Derisidikenliler
Derisidikenliler adı altında toplanan omurgasız deniz hayvanlarının ortak özellikleri gövde yapılarının beşli “ışınsal simetri” göstermesidir. Gerçekten de bu hayvanların gövdesindeki bütün uzantılar ve bölümler, gövdenin merkezinden geçen simetri ekseninin çevresinde ışınsal olarak dizilmiştir. Bu yapı, göbekten çıkan ve ışınsal olarak dağılan telleriyle bir bisiklet tekerleğindeki simetriye benzer. Oysa insanda ve hayvanların çoğunda gövdenin bir yanı öbür yanının aynadaki görüntüsü gibidir. Bu “iki yanlı simetri”de, kâğıt üzerine çizilmiş vücut şeması tam ortadan düşey bir çizgiyle bölünüp ikiye katlandığında sağ ve sol yan birbiriyle çakışır.
Derisidikenlilerin ya da Latince adıyla Echinodermata bölümünün (filumunun), hepsi de denizlerde yaşayan 6.000 kadar türü vardır. Bunların en tanınmışları denizkestaneleri, denizyıldızları, denizhıyarları, denizlaleleri, tüyyıldızlar ve yılanyıldızlarıdır. Denizyıldızı, denizkestanesi ve yılanyıldızı türleri daha çok kıyılarda, tüyyıldızlar tropik denizlerin sığ kesimlerinde yaşar. Bazı denizhıyarları ve denizlaleri ise bütün öbür canlıların hemen hepsinden daha derinde, okyanusların tabanında yaşamaya uyarlanmış hayvanlardır.
Gövde Yapısı
Tipik bir derisidikenlinin gövdesi dairesel bir plana göre kurulmuştur. Merkezden çıkan beş ya da beşin katları kadar yarıçap bu daireyi eşit parçalara böler. Örneğin bazı denizyıldızlarının beş, bazılarının 10, 15 ya da 50 kolu vardır. Denizkestanelerinin basık bir küreyi andıran kabuğu ise bir kutuptan öbürüne uzanan ışınsal çizgilerle 10 eşit dilime ayrılmıştır. Yalnız bazı düzensiz denizkestanelerinde bu ışınsal simetri yerini iki yanlı simetriye bırakır.
Derisidikenlilerin iskeleti derinin hemen altında yer alan sert, kireçli levhacıklardan oluşur. Türlerin çoğunda bu levhacıkların üstü, deriye pürtüklü bir görünüm veren küçük kabartılar ya da dikenlerle kaplıdır. Bu dikenler denizyıldızları ile denizkestanelerinde çok belirgin olduğu halde bazı denizhıyarlarının yumuşak gövdesinde hiç diken bulunmayabilir.
Derisidikenlilerin ortak bir özelliği de gövdenin içini bir ağ gibi saran su kanalları sistemidir. Delikli bir levhadan giren su bu kanalların içinde dolaşır ve gövdenin dışına doğru uzanan, parmak gibi ince boruları doldurur. Bu borular suyla dolduğu zaman şişerek deniz tabanına doğru itilir, su boşaldığı zaman da geri çekilir ve böylece hayvanın yol almasını sağlar. Ayak işlevi gördükleri için “tüp ayak” denen bu borulardan bazılarının ucunda hayvanın savunma ve beslenme organı olan küçük kıskaçlar vardır.
Beslenme ve Üreme
Denizyıldızlarının hepsinde, denizkestanelerinin de çoğunda hayvanın ağzı gövdenin altında ve genellikle tam merkezde, denizlaleleri ile tüyyıldızlarda ise gövdenin üstündedir. Bazı türler dokunaçlarını dalgalandırarak suda yüzen besin parçacıklarını toplar ve gene dokunaçlarının yardımıyla ağzına götürerek yutar. Bazıları beslenmek için tüp ayaklarını ve kıskacımsı organlarını kullanır. Etçil olan bazı denizyıldızları ise midye ya da istiridye gibi yumuşakçaların sağlam kabuklarını kollarıyla açabilecek kadar beceriklidir.
Derisidikenlilerin çoğu yumurta ve spermalarını doğrudan denize dökerek dış döllenmeyle ürer. Döllenmiş yumurtalardan çıkan küçük larvalar da suda serbestçe yüzerek gelişmesini sürdürür. Erişkin derisidikenlilerin çoğu bir yüzeye tutunm adan yaşadıkları halde, eğreltiotlarım andıran denizlaleleri erişkin duruma geldiklerinde tıpkı bitkiler gibi bir sapla deniz tabanına tutunarak yaşarlar. Bazı derisidikenliler, özellikle yılanyıldızları erdişidir (hermafrodittir); yani aynı bireyde hem dişi, hem erkek üreme organları bulunur.
Derisidikenlilerin ilginç özelliklerinden biri de kopan gövde bölümlerini yenileyebilmeleridir. Özellikle denizyıldızları ile yılanyılçhzlarında çok gelişmiş olan bu yetenek sayesinde kopan kolun yerini kısa sürede yeni ve eksiksiz bir kol alır. H atta üzerinde gövde diskinden bir küçük parça kalmış olan kopuk bir koldan yeni bir denizyıldızı gelişebilir. Bazen istiridye avcıları, bu yumuşakçalara dadanan denizyıldızlarını yakalayıp parçaladıktan sonra yeniden denize atarlar. Oysa iri parçaların her biri eksiksiz bir denizyıldızma dönüşeceğinden, istiridyeleri korumaya yönelik bu önlem istiridye yatakları için daha büyük bir tehlike yaratır.