Peter Pan
İskoçyalı yazar Sir James Matthew Barrie’nin yarattığı, hiç büyümeyen çocuk Peter Pan’ın, yapraktan yemyeşil giysisi ve uyurken bile uçabilme yeteneğiyle masal kahramanları arasında özel bir yeri vardır. İlk kez 1904’te sahneye konan Peter Pan oyunu, o tarihten sonra İngiltere’de ve öteki ülkelerde yüzlerce kez oynandı, kitabı pek çok dile çevrildi ve filmi yapıldı.
James Barrie’nin, küçük yaşlarda beş oğlu olan bir arkadaşı vardı. Barrie bu çocuklara gerçekdışı öyküler anlatmaktan ve onlarla oyun oynamaktan çok hoşlanırdı. İşte Peter Pan bu düş ürünü öykülerden doğdu.
Peter Pan, hiç büyümeyerek dilediği gibi eğlenmek isteyen bir çocuktu. Ağzında hiç değişmeden kalan sütdişleri büyümediğinin kanıtıydı. “Olmayan Ülke” adında bir adada periler, korsanlar, yabanıl hayvanlar, Yerliler ve anasını babasını yitirmiş çocuklarla birlikte yaşıyordu. Ne var ki, Olmayan Ülke’de büyümek yasalara aykırı olduğundan, bu çocuklar biraz büyüyünce geldikleri yere geri gönderiliyordu.
Peter Pan oyunu, Peter’in peşine takılarak Olmayan Ülke’ye uçan biri kız, üç kardeşin serüvenlerine ilişkindir. Kendini övmekten hoşlanan Peter, hiç kimseden korkmadığını göstermek için akıl almaz serüvenlere girişir. Neredeyse boğulacakken bile, “ölmek benzersiz bir serüven olmalı” demekten geri kalmaz. Ünlü korsan Kaptan Kanca’yı çocukların da yardımıyla yenmeyi başarır. Üç kardeş sonunda adadaki öteki çocukları da peşlerine takarak evlerine geri dönerler; zamanla büyür, çoluk çocuğa karışırlar. Peter ise kaygısız, şen şakrak çocukluğunu sürdürür.
Günümüzde Londra’daki Kensington Parkı’nı, Peter Pan’ı çevresindeki çeşitli hayvanlara flüt çalarken gösteren bir heykel süsler. James Barrie, sonradan öykü kitabı olarak yayımlanan Peter Pan'dan gelen tüm kazancı bir çocuk hastanesine bağışlamıştır.