Asya
Asya, Yüzölçümü: 44 444 100 km²; dünya karalarının % 33'ü.
Nüfus: (1991 tah.): 3 155 000 000(1991 tah; Rusya Asyası dışında; toplam dünya nüfusunun % 59'u. Nüfus yoğunluğu— km²'ye 71 kişi. Yıllık nüfus artış oranı (1991): % 1.8.
Yükseklikler: En yüksek yeri— Everest dağı (Çhomolungma), 8 848 m; en alçak yeri — Lut gölü kıyısı, deniz düzeyi altında 395 m.
En kuzey noktası: Çelyuskin burnu, Rusya, 77°45'K.
Anakara kütlesinin en güney noktası: Piai Burnu, Malezya, 1 °15'K.
En doğu noktası: Dejnev burnu, Rusya, 169°40'B. En batı noktası: Baba burnu, Türkiye, 26°04'D. Başlıca ırmakları: Yangdzı, Dicle-Fırat (Şattüla-rap), İndus, Ganj, Brahmaputra, Huang Ho, İrava-di, Saluen, Mekong, İsi, Amur, Lena, Yenisey, Obi, Siriderya.
Asyanın Başlıca gölleri: Hazar denizi, Aral, Baykal, Balkaş. Başlıca sıradağları: Himalayalar, Toroslar, Kafkas-lar, Urallar, Hindikuş, Zagros, Pamirler, Karaku-rum, Süleyman, Arakan Yoma, Kunlun, Tien Şan, Altay, Büyük Kingan.
Asyanın Başlıca çölleri: Arabistan çölleri, Gobi, Suriye çölü, Taklamakan, Tar, Karakum, Kızılkum.
Asya Kıtasının Siyasal bölümlenmesi: 41 bağımsız ülke; Rusya'nın bir parçası; Türkiye'nin bir parçası; Mısır'ın bir parçası.
En büyük kenti: Tokyo (1990): 8 163 127 nüf. En işlek limanları: Singapur, Hongkong, Yokohama, Bombay.
Asya'nın En kalabalık ülkesi: Çin Halk Cumhuriyeti (1 165 800 000 nüf.; 1992 tah.).
Tüm kıtaların en büyüğü olan Asya, 44 444 100 km² yüz ölçümüyle dünyanın toplam kara alanlarının yaklaşık % 33'ünü ve AvrAsya kara kütlesinin büyük bölümünü kaplar. Avrupa ile arasındaki sınır, geleneksel olarak Ural dağları doruk çizgisinden aşağı doğru Hazar denizi, Kafkas dağları ve Karadeniz boyunca ilerleyen hayali bir zikzak çizgidir. Asya ve Afrika'yı bölen sınırsa genellikle Süveyş kanalı olarak kabul edilir. Asya ile Avustralya arasındaki sınırsa, genelde Yeni Cine adasıyla Avustralya arasında yer alır. Asya, 1991 'deki 3 15 5 000 000 kişilik nüfusuyla (toplam dünya nüfusunun % 60'ı) dünyanın en kalabalık kıtasıdır. Ancak, bu nüfusu oluşturan halklar çok çeşitli olduğundan, dil, ırk, din, siyaset, iktisat ve kültür kökeni açısından büyük farklılıklar gösterir ve karmaşık bir kültür mozayiği oluşturur.
Asya, ulusları coğrafya ve siyasal-kültürel yapı açısından genelde altı ana alt bölüme ayrılır:
1. Afganistan, Bahreyn, Kıbrıs, İran, Irak, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Umman, Katar, Suudi Arabistan, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri Yemen Asya Türkiyesi ve Süveyş kanalının (Sina yarımadası) doğusunda kalan Mısır'ı içeren Güneybatı Asya;
2. Bangladeş, Bhutan, Hindistan, Maldivler, Nepal, Pakistan ve Sri Lanka'yı (eski Seylan) içeren Güney Asya;
3. Çin Halk Cumhuriyeti'nin büyük bölümünü, Japonya, Kuzey Kore (Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti), Güney Kore (Kore Cumhuriyeti) ve Tayvan'ı (Çin Cumhuriyeti) içeren Doğu Asya;
4. Brunei, Birmanya (Myanmar), Endonezya, Kampuçya, Laos, Malezya, Hilipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam'ı kapsayan Güneydoğu Asya;
5. Tüm Sibirya'yı ve eski SSCB'nin Asya cumhuriyetlerini (Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan) ve daha küçük özerk bölgeyi içeren eski sovyet Asyası;
6. Moğolistan ve Çin'in beş özerk bölgesinden üçünü (İç Moğolistan, Doğu Türkistan [Uygur Özerk bölgesi], Tibet) içeren Orta Asya.
ASYANIN YÜZEY ŞEKİLLERİ VE DOĞAL KAYNAKLARI
Topografya: Asya'nın topografyası, bir dizi yüksek dağ zincirini kapsar. Bunlarla ilgili karmaşık yaylalar, havzalar, ada yayları ve alüvyonlu ovalar kıtanın egemen yüzey şekilleridir. En yüksek noktası, Nepal'de 8 848 m'ye yükselen Everest dağı; en alçak noktası da İsrail ve Ürdün'de deniz düzeyinin 395 m altına inen Lut gölü kıyıları boyunca uzanan kesimdir. Asya'nın batı kenarındaki Ural dağları, kuzey-güney yönünde yayılırlarken, diğer dağ zincirlerinin çoğu genelde batı-doğu yönü doğrultusunda uzanır ve Hindistan'ın kuzeyinde bulunan Pamirler'de, eski SSCB, Çin ve Afganistan sınırlarının kesiştiği noktada, bir yüksek dağlar düğümü oluşturarak birbirlerine yaklaşırlar. Pamirler'in batısında başlıca iki dağ zinciri ayırt edilebilir. Güneydeki zincir Kıbrıs adasından geçerek, anakaraya girer ve Türkiye'nin güney sınırı boyunca Toros dağlarını oluşturur; sonra, İran yaylasının güney kenarı boyunca ilerleyerek Zagros dağlarını oluşturur, Pakistan'ı geçer ve daha sonra kuzeye dönerek Hindu Kuş kütlesi adıyla Pamir kütlesine katılır. Pamir kütlesinin batısında yer alan kuzey dağ zinciriyse Kırım yarımadasında kıtaya girer, Karadeniz ve Hazar denizi arasında kıvrılarak Kafkas dağlarını oluşturur, Hazar denizinin güneyinde, İran'da Elburz dağları ve İran-Türkmenistan sınırı üzerinde Kopet dağları adıyla devam eder; sonra, Afganistan'a girerek Hindu Kuş ve Pamir kütleleriyle birleşir.
Pamir kütlesinin doğusunda üç dağ zinciri görülür. Birincisi, kuzeydoğu yönünde Büyük Okyanus'a doğru yönelerek, Kırgızistan'da Alay sıradağlarını, Çin'de Tien Şan (Tanrı dağları) ve Büyük Kingan sıradağlarını ve de Rusya'da Altay, Sayan, Yablonovoy ve Stanovoy dağlarını oluşturur. Daha güneyde bulunan ikinci dağ zinciri Pamirler'den doğuya doğru uzanarak Çin'de Kunlun (Karanlık) dağlarını, Astin Tag'ı ve Nan Şan'ı oluşturarak Çin'in orta kesimine ilerler ve Çinling adını alarak Kuzey Çin'i Güney Çin'den ayırır.
Dağ zincirlerinin üçüncüsü ve en güneyde olanı önce Pamirler'den doğuya yönelir, sonra güneydoğuya dönerek Karakurum sıradağlarını ve Himalayalar'ın geniş yayını oluşturur; Tibet yaylasının doğu ucunda birden güneye kıvrılarak, Birmanya'da Arakan Yoma, Malakka yarımadasının dağlık omurgası ve Vietnam'da Annam dağlan adıyla güneye doğru devam eden daha küçük sıradağlara bölünür.
