Nakış
Nakış, kumaş üzerine pamuk, keten, ipek ya da metal iplik kullanarak iğneyle yapılan bir süsleme sanatıdır. Çok eski zamanlardan beri elle yapılan nakış günümüzde yaygın olarak makineyle yapılıyorsa da, el işi kadar değerli sayılmaz; elle yapılan iğne işleri ve motifler kadar zarif ve güzel değildir.
Nakışın Tarihçesi
Eskiçağdan kalma mağara resimlerinden anlaşıldığına göre, nakış ilk olarak giysileri bezemekte kullanılmıştır. Pers, Asur ve Babil duvar resimlerinde el işiyle süslenmiş giysiler görülür. Eski Mısırlılar da nakışta çok ustaydı; doğu uygarlıklarında yüzyıllar boyunca çok ince el işleri yapıldı. Japonya’da ipek kumaş üzerine doğa görünümleri işlenirdi. Çin nakışlarında parlak renkli ipliklerle insan ve ejderha motifleri işlendikten sonra bu motiflerin dış çizgileri sırmayla yani altın iplikle belirginleştirilirdi. Bizans’ta sivil ve dinsel giysiler, hatta at koşumları bile nakışla süsleniyordu. 8. yüzyıldan sonra ikonalara tapanlara karşı başlatılan şiddet hareketlerinden dolayı Bizanslı nakkaşlar İtalya’ya sığındı ve böylece bu sanat Avrupa’da yayıldı.
Nakış sanatı ortaçağda Avrupa’da en parlak dönemini yaşadı. Ünlü İtalyan ve Hollandalı ressamlar zarif nakış desenleri çizdiler. Bu dönemde en güzel nakışlar din adamlarının cüppelerini süslemek için yapılıyordu. İtalya’da papazların giydiği cüppeler İncili nakışlarla süslenirdi. Eşsiz bir nakış ustalığı
örneği olan ünlü Bayeux duvar halısı Fransa’da bu dönemde yapılmıştır. Sonraları varlıklı kişilerin giysilerinde ve ev dekorasyonlarında çiçek motifli gösterişli nakışlar kullanıldı. Geçmişten günümüze kalmış çok güzel bazı nakış örnekleri bugün müzelerde sergilenmekte, bunun yanı sıra, eskiden yapılmış olan çok ince nakışlar da kuşaktan kuşağa yinelenmektedir. Hesap işi, çin iğnesi, fisto, antika, ajur, zincir, aplike bunların başlıcalarıdır.
Nakış Nasıl İşlenir
Güzel nakış yapmak büyük bir dikkat ve hüner ister, ama ne kadar karmaşık olursa olsun bütün nakışların temelinde bu işi seven herkesin öğrenebileceği birkaç basit iğne işi vardır.
Üzerine bir desen basılmış ve hangi renk iplik kullanılacağı belirtilmiş keten tepsi örtüleri ya da masa örtüleri çarşıda satılmaktadır. Acemilerin işe bunlarla başlaması daha uygundur. Ayrıca kumaş üzerine geçirmek için kâğıda basılmış desenler ve nakış işlemeyi öğreten kitaplar da vardır. Nakış işlerken sivri uçlu bir makas, iğne ve iplikten başka bir şey gerekmez. Bazı nakışlar için kumaşı gergin
tutmaya yarayan bir gergef ya da kasnak kullanılır.
İplikler kumaşın niteliğine göre ipek, keten, pamuk ya da yün olabilir. Desen ve renkler de kumaşın özelliğine ve işlenecek parçanın nerede kullanılacağına bağlı olarak seçilir.
Basit nakışta dört temel iğne işi vardır. Dolgu, sap işi ve iğneardı düz iğne grubuna girer. Basit zincir işi ve daha karışık çeşitlerde zincir, battaniye işi ve çeşitlerinde zikzak , rokoko gibi el işlerinde düğüm kullanılır. El işi örneklerinden yastık, çanta, küçük masa örtüsü ya da giysi cepleri yapılabilir.
Türkler'de Nakış
Orta Asya Türkleri’nin kadın giysilerinin ince ve gösterişli nakışlarla bezendiği bilinmektedir. Önce göçebe yaşamı sürdüren Türkler’in çadırlarında, örtülerinde, hatta atlarının kolanlarında nakışlar vardı. Doğu sanatının, özellikle Çin işlemelerinin etkisini taşıyan Orta Asya Türk nakışlarından günümüze ulaşan örnek bulunmamakla birlikte, duvar resimleri ve gezginlerin notları bu konuda bilgi sağlamaktadır.
Türkler İslam’ı kabul etmeden önce işledikleri nakışlarda daha çok hayvan motifleri kullanıyordu. Oysa İslam dini canlı varlıkların betimlenmesini yasakladığı için daha sonra motifler doğadaki bitkilerden esinlenilerek yapıldı. Bu işlemelerin özel bir dili vardı. Bir kökten yukarı doğru uzanan dallar, yapraklar ve çiçeklerden oluşan hayat ağacı sağlıklı, mutlu ve kalabalık bir aileyi simgelerdi. Bol çekirdekli karpuz, üzüm, nar gibi meyvelerse bereket simgesiydi. 16. yüzyılda, Osmanlı Devleti’nin yükselme döneminde ipekçiliğin gelişmesiyle ipekli ve süslü nakış sanatı önem kazandı. Türk işlemeciliğinde eskiden kullanılan solgun renkler yerini canlı renklere bıraktı. Daha sonraki yüzyıllarda batı etkisi altında kalan nakış sanatı eski sadeliğini yitirdi. Motifler, karmaşıklaştı ve renkler çeşitlendi.
19. yüzyılda sanayi üretiminin gelişmesi sonucu nakış sanatında gerileme gözlendi. Bugün Topkapı Sarayı Müzesi’nde ve birçok Anadolu kentinin müzelerinde Türk nakış sanatının özgün örneklerine rastlanır. Bunlardan bindallı üç eteklerde görülen, kadife ve ipekli kumaşlara işlenen Maraş işi sırmalı
nakışlar hünerli ellerin ürünleridir. Ayrıca genç kız çeyizlerinde mendil, peşkir, yağlık, bohça, yorgan ve yastık yüzlerinde de zarif işlemelere rastlanır. Ülkemizde olgunlaşma enstitülerinde Türk nakış sanatının yaşatılması ve geliştirilmesi için çalışmalar sürdürülmektedir.