Çocuk Edebiyatı
Günüm üzde, güzel bir kitapçı dükkânına giren bir çocuk büyük bir olasılıkla dilediği kitabı bulabilir. Resimli, resimsiz macera romanları, peri masalları ve efsaneler, bilim kurgu, özyaşam öyküleri, tarih kitapları, doğayla ilgili kitaplar, şiirler, kısaca yeryüzünde var olan hem en her şeyle ilgili düzinelerle kitap rafları doldurur.
Bugün kitap okuyan çocuk sayısı eskisine göre çok arttı. Satın almaya gücü yetmeyenlere ise bunun için olanaklar sağlanıyor. Halk kütüphanelerinin çocuk kitapları bölüm ünden süreli olarak ödünç kitap alınabilir. Birçok okulun da kendi özel kütüphanesi vardır.
Günümüzde çocuk kitaplarının hem öğretici, hem de eğlendirici olmasına önem verilir. Ama eskiden böyle değildi, üstelik çocukların okuyacak kitap bulm aları kolay olmuyordu. 18. yüzyılın başında yaşamış bir çocukla bu konuda konuşabilseydiniz, okumuş olduğu kitapların azlığına ve bunların sadece birkaçının çocuklar için yazılmış olmasına şaşardınız. Bundan 150 yıl öncesine kadar kitap denince, çocukların aklına, baştan sona iyi davranış kuralları ile dolu ders kitapları gelirdi. Öğretici kitapların yanı sıra çocuklar için ilginç, eğlendirici kitaplar yazılmaya başlanalı çok olmadı.
Tarih
Çok eskiden öykü kitapları yokken, halk ozanlarının anlattığı destanlar, cin, peri masalları, yiğitlikleri dillere destan olmuş şövalyelerin, eşkıyaların m aceraları, sözde konuşan hayvanların öyküleri dinlenir, bu öyküler anlatıla anlatıla ezberlenirdi.
Çocuk edebiyatı batı dünyasında ancak 18. yüzyılın ikinci yarısında bağımsız bir edebiyat kimliği kazandı. 18. yüzyıl başlarında Fransızca’ya, 19. yüzyılda İngilizce’ye çevrilen Binbir Gece Masalları da bütünüyle olm asa bile içinden seçilmiş bazı masallarla tüm dünya çocuklarının her dönemde vazgeçmeden okudukları yapıtlar olma özelliğini kazanmıştır. Alaeddinin Büyülü Lambası, Gemici Sinbad’ın Serüvenleri, Ali Baba ve Kırk Haramiler gibi Binbir Gece Masallarından alınıp çeşitli dillere çevrilen ve resimlerle süslenen seçme masallar doğu toplumları kadar batı toplumlarında da benimsenmiş ve yaşamın her alanında etkileri görülmüş örnekler arasındadır.
Gene 18. yüzyılın başlarında, bugün çocuk edebiyatı klasikleri arasına giren birkaç kitap yazıldı. Bunlardan ikisi, Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe (1719-20) adlı romanı ile Jonathan Swift’in Güliver’in Gezileri'dir (Gulliver’s Travels\1726). Bu yapıtlar son derece ilginç ve heyecan verici oldukları için hâlâ okunur. Oysa ikisi de özellikle çocuklar için yazılmamıştı. Güliver’in Gezileri zamanın düşünce ve adetlerinin saçmalığını göstermek amacını güdüyordu. Çünkü 18. yüzyılın ortalarına gelinceye kadar çocuklar büyüklerin küçük bir modeli sayılır, yetişmeleri için özel bir çaba gösterilmezdi. John Locke ve JeanJacques Rousseau gibi Aydınlanma Çağı düşünürlerinin öne sürdüğü tezler Sanayi Devrimi’nden sonra orta sınıfların güç kazanması ve kadınların eşit haklar mücadelesi gibi bir dizi tarihsel olay sonucu, çocuklar büyüklerden değişik varlıklar olarak algılanmaya başlandı. Çocuk edebiyatının gelişmesi de çocuğun kendine özgü bir varlık olarak kabulünden sonra gerçekleşti ve William Blake, Lewis C aroll, Louisa May Alcott, Mark Twain, Carlo Collodi, Hans Christian Andersen gibi yetenekli yazarların katkılarıyla güçlendi. Günümüzde ise çocuğun kitap yapraklarım karıştırmaya başladığı ilk aylardan, 14-15 yaşına kadar zevkle okuyacağı çeşitli boylarda, konularda, dillerde kitaplar var.