Bu sıradağlarda ya da etekleri boyunca sayısız yayla ve havza yer alır. Bunların en yükseği, ortalama yükseltisi 4 000 m'nin üstünde olan Tibet yaylasıdır. Tibet yaylası, güneyde Himalayalar, batıda Karakurum ve kuzeyde Kunlun dağları olmak üzere dünyanın en yüksek dağlarıyla çavrilidir. Tüm bu yüksek dağlar ve yaylalar karmaşası, bir bütün olarak "dünyanın damı" olarak tanımlanır. Tibet'in kuzeyinde üç önemli Çin havzası vardır: Tsaydam havzası, Tarım (Takla Makan) havzası ve Çungarya havzası.
Batı Çin eyaleti Sıçuan'da yer alan Kızıl havza Çin için önemlidir. Ayrıca, Moğolistan'da ve Çin'in İç Moğolistan Özerk Bölgesi'nde bulunan ve geniş, yarı çöl bir yayla olan Gobi yaylası ve kalın bir lös tabakasıyla kaplı Lös yaylası da Çin açısından gene çok önemlidir. Türkiye'deki Anadolu yaylası, özellikle Suudi Arabistan'daki Arabistan yaylası, Rusya'daki Vitim ve Aldan’yaylaları Asya'da yer alan diğerönemli yaylalar arasında sayılabilir.
Yay biçiminde sıralanan birçok ada, kıtanın Güneydoğu Asya ve Büyük Okyanus kıyılarını sınırlar. Güneydoğu Asya takımadalar grubunun adaları Birmanya'nın Arakan Yoma ana doğrultusuna yönelerek Hindistan'ın Andaman ve Nicobar adaları, Endonezya'nın Sumatra, Cava ve Bali adaları boyunca yayılmaya devam eder. Dağlık kuşağın ana yönelimi Bali yakınında ikiye ayrılır. Parçalardan biri Timor, Molük ve Yeni Gine adaları boyunca doğu yönünde ilerleyerek sonunda Yeni Zelanda'nın dağlarını oluşturur. Öteki parça, kuzeydoğuya dönerek bir yaylar dizisi biçiminde, Borneo, Filipin takımadaları, Tayvan, Ryukyu adaları, Japonya, Sahalin ve Kuril adalarını oluşturarak Kamçatya yarımadasında (Rusya Federasyonu) anakarayla buluşur. Bu ada yayları sismik açıdan etkindir: Buralarda depremlere ve yanardağ patlamalarına sıkça rastlanır.
Asya'nın en geniş alçak ovaları eski SSCB'de yer alır.
Bunlar, Urallar'ın doğusunda büyük, yarı arktik, ormanlık bir bölge olan Batı Sibirya ovası ve büyük bölümü Kazakistan'da uzanan, yarı kurak bir ova görünümündeki Kırgız bozkırıdır. Öteki önemli alçak ovalar, güneye ve doğuya akan ırmakların geliştirdiği alüvyonlu vadiler ve deltalarda yer alır. Alüvyonlu vadilerin en büyüğü İndus-Ganj yaylasıdır. Bu yayla Hindistan yarımadasında, Himalayalar ile Dekkan yaylası arasında bulunur. Pakistan, Hindistan ve Bangladeş'in birer parçasını kaplayan yaylayı, İndus, Ganj ve Brahmaputra ırmakları akaçlar. Bu bölge dünyanın en yoğun biçimde ekilip biçilen ve en kalabalık nüfuslu yerlerinden biridir. Asya'nın diğer alçak alanlarıysa şöyle sıralanabilir: Huang Ho'nun (Sarı Irmak) yüzyıllar boyu taşıdığı lös tortullarıyla zenginleşmiş Kuzey Çin ovası; Yangzı'nın (Gök Irmak) alüvyonlu vadileri ve deltaları; İravadi (Birmanya) ve Mekong (Kampuçya) ırmaklarının vadileri; Irak'ta Dicle ve Fırat ırmaklarının oluşturduğu «Verimli Hilal».
Not: Laos'un Mekong ırmağı kıyısındaki başkenti Pakse, tarım ve orman ürünleri için önemli bir pazardır. Güneydoğu Asya'nın başlıca suyollarından Mekong, Laos'ta, Tayland'da, Kampuçya'da ve Vietnam'da büyük bir ticaret yolu işlevi görür.
Yerbilim: Asya'da bilinen beş "kalkan" alanı vardır. Bunlar güneydeki Arabistan ile Hindistan kalkanları ve Tarım havzası, Kuzey Çin (Çin dağ kütlesi) ve Sibirya (Angara) kalkanıdır. Bu kayaç blokları arasında yığılmış çok kalın tortul tabakaları dağ oluş olayları sırasında zamanla kıvrımlanmış, yer kabuğunun kabarması nedeniyle de yükselmişlerdir. Asya'nın karmaşık bir dağ oluş tarihi vardır. Kaldonyen dağ oluş süreci, Silüryen ve Devonyen devirlerinde gerçekleşti: Asya'daki Sayan ve Doğu Sibirya'daki diğer dağlar bu sürecin ürünleridir. Hersinyen dağ oluşun Geç Karbon döneminde ve Permiyen devrinde (yaklaşık 395-225 milyon yıl önce) oluşması sonucu birkaç dağ zinciri ortaya çıktı: Urallar, Tien Şan, Kunlun ve Çinling.
Platform tektoniği kuramına göre, Permiyen Devri' nin sonlarına doğru öteki tüm kıtaların çekirdekleriyle birlikte Asya, Pangea adı verilen dev kıtayı oluşturdu. Trias Devri'nde Pangea ikiye bölündü:Kuzeyde LaurAsya (daha sonra Kuzey Amerika, Avrupa ve Kuzey Asya bu toprak parçasından gelişti) ve güneyde Gondvana (daha sonra Hindistan ve Güney Yarıküre'nin kıtaları bu toprak parçasından türedi). Tetis ya da Mezoje adı verilen büyük bir deniz iki kara kütlesini birbirinden ayırıyordu. Jura Devri'nin sonlarında Gondvana parçalanınca Hindistan platformu kuzeydoğuya doğru kaymaya başladı. Sonunda çarpıştığı AvrAsya platformunun kenarı altına daldı. Bu işlem sırasında Tebtis çökelleri biçim değiştirerek yükseldi ve Himalayalar'ı, Tibet yaylasını ve Güney Asya'nın diğer yüksek dağlarını oluşturdu. Kuzeye doğru kayan Afrika platformu AvrAsya ile çarpışınca Avrupa Alpleri ve Himalayalar'ın batısındaki Asya dağları ortaya çıktı. Çok daha sonraları, büyük bir olasılıkla Miyosen Devri'nde,çatlamalar ve deniz tabanı ayrılmaları Kızıldeniz'i ve Aden körfezini biçimlendirirken, Arabistan Afrika'dan koparak ayrı bir platform oluşturdu. Bugün Endonezya, Japon adaları, Filipinler ve diğer Büyük Okyanus ada yaylarında yeryüzü hareketleri gerçekleşmektedir ve bu yüzden söz konusu yörelerde yoğun bir sismik ve volkanik etkinlik görülmeltedir. Bu da bölgenin yer bilimsel açıdan henüz oturmamış olduğunu kanıtlar.
Asya İklimi: Asya'da üç geniş iklim kuşağı göze çarpar: Muson Asyası, kurak Asya ve soğuk Asya. Muson Asyası. Güney, Güney Doğu ve Doğu Asya'nın iklimi, Asya kara kütlesinin büyüklüğünden, yüksek alan çekirdeğinin oluşturduğu barikattan ve muson rüzgâr sisteminden büyük ölçüde etkilenir. Yazın, tepedeki güneş Yengeç burcuna doğru ilerledikçe, İç Asya hızla ısınır. Asya'nın orta kesimi üstündeki sıcak hava yükselerek alçak basınç merkezleri oluşturur. Büyük Okyanussun ve Hint Okyanusu'nun üzerindeki hava basınçları da göreceli olarak yüksektir. Sonuçta güçlü, nem yüklü rüzgârlar okyanuslardan içerilere, Asya'nın alçak basınç alanlarına girer. Bu rüzgârlar alçak tepeler, dağlar ya da diğer topografik engeller gibi yükselmek zorunda kaldıkları her yere bol yağış bırakırlar. Yaz musonu, Hindistan'da, çok sıcak ve kurak bir döneme son verir. Güneydoğu ve Doğu Asya'nın başka yerlerinde iklimdeki karşıtlıklar bu kadar çarpıcı değildir; ne var ki,tüm muson Asyası'nda yağışlar yaz aylarında yoğunlaşır. Doğu Asya'nın kıyı bölgelerinde tropikal fırtınalar (tayfunlar) ek yağış ve yıkıcı rüzgârlar getirir.
