Kunduz
Kunduz, 25 kilogramı aşan ağırlığıyla kapibaradan sonra en iri kemirici memelidir. Sağlam yapılı gövdesinin uzunluğu, 40 santimetreye yaklaşan kuyruğu dışında yaklaşık 80 santimetreyi bulur. Kunduz çok iyi bir yüzücüdür. Postu su geçirmediği gibi, perdeli arka ayakları da hızla yüzmesini sağlar. Suyun altında 15 dakika kadar kalabilir. Bu süre içinde kulak ve burun deliklerini kendiliğinden örten kapakçıklar vardır. Kürek biçiminde gelişmiş geniş kuyruğu suda dümen işlevi görür. Ön ayaklarını el gibi kullanarak yuvasını yaparken, kuyruğuyla gövdesini destekler. Ayrıca tehlike sezdiğinde kuyruğunu suya vurarak öbür kunduzları uyarır.
Bütün kemiricilerde olduğu gibi kunduzun da ön dişleri sürekli uzar. Bu geniş ve kemirmeye elverişli dişlerin ön yüzü sert mineyle kaplı, arka yüzü daha yumuşaktır. Dişlerin keskinliğini korumak ve aşırı uzamasını engellemek için sürekli kullanılması zorunludur. Kunduz çamurlanan postunu temizlerken gaga biçiminde gelişmiş bir tırnak çiftini kullanır. Tarak işlevi gören bu tırnaklar arka ayağın ikinci parmağından çıkar.
İki Kunduz Türü
Kunduzların iki türü vardır. Eskidünya kunduzu (Castor fiber) eskiden Avrupa’nın orta ve kuzey kesimlerinde oldukça yaygındı. Norman işgalinden önce İngiltere’de de boldu. Ama İngiltere’de aşırı avlanarak öylesine bir kırıma uğradılar ki, ne zaman yok oldukları bile tam olarak bilinmemektedir.
Doğanın bu sevimli ve hünerli hayvanları, avlanmalarını yasaklayan önlemler sayesinde yaşamlarını sürdürme olanağı buldular. Günümüzde doğal olarak Avrupa’nın yalnız Elbe ve Rhöne vadilerinde, Asya’nın ormanlık orta ve kuzey kesimlerinde yaşamaktadırlar. Ayrıca eskiden bolca bulundukları İsveç ve İsviçre’ye de götürülmüşlerdir.
Yenidünya kunduzu (Castor canadensis) da aşırı avlanmadan ötürü kırıma uğramıştır. Bir zamanlar Meksika sınırından Alaska ve Labrador’a kadar uzanan bölgede yaşayan kunduzlar, yıllar önce ABD’nin çoğu bölgesinde yok olmuş, Kanada’nın birçok yöresinde de seyrekleşmiştir. Yenidünya kunduzu günümüzde bu iki ülkenin koruması altındadır. Ayrıca ABD’nin doğu kesimlerine de götürülmüştür.
Eti yense bile kunduzlar temel olarak değerli postları için avlanmaktadır. Kunduz postundan kürk yapılırken, parlak kızıl kahverengi, uzun dış örtü kılları ayıklanır ve geriye kalan alttaki sugeçirmez, sık, yumuşak, gümüş parlaklığında ve kahverenginin tonlarıyla alacalı iç örtü tüyleri kullanılır.
Kunduzların Doğal Yaşamı
Kunduzların en tanınmış davranışı ırmaklarda bentler kurmasıdır. Ama Eskidünya kunduzunda bu davranış seyrek olarak görülür. Yenidünya kunduzu ise diplerinden kemirerek devirdiği küçük ağaçları uzun bentler yapmakta kullanır. Bu bentlerin uzunluğu bazen 500 metreyi aşar. Kunduzlar genel
olarak besin sağlamak amacıyla ağaçları devirir, yılın çoğunu devirdikleri ağaçların kabukları ve tomurcuklarıyla beslenerek geçirirler. Söğütler en sevdikleri ağaçlardır.
Kunduzlar devirdikleri ağaçlardan kopardıkları dalları bent ve yuva yapmak için kullanırlar. Bentlerin gerisinde biriken su, yuvanın kara bağlantısını keser ve kunduzlar güvenli yuvalarına suyun altından girerler. Ağızlarıyla suya sürükledikleri dalları ve çalıları daha sonra istedikleri yere doğru yüzdürürler. Ama kütüklerin taşınması hiç de kolay değildir. Kesilen ağaç gövdeleri yüksek bir yerdeyse itilip yuvarlanarak, daha önceden çalılar arasında açılmış yol boyunca taşınır. Bu yolla bazen uzunluğu 3,5 metreyi bulan gövde parçalarını taşıyabilirler. Yuvalarının yakınındaki bütün ağaçlar kesildiğinde, bazen bir bataklığa ya da başka bir göle ulaşan uzun taşıma kanalları açarlar.
Kunduzlar kışın yemek için, ince dalları suyun altında biriktirir, ayrıca kışın yüzeyi donmuş göletlerin altında dolaşarak bitki kökleriyle de beslenirler. Böylece kurtlar, ayılar ve öbür doğal düşmanlarından uzak güvenli bir yaşam sürdürürler.
Kunduzların işi hiçbir zaman bitmez. Eğer bentler sel sularıyla yıkılırsa, hemen onanma girişir, taşıdıkları çalı çırpı ve odunları gene çamur ve taşlarla sıkıca birbirine tuttururlar. Bu göletler akarsuyun taşıdığı mille dolduğunda bentlerin yükseltilmesi gerekir. Ama yükselttikleri bentlerin yanından sular akmaya başlayacağından bu kez de bentleri uzatmaya girişirler. Çalışmaları bazen öylesine geniş boyutlar kazanır ki, akarsu kıyıları için tehlike oluşturabilir. Ama yaptıkları işler genellikle yararlıdır. Çünkü bentlerde biriken sular yağışlı havalarda selleri, kurak aylarda akarsuyun tümüyle kurumasını engeller.
Kunduzlar toplu yaşamaya yatkın hayvanlardır. Bazen bir koloni aynı yuvayı paylaşan tek bir aileden oluşur. Ama koloniler genellikle birkaç yuvayı kapsayacak ölçüde geniştir. Yuvalar göletin ortasında kalan çamurla sıvalı dal yığınlarıyla yapılabildiği gibi akarsu kıyısında çalı çırpıyla örtülü oyuklar biçiminde de olabilir. Kunduzlar yuvalarını sürekli genişlettiklerinden eski yuvalar daha büyüktür. Bazı yuvaların çapı 6 metreyi, su yüzeyinden yüksekliği 2 metreyi aşabilir. Kunduzların içinde yaşadıkları bölme bir insanın her yöne doğru rahatça uzanabileceği genişliktedir. İçersinin havalanması için açılan deliklerden soğuk kış aylarında, insanın nefesini verirken çıkardığı buhar gibi belli belirsiz bir “duman” demetinin yükseldiği görülebilir. Kunduzlar kış uykusuna yatmamakla birlikte kışı daha çok dinlenerek geçirirler. Dişi, baharda genellikle 2-5 yavru doğurur. Ama bir kunduz ailesinde birey sayısının bazen sekizi bulduğu bilinmektedir.