Şeyh Galib
(1758-1799). Divan şiirinin son büyük şairi sayılan Şeyh Galib İstanbul’da doğmuştur. Asıl adı Mehmed Esad’dır. Babası Mustafa Reşid Efendi Mevlevi tarikatına bağlıydı. Babasından ve özel öğretmenlerden aldığı derslerle yetişen Mehmed çok genç yaşta şiir yazmaya başladı. Fars edebiyatı öğretmeni Süleyman Neşet ona Esad mahlasını verdi. Gençlik döneminde yazdığı şiirlerde Fuzuli, Hayali, Naili-i Kadim, Nabî ve Nedim’in etkisi görülür.
Mehmed Esad 1780’de kısa bir süre Divan-ı Hümayun’da kâtip olarak çalıştıktan sonra kendini bütünüyle şiire verdi. 16. yüzyılda Hindistan’da yaşayan ve şiirlerini Farsça yazan bir grup şairin yarattığı Sebk-i Hindi
Akımı’nı benimseyince şiir anlayışı büyük değişikliğe uğradı. O da bu değişmeyi göstermek istercesine Esad’ı bırakıp Galib mahlasını aldı. 1784’te Mevlevi tarikatına giren Galib bir süre Konya’da kaldıktan sonra İstanbul’a dönüp Yenikapı Mevlevihanesi’ne bağlandı. 1791’de Galata Mevlevihanesi şeyhliğine atandıktan sonra da Şeyh Galib olarak anıldı. Bu dönemde hem şair, hem Mevlevi şeyhi olarak ünü gittikçe yayılan Şeyh Galib, kendi gibi şair ve Mevlevi olan Padişah III. Selim’in yakın dostluğunu kazandı. 1799’da İstanbul’da ölen Şeyh Galib Galata Mevlevihanesi’ndeki (bugün Divan Edebiyatı Müzesi) türbesinde gömülüdür.
Şeyh Galib zengin çağrışımlarla ve imgelerle yüklü, mazmunları değişik anlamlarıyla kullanan, söyleyişte uyuma önem veren Sebk-i Hindi Akımı’nm Divan şiirindeki en önemli temsilcisi sayılır. Şeyh Galib bu akımın Fars edebiyatında yarattığı yeniliği Divan şiirinin kalıpları içine ustalıkla taşımayı başarmıştır.
Şeyh Galib’in en önemli yapıtı Hüsn ü A şk (1836) adlı mesnevidir. Türünün Divan edebiyatındaki en özgün ürünü sayılan bu yapıtta Şeyh Galib, Hüsn (güzellik) adlı kızla Aşk adlı delikanlı arasındaki bin bir zorlukla dolu aşk macerasını anlatır. Burada Hüsn ve Aşk birer simgedir. Asıl anlatmak istediği tanrısal aşka ulaşmanın güçlüğüdür.
Şiirlerini topladığı Divan'da (1836) gazeller önemli bir yer tutar. Gazellerinde de tasavvuf temaları ağır basar. Divan şiirinin öbür nazım biçimlerinde, özellikle kaside ve rubaide de başarılı örnekler veren Şeyh Galib’in edebiyat tarihi bakımından değerli bir çalışması da Mevlevi şairlerin yaşamöyküleri üzerinedir. Bu konudaki notlarını sonradan Esrar Dede’ye vermiş, o da bunları işleyip düzenleyerek Tezkire-i Şuara-yı Mevleviye adlı yapıtı ortaya koymuştur.