Kışın, İç Asya toprakları, çevredeki okyanuslara oranla daha çabuk soğur. Bunun bir sonucu olarak, Asya'nın göbeği üzerine inen soğuk hava akımları, hava sıcaklığının daha yüksek olduğu Hint ve Büyük okyanuslar üstündeki görece alçak basınç kuşaklarına karşı yüksek basınç merkezleri oluştururlar. Ekimden nisana kadar iç Asya'dan kıyılara doğru soğuk, kuru,kara iklimi rüzgârları eser. Bu, kış musonu mevsimidir.
Böylece muson rüzgârarına açık yerler, aynı enlemler üzerinde bulunan ama muson rüzgârlarının etkisinde olmayan yerlere göre yazın daha sıcak ve kışın daha soğuk olurlar. Ayrıca, çoğu bölgeler, Asya'nın en nemli kesimleridir.
Bu geniş muson alanında, kuzey ile güney arasında önemli hava sıcaklığı farklılıkları vardır. Endonezya ve Malezya'nın büyük bölümü üzerinde bir ekvator iklimi egemendir. Yıllık ortalama hava sıcaklığı yaklaşık 20"C ve yıllık ortalama yağış miktarı 2 030 mm'nin üstündedir. Ekvator bölgesinin kuzeyi tropikal bir muson alanıdır. Burada yazlar sıcak ve yağışlı (ortalama hava sıcaklıkları 27°C'nin üstünde)vekışlar soğuk(10°C)ve kuraktır. Yağış miktarı 1 270 mm'den daha fazladır. Muson Asyası'nın geriye kalan yerlerinde iklimler orta Çin ve Güney Japonya'da ılıman sıcak ile Kuzey Çin ve Japonya'da ılıman soğuk arasında değişir. Aynı biçimde, çimlenme mevsiminin uzunluğu da Endonezya'da bir tam yılken yavaş yavaş azalarak Çin'in kuzeydoğusunda dört aya kadar iner.
Kurak Asya. Güneydoğu Asya, Orta Asya ve Moğolistan'ın bazı kesimlerinde geniş kurak iklim alanları vardır. Bu kurak alanlar batıda enlem olarak Arabistan Yarımadası'nın tropikal çöllerinden İran ve Afganistan'daki yarı tropikal bozkır iklimine ve Moğolistan ile kuzey Çin'in orta enlem bozkır ve çöllerine kadar uzanır. Yağışlar, Gobi Çölü'nün 25 mm'den az olan düşük düzeyiyle Orta Asya'nın200 mm'yi bulan yüksek düzeyi arasında değişir. Akdeniz Havzası'nın doğu kıyı kenarlarının tipik bir Akdeniz iklimi vardır ve kışın yağmur alır. Kurak Asya'nın bu Batı kanadı boyunca yıllık ortalama yağış miktarı 500 mm kadardır.
Soğuk Asya. Sibirya'nın büyük bölümüne genelde soğuk bir iklim egemendir. Güney bölgelerinde yarı arktik bir iklim görülür. Burada yazlar ılıktır(21°C)ve kısa sürer (dört aydan daha az). Yağışlar kıyı kesimlerde 510 mm'yken gitgide azalarak içerlerde 250 mm'nin altına düşer. Asya'nın tüm kuzey kesimlerine kutupsal tundra iklimi egemendir. Burada yıl boyu hüküm süren alçak hava sıcaklıkları (en sıcak ay ortalamaları10°C'ın altında) sürekli donmuş halde bulunan bir toprak altı tabakası oluşturur.
Akaçlama: Obi, Yenisey ve Lena Asya'nın denize ulaşan büyük ırmaklarıdır. Bunların üçü de kuzey yönünde akarak Kuzey Buz denizine dökülür. Amur, Huang Ho ve Yangzı (Nil ve Amazon'dan sonra dünyanın en büyük üçüncü ırmağı) doğu yönünde akarak sırasıyla-tümü de Büyük Okyanus'un kenar denizleri olan Ohotsk denizine, Sarı Deniz'e ve Doğu Çin denizine dökülür. Ganj, İndus ve Brahmaputra Hint okyanusu doğrultusunda akarlar. Doğu Tibet'te doğan Mekong, İravadi ve Saluen Güneydoğu Asya'nın yarımadalarını geçerek güneye doğru ilerler. Türkiye'de doğan Dicle ve Fırat ırmaklarının birleşmesinden oluşan Şattülarap ise Hint okyanusunun bir uzantısı olan Basra körfezine dökülür. Ayrıca, Orta Asya'da 12 950 000 km²'lik bir alan da denize ulaşmayan ırmaklarca akaçlanır. Burası Asya'nın iç akaçlama bölgesidir. İli Balkaş gölüne dökülürken, Siriderya (Seyhun) ve Amuderya (Ceyhun) Aral gölüne, Ural ırmağı da Hazar denizine dökülür. Diğerleri, belirli aralıklarla oluşan akarsulardır. Bunlar şiddetli yağmurlardan sonra akarlar. Suları çöllerde buharlaşır ve çoğu kurumuş tuz göllerinde ya da playalarda sona erer.
Kıyısı yeryüzünün en alçak noktası olan bir tuz gölü niteliğindeki Lut gölünü Ürdün ırmağı besler. Hazar denizi, akarsular ve yağışlar sayesinde kazandığı sudan fazlasını buharlaşma sonucun yitirir. Onun yaklaşık 280 km doğusuna düşer Aral gölü, bir zamanlar daha büyük bir alanı kaplıyordu. Dünyanın en derin gölü (1 741 m) olan Güney Sibirya'daki Baykal gölünün tek bir ağzı vardır: Angara ırmağı. Baykal gölünün suları tatlıdır.
Toprak Yapısı: Toprak türleri, bölgelerin iklim koşulları zengindirler. Tundranın güneyinde, Asya'nın soğuk ılıman iklimli kesiminde yer alan geniş kozalaklı orman bölgesinde, yüksek asitli ve düşük organik içerikli podzollü topraklar vardır. Daha güneyde, kozalaklı ve yaprağını döken ağaçlar karmasının yer aldığı ormanlar kuşağında, açık kahverengi orman toprakları daha çok humus içerir ve podzollü topraklara oranla daha az asitlidir. Kuzey Asya'nın ılıman ormanlarıyla Orta Asya'nın çölleri arasında bir çernozyom ve kestane toprakları kuşağı görülür. Humus ve mineral besleyiciler bakımından çok zengin olan, renkleri siyahla koyu kahverengi arasında değişen bu topraklar, ekim yapıldığı takdirde çok verimlidir. Kurak Asya'nın çöl ve dağ topraklarının tarımsal üretim için sunacakları çok az şey vardır. Akaçlamanın mümkün olduğu yerlerde bile, mineralli yeraltı sularının buharlaşması sonucu toprağın üst tabakasında tuz ve alkali birikimi tehlikesi vardır. Sonuç olarak, kurak Asya'da tarım, büyük ırmak vadileri boyunca uzanan iyi akaçlanmış alüvyonlu topraklarla sınırlıdır.
