Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Aşınma

  • Okunma : 432

AŞINMA, Aşınma ya da erozyon, toprağın ve kayaların don ya da buzlanma, rüzgâr ve su etkisiyle ufalanarak zamanla başka yerlere sürüklenmesidir. Bu her an ve her yerde işleyen bir süreçtir. Ama bazen öylesine yavaş gelişir ki etkileri ancak binlerce yıl sonra görülebilir. Bazen de aşınmanın bir yöredeki hızlı etkileri birkaç yıl içinde gözle görülebilir duruma gelir.

Sıcak ve Soğuk

Gündüz ve gece arasındaki büyük sıcaklık farkı kızgın çöllerdeki kayaları son derece etkiler. Gündüzleri güneşin kavurucu sıcağını emerek genleşen kayalar, geceleri sıcaklık düşünce büzülür. Bu sıcaklık düşüşü çok hızlı olursa kayalar çatlayarak parçalanabilir.

Donma ve buzlanmaya neden olacak kadar soğuk havanın toprak ve kayalar üzerindeki etkisi de çok büyüktür. Yer yarıklarındaki suların donarak genleşmesi kayaların ufalanarak dağılmasına yol açabilir. Tebeşir ve kireçtaşı kütlelerinde açıkça görülen bu olay granit gibi sert kayaları bile zamanla aşındırabilir. Buzul Çağı’nda kuzey yankürenin geniş bir bölümüne yayılmış olan buzullar, yeryüzünde çok büyük boyutta aşınmaya yol açmıştır (bak. Buzul ÇAĞI). O çağda yavaş yavaş güneye doğru ilerleyen buzullar taşları ve kopan kaya parçalarını da birlikte sürüklemiş, bugün bile görebileceğimiz büyük yarıklar açmıştır. Ekvatordan uzak ya da deniz düzeyinden çok yüksekte olan soğuk bölgelerde buzullar bugün bile yeryüzünü aşındırmaktadır.

Su

Deniz suyu, dalgalar halinde çarptığı kıyıları sürekli olarak aşındırır. Bazı yerlerde kayalık kıyılar öylesine aşınmıştır ki, deniz kıyısı bir zamanlar iç bölgelerde kalan yerleşmelerin yakınına kadar sokulmuştur. Kıyıların aşınmasını önlemek için genellikle ahşap ya da beton engeller ve setler yapılır.

Doğadaki sularda çoğu kez çözünmüş karbondioksit bulunur. Bu bileşik nedeniyle asit özelliği kazanan su, tebeşir ve kireçtaşını oluşturan kalsiyum karbonatı çözebilir. (Çaydanlıkların içinde zamanla biriken kireç tortularının nedeni de budur; su kaynadığı zaman içindeki karbon dioksit uçar ve kalsiyum karbonat katı halde dibe çöker.) Bazı kayalar küçük taş parçalarının kaynaşmasıyla oluşmuştur. Bu kaynaşmayı sağlayan bağlayıcı madde örneğin kalsiyum karbonat gibi suda çözünebilen bir bileşikse, su bu maddeyi sürükleyip götürdüğünde kaya kolayca ufalanarak aşınmaya başlar.

Yağmur ve sağanak yağışlar da toprağı aşındırır. Özellikle yılın büyük bölümünün kurak geçtiği ve bütün yağışın bir ya da iki aya toplandığı bölgelerde aşınma daha yoğundur. Büyük bir hızla düşen iri yağmur damlaları toprağı parçalayabilir. Eğer toprak yağmur sularını ememezse, biriken sular gittikçe çoğalarak toprak yüzeyinde derin kanallar açar. Bu kanallardan hızla akan sular önlerine gelen her şeyi sürükleyerek başka yerlere taşır. Yağmur sularının bu olumsuz etkisini önlemek için tarım toprakları yüzey sularının akma yönüne dik olarak ekilmelidir. Örneğin yamaçlardaki tarlaları toprağın eğimine dik olarak sürmek ve ekmek, ayrıca setler ve teraslarla tarlayı su baskınlarından korumak gerekir. Ekili alanlardan yüksekteki tepeleri ağaçlandırmak da büyük yarar sağlar. Ağaçların kökleri ve yere düşen yaprakları yağmur sularını tutarak, yüzey sularının toprağa sızmasını geciktirir. Tarla açmak amacıyla ağaçsızlandırılan alanlarda yağmurun gevşettiği toprak sularla sürüklenir ve geride çıplak kayalar kalır.

