Kıbrıs
Kıbrıs, Akdeniz’in doğusunda yer alan ve Türkiye’nin güney kıyılarına 64 km uzaklıkta bulunan bir adadır. Akdeniz’in, Sicilya ve Sardunya adalarının ardından üçüncü büyük adasıdır.
Doğal Yapı
Kıbrıs Adası ortada geniş bir ovayla birbirinden ayrılan ve doğu-batı doğrultusunda uzanan iki dağ sırasından oluşur. Bu dağlardan adanın kuzeyinde kıyıya paralel uzanan Beşparmak Dağları (Girne Dağları) adını beş tepeli görünümünden alır. Güzelyurt (Morfu) Körfezi’nden Zafer Burnu’na (Andreas Burnu) kadar 160 km boyunca uzanan Beşparmak Dağları’nın Selvili Tepe doruğu en yüksek noktasıdır. Adanın güneyinde yer alan Troodos Dağları (Karlıdağ) en yüksek noktasına 1.981 metre ile Olympos Tepesi’nde ulaşır. Bu iki dağ kütlesinin ortasında yer alan ve 90 km boyunca uzanan İçova (Mesaoria) adanın en verimli ovasıdır.
Kıbrıs’ın bütün önemli ırmakları, adanın güneyini kaplayan Troodos Dağları’ndan doğar. Bunlardan en önemlisi olan Kanlı Dere (Pedieos) doğu doğrultusunda akarak Magosa Körfezi’ne ulaşır. Öbür sulardan Karyoti Irmağı Güzelyurt Körfezi’ne, Kuris Irmağı ise güneyde Episkopi Körfezi’ne dökülür. Adada Akdeniz iklimi egemendir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise yağmurlu geçer. Adanın bitki örtüsü makiler, zeytin ve keçiboynuzu ağaçlarıyla turunçgillerden oluşur. Güney ve batıda üzüm bağları vardır. Troodos Dağları çam, küçük meşe, sedir ve servi ağaçlarıyla kaplıdır. Adanın çeşitli yerlerinde rastlanan fosiller eski dönemlerde çok sayıda çeşitli yabanıl hayvanın burada yaşadığını göstermektedir. Günümüzde var olan tek yabanıl hayvan bir tür yaban koyunudur. Ayrıca birçok kuşun göç yolu üstünde olan Kıbrıs’tan sonbahar aylarında milyonlarca kuş sürüler halinde geçer. Bunların bazıları kışı adada geçirir.
Ekonomi
Kıbrıs’ta nüfusun yarıdan çoğu tarımla uğraşır. Tarımın en gelişmiş dalı bağcılıktır. Adada ayrıca çeşitli meyve ve sebzeler; zeytin, keçiboynuzu, turunçgiller, buğday, arpa, tütün üretilir. Hayvancılığın da önemli bir yeri vardır. Başta koyun olmak üzere keçi ve domuz yetiştirilir. Kıbrıs’ın eskiden çok ünlü olan ormanları ağaçların yoğun biçimde kesilmesi sonucu azalmıştır.
Sanayi pek gelişmemiştir; daha çok iç pazara yönelik üretim yapan küçük işletmeler yaygındır. Adanın çimento, asbest boru fabrikaları ile petrol arıtma tesisleri ve termik santralları gibi kuruluşları Rum kesimindedir.
