Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Amerikan Bağımsızlık Savaşı

  • Okunma : 1350
Amerikan Bağımsızlık Savaşı Resim

Amerikan Bağımsızlık Savaşı, Kuzey Amerika yarı kıtasındaki on üç İngiliz kolonisinin, İngiltere'den bağımsızlıklarını kazanmalarıyla ve Amerika Birleşik Devletleri'nin kurulmasıyla sonuçlanan Savaş. Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nın (Amerikan Devrimi de denir),dünya tarihi açısından önemi büyüktür. Avrupa'da filozofların ve siyaset kuramcılarının kendi toplumlarının kurumlarını ve bunların arkasında yatan düşünceleri sorguladıkları XVIII. yy'ın ikinci yarısında, "Demokratik Devrimler" çağında gerçekleştirilmiş, din ile devletin ayrılması, halkın yönetimi etkili biçimde denetlemesi gibi düşünce ve kavramların uygulamada yürüyüp yürümeyeceklerinin ilk kez denenmesine yol açmıştır.

İnsan özgürlüğünü koruma ve daha sonra boyutlarını genişletme savaşımı olarak Amerikan Bağımsızlık Savaşı, aynı zamanda da modern tarihte görülen ilk sömürgecilik karşıtı harekettir. Daha önce ülkeler, gelenek, tarih, coğrafya koşullarının sonucu olarak, çoğunlukla evrim süreci yoluyla ortaya çıkarlarken, 1776'da kurulan Amerika Birleşik Devletleri, devrim ve savaş içinde kurulan bir cumhuriyet, "ilk yeni ulus" tur. Bu yol, o tarihten sonra birçok yeni devlet tarafından izlenmiş ve özellikle 1945'ten başlayarak "Üçüncü Dünya" ülkelerinde uygulanmıştır.

Amerika'daki İngiliz kolonilerinin ayaklanması, sonradan birçok ülkede örnek alınmıştır, zaten "1776 Dev-rimi"ni gerçekleştirenlerin önderleri de, bu devrimin kendi topraklarında ulusal kimliği ve özgürlüğü korumak isteyen insanlara esin kaynağı olacağını daha o dönemde öngörmüşlerdir. Sözgelimi Thomas Jefferson, John Adams'a "Dört Temmuz'da yakılan ateşlerin", dünyanın büyük bölümüne yayılacağını söylemiştir.

Not: 1991'deki Körfez Savaşı sırasında, Bağdat, müttefiklerin hava saldırılarından büyük zarar gördü. Seçilen hedefleri büyük bir kesinlikle vuran son derece gelişmiş silahlar kullanılması, Dicle üstündeki köprüler ve kentin alt yapı tesisleri ile askerî ve sivil yönetim yapılarının büyük bölümünün yok edilmesiyle sonuçlandı.

İngiliz birlikleri ile yerel milisler, ilk olarak 19 Nisan 1775'te Massachusetts'te Lexington'da çarpıştılar. Sekiz milisin ölümüyle ve Amerikalıların yenilgisiyle sonuçlanan çatışma, savaşın başlangıcı oldu.

1763'te koloniler: Bununla birlikte, bir devrimin hiçbir değişiklik yapılmaksızın başka bir yerde kopya edilemeyeceği de tartışma götürmez bir gerçektir. Bütün devrimlerin oluşumunu, bir halkın siyasal ve toplumsal geçmişini de içeren çok geniş bir etmenler bütünü belirler. Amerika'daki kolonilerde yaşayanlar, İngiltere'deki kültürden çok farklı bir kültüre bağlı insanlar değillerdi. Çoğu İngiliz kökenli, İngilizce konuşan, protestan, köylü ve temel gelir kaynakları tarım olan insanlardı. Anglosakson kökenleriyle ve bir parçası oldukları imparatorlukla kıvanç duydukları gibi, Kanada'nın ele geçirilmesi sırasında Kuzey Amerika'daki Fransız gücünün kırılmasında oynadıkları rolle övünüyorlardı.

O tarihlerde kolonilerde yaşayanlar, imparatorlukla bağlantılarını gevşetmeyi pek düşünmüyorlardı. Büyük Britanya Parlamentosunda kral, Lordlar Kamarası ve Avam Kamarası arasında kurulmuş dengeyle, İngiliz siyasal sisteminin Avrupa'nın en iyi siyasal sistemi olduğunu düşünmekteydiler. İngiliz kitapları, mobilyaları ve giysileri Ingiltere'den getirtiliyor, zengin toprak sahipleri ve tüccarlar, İngiliz soylu sınıfını taklit ediyorlardı. Taşımacılık Yasası'nın dış ticarete getirdiği kısıtlamalara karşın (ya da belki de bu kısıtlamalar yüzünden), Avrupa'nın en sanayileşmiş ülkesi olan İngiltere'yle doğrudan ekonomik ilişkiler geliştirmişlerdi. Kendi ticaretleri de çok sınırlı değildi. İngiltere hükümeti, İngiliz pazarları dışında kalan Batı Hint Adaları ve Güney Avrupa'ya tahıl, un, pirinç gibi bir dizi değerli ürünü satmalarına izin vermişti.