Sıcak, nemli muson Asyası'nın toprakları, pedalfer adi verilen en geniş toprak sınıfına gider. Bu topraklar demir ve alüminyumlu maddeler açısından zengindir. Hızlı oksitlenmeyi destekleyen yüksek hava sıcaklıkları, toprakların kırmızımsı ya dasarımsı görünümüne katkıda bulunur. Çözünebilir mineralleri ve organik maddeleri toprağın üst tabakasından alt tabakasına akıtan şiddetli yağmurlar, üst tabakada sadece alüminyum gibi çözünemeyen mineralleri bırakır. Bu tropikal kırmızı topraklar genelde verimsiz oldukları için muson Asya'sında tarım daha çok ırmak vadileri boyunca uzanan alüvyonlu topraklarda yapılır. Bu arada, bazı önemli ayrıcalıklar vardır: Kuzeydoğu Dekkan yaylasında (Hindistan) ve Cava'da bazal volkan külleri üzerinde gelişen topraklar, muson Asyası'nın en zengin toprakları arasında yer alır.
Bitki örtüsü: Muson Asyası'nın doğal bitki örtüsünü yerini yüzyıllar boyu süren tarım etkinlikleri nedeniyle çoğunlukla çiftlikler almıştır. Güneydoğu Asya'nın ekvator bölgesinde bile, tarla açmak için çıkarılan yangınlar tropikal yağmur ormanlarının ve tropikal yaprak döken ormanların yayıldığı geniş alanları büyük ölçüde daraltmıştır. Bu ormanlardan tik, sal, demirağacı ve bambu gibi değerli sert tahtalı tropikal ağaçlar sağlanmaktadır.
Kurak Asya'da kısa otlar gibi cılız bitki örtüsü, en ücra çöl alanlarının bile kenarlarında görülebilir. Bu çöl bitkilerinin çoğu kurakçıl ve tuzculdur. Yüzeye yakın yeraltı sularının elverişli bir ortam sağladığı yerlerde daha önemli bitki örtülerine rastlanabilir.
Bozkır denilen geniş bir bodur çayır şeridi soğuk Asya'yı kurak Asya'dan ayırır. Bozkır bitki örtüsü Moğolistan'da ve Güneybatı Asya'da egemendir. Bozkır alanının kuzeyinde karışık ormanların yer aldığı dar bir geçiş bölgesi bulunur. Daha kuzeyde tayga adi verilen kozalaklı ormanlar geniş bir alanı kaplar. Tayga, ladin, karaçam, köknar ve çam gibi ticareti değeri olan diken yapraklı, yumuşak tahtalı ağaçların zengin bir deposudur. Hattfâ daha kuzeyde bile likenler, yosunlar ve bodur söğütler soğuk tundrada yaşamayı başarmaktadırlar.
Asya Hayvan topluluğu: Çok hareketli oluşlarıyla dikkat çeken arktik hayvanlar, arktik bitkilere oranla bile daha az çeşitlidir. Kutup ayıları, tarla fareleri, rengeyikleri ve arktik tilkiler tundra bölgesinde en sık rastlanan hayvanlardır. Yarıarktik Asya'nın memelileri ve kuşları soğuğa ve kışa dayanıklı hayvanlardır. Altay geyiği, boz ayı, kurt, kakım ve Sibirya'da yaşayan bir kartal türü (Haliae tus leucocephalus) buna örnektir. Kuşlar Asya çöllerinin ünlü omurgalılarıdır. Kulan (Moğol yaban eşeği), çift hörgüçlü deve, sayga (bir antilop türü), Tibet antilobu, kiang (bir tavşan türü), yak, argali (yaban koyunu) ve markhor (yaban keçisi) kurak Asya'ya özgü hayvanlardan bazılarıdır. Doğu Asya'da takin (bir cins çizgili sırtlan), bharal (yabani Himalaya koyunu), goral (bir cins dağ keçisi), miskgeyiği, sika (bir cins uçan sincap), Thorold geyiği, David geyiği, panda, kara ayı, vb. gibi yerli hayvanlar bulunur. Kıtanın bazı güney kesimlerinde kaplan ve file hâlâ rastlanmaktadır.
Asya'nın Yer altı gelir kaynakları: Asya, dünyanın en büyük kömür rezervlerine sahip kıtasıdır. Dünya toplam kömür rezervinin % 60'ı Rusya'da bulunur. Diğer kömür rezervlerine Çin'in hemen her eyaletinde, Kore'de ve Hindistan'da rastlanır. 1988'de dünya kömür üretimi bakımından SSCB 2. sırayı almıştı. Çin 3. Hindistan 5. ve Kuzey Kore 11.olmuştu.Asya'dalayrıca büyük petrol yatakları da vardı. Basra körfezi bölgesinde toplam petrol rezervlerinin yaklaşık % 60'ı bulunur. Güney Çin, Sarı Deniz, Doğu Asya kıyıları açığındaki kıta sahanlığının bazı yerleri, Güneydoğu ve Güney Asya da petrol açısından zengindir. 1988'de dünya ham petrol üreticileri arasında SSCB 1., Suudi Arabistan, 3., Çin 5., İran 7., Malezya 9., Irak 12., Endonezya 13., Kuveyt 16., Birleşik Arap Emirlikleri 19. ve Hindistan 20. sırayı almıştı. Dünya doğalgaz rezervlerinin yaklaşık % 39'una sahip olan SSCB, 1988'de doğalgaz üretiminde 1. sırayı almıştı.
Demir cevherinin çok bol olduğu SSCB, 1988'de dünya üretiminde 1. olmuş, Çin 3. ve Hindistan 6. sırayı almıştı. Güneydoğu Asya'da çok zengin kalay madenleri vardır. Malezya ve Endonezya dünya üreticileri arasında üst sırada yer alır. Asya'da, ayrıca, büyük boksit yatakları ve çeşitli başka maden rezervleri de vardır. Bunlar dünyanın büyük krom yatakları başta olmak üzere manganez, mika, pirit ve talk gibi mineralleri içerir. Japonya, Asya'nın sanayi devi olmasına karşın, çağdaş sanayi için gerekli maden kaynaklarının çok azına sahiptir ve dolayısıyla gereksinim duyduğu madenleri dışarıdan almak zorunda kalır.
Asya'nın Su kaynakları: Akaçlama kanalları İndus-Ganj ovası, Yangzı vadisi ve rnuson Asyası'nın diğer alüvyonlu alçak alanlarında birbirini kesen çarpaz doğrular halinde sıralanır. Musonun kurak mevsimi sırasında yapılan sulama toprağın iki ya da üç kez ekilebilmesini şime açılmasında ve bölgenin iktisadi gelişmesinde en önemli rolü oyanayan etkenlerden biridir. Irmaklar, Japonya'dışında çoğu Asya ülkeleri için başlıca ulaşım yolları olma özelliğini korumaktadır. Kara ve demir yolu olanakları genelde sınırlıdır.
Kıtanın büyük hidroelektrik enerji potansiyelinin ancak küçük bir bölümünden yararlanılmaktadır. Hidroelektrik potansiyelinden çoğunlukla Japonya ve Bangladeş gibi petrol bakımından yetersiz ülkelerde yaygın biçimde yararlanılmaktadır. İndus ve Mekong havzalarını geliştirme programları ele alınmıştır. Yangzı, Obi, Lena ve Yenisey büyük hidroelektrik potansiyeli olan başlıca ırmaklardır.olanak sağlar. Büyüyen ekinlerin sulanması ve yeraltı sularının elverişli olması da güneybatıdaki kurak Asya'nın yerleşime açılmasında ve bölgenin iktisadi gelişmesinde en önemli rolü oyanayan etkenlerden biridir. Irmaklar, Japonya'dışında çoğu Asya ülkeleri için başlıca ulaşım yolları olma özelliğini korumaktadır. Kara ve demir yolu olanakları genelde sınırlıdır.
