keşfetmeye daha istekli olur. Çocuklar yavaş yavaş bakıcılarından daha uzun sürelerle ayrı kalmaya başlar ve buna alışırlar. Bir anaokuluna giden çocuklar öğretmenleri ile ilişki kurar ve öteki çocuklarla arkadaş olurlar.

    Küçük çocuklar duygularını fiziksel davranışlarla gösterme eğilim indedirler. Öfkelendiklerinde vururlar ya da tekmelerler; sevindiklerinde keyifle zıplar, sıçrar, koşar ya da bağırırlar. Aynı zam anda başkalarının da kendileri gibi düşündüğünü ve hissettiğini sanırlar; kendisinin sevdiği her şeyi herkesin de sevdiğini sanan küçük çocuk yetişkin birine oyuncak armağan edebilir. Çocuklar, doğru olmadığı ya da başkalarına zarar vereceği için değil, kendi başları derde girecek diye bir şeyin kötü olduğunu düşünürler.

    Çocuklar çocukluk dönemi boyunca gözlem ve taklit yoluyla, kitap, öykü ve televizyon aracılığıyla çeşitli insanların nasıl davrandıklarını öğrenirler. Bu yüzden yetişkinler çocuklarının korku ve şiddet içeren televizyon programlarını izlem esine izin vermeyebilirler. Çocuklar özellikle kendilerine benzeyen kişilere ilgi göstererek onlar gibi olmak isterler. Kız çocuklar en çok annelerini ve ablalarını, erkek çocuklar ise babalarını ve ağabeylerini taklit ederler.

    Farklı kültürlerde, çocukların öğrendikleri aile rolleri önem li ölçüde değişiklikler gösterir. Dünyada pek çok çocuk anne, baba ve kardeşlerin birlikte yaşadığı bir aile çevresinde büyür. Ö te yandan, İran ya da Ortadoğu’nun Müslüman topluluklarında bir kız çocuğu, küçük kardeşleriyle birlikte yaşamını kadınlar arasında geçirirken, ergin yaşta erkek kardeşleri varsa, onlar da ailenin öbür erkek üyeleriyle birlikte evin ayrı bir bölümünde yaşar.

    Son Çocukluk. Bu dönem de arkadaşlar giderek çocuğun toplum sal dünyasının en önemli parçası durum una gelir. Çocuk ayrıca başka kimselerin kendininkinden farklı duygu ve düşünceleri olabileceğini de anlam aya başlar. Duygularını hareketlerden çok sözcüklerle dile getirir. Bazı davranışların niçin iyi ya da kötü olduğunu anlam aya başlar ve kendi davranış biçimlerini oluşturur. Ana babalar ve ailenin yetişkinleri çocukları ödüllendirerek ya da cezalandırarak doğru buldukları davranış kalıplarını ve ahlaksal değerleri onlara benimsetmeye çalışırlar. Bazı çocuklar yalnız sözle cezalandırılırken, bazıları hoşlandıkları bir şeyden yoksun bırakılarak ya da dayak gibi zararlı ve eski yöntemlerle cezalandırılır.

Çocuk Oyunları

Oyun, çocukluk dönemi boyunca önemli etkinliklerden biridir. Çocuklar eğlenmek için oynarlar ve oynarken öğrenirler. Tırmanırken, yüzerken, bisiklete binerken ya da tahta ve çekiçle oynarken birtakım beceriler kazanır ve bunları başka alanlarda uygularlar. Takım oyunları dayanışma ve yarışma gibi toplum sal yaşam da geçerli davranış ölçütlerini öğretir. Satrançtan futbola kadar birçok oyun çocukların birtakım kuralları öğrenmesini ve bu kurallara uymasını gerektirir. Bu da çocukta, kurallarla yönlendirilen davranış ve düşünce biçimlerinin gelişmesine katkıda bulunur. Boyalar ve müzik aletleri çocuğun ilgisini resme ve müziğe çeker. Sözcük oyunları dil yeteneğinin gelişmesine katkıda bulunur. Canlandırma oyunları öğrenme için önemli bir kaynak oluşturur. Çocuklar ana babalarını, itfaiyecileri, kovboyları, futbolcuları, şarkıcıları ya da öğretmenleri ve öğrencileri canlandırırken becerilerini sergiler ve başkalarıyla bir arada yaşamayı öğrenirler.

Çocukluk Çağı Resimleri