İngiltere
15. yüzyılda Avrupa’da Johannes Gutenberg’in bulduğu basım yöntemini İngiltere’de uygulayan William Caxton özellikle çocuklar için öykü kitapları basmayı düşünmemişti. Oysa yayımladığı kitapların çoğu aile büyükleri kadar çocukların da ilgisini çekti. O kuma yazma bilen yetişkinler bu öyküleri çocuklara yüksek sesle okurlardı. Caxton Ezop Masallarım İngilizce’ye çevirdi. Ayrıca kahram anlık öykülerinin yer aldığı birçok kitap basıp yayımladı.
18. yüzyılın ikinci yarısında ise, Fransız düşünür Rousseau’nun görüşlerinin etkisiyle, İngiltere’de çocuk eğitiminde öğreticilik ilkesi önem kazandı. 19. yüzyılda, çocuklar için amaçlanan yeni bir öykü türü olan “peri masalları” ortaya çıktı. Bunlar Fransız yazar Charles Perrault’nun 1698’de yayımladığı masalların İngilizce çevirileriydi. Daha sonra Danimarkalı Andersen’in ve Grimm Kardeşlerin masalları İngilizce’ye çevrildi.
Çocuklara ahlak dersi verilmesinden yana olmayan Lewis Carroll 1865’te, bugün de ününü koruyan Al is Harikalar Diyarındaki (Alice’s Adventures in Wonderland) yazdı. Bu daha önce yayım lananlara hiç benzemeyen bir kitaptı. Alis’in iksir içip tavşan deliğinden geçerek indiği yer, konuşan hayvanların ve akıl almaz serüvenlerin yaşandığı çılgın bir dünyadır.
Al is Harikalar Diyarında ile onun devamı niteliğindeki Tılsımlı Ayna (Through the Looking-Glass; 1871) çocukları eğitmek için değil, eğlendirmek için yazılan ilk kitaplardı.
Anna Sewell’in 1877’de yazıp dilimize Siyah İnci olarak çevrilen Black Beauty'si bugüne kadar yazılmış hayvan öykülerinin en güzellerinden biridir.
19. yüzyılın ikinci yarısında konular büyük bir çeşitlilik kazandı. Uzak ülkelerde ya da yüzyıllar öncesinde geçmiş serüvenlerin yanı sıra, uzak bir gelecekte gerçekleşeceği tasarlanan serüven kitapları yayımlanmaya başlandı. Robert Louis Stevenson’un Define Adası (Treasure Island\ 1881) bunların en sürükleyicilerindendir. Rudyard Kipling’in çocuklar için yazdığı Orman Çocuğu'nda (The Jungle Book; 1894) Mowgli adlı bir çocuğun balta girmemiş ormanlardaki yabanıl hayvanlar arasında geçen yaşamı anlatılır. Oscar Wilde’m Mutlu Prens'i (The Happy Prince; 1888) bugün de değerini koruyan çocuk kitaplarındandır. 1904’te James Matthew Barrie büyümek istemeyen çocuk Peter Pan'ı yarattı. Peter Pan ilk önce oyun olarak sergilendikten sonra 1911’de öykü olarak da yayımlandı.
Frances Eliza Burnett I. Dünya Savaşı’ndan kısa bir süre önce, Türkçe’de Gizli Bahçe adıyla yayımlanmış olan The Secret Garden'ı (1909) yazdı. Kitap huysuz ve şımarık iki çocuğun gizemli bir bahçede mutlu ve sağlıklı bir kişiliğe kavuşmalarının eğlendirici ve coşkulu serüvenidir.
