Bilgi Diyarı

Aşağıdaki Kutu ile Sonsuz Bilgi Diyarı'nda İstediğinizi Arayabilirsiniz...

Planör

  • Okunma : 364
Planör Resim

Planör, motorsuz, büyük kanatlı hafif bir hava taşıtıdır. Her uçak, kanatlarına yeterli kaldırma kuvvetini sağlayacak bir hızı sürdürebildiği sürece, motorunu durdurup planör gibi uçabilir. Bunun için pilot uçağın burnunu hafifçe aşağı yöneltip uçağı yavaş yavaş alçalmaya bırakır. Uçakların çoğu bu durumda oldukça dik bir açıyla alçalır ve bu nedenle motoru çalışmadan uzun süre uçamaz. Ama planörler özel olarak motorsuz uçuş için tasarlanmıştır. Planörlerin uzun kanatları düşük hızlarda bile büyük bir kaldırma kuvveti sağlar; ince uzun aerodinamik biçimli gövdesi sürtünme kuvvetini en düşük düzeye indirir. Planörün hızını koruyabilmesi için küçük bir açıyla alçalması yeterlidir (yaklaşık 25 metrede 1 metre). Buna göre 1 km yükseklikteki bir planör durgun bir havada 25 km uzaklıktaki bir noktaya ulaşabilir. Yarış planörleri daha da uzağa gidebilir. 2.500 metre yükseklikteki böyle bir planör hiçbir hava akımından yararlanmadan 100 km kadar uçabilir.

Planör Türleri

Modern planörlerin çoğu, monoplan denen, tek kanatlı, bir ya da iki kişilik planörlerdir. Birçok planör çeşidi vardır.

    En basit yapılı, en hafif ve ucuz olan planörler, açık bir iskelete bağlanmış düz bir kanat ve bir kuyruktan oluşur. Üstü açık pilot koltuğu öndedir. Bu tür planörler başlangıç eğitiminde ve kısa uçuşlarda kullanılır.

    Uçağa benzeyen, gövdesi kapalı planörlerde pilot kapalı bir pilot kabininde oturur. Hafif ve sağlam bir yapısı olan bu planörler fazla hızlı değildir; kolay manevra yapamazlar, ama süzülerek yükselebilirler. Bu tip planörler ileri planörcülük eğitiminde kullanılır. Günümüzde kullanılan planörlerin çoğu bu tiptir.

    Yüksek uçuş planörleri gerçek bir uçak gibidir; birçok uçuş aygıtıyla donatılmıştır. Bu aygıtların en önemlisi, planörün yükseldiğini ya da alçaldığını gösteren varyometredir. Kanatlardan dışarı doğru uzanan hava frenleri planörü dikleştirerek, küçük alanlara inmeyi kolaylaştırır. Planörün çok hızlı uçmasını engellemek ya da fırtına sırasında sıkça görülen burgaçlı hava hareketleriyle planörün çok çabuk yükselmesini önlemek amacıyla da hava frenleri kullanılır.

Planörün Uçuşu

Planörün uçması için önce havalanması gerekir. Bir planörü havalandırmak için kullanılan en eski yöntem, sapana benzeyen uzun kauçuk bir kordonla planörü bir tepenin yamacından fırlatmaktı. Çok kullanılan bir başka yöntem, motorla döndürülen bir çarka hızla sarılan bir çekme teliyle planörü çekmektir. Bu sistemle, havalanmasına yetecek bir hızla öne doğru çekilen planör yeterli yüksekliğe ulaşınca (yaklaşık 300 metre) çekme telinden ayrılır. Yeterince düz bir alan varsa, güçlü bir motorlu araca bağlanan 300 metrelik bir kabloyla çekilerek de planör havalandırılabilir; pilot havalanan planörün burnunu yukarı kaldırıp planörü bir uçurtma gibi yükseltir ve araç çekmeyi bırakınca çekme kablosunu çözer.

    Planör bir uçakla çekilerek de havalandırılabilir. Uçağa uzun bir iple bağlanarak çekilen planör istenilen yüksekliğe ulaşınca (yaklaşık 600 metre) ip çözülür ve planör uçaktan ayrılarak uçuşunu sürdürür.

    Motorlu planörlerde, planörün süzülerek uçmasına yetecek kadar yükselmesini sağlayan küçük bir motor vardır. Yeterince yükselince motor durdurulur.

    Planör havada süzülerek giderken kendisinin alçalış hızından daha büyük bir hızla yükselen bir hava akımıyla karşılaştığı zaman süzülerek yükselir. Planör bu hava akımının içinde kaldığı sürece, yükselen hava onu da yükseltir.

    Planör pilotlarının en çok yararlandığı yükselen hava hareketlerine termal adı verilir. Termal, güneşli sıcak günlerde yerden yukarı doğru yavaşça yükselen yüzlerce metre genişliğinde sıcak hava kütleleridir. Bir termalin içine giren planörcü, termalden çıkmamak için daireler çizerek uçar ve saniyede 6 metre kadar bir hızla yükselebilir. Bazen döne döne yükselen toz parçacıkları bir termalin oluştuğunu gösterir. Yükseldikçe soğuyan termal birkaç bin metre yüksekliğe çıktığında içindeki su buharı yoğunlaşarak milyonlarca su damlacığına dönüşür. Bu damlacıklar yerden kümülüs bulutlar olarak görülür.