1763'te kolonilerin toplam nüfusu 1,5 milyonu bulmuştu ve her yirmi beş yılda bir, ikiye katlanıyordu. Benjamin Franklin'in deyimiyle Amerikalılar, "çıngıraklı yılanlar gibi çoğalmaktaydılar". Amerikalılar, Philadelphia, Boston, New York, Charleston ve Newport gibi hızla büyüyen kentleriyle övünüyorlardı. Bu kentler, Avrupa'daki Aydınlanma Çağı'nın yeni düşüncelerinin ülkeye girmesini sağlayan bir filtre işlevi görüyor, insanlık ve tüm çevre konusunda sorgulayıcı bir anlayışın doğmasına yardımcı oluyordu. Kent ve kasabalardaki gazeteler, okullar, "Atlas okyanusu" uygarlığının düşünce ve kültürünü yayma işlevi görmekteydiler. Yeni düşüncelere açık olmak ve yeni bir hareketlilik, oluşma sürecindeki Amerikan toplumunun belirgin özelliğiydi. Amerikalılar, Afrika kökenli köleleri dışında, dünyanın en özgür halklarından birini oluşturuyorlardı.Bu özgürlüğün bir başka simgesi de, halk tarafından seçilen halk meclisleri yoluyla, iç siyaseti aşağı yukarı eksiksiz biçimde denetlemeleriydi. Söz konusu meclisler John Adams, John Dickinson, Thomas Jefferson ve George Washington gibi geleceğin devrimci önderleri için besleyici bir ortam işlevi görüyorlardı.

Bununla birlikte, yeni düşünceler açısından yüksek bir olgunlaşma düzeyine ulaşılmasına karşın, yüzyılın yarısında hâlâ, önemsenebilecek bir Amerikan ulusçuluğu ortaya çıkmamıştı. Büyük Britanya'nın yaşama biçimi ve kurumlan, koloni kültürünün merkezini oluşturmayı sürdürmekteydi. Amerikalı sözcüğü sık kullanılmıyor, halk kendini daha çok İngiliz, Virginialı yada Pennsylvanialı olarak tanımlıyordu. Eyaletler, koloniler arası işbirliği konusunda ciddi bir etkinlik göstermiyorlardı. Kendi içlerindeki düşmanlıklar ve sınır anlaşmazlıkları, batıda toprak talepleri ve Büyük Britanya împaratorluğu'nun savaşlarına yaptıkları askerî katkılar, Benjamin Franklin'in 1754'te Albany Kongresi'ne sunduğu Birlik Plam'nın reddedilmesinin de yansıttığı gibi, Amerikan ulusu duygularının gelişmesini engelliyordu.

Savaşın hazırlanması: Hiçbir şey, bir halkı, yaşama biçimine yönelmiş ortak bir düşman kadar birleştiremez. Kolonilerde yaşayanlar, 1763'ten sonra, imparatorluk içinde kendilerini tehlikede hissetmeye başladılar. Kolonilerde yaşayanları İngiltere'ye bağlayan birçok öğe, özellikle siyasal ve ekonomik özgürlükler, Londra'da, Büyük Britanya'nın Atlas okyanusu ötesindeki kolonilerde denetimi yitirmesinin işaretleri olarak görülmeye, kolonilerde yaşayanların tam özerkliğe ya da tam bağımsızlığa doğru hızla yol alacakları düşünülmeye başlanmıştı. XVIII. yy'da hızla yayılan bu duygular, Fransız-Kızılderili Savaşı sırasında, İngiliz subayların, Amerikalıların asker toplama, donatım ve barınak sağlama konularında zayıf bir işbirliği gösterdiklerini gözlemlemeleriyle iyice ortaya çıkmıştı: Amerikalılar hiçbir şeye aldırmadan, düşmanla yasadışı olarak ticaret yapıyorlar ve batıdaki kızılderililerle toprak ve ticaret anlaşmazlıkları doğmasına neden oluyorlardı.

Bu suçlamaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı bir yana -abartılmışsa da kısmen doğruydu- İngiltere'nin 1763'ten sonra Amerika'daki kolonilerden daha çok katkı istemesi nedensiz değildi. Büyük Britanya'nın ağır ulusal borcu ve vergi yükü, bir ölçüde XVIII. yy'da kolonilerin savunulması için yapılan bir dizi savaş yüzünden artmıştı.

Savaş: 1773'te Bostonlu fedailerin, kızılderili kılığında, Boston limanındaki üç İngiliz gemisine saldırmaları ve 370 sandık çayı denize dökmeleri, İngiliz bakanı North'un Westminster Parlamentosu'na bir dizi yasa oylatmasına yol açtı. Bu, yasalara göre, Massachusetts Anayasası değiştiriliyor, denize atılan çayların parası ödenmedikçe Boston limanında her türlü ticaret yasaklanıyordu. Söz konusu yasaları "kabul edilemez'' sayan Amerika sömürgeleri ayaklandılar.

