Pamuk
Pamuk, lifleri için yetiştirilen değerli bir tarım bitkisidir. Dokuma sanayisinin en önemli hammaddelerinden biri olan pamuk lifleri, ucuzluğunun yanı sıra kolayca eğirilebilen doğal bir büküme sahip olması, dokunmadan önce özel bir işlem gerektirmemesi, yıkanmaya karşı dayanıklılığı ve yünden daha sağlam olması gibi üstün niteliklerinden ötürü gerek kumaş, gerek öbür dokumaların üretiminde yaygın olarak kullanılır. Her ne kadar günümüzde, naylon, reyon ve polyester gibi yapay lifler dokumacılık alanında önemli bir yer tutuyorsa da, dünyada hâlâ milyonlarca insan geçimini pamuk tarımından ya da pamukla ilgili bir işten sağlamaktadır.
Pamuk çok eskiçağlardan beri bilinen ve yetiştirilen bir bitkidir. Bugün Pakistan sınırları içinde yer alan, İÖ 3000’den kalma, tarihi Mohenco-daro kenti kalıntılarında bükülmüş pamuk iplikleri bulunmuştur. İÖ 1500’de yazılmış bir Hindu ilahisinde de pamuktan söz edilir. Eski Yunanlı tarihçi ve gezgin Herodot yaklaşık İÖ 450’de yazdığı yapıtlarında Hintli kadınların pamuk liflerini tohumlarından ayırdıktan sonra eğirerek bunlardan tezgâhlarda bez dokuduklarını anlatır. Ortaçağa
kadar pamuğu tanımayan Avrupalılar pamuğu ilk gördüklerinde bunun bir tür yün olduğunu sandılar. Afrikalılar ise pamuk tarımını ve pamuktan iplik yapımını Hindistan’la ticaret yapan Araplar’dan öğrendiler.
İspanyol kâşif Kristof Kolomb 1492’de Batı Hint Adaları’nı keşfettiği zaman adalarda pamuk yetiştiriliyordu. Daha sonraları ise Meksika’ya giden Hernân Cortes ve Peru’ya çıkan Francisco Pizarro gibi bazı gezginler de buralarda halkın pamuk ipliğinden bez dokuduklarını gördü.
Amerika’nın keşfiyle birlikte Yenidünya’ya gelen Avrupalı göçmenler de kısa bir süre sonra pamuk yetiştirmeye başladılar. Giderek artan pamuk üretimine karşılık, liflerin tohumlardan ayrılması işleminin hâlâ elle yapılıyor olması pamuğun işlenip satılmasını çok yavaşlatıyordu. Sonunda, 1793’te Eli Whitney adında bir Amerikalı mühendis “çırçır” denen bir makine geliştirerek pamuk liflerinin elle ayıklanmasına son verdi. Bu makinenin üst kısmından, ayıklanacak tohumlu pamuklar doldurulur ve yandaki çıkrık kolu çevrilerek üzerinde sıra sıra metal dişler bulunan bir ağaç silindir döndürülürdü. Bu dişler karşılarındaki bir yüzeyde bulunan oluklardan dönerek geçerken pamuk liflerini de kaparak çeker, bu arada tohumlar oluklardan daha büyük olduğundan üstte kalır, böylece liflerden ayrılmış olurdu. Tek bir kişinin çalıştırdığı bu makineyle 50-60 işçinin elle yapabileceği iş kolayca yapılabiliyordu. Whitney’in çırçır makinesi sayesinde pamuk üretiminin hızla artması, elde edilen pamuğu eğirmek ve dokuyabilmek için daha hızlı ve daha nitelikli tezgâhlara gereksinim doğurdu; bu alandaki yenilikler ve buluşlarla pamuklu dokuma sanayisi dünyanın en büyük sanayi dallarından biri durumuna geldi. Pamuklu dokuma sanayisi 18. yüzyılda İngiltere’de gerçekleşen Sanayi Devrimi’nin öncü sanayi kollarındandı.