Kıtanın büyük hidroelektrik enerji potansiyelinin ancak küçük bir bölümünden yararlanılmaktadır. Hidroelektrik potansiyelinden çoğunlukla Japonya ve Bangladeş gibi petrol bakımından yetersiz ülkelerde yaygın biçimde yararlanılmaktadır. İndus ve Mekong havzalarını geliştirme programları ele alınmıştır. Yangzı, Obi, Lena ve Yenisey büyük hidroelektrik potansiyeli olan başlıca ırmaklardır.
Asyanın Tarımsal kaynakları: Tüm Asya'nın ancak % 17'si ekili arazidir. Hindistan, 163 343 000 hektar ya da toplam yüzölçümünün % 50'si tarıma elverişli olan arazisiyle, en geniş tarım topraklarına sahip Asya ülkesidir. Çin, toplam yüzölçümünün % 11'ini bulan ekilebilir topraklarıyla (103 400 000 hektar) ikinci sırayı alırken, Türkiye, toplam yüzölçümünün % 35'ini (27 413 00 hektar) kaplayan tarım alanlarıyla üçüncü sırada gelir. 20 235 000 hektarla (toplam yüzölçümünün % 12'si) İran; 19 400 000 hektarla (toplam yüzölçümünün % 10'u) Pakistan, Asya'nın tarıma elverişli topraklar açısından zengin öbür ülkeleridir.
Ormancılık ve balıkçılık: Ormanlar Rusya'nın % 36'sını ve geriye kalan Asya'nın % 20'sini kaplar. Yumuşak tahtalı ticari ağaçlar bakımından dünyanın en büyük rezervlerine sahip olan Rusya, kereste üretiminde dünyada birincidir. Yaprak döken ormanlar Güney Asya'da, özellikle muson Asyası'nın tropikal ve yarı tropikal kesimlerinde yaygındır. Endozenya ve Hindistan toplam olarak tüm Asya'nın yaprak döken ormanlarından kesilen odunların yarısını sağlar. Ancak, sanayileşmenin başlaması sonucu, daha önce Çin'de olduğu gibi, Güney ve Güneydoğu Asya'da yaygın biçimde orman yetiştirilmektedir.
Japonya ve Rusya dünyanın en büyük iki balık üreticisidir. Her ikisi de okyanuslarda avlanan büyük balıkçı filolarına sahiptir. Balık üretiminde, Çin üçüncü, Hindistan da dördüncü sırayı alır. Asya'da balık ayrıca, sel sularının bastığı pirinç tarlalarında da yetiştirilir.
ASYA TOPLUM YAPISI
Geleneksel kültür alanları: Asya'nın çok çeşitliliğe dayalı uzun bir kültür mirası vardır. Yerleşik tarım, kent yaşamı ve uygarlığın başlangıç süreci İ.Ö. 4000'de Mezopotamya'da (Güneybatı Asya), İ.Ö. 3000'de İndus Vadisinde (bugün Pakistan'da ve İ.Ö. 2000'lerde Çin'in Huang Ho ya da Sarı Irmak vadisinde gelişti. Bu üç erken uygarlık alanı başlıca kültür geleneklerinin türediği kültür merkezleri olarak görev yaptı. Dinde, ulusçulukta ve tarihsel koşullarda görülen farklılıklar, daha sonra söz konusu bölgelerde değişikliğe uğrayarak dışarı taştı ve Asya'nın geniş kesimlerinde (ve bazen başka kıtalarda) benimsendi.
Asya'da tanınan başlıca altı kültür bölgesi vardır. Özgün üç kültür merkezinden en gelişmişleri şunlardır: Güneybatı (ya da Müslüman) Aşya, Güney (ya da Hint kültürü) Asya ve Doğu (Çin kültürü) Asya. Bir başka kültür alanı da Güneydoğu Asya'dır. Çin ile Hindistan arasında yer alan bu bölge siyasal ve kültürel açıdan coğrafyacıların "dağınık kuşak" adını verdikleri bir kesimdir. Bu kültür alanına iki ya da daha fazla güçlü komşu ülkenin kültürü egemendir. Kuzey Asya (ya da Kuzey Rusya) ve Orta (ya da İç) Asya geriye kalan iki kültür alanıdır. Her ikisi de az nüfuslu ve ikinci derecede önemli yerleşme bölgeleridir.
Güneybatı (ya da Müslüman) Asya, Doğu Akdeniz kıyılarından Afganistan'a kadar doğu yönünde uzanır ve çöl ile yarı çöl alanlarının yer aldığı kurak kuşağın biraz dışında kalır. Bu alan, genelde, Yakın ve Ortadoğu ya da Arap Idünyası adı altında Kuzey Afrika ile bağdaşlaştırılır. Ama son adı kullanmak yanlıştır; çünkü İran, İsrail ve Türkiye'de Arap olmayanlar nüfusun çoğunluğunu oluşturur. Güneybatı Asya kültürü, Mezopotamya'da tarımın erken bir dönemde gelişmesine, sayılamayacak kadar çok eski krallıkların ve imparatorlukların yükselişine ve çöküşüne tanık olmuştur. VII. yy'da İslâm dini insanlar arasında birliği sağladıysa da, Suriye'deki hıristiyanlar, Ermeniler, Lübnan'daki hıristiyanlar ve özellikle İsrail'deki yahudiler gibi müslüman olmayan birçok halk bugün bile bölgedeki varlığını sürdürmektedir.
Güney Asya ya da Hindistan kültürü, Hindistan yarımadasında yeralır ve Hindistan'in egemenliği altındadır. Bu kültürün tarihi Arilerin Kuzey Hindistan'ı istila ettiği İ.Ö. 1500'lere dayanır. Arilerin Veda dini, yerli âdetlerle ve inançlarla kaynaşarak hinduculuğu doğurdu. Hinduculuk sosyal ve yapısal örgütlenmede hâlâ önemli bir rol oynamaktadır. Bugün müslümanlığın yaygın olduğu kuzey bölgelerinde bile önemli bir etki unsuru olarak varlığını korumaktadır. İ.Ö. VI. yy'da Hindistan'da gelişen buddhacılık anayurdu dışında da güçlü kültürel etkiler yapmıştır.
Doğu Asya'da yaşayan uluslar ortak bir kültürü paylaşırlar ve Eski Çağ Çini'nin Huang Ho bölgesine yerleşen halklar, İ.O. 1500'lerde Şang sülalesi döneminde birleşmişlerdir. Kuzey bozkırlarından gelerek saldırıya geçen göçebe halkların istila ettiği Doğu Asya kültür bölgesi, İ.Ö. 100'lerde çağdaş Çin'in büyük bölümünü içermekteydi. Aynı dönemde güneye, Vietnam'a doğru ilerleyerek İ.S. 400'de Kore'ye ve Japonya'ya ulaştı. Bu bölgede toplumsal ve yapısal örgütlenme, büyük ölçüde konfuçiusçuluğun, Japon şintoculuğunun ve daha az ölçüdeyse taoculuğunun ve Çin buddhacılığının etkisinde kalmıştır.
Güneydoğu Asya, Hindistan ile Çin arasında yer alan yarım adaları kucaklar. 2 500 yıl önce başlayan bazı kaynaşmalar sonucunda Çin'den ve Asya'nın geriye kalan kesimlerinden gelen göçmenler, bu bölgenin yerli halkını alçak alanlardan ıssız tepelere sürdüler. Bu kesimde buddhacılık egemen din oldu. Ama İ.S. XII. yy'da Arap tüccarların getirdiği İslam etkisi ve XVII. yy'dan sonra İngilizlerin, Fransızların, HollandalIların, İspanyolların ve Amerikalıların giriştiği sömürgecilik hareketleri, bu yöreye çok çeşitli kültür değişimleri getirmiştir.
Bazılarınca Rus Asyası diye de anılan Kuzey Asya, Güney Urallar'ın yarı çorak bozkırlarından başlayarak kuzeye yönelir, Sibirya'yı geçtikten sonra Kuzey Buz denizi kıyılarına kadar uzanır. Bozkırlar çeşitli göçer konar kabilelerin ve yerli Türk halklarının geleneksel ülkesidir. Moğollar, Yakutlar, Tunguzlar, Kazaklar, Özbekler ve Tatarlar bunlardan bazılarıdır. Rusların XVII. yy'dan başlayarak bölgeye getirdikleri Avrupa etkisi XX. yy. başlarında büsbütün yoğunlaşmıştır.
