İnci Ve İnci Avcılığı
İstiridye, midye ve salyangoz gibi yumuşakçalar, kabuklarının iç yüzeyini sedef denen beyazımsı, parlak bir maddeyle kaplar. İstiridye ve midyeler içleri' ne giren tanecikleri sedefle örterek incileri oluşturur. Ama değerli inciler yalnız inci istiridyeleri ya da midyelerinden elde edilir. Bir yerdeki inci istiridyelerinin tümünde inciye rastlanırken, başka bir yerdeki istiridyelerden tek bir inci bile çıkmayabilir. Ayrıca bazı yerlerde gelişen inci istiridyelerinin kabuk iç yüzeyini örten sedef, inciden daha değerlidir. İstiridye ve midyelerin içine yabancı bir madde girmezse inci oluşmaz. Kum gibi örseleyici bir taneciğin etkisinden kurtulmak isteyen bu hayvanlar taneciği sedefle kuşatarak inciyi oluşturur.
İstiridyeler genellikle çamurlu, kumlu deniz diplerinde ya da dipteki mercanlar üzerinde bulunur. İnci istiridyesi 16 yıl kadar yaşar; ama en değerli inciler çoğu kez genç istiridyelerin içindedir. İnci üreten tatlı su yumuşakçaları Unio cinsinden midye türleridir.
İnciler damla ve yumurta biçiminde, yassı ya da yuvarlak olabilir. Düzgün bir biçimde gelişmemiş olanlara barok inci denir. Bazı inciler kabuğa yapışık durumda geliştiğinden yarım küre biçiminde olur. İncinin değeri ağırlığıyla birlikte artar. Ağırlık birimi olarak miskal (1 miskal=4,80 gr) ya da kırat (1 kırat=0,2 gr) kullanılır. İncinin değeri yalnız ağırlığına değil, parlaklığına ve rengine de bağlıdır.
İnci çok eski tarihlerden bu yana değerli sayılmış, bazen elmastan bile üstün tutulmuştur. Üstelik değerli taşlar arasındaki bu yerini dış etkenlere karşı oldukça dirençsiz olmasına karşın kazanmıştır. Bilinen en güzel incilerden biri, 1917’de Batı Avustralya’da Broome yakınlarında çıkarılan “Batı Yıldızı” adlı damla biçimli ve serçe yumurtası iriliğindeki incidir. Ünlü inciler arasında daha iri olanlar ve 20 miskal ağırlığına ulaşanlar da vardır.
İnci istiridyelerinin bol bulunduğu yerler inci yatakları olarak bilinir. En önemli inci yataklarından bazıları Ateşkes Kıyısı açıklarında ve Basra Körfezi’ndeki Bahreyn Adası çevresinde yer alır. Doğu incisi adıyla tanınan en değerli incilerin büyük bölümü Basra Körfezi ve Umman Körfezi’nden çıkarılır. Hindistan ile Sri Lanka (Seylan) arasındaki Manar Körfezi’nde de zengin yataklar bulunur. Buradaki inci avcıları kayıklarla denize açılır, dibe dalmalarını kolaylaştıran ipe bağlı ağır bir taşla denize atlarlar. Yanlarına aldıkları zıpkınlar köpekbalıklarına karşı kendilerini savunmaya yarar. İnci avcısı görebildiği tüm istiridyeleri toplayıp bir sepete doldurur ve sepet iplerle yukarıya çekilir. İnciler yuvarlaksa, kolye ve benzeri süs eşyalarının yapımında kullanılmak üzere ortalarından delinerek yeryüzünün dört bir yanına gönderilir. Beyaz incileriyle ünlü Avustralya çevresindeki inci yatakları, günümüzde en önemli inci merkezleri arasındadır. Burada genişliği 30 santimetreyi bulan istiridyelerin oluşturduğu inciler çok iri olmakla birlikte, Doğu incileri kadar güzel değildir. Bu istiridyelerin sedefleri, incilerinden daha değerlidir.
Güney Çin Denizi ve Borneo’nun kuzeydoğusundaki Sulu Denizi’nden, Filipin Adaları, Tahiti ve öbür Büyük Okyanus adaları çevresinden yeşilimsi ya da pembemsi beyaz renkte inciler çıkar. Panama Körfezi’ndeki İnci Adaları çevresinde ve California Körfezi’nde de inci yatakları vardır.
Tatlı su midyelerinin oluşturduğu inciler daha beyaz olmakla birlikte, deniz incilerinin parlaklığından yoksundur. Bu incileri geliştiren midyelere ABD, İskoçya, Almanya ve SSCB’deki ırmak yataklarında rastlanmaktadır.
Yeryüzünün birçok yerinde inci veren yumuşakçalar yaşar. Ama inci avcılığı son derece güç, midye ve istiridyelerden elde edilen inci sayısı çok sınırlıdır. Bu nedenlerle çok eski yıllardan bu yana, inci midyeleri ve istiridyeleri sığ sularda özel olarak yetiştirilmiş, çeşitli yöntemlerle içlerinde kültür incilerinin gelişmesi sağlanmıştır.
Kültür incileri, istiridyenin içine bir tanecik yerleştirilerek elde edilir. 1900’lerin başında Japonya’da geliştirilen bir yöntem sayesinde çok başarılı kültür incileri üretilmiştir. Bu yöntemde istiridyenin içine bir sedef tanesi yerleştirilirken başka bir istiridyeden alınmış canlı dokusu da aşılanır. Aşılanan canlı doku, taneciğin çevresinde gelişerek, onu bir kılıf gibi tümüyle sarar. Daha sonra bu öz ya da çekirdek üstünde biriken sedeften bir kültür incisi doğar. 13. yüzyılda Güney Çin’de başladığı sanılan kültür incisi üretimi 20. yüzyılda Japonya ve Avustralya’da önemli bir sanayi durumuna gelmiştir.
Kültür incileri, doğal incilerden renklerinin ve parlaklıklarının farklılığı ile ayrılır. Doğal inciler daha uzun süre dayanır ve çok daha değerlidir. İncinin yapay bir çekirdek içerip içermediği, X ışınları ya da özel aygıtlarla anlaşılabilmektedir.
Sedef
Yalnız inci istiridyelerinin değil öbür yumuşakçaların kabuklarını da kaplayan ve inciyle aynı kimyasal yapıyı paylaşan maddeye sedef denir. Sedef, düğme ve kama kabzası gibi çeşitli eşyaların yapımında kullanılır.
Sedef düğmeler için ABD’de tatlı su midyelerinden elde edilen sedef kullanılmakta, Avrupa’da ise genellikle Trochidae familyasından deniz salyangozlarının sedefinden yararlanılmaktadır. Bu deniz salyangozları Queensland kıyıları açıklarında, Malakka Yarımadası, Endonezya, Yeni Gine, Filipinler ve Pasifik Adaları çevresindeki sığ sularda yaşar.