Günümüzde dünyada pamuk en çok Rusya’da üretilir. Onu Çin, ABD, Hindistan, Brezilya ve Pakistan izler. Mısır ve Meksika gibi sıcak ülkeler ile Türkiye ve bazı Ortadoğu ülkeleri de öbür önemli üreticilerdir.
Türkiye’de ilk kez 19. yüzyıl başlarında Çukurova bölgesinde ilkel yöntemlerle başlayan
pamuk üretimi 1833’te Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın Çukurova yöresini ele geçirmesiyle gelişmeye başladı. 1864’te Fransızlar’ca kurulan ilk çırçır fabrikasını İngilizler’in Adana, Mersin ve Tarsus’ta kurdukları öbür fabrikalar izledi ve daha sonra başka pamuk işleme tesisleri kuruldu. Bunun doğal sonucu olarak gittikçe artan pamuk ekim alanları 1920’lerin sonunda yaklaşık 100 bin hektara ulaştı. Toplam pamuk ekim alanlarının yaklaşık 600 bin hektarı bulduğu günümüz Türkiye’sinde bu alanların yüzde 57’si Akdeniz, yüzde 36’sı Ege, yüzde 4’ü ise Güneydoğu Anadolu bölgelerine dağılmıştır. Akdeniz Bölgesi’nde Adana, İçel, Hatay, Antalya, Kahramanmaraş ve Gaziantep; Ege Bölgesi’nde İzmir, Aydın, Manisa ve Muğla; Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin ve Adıyaman pamuk tarımının en yaygın olduğu yörelerdir. Türkiye’de toplam saf pamuk üretimi 500 bin ton dolayındadır.
Pamuğun Özellikleri, Ekimi ve İşlenmesi
Pamuğun, ebegümecigiller familyasının Gossypium cinsinde yer alan birçok türü vardır. Anayurdu Güney Afrika, Endonezya ve And Dağları olan bu türlerin yabanilerinin, yani doğada kendiliğinden yetişenlerinin çokyıllık olmasına karşılık, tarımı yapılanlar biryıllık bitkilerdir. Yetiştirilen çeşide, toprak ve iklim koşullarına bağlı olarak boyları 1-2 metre arasında değişir. Pamuk bitkilerinin asma yaprağı gibi dilimli yaprakları ve beyaz, sarı ya da morumsu pembe iri çiçekleri vardır. Bazı türlerde taçyaprakların dibi mor lekelidir. Taçyapraklar döküldükten sonra gelişmeye başlayan pamuk meyveleri birkaç sert kapakçığın bitişerek kapanmasından oluşan bir kılıf biçimindedir. “Koza” denen bu meyvelerin içinde üzeri sarımsı beyaz liflerle kaplı tohumlar (çiğit) bulunur. Koza olgunlaşıp çatladığında içindeki lif yığını ortaya çıkar. Bu yüzden de, kozaların hepsinin birden çatladığı dönemlerde pamuk tarlaları karşıdan kar yığınlarını andırır. Bu tohumlu lif yumaklarına “kütlü” denir.
Pamuk ekimi zaman açısından çeşitli bölgelere göre değişiklik gösterirse de, genellikle ortalama sıcaklığın 15°C olduğu mart-nisan aylarında yapılır. Ekildiğinde az ama sık yağışlı bir dönem gerekir. Buna karşılık hasat döneminde kesinlikle yağış istenmez. Çünkü yağmurlarla ıslanan ürün kirlenip lekelenir.
Pamuk ekildikten bir süre sonra, yani pamuk bitkileri yeni gelişmeye başlarken birbirine yakın olanlar sökülerek seyreltilir, böylece geride kalanların topraktan yeterince besin alarak daha iyi gelişmesi sağlanır. Ayrıca, tarla yabancı otlardan arındırılır, hastalık ve zararlı böceklere karşı ilaçlama yapılır. Pamukta büyük zararlara yol açan böceklerin başında pamuk hortumluböceği ve pamuk yaprakkurdu gelir.