20. yüzyılın ilk yarısında yazılan çocuk kitaplarının kahramanları artık sadece kırsal alanda yaşayan ya da denizlerde başlarından olmadık olaylar geçen çocuklar değil, büyük kentlerin blok apartmanlarında ya da kenar mahallelerinde yaşayan sıradan çocuklardı.
Çağdaş peri masallarının en güzellerinden biri de Pamela Lyndon Travers’in Mary Poppins'idir (1934). Bir ailenin çocuklarına bakmak üzere doğu rüzgârıyla gelen iyi yürekli ve yetenekli Mary Poppins, bundan bir yıl sonra rüzgârın yön değiştirmesiyle geri döner. Merdivenlerden kayarak inmek ve şemsiyesiyle uçmak gibi olağanüstü becerileri vardır.
Kuzey Amerika
İngiltere ile karşılaştırıldığında ABD’de çocuk edebiyatı oldukça zayıf kalır. ABD’nin İngilizce konuşulan kuzey kesim inde yaşayan çocuklar uzunca bir süre Avrupa’dan getirtilen kitaplara bağımlı kaldılar. 19. yüzyılın başlarında, Washington Irving çocukların çok sevdiği bir öykü olan “Rip Van Winkle”ı (1819-20) yazdı. Harriet Beecher Stowe Tom Amca’nın Kulübesi'n\ (Uncle Tom’s Cabin; 1852) büyükleri düşünerek yazmıştı, oysa yıllarca çocukların en çok ilgi duyduğu kitaplardan biri oldu ve pek çok dile çevrildi. Mark Tvvain’in iki tanınm ış öyküsü Tom Sawyer’in Maceraları (The Adventures of Tom Saw yer; 1876) ve Hakılberi Fin'in Maceraları da (The Adventures of Huckleberry Finn; 1884), Joel Chandler Harris’in Uncle Remus'u (“Remus Amca”) gibi, köleliği konu almıştı. Louisa May Alcott 1869’da K üçük Kadınlar'ı (Little Women) yayımladı. Bu kitap sevgi ve dayanışmanın esin verici bir örneğiydi.
Lyman Frank Baum’un Sihirbaz Oz (The Wonderful Wizard o Oz\1900) adlı yapıtı, evini bulmak için yola çıkan küçük Dorothy, korkuluk, teneke adam ve korkak aslan gibi kahramanlarıyla çocukların sevgilisi oldu. Son yıllarda yazılan kitaplarda ise yoksulluk, bölünmüş aileler, ırk ayrımcılığı, büyüklerin ikiyüzlülüğü, içki bağımlılığı, cinsellik, ölüm gibi sorunlar işlenmeye başlandı.
Kanada’da hayvan yaşamına ilişkin öykülerden başka, çocukların gerek okulda, gerek yaşamın başka alanlarında başlarından geçen olayları dile getiren öyküler büyük ilgi gördü.
Fransa
Jean de La Fontaine’in fablları ile Fenelon’un XIV. Louis’nin oğlunun eğitimi için yazdığı Aventures de Telemaque (1699; “Telemakhos’un Başından Geçenler”) sayılmazsa, Fransız çocuk edebiyatının Charles Perrault’ nun duru bir dille anlattığı peri masallarıyla başladığı söylenebilir. Contes de ma merel’Oye (1698; “Peri Masalları”) adlı bu kitap “Külkedisi” , “Kırmızı Şapkalı Kız” , “Mavi Sakal” , “Uyuyan Güzel” ve “Çizmeli Kedi” gibi hepinizin çok iyi bildiği ünlü çocuk öykülerini içeriyordu. 18. yüzyılda Jean-Jacques Rousseau Emil (1762) adlı yapıtında, çocuk eğitiminde öğreticiliğin ağırlık taşıması görüşünü ileri sürerek, bu alandaki yayınları önemli ölçüde etkiledi. Bu eğilim 19. yüzyılın büyük bir bölümünde etkisini sürdürürken, Mme de Segur’un torunları için yazdığı Bir Eşeğin Hatıraları (les memoires d’une âne; 1860) gibi romanlar çocuk edebiyatına duygusal bir boyut ve canlılık kazandırdı. Bu dönemin en önemli yazarı ise “bilim kurgunun babası” sayılan Jules Verne’dir. Ayrıca George Sand, Alphonse Daudet ve Alexandre Dumas gibi önemli yazarlar da çocuk edebiyatına katkıda bulundular.