1774'te Philadelphia'da toplanan sömürge temsilcileri, bir "Haklar Bildirisi" Hazırladılar:"Özgürlüğün ve her türlü vönetimin temeli, bir halkın yasama gücünekatılmasıdır". Sonra, kongre üyeleri ülkenin çeşitli noktalarında cephanelikler kurdular. İngiliz valisi Gage'in gönderdiği bir birlik, 19 Nisan 1775'te Amerikalı milislerle Lexington'da|çatıştı.Bağımsızlık Savaşı başlıyordu.

Amerikan Bağımsızlık Savaşı

Önce Virginia bağımsızlığını ilan etti ve 27 Haziran 1776'da cumhuriyet yönetiminin kurulduğunu açıkladı. 4 Temmuz 1776'da Philadelphia Kongresi, "Amerika Birleşik Devletleri'nin Bağımsızlık Bildirisi"ni oyladı. Thomas Jefferson tarafından kaleme alınan bu bildiride, bütün insanların eşit olduğu ve Tanrı'nın onlara bağışladığı yaşama, özgürlük ve mutlu olmaya çalışma haklarından vazgeçilemeyeceği savunulmaktaydı.

Silahlı çatışma, geleceğin ulusu için uzun sürdü ve büyük acılara yol açtı. Ayaklanan Amerikalıların (bir bölümü İngiltere Krallığı'na bağlı kalmıştı silahları, cephaneleri ve gerçek subayları yoktu. Yalnızca Virginialı eski bir çiftçi olan ve Kanada'da Fransızlara karşı çarpışmalar sırasında askerî stratejinin bütün inceliklerini öğrenmiş bulunan başkomutan George Washington usta bir askerdi. Gönüllüler arasında subay sıkıntısı çekiliyordu; -milisler disiplinsizdi. Özellikle de, sağlam ve düzenli İngiliz ordusu karşısında ayaklanmacılar, her özerk hükümet kendi egemenliğinin kaygısına düştüğü için, aralarında bölünmüşlerdi.

Ayaklanmacıların sonunda savaşı kazanmaları, iki temel etmene sıkı sıkıya bağımlıdır. Bunların birincisi coğrafi çevredir; İngilizlerin tanımadıkları uçsuz bucaksız topraklar, girilmesi güç orman ve bataklıklarla doluydu. Ayrıca, karayollarının azlığı inanılmaz ikmal güçlüklerine yol açtı. Sözgelimi, İngiltere'nin Champlain gölü ordusu, Saratoga'da açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalarak çarpışmadan teslim oldu (17 Ekim 1777). Üçüncü ve önemli bir etmen olarak da, Fransızların ayaklanmalara yardımı, savaşın kazanılmasında çok önemli rol oynadı.

Son savaşlar nedeniyle İngilizlere düşmanlıkları artmış olan Fransızlar, Bağımsızlık Savaşı'na ve "Haklar Bildirisi"ne büyük ilgi gösterdiler. İngilizlerin Saratoga'da teslim olmalarından önce, general Washington'un saflarına pek çok Fransız subayı katılmıştı.

Louis XVI hükümeti resmen savaşa katılmadı; ama Beaumarchais aracılığıyla Amerika'ya silah ve cephane gönderilmesini el altından destekledi. Usta bir diplomat olan mühendis Benjamin Franklin'in Fransa sarayını ziyaretinden sonra, Fransa ile Amerika arasında bir ticaret ve ittifak anlaşması imzalandı (6 Şubat 1778). Böylece savaş, uluslararası bir boyut kazanmaya başlamıştı. Fransız bakanı Vergennes, Hollanda ve İspanya'nın ittifaka katılmalarını sağladı, ispanya (İngilizlerden Cebelitarık'ı geri almak istiyordu), İsveç, Rusya ve Danimarka'yı içine alan bir silahlı tarafsızlık birliği kurdu.

Tek başına kalan Büyük Britanya, hem denizde, hem Amerika kıtasında dört yıldan uzun süre çarpıştı. 1781'de Fransa'dan yola çıkan Rochambeau komutasındaki ordunun ve Grasse yönetimindeki filonun Amerika'ya varması, İngiliz ordusunun büyük bölümünün (Cornwallis komutasındaki) Yorktown'da (Virginia) teslim olmasına yol açtı (19 Ekim 1782); İngiltere, 3 Eylül 1783'te Versailles anlaşmasını imzalamak zorunda kaleli. Bu anlaşmayla ABD'nin bağımsızlığını tanıyor ve Senegal ile Tobago'daki ticaret acentelerim Fransa ya bırakıyordu.

Amerikan Bağımsızlık Savaşı Resimleri