Evlat Edinme
Evlat Edinme, bir çocuğun ya da gencin, çocuğu olmayan bir başka kişinin evladı yani çocuğu olmasını sağlayan yasal bir işlemdir. Çocuk sevmesine ve istemesine karşın çocuk sahibi olamayan çiftler ya da bireyler, çeşitli nedenlerle gerçek aileleri tarafından bakılamayan çocukları yetiştirmeyi üstlenirler. Evlat edinme tüm toplumlarda yüzyıllardan beri süregelmiştir. Bugün ise çocuksuz ailelerin ya da kişilerin çocuk özlemlerini gidermenin yanı sıra, kimsesiz çocukların güvenli bir ortamda büyütülmelerini sağlamak için, koşullarının içinde bulunulan toplumun geleneklerine uygun yasalarla belirlendiği hukuksal bir kurumdur.
Evlat Edinmenin Yasal Düzenlenişi
Bazı batı ülkelerinde evlat edinme, evlat edinmek isteyen kişilerin resmi ya da özel kuruluşlara başvuruda bulunmasıyla gerçekleşir. Aynı başvuruyu çocuğunu evlatlık olarak vermek isteyen aileler de yapabilir. Bu başvurudan sonra kuruluş, evlat edinecek olanların sağlık durumunu, eğitim düzeyini, geçim olanaklarını ve etnik kökenlerini göz önünde tutan araştırmalar yaparak, çocuk için uygun kişiler olup olmadıklarını saptar. Araştırma sonucu olumlu ise, mahkemeye başvurulur ve alınacak mahkeme kararıyla evlat edinme gerçekleşir.
Türkiye’de ise evlat edinme ancak Türk Medeni Kanunu'nda belirlenmiş koşullara bağlı olarak ve yargıç izniyle gerçekleşir. Buna göre en az 35 yaşında olan ve yasal bir evlilik içinde doğmuş çocuğu bulunmayanlar bir çocuğu evlat edinebilirler. Evlat edinen kişi, evlatlıktan en az 18 yaş büyük olmalıdır. Evlat edinilen kişi ergin ya da sezgin ise onayının alınması zorunludur. (Ergin, 18 yaşını doldurmuş, sezgin ise doğru ve yanlışı, iyi ve kötüyü ayırt edebilecek akıl gücüne sahip olan, yani çok küçük yaşta olmayan, zekâ geriliği ya da akıl hastalığı gibi ruhsal ya da fiziksel bozukluğu bulunmayan kişiler için kullanılan hukuk terimleridir.) Evlat edinilecek kişi küçükse ana babasının, yoksa yasal vekilinin ve yargıcın izni gerekir.
Evlat edinmek isteyen kişi yasada belirtilen koşullara sahipse, yargıç izni almak üzere başvuruda bulunur. Yargıcın izni alındıktan sonra resmi bir senet düzenlenir ve evlat edinenin doğum kütüğüne işlenir. Böylece evlat edinen kimse, ana baba hak ve ödevlerini yerine getirme yükümlülüğünü üstlenmiş olur. Evlat edinilen kişi ise kendisini evlat edinenin soyadını alır ve mirasçısı olur.
Evlat Edinme Kurumunun Sorunları
Evlat edinmiş bulunan ailelerin hemen hepsi çocuklarına bu durumu açıklamanın güçlüğünü yaşarlar. Psikologlar, anlayabilecek yaşa gelir gelmez, ailenin çocuğa evlat edinilmiş olduğunu söylemesi gerektiği görüşünde birleşiyorlar. Aileleri bu konuda olabildiğince dürüst ve açık olmaları için uyarıyorlar. Evlat edinilen çocuklar durumu öğrendikten sonra bazı sorunlar çıkabilir. Genellikle gerçek ailelerini merak eder ve onları bulmak isteyebilirler. Kendilerini birdenbire kimsesiz ve boşlukta duyumsama olasılığı yüksektir. Türk Medeni Kanunu’na göre, evlat edinmeyle ilgili kayıtlar ancak mahkeme kararıyla ya da evlatlığın isteği üzerine açıklanabilir.
Batılı ülkelerde evlat edinilebilecek çocuk sayısı eskiye oranla azalmıştır. Bunun birçok nedeni vardır. Kürtaj yani gebeyken çocuk aldırtma birçok ülkede yasallaştığı için çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlar doğurmamayı seçebilmekte, doğum kontrol yöntemlerinin gelişmesi ve özgürce kullanılması ise istenmeyen gebeliklerin önünü almaktadır.
Ayrıca, “evlilik dışı” yani evli olmayan bir anneden doğan çocukların çıkarlarına uygun yeni yasal düzenlemeler ve toplumların bu çocukları benimsemekte eskisine göre daha hoşgörülü olması da etkenlerden biridir. Böylelikle, daha önceleri karşılaşılan zorluklar nedeniyle evlatlık olarak verilen evlilik dışı çocuklar artık anneleriyle birlikte yaşayabilmektedir.
İki büyük dünya savaşının getirdiği yıkım yüz binlerce çocuğun anasını babasını yitirmesine yol açmış, savaş sonrası bu çocukların sıcak bir yuvaya kavuşturulması önde gelen sorunlardan biri olmuştu. Bugün ise gelişmiş ülkelerde, evlat edinmek isteyenlere bazı kuruluşlar aracılığıyla azgelişmiş ülkelerdeki yoksul ailelerin çocukları ya da savaş, deprem gibi yıkımlara uğramış ve ailesiz kalmış çocuklar önerilmektedir. Bunun sakıncaları ise çocuğun kökenlerinden kopuk, seçme hakkı olmaksızın farklı bir ırk, ulus ve dili benimsemek durumunda kalmasıdır. İnsancıl bir davranış olarak, fiziksel ya da ruhsal bazı özürleri olan ve ailelerinin istemediği ya da sorumluluklarını üstlenemediği çocukları evlat edinenler de vardır. Ne var ki, olumlu yöndeki gelişmelere karşın bugün hâlâ çok sayıda özürlü çocuk evlat edinilmeyi beklemektedir.