Fransız çocuk edebiyatı 20. yüzyılda parlak bir döneme girdi. Andre Maurois’nın Şişkolarla Sıskalar'ı (Patapoufs et Filifiers) toine de Saint-Exupery'nin Küçük Prens'i (le Petit Prince; 1943) bu dönemin sevilen çocuk kitapları arasındadır. 20. yüzyılda çocuk yayınları arasında çizgi romanlar da tartışmasız bir yer tutmaktadır. Örneğin Herge’nin 1929'da çıkmaya başlayan Tenten'i ile Goscinny’ nin Asteriks'i (1959) ve Red Kit gibi diziler çocuklarca çok sevilen ve izlenen çizgi romanlardır.
Almanya
16. yüzyılda gerçekleşen Reform hareketi, Almanya’da tüm alanları etkilediği gibi, çocuk edebiyatını da etkiledi. Böylece çocuklara yönelik yapıtlarda öğretici ve dinsel ilkeler öne çıktı. Daha sonra Aydınlanma Çağı’ndan başlayarak, çocuğun bağımsız bir kişiliği olması gerektiği vurgulandı. İngiliz yazar Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe adlı yapıtını Rousseau öğretisi paralelinde uyarlayan Joachim Heinrich Campe'nin Genç Robenson'u (Robinson der Jüngere; 1779) bu yeni akımın en önemli ürünlerinden biriydi. 19. yüzyılın başlarında ise Romantizm Akımı’nın etkisine giren çocuk edebiyatında, giderek Almanya’nın zengin halk edebiyatı kaynaklarına ilgi duyulmaya başlandı. Peri masalı alanında en önemli adlar olan ve Grimm Kardeşler olarak tanınan Jacob Ludwig Cari ve Wilhelm Carl’ın 1812-15 arasında derledikleri masallar arasında Türkçe’ye de çevrilen Hansel ve Gretel, Rapunzel, Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler ve Parmak Çocuk gibi ünlü masallar vardır.
II. Dünya Savaşı öncesi ve sırasında duraklayan Alman çocuk edebiyatı, 1945’ten günümüze kadar çok önemli bir gelişme göstermiştir. Bugün çocuğun bağımsız kişiliğine verilen önem ve çocuk kurumlarının vardığı ileri düzey bakımından Almanya dünyanın en önde gelen ülkelerinden biridir. Çağdaş Alman yazarlarından Erich Kâstner çocukların dünyasını ciddiye alan, mizah yollu anlatımıyla çok sayıda çocuk kitabı yazmış bir yazardır. Toplu yapıtları 1959’da Gesammelte Schriften adıyla yayımlandı. Bunların içinden Noktacık ile Anton, Uçan Sınıf, Palavracı Baron gibi birçok öykü Türkçe’ye çevrildi.
İskandinav Ülkeleri
İsveç, Norveç ve Danimarka’da çocuk edebiyatı zenginlik ve yaratıcılık bakımından dünya ülkeleri içinde ön sıralardadır. İsveç’te köklü bir çocuk tiyatrosu geleneği vardır. Gerçek bir İsveç ulusal çocuk edebiyatı, daha 1751-53 yıllarında Kont Cari Tessin’in yazdığı peri masallarıyla başladı. Ne var ki, Reform hareketinden beri sürmekte olan Alman etkisi 19. yüzyıla kadar çocuk edebiyatında da kendini gösterdi. Bu tarihlerden sonra İsveç’ te peri masalı geleneği yeniden canlandı. Selma Lagerlöf’ün Nils Holgersson'un İsveç Gezisi (Nils Holgerssons underbara resa genom Sveriğe; 1906-07) adlı yapıtı, tüm öğretici içeriğine karşın, çocuklar için bir düş dünyası yaratır. Gene bu tarihlerde Laura Fitinghoff’un 1860’larda yaşanan kıtlığı konu alan ve çocuk klasikleri arasında yer alan Barnen fran Frostm ofjallet (1907; “Yayla Çocukları”) adlı tarihi romanı yayımlandı. 1920’lere kadar öğretici akımın etkisinde kalan İsveç çocuk edebiyatı, 1940’tan sonra birçok yetenekli yazarın romanları ve ressam yazarların resimli romanlarıyla önemli bir gelişme gösterdi. Bu dönem yazarları arasında Pippi Uzunçorap'ın (Pippi Lângstrum p; 1945) yazarı Astrid Lindgren ve Daniel Doppsko'nun (1959) yazarı şair Lennart Hellsing sayılabilir.