İç (ya da Orta) Asya, Tibet'i, Moğolistan'ı, Uygur Cumhurıyeti'ni ve İç Moğolistan'ı içerir. Yüksek dağlar ya da geniş çöllerle çevreden soyutlanan Orta Asya, yüzyıllar boyu göçerkonar çobanların beldesiydi. Doğu Çin'in yerleşik topraklarına sürekli akınlar yapan istilacıların anayurdu olarak, bu bölge uzun zaman Çinlilerin korkulu rüyası olmuştur. Ancak, Çin yerleşmeleri ve etkisi son yıllarda büyük ölçüde artmıştır. Eski Sovyet rejiminden korkan Çinliler, Çin-Sovyet sınırına büyük kuvvetler yığmışlardı.
Irklar ve etnik öbekler: Asya'nın çok çeşitli etnik öbekleri vardır. Tüm Asya halklarının üçte ikisi Moğol ırkındandır. En büyük etnik öbek Han Çinlileridir. Bunlar Çin'in toplam nüfusunun % 94'ünü oluşturur ve Çin'in doğu yarısına egemendir. Nüfusun geriye kalan % 6'sını Moğollar, Uygurlar, Huiler, Çuanglar, Tibetliler ve diğer topluluklar oluşturur. En büyük ikinci Asya topluluğu Japonlar'dır. Bunlar, kuzeydeki Hokkaido adasındal birkaç bin Aynu hariç, Japonya'da tek bir etnik öbek oluştururlar. Hindistan, tam tersine, etnik olarak karmaşıktır. Genelleme yapılırsa, Ari kökenden gelen açık tenli insanlar kuzeyin, siyaha yakın esmer tenli ve Dravitçe konuşan insanlar güneyin tipik özelliğidir.
Kuzeyin orta kesimlerinde çok çeşitli değişik kabile öbekleri yaşar. Avrupalı Ruslar, Rus Asyası nüfusunun yaklaşık % 40'ını oluşturur. Ama güney bozkırları Buryatlar, Kalmuklar, Tacikler, Çuçiler ve Tunguzlar gibi önemli azınlıkları içerir. Etnik açıdan parçalanmış durumda olan Güneydoğu Asya'nın başlıca etnik öbekleri arasında EndonezyalIlar, MalezyalIlar, Birmanlar, Taylar, Khmerler, Vietnamlılar, Filipinliler ve yalnızlığa itilmiş sayısız dağ halkları sayılabilir. Güneybatı Asya'nın başlıca etnik öbeği Samiler (çoğunluğu Araplar ve İsrail'de yaşayan Yahudiler) olmakla birlikte Türkler, Ermeniler, İranlılar, Kürtler ve Beluçlar da vardır.
Diller: Çin'de, Güneydoğu Asya'da ve kıtanın başka yerlerindeki yaklaşık 1 milyar kişinin konuştuğu Çince, Asya'da en yaygın konuşulan dildir. Çince, Mandarin, Kanton, Vu, Min ve Hakka gibi birçok farklı lehçe içerir. Yaklaşık 215 milyon kişinin konuştuğu Hintçe, Asya'da en yaygın kullanılan ikinci dildir; Hintçe özellikle Kuzey Hindistan ve Pakistan'da konuşulur. Genellikle Güneybatı Asya'da konuşulan Arapça, dillerin önem sırasında üçüncü sırayı alır. Rus Asyası'nda yaygın biçimde konuşulan ve ikinci bir dil olarak kullanılan Rusça, dördüncü sırada yer alır. Türkçe de ulusal sınırları aşarak, uluslararası bir dil olmanın keyfini sürmektedir. Asya'da konuşulan öteki pekçok dil sadece ulusal ve bölgesel olarak kullanılır. Sömürgeci devletlerce getirilen diller de Asya'da önemli izler bırakmışlardır. Sayısız dillere bölünmüş durumdaki Hindistan'da, İngilizce resmî devlet dili olarak kalmayı sürdürmüş ve ülkenin birleştirici tek dili olmuştur. İspanyolca da Filipinler'de önemini korumaktadır. Ayrıca, Afrika-Asya dilleri, Dravit dilleri, Hint-İran dilleri, Malezya-Polinezya dilleri, Çin-Tibet dilleri, Güney Doğu Asya dilleri ve Ural-Altay dilleri de önemlidir.
Dinler: Hinduculuk, müslümanlık, buddhacılık başlıca Asya dinleridir. Yaklaşık 520 milyon kişinin inandığı hinduculuk, Hindistan'ın başlıca dinidir. Asya'da 430 milyon kadar inananı bulunan müslümanlık, Güneybatı Asya, Afganistan, Pakistan, Bangladeş, Malezya ve Endonezya'nın başlıca dinidir. Hindistan'da, Filipinler'de Orta Asya'da da çok sayıda müslüman azınlık yaşar. Hindistan'da gelişmiş olan buddhacılık, şimdi artık bu ülkede önemini yitirmiştir. Ama Asya'nın başka bölgelerinde 250 milyon kadar inananı vardır ve Birmanya, Tayland, Sri Lanka, Laos ve Kampuçya'da başlıca dini oluşturur. Tibet buddhacılığı olarak bilinen bir tür kuzey mezhebi Tibet ile Bhutan'da egemendir. Buddhacılığın Japonya'da da çok inananı vardır. Yerli bir Çin dini olan taoculuk ve dinden çok bir felsefe olan konfuçiusçuluk, komünizm öncesi dönemde Çin'de çok yaygındı. Şinto ya da Japonlara özgü doğaya tapınma, özellikle Filipinler'de görülem katoliklik ve protestanlık diğer önemli Asya dinleridir. Hindistan'daki Sihler, Parsiler ve caynacılığa inananlar sayıca az olan din tarikatları öbeğine girer.
Eğitim ve sağlık: Asya'nın okul çağındaki çocuklarının yaklaşık % 60'ı okula gider. Okuryazarlık bir Asya ülkesinden ötekine belirgin bir farklılık gösterir. Sözgelimi Afganistan nüfusunun ancak % 10'u okuryazardır. Buna karşılık İran ve Suudi Arabistan nüfusunun % 25 ile Çin, Hindistan ve Malezya'nın % 50'si okuryazardır. Bu oran Türkiye'de % 70'e erişirken, Japonya ve Rusya'da % 100'e yakındır.
Kişi başına günlük ortalama protein tüketimi Asya ülkelerinin çoğunda dengesizdir. Bebek ölüm oranı Hindistan ve Orta Doğu'da Çin ve Türkiye'den daha yüksekken, sanayileri gelişmiş ülkelerden Japonya ve Rusya'da en düşüktür. Asyalılar'ın ortalama ömür uzunluğu 40 ile 65 yaşlar arasında değişir. Ömür uzunluğunun 70 yıldan daha fazla olduğu Japonya, Rusya ve Türkiye bu genellemenin dışında kalır.
Not: Hem Japonya'nın başkenti, hem de dünyanın başlıca ticaret ve finans merkezlerinden biri olan Tokya'da afiş bolluğu. Çekirdek kent nüfusu bakımından Asya'nın en kalabalık kenti olan Tokyo, Honşu adasındadır.
Çin'de pazarda sepetler içinde satılan kömürler. 1980 yıllarının sonuna doğru ekonomisini liberalleştiren Çin, özellikle açık pazar bölgeleri adı verilen alanlarda küçük çapta kişisel girişimlere izin vermiştir.
