Disleksi
Disleksi, Kişinin yeterli zekâ düzeyi bulunmasına, yeterli genel eğitim ve toplumsal-kültürel olanaklarından yararlanmasına karşın, okumayı öğrenmesindeki zorlukla yansıyan ilerleyici hastalık. Nüfusun yüzde 5 -10'nunda ortaya çıkan ve erkeklerde, kızlardan 1-6 kat daha çok görülen disleksinin çeşitli nedenlerden kaynaklandığını ve bazı alt tiplerinde farklı kökenlerin ve onlara bağlı belirtilerin bulunduğu düşünülmektedir. Ayrıca, eski kuramların tersine, disleksili kimselerin pek azında görsel-algısal bir sorunun söz konusu olduğu, yani dislekside sorunun sözcüklerin doğru biçimde algılanmamasından ileri gelmediği ileri sürülmektedir. Yakın dönemde yapılan araştırmalar, disleksinin genellikle bir tür dilsel bozukluğa bağlı olduğunu ve çoğunlukla sözel bellek sorunlarıyla birlikte var olduğunu ortaya koymuştur. Disleksi, özellikle dilsel bilinç ve fonolojik çözümleme konusundaki yetersizliğe bağlıymış gibi görünmektedir. Yani, disleksililer, söylenen ya da yazılı olan sözcükleri, daha küçük ses birimlerine (fonemlere) çözümlemekte güçlük çekerler.
Disleksinin temelindeki nedenlerin, bir tür sinirsel işlev bozukluğu olduğu varsayılmaktadır. Bazı uzmanlar, disleksililerde, beynin iki yarıküresinin normal dışı bir biçimde gelişmiş olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu tür bir işlev bozukluğunun hem genetik, hem de çevresel nedenlerden kaynaklandığına ilişkin kanıtlar vardır: Disleksi, bir ailenin çeşitli üyelerinde görülebilir; ayrıca doğum sırasında ortaya çıkan sorunlara bağlı olduğu durumlar da vardır.
Disleksi konusu başlıca üç tür yaklaşımla ele alınmaktadır. Disleksili çocukların beyinlerinde daha yavaş bir gelişme olduğu kanısına dayanan gelişmeci yaklaşım, basit bir biçimde genel öğretim yöntemleri üstünde yoğunlaşmaktadır. Düzeltici yaklaşım, disleksili kişinin önem verdiği ve ilgi duyduğu şeylere ağırlık verir. Tedavi edici (telafi edici) yaklaşımsa, yetmezlikler üstünde yoğunlaşır. Araştırmalar, okuma becerisinin bir dereceye kadar düzeltilebileceğini düşündürmekle birlikte, sorunların ergenlik döneminin ilerisine kadar sürdüğünü de göstermektedir. Genellikle, zekâları bütünsel olarak yüksek, ciddi okuma sorunları daha az olan ve hiç bir sinirsel bozukluğu bulunmayan kişilerde, iyileşme olasılığı çok yüksektir.