Norveç’te çocuk edebiyatı alanında ün kazanmış bir yazar çıkmamış olmasına karşın, daha 1830’lardan başlayarak özellikle çocuklara yönelik yapıtlar yazıldı. Bunların en önem lileri P. C. Asbjornsen ve Jorgen Moe’nun halk masalları derlemeleridir.
Danimarka’da ise dilimize Andersen Masalları adıyla çevrilen ünlü masalların yazarı Hans Christian Andersen’den sonra aynı düzeyde çocuk edebiyatı ürünleri görülmedi ve çoğunlukla Alman yayınlarından çeviri ve uyarlamalarla yetinildi.
SSCB
Tarihsel olaylar, SSCB’de çocuk edebiyatını 1917 öncesi ve sonrası olmak üzere bıçakla kesilmiş gibi iki döneme ayırır. Devrim öncesi çocuk edebiyatı, büyük Rus edebiyatı ile karşılaştırılamayacak ölçüde zayıftı. İvan Krilov’un fablleri, halk edebiyatının zenginliği ya da Tolstoy’un çocuklar için yazmış olduğu öyküler bu yoksulluğu gidermekten uzaktı. Rusya’da çocuk kimliği Avrupa’nın öteki ülkelerinden de geç tanındığı için, çocuk edebiyatına yönelik çalışmalar ancak Ekim 1917 Devrimi’nden sonra, çocuğa verilen önemle birlikte gelişti. Güzel resimli çocuk kitapları çok ucuz fiyatlarla çocuklara ulaştı. Genç beyinlerin beslenmesi için konular özenle seçilerek işlendi. Çocuk edebiyatının gelişmesinde dünyaca ünlü yazar Maksim Gorki’nin önemli etkisi oldu. Çocuk öykülerinin, yeni kültürü yaratacak özgür düşünceli sanatçıların kaleminden çıkması gerektiğini vurgulayan Gorki, bu öykülerin çocuğun düş gücünü kamçılayıcı ve düşündürücü olması gerektiği üzerinde durdu. Çocuk kitaplarında eğlendiriciliğin yanısıra, bilgilendirmeye de önem verildi. Çocukların sevdiği yazarlar arasında Yuri Kazakov, Samuel Marşak, Sergey Mihalkov ve Lev Kassil’i sayabiliriz. 1920-30 arasında masallara gerçekdışı olmaları nedeniyle savaş açılmıştı. Bugün ise çağdaş çocuk edebiyatı çok çeşitliliği ile dikkati çekmektedir.
Latin Amerika
Latin Amerika ülkelerinin çocuk edebiyatı öğretici niteliği ile dikkati çeker. Kilise ile çocuğun aile ve okul yaşamı arasındaki yakın ilişki dinsel eğitime öncelik tanınmasına yol açmıştır. Düşsellik ancak 1930’larda Brezilya ve Meksika çocuk edebiyatlarında belirmeye başlamış, gerçekçi bir yaklaşımla birlikte kahramanlık öğesi de çocuk edebiyatına girmiştir. Halk edebiyatı kaynakları çok önemli bir esin kaynağı oluştururken, daha çok İspanyol efsanelerinin etkisi görülmektedir. Küba’da ise devrimden sonra çocuklar için sömürge ve devrim tarihini konu alan öyküler yazılmış; sosyalist ahlak ve davranış örneklerinin benim senm esini hedef alan bir yayın politikası izlenmiştir. Arjantin ’de birtakım yerel halk öyküleri ve goşo adı verilen sığır çobanlarının yaşamlarına ilişkin öyküler çocuk edebiyatında önemli bir yer tutar.