Asya Nüfusu: Asya'da nüfus yoğunlukları, dünyada en düşük oranlı yerleri olan Arabistan çölü, Tibet yaylası, Güney ve Orta Asya'nın bazı kesimleriyle dünyanın en yüksek nüfus yoğunluklarını barındıran İndus-Ganj ovası ve Yangzı vadisi arasında değişir. Asya'da yıllık ortalama doğal nüfus artış hızı 1970'lerin ilk yarısında % 2'nin altına gerilemesine karşın, son 30 yılda yıllık nüfus artış hızı bölgede ortalama % 2 oldu. Nüfus artış hızı rakamları 1980-1988 süreci için SSCB'de % 0,9'du. Hindistan yılda ortalama % 1.7 hızla artış kaydederken, Çin'de nüfus artış hızı yılda ortalama % 1,6 olmuştur. Bu ülkelerin son derece büyük olması nedeniyle, bu oranlar Hindistan ve Çin'in herbiri için yılda yaklaşık 16 milyon kişilik toplam bir artışa dönüşmüştür. Doğal nüfus artış hızları Güneybatı Asya'da (İsrail hariç) % 3 dolaylarında ya da üstündedir.
1988'de SSCB'de doğum oranı 1 000 kişi başına 20,1 ve ölüm oranı 1 000 kişi başına 10,3'tü. Ölüm oranları dünya genelinde gelişen beslenme ve sağlık bakımı sonucunda oldukça azalmıştır. Ancak, doğum oranlarının kontrolü daha zordur. 1982 nüfus sayımının nüfus artış hızı karşısında dehşete kapılan Çin yönetimi, aile başına bir çocuk politikasını iyice pekiştirdi. Şimdi Çin bu yüzyılın sonuna kadar nüfus artışını en fazla 1,2 milyarla sınırlamayı hedeflemektedir. Hindistan 1950'lerden bu yana doğum kontrolü için çeşitli programlar denemektedir. Üç ya da daha fazla çocuklu tüm aileler için zorunlu kısırlaştırmayı getiren yasa, büyük bir hoşnutsuzlukla karşılanmıştı. 1988'de Çin'in doğum oranı 1 000 kişi başına 22'ye düşerken, Hindistan'daki oran inatla 1 000 kişi başına 32'de kaldı. Japonya'nın doğum oranı, kürtajın yasallaştırılmasıyla yıllar önce kontrol altına alınmıştır.
Genel olarak son yıllarda tüm Asya ülkeleri kentleşmenin çemberinden geçtiler. İnsanlar sürüler halinde kırsal kesimlerden kentlere akmış, buralarda işsizliği, husuzsuzluğu ve her türlü sosyal karşıtlıkları artırmıştır. Ayrıca halklar artık geleneksel kültürleri bırakıp, modern, kentsel, sınai ve ticari törelere yönelme eğilimi göstermektedir. Bombay, Rangoon, Bangkok, Manila, Hongkong, Singapur ve Cakarta bunun en güzel örneğidir. Dünyanın en büyük kentlerinden biri olan Şanghay, Çin hükümeti nüfusun bir bölümünü zorla çevre alanlara dağıtana kadar böyle bir kentti.
Ancak, bu kentleşme eğilimine karşın, Asya ülkelerinin çoğunda genelde kırsal kesim ağır basmaya devam etmektedir. Nüfusunun % 15'inden azı kırsal kesimlerde yaşayan çağdaş İsrail ve nüfsununun ancak % 18'i kırsal olarak nitelendirilen Japonya bu genel eğilimin dışında kalan iki örnektir. Güneybatı Asya'da, Irak nüfusunun ancak % 28'i ve Ürdün nüfusunun % 44'ü kırsal kesimlerde yaşar. Asya'nın başka yerlerinde, söz gelimi, Hindistan'da kırsal nüfus toplamın % 76'sını, Endonezya'da % 77'sini ve Çin'de yaklaşık % 80'ini oluşturur.
ASYA KITASI EKONOMİK GELİŞME
Orta Çağ'da, Asya dünyanın en gelişmiş yerlerinden biriydi. Suriye testileri, kılıçları, çeliği ve gümüş işlemeciliğiyle, Hindistan pamuğuyla, İran ve Orta Asya halılarıyla, Güneydoğu Asya baharatıyla, Çin porselenleri ve ipeğiyle ünlüydü. Batılı tüccarlar ve tüketiciler XVIII. yy. sonlarına kadar bu mallara rağbet ederlerdi. Ancak bugün, Rusya, Japonya, Türkiye ve Güneybatı Asya'nın petrol zengini kesimleri hariç, çoğu Asya ülkeleri gelişmekte olan dünyanın bir parçası sayılır. Sanayi Devrimi'ni ve sanayileşmenin Batı dünyasına sağladığı yüksek yaşam standardını paylaşmayan birçok Asya ülkesinde, halkın büyük çoğunluğu kıt kanaat geçinme sınırına yakın bir düzeyde yaşamaktadır.
Tarım. Nüfusun ancak % 6'sının çiftçilikle uğraştığı İsrail, sadece % 8'inin çiftçi olduğu Japonya ve % 10'nun tarımsal etkinliklerde çalıştığı eski Sovyet Asyası hariç, Asya genelinde tarım, egemen ekonomik etkinlik bakımından etkisini sürdürmektedir. Buna karşılık, Asya'nın geriye kalan kesiminde çiftçilikte işgücü oranı Türkiye'de % 44, Çin'de % 62, Hindistan'da % 64 ve Endonezya'da % 65'tir ve bu oran Bhutan ve Nepal'de % 94'e kadar çıkmaktadır.
Asya'da dört ayrı tarım sistemi vardır: Küçük işletme tarımı, kolektif (ortaklaşa) tarım, büyük tarım işletmeleri tarımı ve gezici tarım. Küçük özel çiftliklerin ülke tüketimine ve yerel pazarlara yönelik ürünler -kendi geçimlerini sağlamak amacıyla ve peşin para karşılığı sattıkları ürünlerle birlikte- yetiştiren küçük işletme tarımı kapitalist ekonomilerde egemendir. Üretimin merkezi planlamaya dayalı oluduğu kolektif ya da ortaklaşa tarım Çin'de ve (bir zamanlar eski Sovyetler Birliği'nde) uygulanır. Dış pazarlar için sahipli büyük topraklarda bazı yararlı tarım ürünleri yetiştirmeye yönelen büyük tarım işletmeleri, en çok Güneydoğu Asya'da yaygındır. Göçebe tarım ya da ormanın yakılması sonucu açılan tarlalarda yapılan tarım, tropikal yağmur ormanlarında kabile gruplarınca uygulanır.
Pirinç Asya'da temel besin maddesidir. Tüm dünya pirincinin yaklaşık % 91'i Asya'da yetiştirilir. Bunun % 40 kadarı Çin'de,% 20'si Hindistan'da ve% 6'sı Bangladeş'te yetişir. Buğday en önemli ikinci besin maddesidir. Özellikle Kuzey Çin, eski SSCB, Türkiye ve Akdeniz kıyıları gibi görece sıcak ve kurak alanların başlıca ürünüdür. Dünya buğdayının yaklaşık % 23'ü Rusya'da, % 10'u Çin'de, % 7'si Hindistan'da, % 4'ü Türkiye'de ve % 5'i de Asya'nın geriye kalan yerlerinde üretilir. Akdarı, süpürge darısı, mısır, arpa, soya fasulyesi ve kaoliang beslenmede yararlanılan başka bir üründür. Ticari ürünler pamuk (Hindistan, Rusya ve Çin), ipek (Çin, Hindistan ve Japonya), jüt (Bangladeş ve Güneydoğu Asya), kauçuk ve palmiye yağı (Malezya, Tayland ve Endonezya), şekerkamışı (Pakistan, Tayland, Endonezya, Tayvan, Hindistan ve Filipinler), çay (Hindistan, Çin, Endonezya ve Japonya) ve koprayı (Endonezya ve Filipinler) içerir.