Genellikle yaz sonuna ya da sonbahara rastlayan pamuk hasadı elle ya da makinelerle yapılır. Örneğin, ülkemizde pamuk hasadında makine kullanılmaz, onun yerine insan gücünden yararlanılır. Oldukça özen ve dikkat gerektiren hasat işlemi sırasında, kütlüler yaprak, çöp, koza kabuğu gibi bitki artıkları ile karıştırılmadan toplanır ve henüz olgunlaşmamış kozalar daha sonra toplanmak üzere örselenmeden bırakılır.
Toplanan pamuklar taşıtlara yüklenip yakındaki çırçır fabrikalarına taşınır. Burada makinelerin yardımıyla çırçırlanarak tohumlardan ayrılan lifler temizlenip kurutulduktan sonra preslerde sıkıştırılarak, yaklaşık 220 kilogramlık büyük balyalar haline getirilir ve satışa sunulur. İplik fabrikalarında balyalar açılır, pamuk lifleri temizlenip kabartılarak eğirilir ve ipliğe dönüştürülür. Eğirme işlemiyle ilgili ayrıntılı bilgiyi DOKUMACILIK maddesinde bulabilirsiniz.
II. Dünya Savaşı’na kadar pamuklu dokuma üretiminde dünyada ilk sırayı olan İngiltere günümüzde yerini Japonya’ya bırakmıştır. Tayvan ve Hong Kong gibi öbür bazı Uzakdoğu ülkelerinde de pamuklu dokuma sanayisi çok hızlı bir gelişme göstermiştir. ABD, Almanya Federal Cumhuriyeti, Rusya, Fransa, Hollanda ve Hindistan ise öbür önemli üreticilerdir.
Ülkemizde ise, cumhuriyetin ilk yıllarında nerdeyse tek ve en önemli kuruluşlardan biri olan Milli Mensucat Fabrikası’m daha sonra Sümerbank’ın kurduğu dokuma fabrikaları izledi. Günümüzde, özel ya da devlet tarafından işletilen çok sayıdaki pamuklu dokuma fabrikası, başta Akdeniz Bölgesi olmak üzere Ege, Marmara ve İç Anadolu bölgelerinde toplanmıştır.
Pamuklu dokumalar tezgâhtan çıkmış ham haliyle de değerlendirilmekle birlikte, daha çok, beyazlığını lekeleyen katışkıları gidermek için ağartılarak ya da çeşitli boyama işlemlerinden geçirilip renkli dokumalar haline dönüştürülerek kullanılır. Pamuk ya eğirilmeden önce, yani lif halindeyken ya eğirilip ipliğe dönüştürüldükten sonra ya da dokunduktan sonra boyanır. Ayrıca, düz kumaş üzerine çok renkli desenler basılarak “basma” tipi kumaşlar elde edilir. Genellikle, kırışmaması ya da parlak bir görünüm kazanması için pamuklu dokumalara yapay lifler de katılır.
Pamuk yalnızca dokumacılıkta değil başka pek çok alanda da kullanılan değerli bir sanayi bitkisidir. İplik yapımına elverişli uzun lifler ayrıldıktan sonra tohumların üzerinde çok kısa lifler kalır. Bu kalıntılar özel makinelerle temizlenerek “linter pamuğu” adıyla satışa sunulur. Linter pamuğu koltuk, yatak, yorgan ve yastık dolgusu olarak kullanıldığı gibi, aynı zamanda değerli bir selüloz kaynağıdır. Yapay ipek (reyon), selofan, patlayıcı madde, cila ve plastik üretiminde selüloz
kullanılır.
Pamuk tohumlarından ise yağ çıkarılır. Bu yağ temizlenip kokusu giderildikten sonra ya sıvı halde ya da margarine dönüştürülerek yemeklik yağ olarak kullanılır. Ayrıca mum, sabun ve yer muşambası üretiminde yararlanılır. Tohumların yağı alındıktan sonra geriye kalan proteince zengin küspe ise hayvan yemi ya da gübre olarak değerlendirilir.