Uzakdoğu
Batı ile Uzakdoğu arasında çocuk edebiyatı alanındaki gelişmelerde büyük bir fark vardır. Yeni Gine gibi bazı yerlerde henüz sözlü edebiyat geleneği aşılamamıştır. Hindistan, Filipinler, Sri Lanka ve İran gibi başka ülkelerde ise dille ilgili sorunlar edebiyatı olumsuz yönde etkilemiştir. Çocuk edebiyatı yazarları sayıca batıdakinden daha azdır. Çin’de, çocukları öykülerle ve şiirlerle eğitmek eğilimi 1950’lerden sonra ağırlık kazanmış, çok güzel resimlerle donatılmış kitapçıklar tüm çocukların sahip olabileceği ucuzlukta, evlere, okullara, köylere kadar ulaştırılmıştır. Bunlar genellikle çocukları özverili ve çalışkan olmaya özendirici niteliktedir. Japonya’da, özellikle II. Dünya Savaşı’ndan önce egemen olan aile ve atalara saygı gelenekleri edebiyatı engelleyici rol oynamıştır. Uzakdoğu ülkelerinin birçoğunda, batıda yayımlanan çocuk kitaplarını taklit etme eğilimi görülürse de, özgün nitelikte yapıtlar da yayımlanmaktadır.
Türkiye'de Çocuk Edebiyatı
Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çocuk edebiyatı başlangıçta özgün bir nitelik taşımıyordu. Osmanlı döneminde eğitim-öğretim kitapları dışında çocuklar için özel olarak yazılmış edebiyat yapıtları olduğu söylenemez. Okumayı yazmayı öğrenmiş bir çocuğun, ne kendi dünyasını ne de büyüklerin yaşadığı dünyayı algılamasına yardımcı olacak yapıtlar yoktu.
19. yüzyıl ortalarına kadar çocuklar ders kitapları dışında sadece din büyüklerinin yaşamını ve savaşlarını anlatan kitapları okurlardı. Kerem ile Aslı, Köroğlu, Âşık Garip, Ferhad ile Şirin, Arzu ile Kamber gibi halk öykülerine duyulan ilgi, çocukların da bu tür öyküleri dinleyip öğrenmelerine yol açmıştır. Sözlü halk edebiyatı geleneği bu dönemde masal, öykü ve bilmecelerle sürdürülüyordu.
Gerçek anlamda çocuk edebiyatına yönelme Tanzimat döneminde, batılı yazarlardan yapılan çevirilerle başlar. Bunlar arasında tarihçi Ahmed Lutfi'nin Daniel Defoe’dan çevirdiği Hikâye-i Robinson (1864), Mahmut Nedim’in Johathan Swift’ten çevirdiği Güliver Nam Müellifin Seyahatnâmesi (1872), Ahmed İhsan Tokgöz’ün Jules Verne’den çevirdiği Gizli Ada (1889), Seksen Günde Devr-i Alem (1889), İki Sene Mekteb Tatili (1891) ve Mihver-i Arz (1891), Mehmed Emin’in gene Jules Verne’den çevirdiği Merkez-i Arza Seyahat (1885) ve Beş Hafta Balon ile Seyahat (1888) özellikle anılmaya değer kitaplardı. Bu dönem de Şinasi, Recaizâde Mahmud Ekrem ve Ahmed Midhat Efendi’nin La Fontaine’ den ya da daha başka şair ve yazarlardan koşuk ve düzyazı biçiminde yaptıkları çeviriler de çocuk edebiyatının temelini oluşturan çalışmalar arasında anılabilir. Kayserili Doktor Mehmed Rüşdü’nün yazdığı, Türkçe ilk alfabe Nuhbetul-E tfâl (1858) çocukların anlayacakları bir dille yazılmış masal ve öykülere de yer vermesi bakımından önemlidir. Bu dönem de ayrıca Manastırlı Mehmed Rifat’ın Hikâyât-ı Müntehabe başlığı altında derlediği, 1873-98 yılları arasında 15 kez basılan, hayvan ve bitkileri konu alan kitabından da söz etmek gerekir. Yazar bu küçük kitabında dönemine göre yalın bir dil kullanmış, çocuklara okuma alışkanlığı aşılamak yanında, birtakım bilgiler ve ahlaksal değerler kazandırmaya özen göstermiştir.
