İflas
Borçlarını ödeyemeyecek duruma düşmüş bir kimse ya da kuruluş iflas etmiş sayılır. Devlet iflas eden kişi ya da kuruluşun mallarına el koyabilir ve bu malların satışından elde edilen parayı borçlular arasında bölüştürür. Borçlarını ödeyemeyeceğini anlayan kişi kendi iflasını isteyebileceği gibi, alacaklılardan yani borç para almış olduğu kişilerden herhangi biri de mahkemeden borçlunun işine el konulmasını isteyebilir.
Kişinin iflası ilan edildiğinde mahkeme, iflas edenin mal varlığını devralacak ve yönetecek, bu konuda uzmanlaşmış bir görevliler grubu ya da yediemin atar. Bu görevliler alacaklılar adına iflas edenin işini yürütebilir ya da bütün malını ve mülkünü satarak alacaklılar arasında pay edebilir. İflas sisteminde devlet, iflas edeni karşılayamayacağı isteklerden korur ve borçlar ödendiği zaman, iflas kararı kaldırılabilir. Mahkeme, bir iflas kaldırma kararı verirken, iflas edenin dürüst davranıp davranmadığına bakar. Mal varlığını saklamayan, alacaklılarını ve mahkemeyi şu ya da bu biçimde aldatmaya çalışmayan iyi niyetli kişiler için iflas kaldırma kararı verilebilir. Alacaklılarını zarara sokmak amacıyla hileli işlemler yapanlar ise cezalandırılır.
Günümüzdeki iflas sistemleri, eskiçağlardakine oranla çok daha yumuşaktır. Örneğin Eski Yunan ve Roma hukukunda alacaklı, borçluyu köle olarak satabilirdi. İflas sistemi ilk olarak ortaçağın sonlarına doğru tüccarlar ve işadamlarını kapsadı. Sistemin genelleştirilerek sıradan insanlar için de uygulanmaya başlamasından önce, örneğin İngiltere’de borçlular genellikle hapse atılırdı.