Hayvanlar Asya tarımında önemli bir rol oynar. Çin dünyada en büyük domuz nüfusuna sahiptir. Böylece domuz Çin sofrasında hayvansal proteinin başlıca kaynağını oluşturur. Dünyanın en kalabalık büyükbaş hayvan nüfusu Hindistan'dadır. Ancak, Hindistan'da kutsal sayılan sığır, eti için değil dinsel amaçlar için ve koşum hayvanı olarak yetiştirilir. Daha çok ulaşımda kullanılan develer, kurak Asya'da çok değerli hayvanlardır. Koyun Güney Orta Asya, Batı Çin, Orta Hindistan yaylası ve Orta Doğu gibi yarı kurak çevrelerde yetiştirilir. Rengeyiklerine de Sibirya'nın kuzey kesimlerinde rastlanır.
Ormancılık ve balıkçılık: Asya'nın büyük bölümünde ormancılık ve balıkçılık, genelde, ülke pazarlarının sınırlarını aşmaz. Ancak, her iki etkinlik de Japonya ve Rusya'nın başlıca sanayileridir. Tik kerestesi Tayland ve Bangkok için değerli bir dışsatım malıdır.
Madencilik: Asya'nın maden kaynaklarının büyük zenginliği, dünyanın sanayi kuruluşlarının büyük bölümüne gerekli hammaddeleri sağlar. 1988'de Asya yakıtlar açısından dünyanın toplam petrol gereksiniminin % 33'ünü, maden ve antrasit kömürlerinin % 24'ünü ve pazarlanan doğal gazın % 8'ini üretti.Metaller bakımından dünya kalayının % 43'ünü, demir cevherinin %
18'ini, kromunun % 22'sini, manganezinin % 11'ini, cıvasının % 16'sını, seleninin % 36'sını, telürünün % 20'sini, tungsteninin (volfram) % 43'ünü, çinkosunun % 19'unu ve titanım % 12'sini üretti. Dünyanın toplam metal dışı maden üretiminde, Asya, çimentonun % 35'ini, grafitin % 41'ini, mağnezyumun % 36'sını, mikanın % 40'ını, kimyasal gübrelerin % 34'ünü, piritin % 19'unu, tuzun % 19'unu ve talkın % 43'ünü sağlamaktadır. Mineral üretimin toplam değeri olarak Asya tüm kıtalar arasında birinci sırayı almaktadır.
İmalat: Asya'da, Japonya ve Türkiye dünyanın imalatçı ülkeleri arasında yer alır. Rusya Federasyonu da imalatçı bir ülke olmakla birlikte, başlıca sanayi merkezleri Avrupa kesiminde bulunur. Rusya Asyası aslında doğal kaynakların büyük bir deposu olmasına karşın, ulaşım yetersizliği ve dünya pazarlarına uzaklığı yüzünden hâlâ büyük bir bölümü işletmeye açılamamıştır. Japonya'da imalat merkezleri Kanto ovasında (Tokyo-Yokohama alanı), Kansai bölgesinde (Nagoya ve Osaka ile Kobe gibi Japon denizi boyunca sıralanan kentler) ve Kuzey Kyuşu'da toplanmıştır. Sanayi hammaddelerinden yoksun olan Japonya, teknik makineler, ulaşım araçları ve yükte hafif, pahada ağır olan saat gibi hassas aletler üretiminde uzmanlaşmıştır. Otomobiller, elektrikli ve elektronik aygıtlar bu tip imalatın diğer ürünleridir.
Çin'de ağır sanayi kuruluşları Çangçun, Tienşin, Şanghay ve Vuhan gibi kentlerde bulunur. Çin sanayileşme programını geliştirmek amacıyla Batı'dan ileri teknolojiye dayalı önemli mallar ithal etmeye başlamıştır. Hindistan'da olduğu gibi, Çin'in sanayi yapısında da hâlâ hafif imalat ağır basmaktadır.
Hindistan'ın başlıca sanayi kuruluşları Bombay'da, Kalküta'da, kömür ve demir cevheri madenlerinin yakınında olan Kalküta'nın hemen batısındaki Çota Nagpur bölgesinde bulunur. Güneydoğu Asya ve Ortadoğu az sayıda önemli sanayi bölgelerine sahiptir. Varolan bazı küçük imalat kuruluşları bu ülkelerin başkentlerinde ve birkaç ticaret kentinde toplanmıştır. Orstadioğu'nun zengin, petrol kaynakları, bu alanların sanayi gelişimini finanse etmek için kullanılmaktadır.
Enerji: Asya'da enerji tüketiminin sanayileşme düzeyiyle yakın bir ilişkisi vardır. Kişi başına enerji tüketimi Katar ve Rusya'da en yüksek ve Kampuçya ile Nepal'de en düşüktür. Termal enerji Asya'da başlıca enerji kaynağıdır. Hindistan'ın, Çin'in ve Rusya'nın Asya kesiminin yüksek hidroelektrik enerji potansiyelleri vardır. Ancak, bunların çoğu henüz verimli biçimde işletilmemektedir.
Ulaşım ve iletişim: Japonya ve Türkiye hariç, Asya ülkelerinin ulaşım olanakları genellikle yetersizdir. Kıtanın yüzey şekilleri, nüfusun kalabalık olduğu yerlerle pazarlar ve kaynak alanları arasındaki büyük uzaklıklar Asya'da karayolu ulaşımını güçleştirmektedir. Demiryolları ancak Japonya'da, Türkiye'de, Hindistan'da ve doğu Çin'de yaygındır. Rusya Asyası'nın büyük bölümüne hizmet veren Sibiryaötesi demiryolu, Ural Dağları'nı aşar ve Güney Sibirya'yı' boyduna boya geçerek Büyük Okyanus limanlarından Vladivostok'a ulaşır. Paralel bir hat olan Baykal-Amur demir yolu (BAM) eski Sovyetler Birliği döneminde, 1984'te tamamlanmıştır. Asya'nın karayolu sistemi demir yollarından bile geridir. Sonuç olarak, ırmak ve kıyı taşımacılığı Asya'nın çoğu yerlerinde büyük önem taşır. Japonya ve Türkiye'de tüm yolcu trafiğinin % 45'ten fazlası otomobilden yararlanır buna karşılık Asya'nın geri kalan kesiminde karayolu trafiği çok cılızdır.
Ticaret: Orta Doğu'nun petrol zengini ülkelerinde petrol başlıca dışsatım malıdır. Suudi Arabistan'da değer olarak yıllık toplam dışsatımın yaklaşık % 90'ını karşılarken, İran ve Kuveyt için de başlıca dışsatım malıdır. 1990'da uluslararası ticaret ambargosuyla durdurulan Irak'ın petrol dışsatımları, 1991 Körfez Savaşı'ndan sonra kesin biçimde yasaklandı. Muson Asyası'nda, Endonezya ve Brunei önemli miktarda petrol dışsatımı gerçekleştiren başlıca ülkelerdir. 1990-1991 Körfez bunalımının bölgesel ekonomik etkileri şöyle sıralanabilir: İrak ve Kuveyt'te işlerinden olan yüzbinlerce Filistinli, Ürdünlü, Güney Asyalı ve Filipinli yabancı işçiden akan gelirin kaybı; petrol fiyatlarındaki geçici yükselmenin etkileri ve Güney Asya mallarının Irak ve Kuveyt'e satılmasının askıya alınması; Irak petrol boru hattının kapatılması sonucu Türkiye'nin uğradığı gelir kaybı ve Ürdün'ün Irak dışsatımlarından yararlanamaması.
Güneydoğu Asya'nın başlıca dışsatımları tropikal ürünler ve madenlerdir (kauçuk, palmiye yağı, şekerkamışı, hindistancevizi, kalay, boksit gibi). Hindistan yarımadası tekstil, makine ürünleri ve el yapımı eşya satar. İmalat ürünleri ve petrol, başlıca dışalım mallarıdır.
Çin'in dış ticareti, hükümet daha önceki "kendi yağıyla kavrulma" siyasetini bıraktıktan sonra, 1980'lerde çarpıcı bir biçimde arttı. Çin Halk Cumhuriyeti'nin dış ticareti, GSMH'sinin % 73'ünü dış yatırımlara ayıran Tayvan'ın ve Japonya'nın hâlâ çok gerisindedir.