İkinci Meşrutiyet’i (1908) izleyen yıllarda yeni okullar açılmış, öğretmen yetiştiren kurumlara önem verilmeye başlanmıştır. O yıllarda İbrahim Alâaddin (Gövsa) Çocuk Şiirleri (1911), Ali Ulvi (Elöve) Çocuklarımıza Neşideler’i (1912) yayımladılar. Tevfik Fikret çocuklar için yazdığı Şermin (1914) adlı şiir kitabında onlara çalışkanlık, yurt sevgisi ve özveri gibi erdemleri öğütledi. Sade bir dille yazan Ömer Seyfettin’in konusunu tarihten alan öyküleri de yaşadığı dönem de çocuklardan ilgi görmüş, bu ilgi daha sonraki kuşaklarda da sürmüştür. Bu dönem de Ziya Gökalp’in koşuk ve düzyazı masallarının bir araya getirildiği Kızıl Elma (1914), Yeni Hayat (1918), a Geyik ve Altın Işık (1923) adlı kitaplarını da anmak gerekir. Çocuk şiirleri açısından verimliymiş gibi görünen bu yıllarda yazılan şiirler oldukça kuru, düşündürecek yerde eğitmeyi amaçlayan türdendi.
Cumhuriyetin ilanından sonra 1928’de Latin harflerinin kabulüyle birlikte yeni harfleri kısa yoldan öğretme kaygısıyla çocuklara yönelik yayınların arttığı görüldü.
Bu yıllarda Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu’nca yayımlanmış olan çeviri ve uyarlama çocuk kitapları dikkati çeker. Bu kitaplardan büyük bir bölümü Sabiha Zekeriya (Sertel) tarafından hazırlanmıştır. Bu yıllarda Süleyman Tevfik’in (Özzorluoğlu) “Türk Masalları” ve “Şark Masalları” adlı iki ayrı dizi olarak yayımladığı küçük kitaplar da çocukların severek okuduğu ürünler arasındaydı. Mahmut Yesari’nin çocuklar için yazdığı küçük oyunlar, Peyami Safa ve Aka Gündüz’ün çocuk kitapları da bu dönem de yayımlandı. Mahmut Yesari’nin Bağrıyanık Ömer (1930), Huriye Baha Öniz’in Köprüaltı Çocukları (1936; 1962), İskender Fahrettin Sertelli’nin Tahtları Deviren Çocuk (1936), Cahit Uçuk’un Türk İkizleri (1937) Cumhuriyet döneminin ilk çocuk romanları arasında anılır. Tarihsel romanlarıyla çocuklara da seslenen Abdullah Ziya Kozanoğlu’nun günümüzde de okunan Kızıl Tuğ (1923), Atlı Han (1924), Türk Korsanları (1926), Şeydi Ali Reis (1927), Gültekin (1928), Kolsuz Kahraman (1930) ve Fatih Feneri (1949) gibi yapıtları bu dönem de yayımlandı.
Cumhuriyet dönemi şairlerinden M. Faruk Gürtunca Çocuklar ve Şiir Kitabı (1928) ve Anadolu (1939), Yusuf Ziya Ortaç Kuş Cıvıltıları (1938), Haşan Ali Yücel Sizin İçin (1938), Halide Nusret Zorlutuna Yurdumun Dört Bucağı (1950) adlı kitaplarıyla çocuklara seslendiler. Bu dönemde çocuklar için şiirler yazan şairler arasında İlhami Bekir Tez, Şükrü Enis Regü, İ. Hakkı Sunat, M. Necati Öngay ve İ. Hakkı Talaş da özellikle anılmalıdır. Orhan Veli Kanık'ın başarılı çevirisiyle çocukların bugün de severek okuduğu La Fontaine’in Masalları (1948; 1989) ile Nasreddin Hoca Hikâyeleri (1949; 1989) şiir alanında sözü edilmesi gereken çalışmalardandır.