    Termal bulutun içine doğru yükselişini sürdürür. Eğer kör uçuş için gerekli gereçlerle donatılmışsa, planör bulut içinde de yükselişini sürdürebilir. Planör birkaç termalden yararlanarak hedefine doğru uçar. Planör pilotu bazen termaller içinde yükselerek hedefinden uzakta bir noktaya gider ve yeterince yükseldikten sonra termalden çıkıp süzülerek hedefine yönelir. Planörlerle 1.400 kilometreden fazla uzaklıklar aşılabilmiş, saatte 195 kilometreden fazla hızlara ulaşılmış, 14.000 metrenin üzerinde yüksekliklere çıkılmıştır. Planör termal bulamadığı zaman süzülerek alçalır ve yere inmek zorunda kalır.

    Planörler tepelerin üzerinde uçarak da yükselebilir. Yamaca doğru esen rüzgâr tepeyi aşmak için yükselir. Yükselen bu havanın içinde ileri geri uçan bir planör de havayla birlikte yükselir ve rüzgâr kesilene kadar uçuşunu sürdürür. Planörü yükseltecek bir termal bulana kadar tepelerin rüzgâr alan yamaçlarında uçarak planörün havada kalması sağlanır.

    Dağlık bölgelerde, yüksek tepelerin arasından geçen hava akımları içinde gözle görülmeyen hava dalgalanmaları oluşur. Bir akarsuyun içindeki kayanın çevresinde oluşan anaforları andıran bu dalgalar bazen çok yükseklere ulaşır. Planörler bu tür hava dalgalarıyla California’daki Sierra Nevada’da 12.000 metreye, Yeni Zelanda’daki Cook Dağı’nda 9.000 metreye kadar yükselebilir.

Planörlerin Tarihi

Havacılığın en büyük öncülerinden İngiliz mucit Sir George Cayley 1809’da pilotsuz uçan bir planör yaptı. Cayley 1853’te, 80 yaşındayken ilk insanlı planör uçuşunu gerçekleştirdi. Bu planörün denetim sistemi olmadığı için “pilot”un uçuş bilgisine gereksinimi yoktu. Sir George bu planörle önce bir erkek çocuğunu, sonra da korkudan ödü kopan arabacısını uçurdu.

    Sonraki 50 yıl içinde, İngiltere’de W. S. Henson ve John Stringfellow, Fransa’da Yüzbaşı Jean Marie Le Bris planörle deneme uçuşları yaptılar. Le Bris albatrosları örnek alarak planörler yaptı ve 1850’lerde bunlarla kısa uçuşlar gerçekleştirdi. Almanya’da Otto Lilienthal kuşları izleyerek uçma sanatını öğrendi; 1891’den 1896’ya kadar yatay ve düşey kuyruk yüzeyleri olan, kuş kanadı biçimli planörler yaptı. Planöre asılarak uçulan bu planörlerle bir tepeden birçok kez uçan ve bir uçuşunda 275 metre kadar yükselen Lilienthal, 1896’daki bir uçuşunda yaralanarak öldü.

    Orville ve Wilbur Wright kardeşler de 1903’te ilk uçağı yapmadan önce planörlerle denemeler yapmışlardı; ama planörcülük bir spor olarak I. Dünya Savaşı sonrasına kadar gelişmedi. Savaştan sonra Almanya ve Avusturya’nın uçak yapması ve hava kuvvetleri kurması yasaklandığı için bu ülkeler planörcülüğe yöneldi ve süzülerek yükselebilen ilk planörü 1922’de gerçekleştirdiler. II. Dünya Savaşı başladığında dünyanın dört bir yanında planör uçuşları yaygınlaşmıştı. Bu savaş sırasında her iki taraf da askerlerini taşımak için, motorlu uçaklarla çekilen büyük planörler kullandı. Alman askerleri 1940’ta Belçika, Hollanda ve Girit’e planörlerle indiler. Müttefikler 1944’te Avrupa’yı istila ederken planör de kullandılar.

    Günümüzde planörlerin birçok kullanım alanı vardır. Uçak pilotlarının eğitiminde, havacılık ve uzay araştırmalarında, özellikle de uçak tasarımında planörlerden yararlanılır. Fırtınaların içindeki uçuşlarda ve öbür meteoroloji araştırmalarında da planörler kullanılmıştır. Planörcülük II. Dünya Savaşı’ndan beri sevilen bir spor olmuş ve planörlerin çoğu bu amaçla yapılmıştır. Ulusal yarışmaların yanı sıra iki yılda bir dünya şampiyonası düzenlenir. Birkaç gün süren bu yarışmalarda pilotlara, genellikle kötü hava koşullarında uzun mesafe uçuşları gerektiren görevler verilir. Bu yarışmalarda en uzağa giden ya da belirli bir yere en kısa sürede ulaşan pilot yarışmayı kazanır.

    Türkiye’de planörcülük eğitimi, Türk Hava Kurumu’nun (THK) 1936’da Eskişehir’de kurduğu İnönü Planör Kampı ile başlamıştır. Günümüzde THK’nın Eskişehir’deki eğitim merkezinde planör pilotları yetiştirilir. Türk planörcüler uluslararası yarışmalara da katılmaktadır.

Planör Resimleri