Toprağı hem aşındıran, hem de sürükleyerek başka yerlere taşıyan etkenlerin başında akarsular gelir. ABD’deki Mississippi ile Çin’deki Sarı Irmak her yıl milyonlarca ton toprağı denize taşır. Bu ırmakların denize döküldükleri yerde biriken topraklar geniş deltalar oluşturur (bak. Delta). Akarsuların aşındırıcı etkisi çok büyüktür. ABD’nin Ari-zona bölgesinde bulunan ve derinliği 1 kilometreyi aşan Büyük Kanyon vadisi akarsuların gücünü gösteren en iyi örnektir (bak. BÜYÜK Kanyon). Bu derin vadi, Colorado Irmağı’nın Colorado Yaylası’ndaki kayaları milyonlarca yıl boyunca aşındırarak oymasıyla oluşmuştur.

Rüzgâr

Rüzgâr da güçlü bir aşındırma etkenidir. Çöllerde esen rüzgârlar kumları sürükler ve büyük bir hızla çarptığı kayalardan sürekli olarak küçük parçacıklar koparır. Bir zamanlar üstü verimli topraklarla örtülü olan Sahra Çölü’nde bu toprak örtüsü rüzgârlarla sürüklenerek yok olmuştur. Çok iri toprak ve kum taneleri rüzgârla havaya kalkmasa bile yerde sürüklenerek belli noktalarda toplanır; böylece değişik boyutlarda kum tepeleri oluşur. Ülkemizin Güneydoğu ve İç Anadolu bölgelerinde fazla yağış alamayan düzlükler rüzgârın etkisine açık alanlardır. Bu nedenle Konya’nın doğusundaki Karapınar yöresinde küçük çapta kum çölleri oluşmaktadır.

Kumların rüzgârla sürüklenmesini önlemenin bir yolu rüzgârın hızını kesecek ağaçlar dikmektir. Daha etkili bir yöntem ise, tarlalardaki ekin sıralarının arasına yol yol otsu bitkiler ekmektir; böylece bu otlar rüzgârın savurduğu kumları tutarak sürüklenmeyi önler. Ayrıca toprak kaba olarak bırakıldığında sürüklenme olasılığının çok daha az olduğu saptanmıştır.

Otsu bitkilerin kökleri ince toprak taneciklerini küçük topaklar haline getirir. Toprakta çürüyen bitki yapraklarının oluşturduğu yapışkan maddeler de aynı etkiyi yaratır. Her iki durumda da bu topaklar aşınmaya daha dirençlidir. Nitekim uzun süre ekilmeyen ya da doğal bitki örtüsünden yoksun olan topraklar bir süre sonra tarıma açılır ve derin olarak sürülürse, küçük parçacıklara ayrılan toprağın güçlü rüzgârlarla sürüklenme olasılığı artar. Kuzey ve Güney Amerika ile Avustralya’ya yerleşen ilk çiftçiler ekecekleri toprağı çok derin sürdükleri için bu toz fırtınaları sonucunda büyük kayıplara uğramışlardı.

Toprağın Korunması

Toprak, özel bakım ve koruma gerektiren doğal bir kaynaktır. Bu değerli kaynak özenle kullanılmadığında hızla yok olur. Örneğin tropik ormanların kesilerek yok edilmesi büyük çapta toprak aşınmasına yol açabilir. Bu tropik yağmur ormanlarının tabanındaki toprak çok incedir. Kerestesinden yararlanmak ya da tarım alanı açmak için buradaki ağaçlar kesilecek olursa toprak hızla verimsizleşir ve ekime elverişsiz duruma gelir. Sonuçta, yağmur, rüzgâr ve güneşin de etkisiyle bu ormanlardan geriye bir çöl kalır.

Sığır ve keçi gibi otçul hayvan sürüleri de aşırı kalabalıklaştığında bir yöredeki bütün bitki örtüsünü yok edebilir. Böylece çıplak kalan toprak kolayca aşınır. Sığır besiciliğinin yaygın olduğu ülkelerde bu önemli bir sorundur. Toprak aşınmasının denetim altına alınabilmesi, bu konunun uzmanları ile bölge halkının işbirliğine bağlıdır. Çünkü çiftçilerin bireysel çabalan tek başına yeterli olamaz. Birbirine komşu olan ülkelerde toprak aşınmasının nedenleri ve karşılaşılan sorunlar çoğu kez benzer olduğundan, bu sorunların ülkeler arasındaki işbirliğiyle çözülmesi gerekir. Ayrıca Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) uzmanları da bu konuda ülkelere yardımcı olur.