Eflâtun Cem Güney’in halktan derlediği masalları şiirsel bir anlatımla yeniden yazarak yayımlaması, çocuk edebiyatımıza başka bir soluk katmıştır. Yapıtları arasında Dertli Kaval (1947), En Güzel Türk Masalları (1948), Bir Varmış Bir Yokmuş (1956), Evvel Zaman İçinde (1957) ve Gökten Üç Elma Düştü'yü (1965) sayabiliriz.
1960’larda çocuklara yönelik şiir, öykü, roman ve masal kitaplarında sayısal artış olduğu gibi, nitelik yönünden de olumlu değişmeler görülür. Doğan Kardeş Yayınları’nın 1964’te bir “Çocuk Romanı” yarışması açması ve Mehmed Şeyda’nın Bir Gün Büyüyeceksin (1956), Vâlâ Nurettin ve Nihal Karam ağralı’nın Korkusuz Murat (1966) ve Talip Apaydın’ın Toprağa Basınca (1966) adlı romanlarının ilk üç sırayı alması bu olumlu değişimin göstergesi sayılır.
Nâzım Hikmet ise çocuk masallarına günlük gerçekler açısından yaklaşarak, geleneksel kaderci anlayışa karşı dirençli ve yapıcı bir soluk getirdi. Sevdalı Bulut' taki (1968) şiir ta dı veren bu masallar birçok dile çevrildi, oyunlaştırıldı ve filmi yapıldı.
1970’lerde yayınevlerinin çeşitli yarışmalar açmaları, içerik kadar resim , kâğıt ve yaş düzeyi gözetme bakımından da özen gösterilmiş çocuk kitapları yayımlamaya başlamaları çocukları kitap okumaya, yazarları da yeni yapıtlar vermeye özendirdi. Birleşmiş Milletler Eğitim , Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO ) 1979 yılını “Dünya Çocuk Yılı” ilan etmesi yayınların artmasında etkili oldu. Kültür Bakanlığı yayınları arasında çıkan Kırlangıcın Kanat Vuruşu (1978) adlı şiir derlemesinde ilk kez, bugüne kadar ders kitaplarında yer verilmeyen Nâzım Hikmet, Can Yücel, Nihat Behram , Gülten Akın gibi şairlerimizin şiirleri yayımlandı. Bu dönemin yayınlarında, çocuğun bağımsız kişiliğinin vurgulanm asından çok, onun toplum içindeki yeri vurgulanmış, toplum sorunlarına ilgisinin çekilmesi amaçlanmış, döneme damgasını vuran top lumsal olaylar çocuk kitaplarına da yansımıştır.
1960’lardan sonra dünya çocuk edebiyatının bu döneme kadar çevrilmemiş önemli yapıtları da Türkçe’ye çevrildi. Çocuklar böylece bu alanda yapıt vermiş ünlü yazarlarla ta nışmış oldular. Özellikle İranlı yazarlardan Samed Behrengi’nin (1938-68) 1975’ten sonra dilimize çevrilen Bir Şeftali Bin Şeftali, Küçük Kara Balık gibi öyküleri, toplumumuza uzak olmayan kişileri, çevreleri ve sorunları dile getirdiği için çocukların çok sevdiği kitaplar arasında yer aldı.
Sinema ve tiyatroyu, bu sanatların “dili”ni çözerek öğreten Özdemir Nutku’nun Zeynep’in Tiyatro Kitabı (1983) ve Seçil Büker’in Zeynep’in Sinema Kitabı (1987) ise, çocukların dünyasına girerek onları sevecenlikle meraklandıran ve bilgilendiren kitaplardır.