Tarih
Kıbrıs tarih boyunca çok el değiştirmiştir. Mısırlılar, Persler, Romalılar, Venedikliler, Türkler, İngilizler ve daha başkaları zaman zaman adaya egemen oldular. 1191’de Haçlı Seferleri sırasında adayı ele geçiren İngiltere Kralı I. Richard daha sonra Kıbrıs’ı eski Lusignan ailesinden Kudüs Haçlı Kralı Guy’ye sattı. Avrupa’yla ilişkileri geliştiren bu aile adayı krallık olarak 300 yıl yönetti. Kıbrıs 1489’da Venedikliler’in egemenliğine girdi. 1570’te Lala Mustafa Paşa’nın komuta ettiği Osmanlı kuvvetleri, Magosa dışında adanın bütün önemli kalelerini ele geçirdi. Magosa’nın da yaklaşık 11 ay süren bir kuşatmadan sonra, Ağustos 1571’de düşmesiyle ada tümüyle Osmanlı egemenliğine girdi. Ortodoks olan yerli halk Katolik Venedikliler ’in egemenliği döneminde uğradığı dinsel baskıdan Osmanlı yönetimiyle kurtuldu. Adayı bir eyalet olarak düzenleyen Osmanlılar halka geniş bir dinsel özgürlük tanıdılar. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nı kaybeden Osmanlı Devleti, Kıbrıs’ın yönetimini, barış koşullarının saptanacağı Berlin Kongresi’nde, yapmayı vaat ettiği yardıma karşılık İngiltere’ ye bıraktı. Ama Kıbrıs üzerindeki haklarından vazgeçmedi. I. Dünya Savaşı başlarında Osmanlı Devleti’nin Almanya’nın yanında savaşa girmesi üzerine İngiltere, Kıbrıs’ta tümüyle söz sahibi oldu. Kıbrıs’ın İngiltere’ye bırakılması 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması'yla Türkiye tarafından da tanındı.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra İngiltere’nin Kıbrıs’a bağımsızlık tanıma eğilimi, Kıbrıs’ta yeni sorunlar yarattı. Kıbrıs Rumlarınca adanın Yunanistan’la birleşmesini gerçekleştirmek amacıyla, giderek şiddetini artıran bir kampanya başlatıldı. Rumların bu isteklerinde direnmeleri, adanın kendileriyle Rumlar arasında paylaşılması gerektiğine inanan Türkler’in tepkisine yol açtı. Bu arada İngiltere de adadaki askeri gücünü kaybetmek istemiyordu. 1955’te bir grup Kıbrıslı Rum, Yunan ordusunda albay olarak görev yapmış Grivas’ın önderliğinde kısaca EOKA diye bilinen ve İngilizleri adadan çıkarmayı amaçlayan gizli bir örgüt kurdu. EOKA, İngiltere’yi, adanın Yunanistan’la birleşmesini ya da yaygın deyimiyle enosis’i (birleşme) kabule zorlamak amacıyla İngiliz askerlerine saldırılar düzenledi.
Karışıklıklarla geçen bir dönemden sonra Türkiye, Yunanistan ve İngiltere ile Kıbrıs’ın Türk ve Rum toplumlarının önderlerinin katıldığı görüşmeler 1959’da Zürich ve Londra antlaşmalarıyla sonuçlandı. Bu antlaşmalarla bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması onaylandı. Kıbrıs’ın bağımsızlığı, toprak bütünlüğü ve anayasal düzeni Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantisi altına alındı. 1960’ta cumhurbaşkanlığına Rum toplumu lideri Başpiskopos Makarios, cumhurbaşkanı yardımcılığına da Türk toplumu lideri Dr. Fazıl Küçük seçildi. Ne var ki, Rumların Türk toplumunun haklarını tanımak istememesi ve enosis yanlılarının etkinlikleri yüzünden sorunlar sürüp gitti. Kasım 1963’te Makarios, anayasayı değiştirmek istediğini açıkladı, ama Türkiye ve Kıbrıslı Türkler buna karşı çıktılar. Bir süre sonra Türkler’e karşı saldırılar başladı. Aralık 1963’te üç gün içinde 24 Türk öldürüldü. Mart 1964’te adaya gönderilen Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün varlığı da Türkler’e karşı yapılan saldırıları engelleyemedi. Artan saldırılar karşısında Türkiye’nin Şubat 1964’te adaya müdahale girişimini, ABD engelledi. Rum saldırıları, ancak Türk uçaklarının 8-9 Ağustos 1964’te adadaki Rum hedeflerini bombalaması üzerine bir süre için durdu.
