Bozkır sanatı
Bozkır sanatı, İ.Ö. VII.-IV. yy'lar arasında Doğu Avrupa'dan Sibirya'ya kadar uzanan bölgedeki bozkırlarda yaşayan göçebe halkların geliştirdikleri sanatı belirten terim. Bozkır sanatının ortaya çıkış tarihinin tam olarak aydınlatılamamış olmasına karşın, bazı öğelerinin Sibirya'da İ.Ö. III. binyılda yaşayan kabilelere kadar uzandığı görülür. Bozkır halkları, özellikle İ.Ö. VII. yy'dan başlayarak, zengin sanat ve uygarlıklar geliştirmişlerdir. Bu sanat ve uygarlıkların bir halktan öbürüne önemli ölçüde değişmesine karşın, sonuçta bozkır sanatında bazı ortak ana özellikler ayırdedilebilir. Bunun başlıca nedeni, göçebelerin zenginliklerini hep birlikte taşımak zorunda olmalarıdır: Bu yüzden de sanat yapıtları hep, sahibinin üstüne giyebileceği ya da mücevher, silah, kupalar, kâseler gibi kolayca taşıyabileceği nesneler olmak zorundaydı; en yaygın süsleme öğeleri de doğal olarak doğada sürekli içiçe oldukları hayvan motifleriydi. Bu görkemli sanat parçalarını ortaya koyan göçebe topluluklar, sonunda ilişkide bulundukları daha gelişmiş uygarlıkların, özellikle de eski İran, eski Yunan ve eski Çin uygarlıklarının etkisinde kalmışlar ve bozkır sanatı ortadan kalkmıştır.
Bozkır sanatının en güzel örneklerini İskitler geliştirmişlerdir. Yaklaşık olarak İ.Ö. VII. yy.-İ.Ö. IV. yy. arasında Tuna'nın aşağı kesiminden Altaylar'a ve Ural boylarına kadar uzanan bozkırlarda yaşayan İskitlerden kalma en ünlü mücevherler arasında Kuzeybatı Kafkasya'da bulunan altın geyik (Ermitaj müzesi, Petersburg), Kazakistan'da Çiliktin vadisindeki Altın Kurganlar'da bulunan altından yapılmış yatar durumda küçük kediler ve geyikler, küçük akbabalar (deriden sadaklarını süslemek için kullanıldıkları sanılmaktadır) sayılabilir.