Denizatı
Denizatı garip ve yadırgatıcı görünümüyle bildiğimiz balıkların hiçbirine benzemezse de aslında gerçek bir kemikli balıktır. Başlarının ve boyunlannın biçimi atlarınkini andırdığı için denizatı ya da denizaygırı denen bu balıklann bilimsel cins adı olan Hippocampus sözcüğü de Yunanca’da “kambur at” anlamına gelir. Çünkü oldukça uzun ve belirgin olan boyunlan soru işareti gibi bir kıvnm çizer; bu yüzden başlan atlannki gibi hafifçe öne eğiktir. Üstelik öbür balıklar boyunlan olmadığı için başlannı gövdeden ayn hareket ettiremezken denizatı başını rahatça sağa-sola döndürebilir. Bu balıklar tıpkı satranç taşlannm atı gibi suda dik durur ve sırtlanndaki tek yüzgeci hızla hareket ettirerek aynı konumda yüzerler. Gövdeleri üst üste eklenmiş halka biçiminde kemiksi levhalarla kaplıdır, ağızları da öne doğru uzayarak emici bir hortum biçimini almıştır. Oldukça iri ve fırlak olan gözleri birbirinden bağımsız hareket edebilir.
Denizatları tropik ve ılıman denizlerin kıyı sularında, öne doğru kıvrılan kavrayıcı kuyruklarıyla yosunlara tutunarak yaşarlar. Başlıca besinleri yosunların arasında bulunan küçük kabuklu hayvanlardır. 24 kadar türü saptanan, bunlardan biri Türkiye çevresindeki denizlerde de yaygın olan denizatlarının uzunluğu 4 ile 30 cm arasında değişir.
Denizatlarının en ilginç yönlerinden biri de üreme davranışlarıdır. Öbür balıkların dişileri yumurtalarını genellikle suya döktükleri halde denizatının dişisi yumurtalarını erkeğin karnındaki bir torbaya aktarır. Erkek denizatı kuluçka süresince yumurtaları bu torbada taşır, yumurtalar çatladığında da gövdesini bükerek yavrulan dışan atar. Aynı üreme davranışı denizatlannın yakın akrabası olan deniziğnelerinde de görülür.