1967’de Yunanistan’da “albaylar cuntası” adı verilen ve askerlerden oluşan yönetimin iktidara gelmesiyle Kıbrıs sorunu yeni bir boyut kazandı. Grivas’ın yönetimindeki EOKA, cuntanın da desteğiyle Türkler’e karşı eylemlerini yoğunlaştırdı. Türk donanmasının Akdeniz’e açılması ve ada üzerindeki uyarı uçuşları Rumlar’ı gerilemek ve saldırılarını ertelemek zorunda bıraktı. 1967 olaylarından sonra Yunanistan’a çağrılan Grivas, 1971’de yeniden adaya döndü. Olaylar bu kez enosis'i zamansız bulan Makarios yanlılarını da hedef alarak yeniden hız kazandı. Sonunda Yunanlı subayların yönettiği Ulusal Muhafız Gücü 15 Temmuz 1974’te bir darbe yaparak Makarios’u görevden uzaklaştırdı. Makarios adadan kaçmak zorunda kalırken, darbeciler EOKA önderlerinden Nikos Sampson’u devlet başkanı ilan ettiler. Türkler’e karşı saldırılar yeniden başladı. Bu durum karşısında Türkiye, adadaki soydaşlarının can güvenliğini sağlamak ve enosis tehlikesini önlemek için adaya asker çıkardı. Kıbrıs Barış Harekâtı adı verilen bu çıkarmanın 20-22 Temmuz arasındaki ilk evresinde Türk birlikleri Girne ve çevresini denetim altına aldı.
Türkiye’nin Kıbrıs’ta askeri harekâta girişmesi, Yunanistan’da yönetimi elinde tutan cuntanın devrilmesine ve Konstantin Karamanlis başkanlığında sivil bir hükümetin kurulmasına yol açtı. Kıbrıs’ta da iktidardan uzaklaştırılan Sampson’un yerini meclis başkanı Glafkos Klerides aldı. Öte yandan Türkiye, Yunanistan ve İngiltere arasında Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin görüşmeler de başladı. Ama üç ülkenin dışişleri bakanlarının İsviçre’nin Cenevre kentinde 25-30 Temmuz ve 8-13 Ağustos tarihleri arasında yaptıkları görüşmelerde sorunu çözüme götürecek bir sonuç alınmadı. Bunun üzerine Türkiye, harekâtın ikinci evresini başlattı. Önceden belirlenen Magosa, Lefkoşe, Lefke hattına kadar Kuzey Kıbrıs, Türk birliklerinin denetimi altına alındı.
Aralık 1974’te Makarios Kıbrıs’a döndü; fiilen ikiye bölünen adanın yalnızca güney kesiminde söz sahibi olabildi. Türk ve Rum toplumları arasındaki görüşmelerde bir ilerleme sağlanamaması üzerine Kıbrıs Türkleri, adanın kuzey kesiminde Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni kurduklarını açıkladılar. Kıbrıs Türk toplumunun önderi Rauf Denktaş federe devletin başına getirildi. İki kesim arasında Birleşmiş Milletler genel sekreteri Kurt Waldheim’in gözetiminde, 1975’te Viyana’da yapılan görüşmeler sonunda taraflar arasında nüfus değişimi kabul edildi. Ağustos 1975’te ölen Makarios’un yerini Spiros Kipriyanu aldı. Toplumlararası görüşmelerde Rum kesiminin iki bölgeli federasyon ilkesine karşı çıkması üzerine Türk toplumu kendi kaderini belirleme kararı aldı. 15 Temmuz 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilan edildi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yalnızca Türkiye tarafından tanındı. Birleşmiş Milletler Kıbrıs Cumhuriyetini tanımakta, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanımamaktadır. Adanın bölünmesini önlemek ve kalıcı bir çözüme ulaşmak için toplumlararasında Birleşmiş Milletler genel sekreterinin gözetiminde sürdürülen görüşmeler henüz bir çözüme ulaşamamıştır.
Kıbrıs'a İlişkin Bilgiler
Yüzölçümü: Kıbrıs Cumhuriyeti 5.896 km2; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 3.355 km2.
Nüfus: Kıbrıs Cumhuriyeti 554.000; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 165.000.
Başkent: Kıbrıs Cumhuriyeti, Nicosia (Lefkoşe); Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Lefkoşe.